Paylaş
Murat Şeker’in yarattığı ‘Çakallarla Dans’ markası üçüncü filmiyle hayranlarının karşısına çıktı.
İlk filmlerde o her biri şahsına münhasır dörtlüyü gördüğümüzde bünyede oluşan heyecan ve şaşkınlık hali tabii ki alışkanlığın da verdiği etkiyle kendini hayranlık, sevgi ve derin bağlılığa bırakmış durumda.
Artık gayet iyi tanıdığımız ve neye, nasıl tepki vereceklerini bildiğimiz Kayınço Gökhan, Del Piero Hikmet, Köfte Necmi ve Muhasebeci Servet’in yeni maceralarında Murat Şeker’in ve Ali Tanrıverdi’nin senaryo manevraları ve sahadaki oyunculuk salvolarını izlemeye odaklanıyoruz.
Dilsiz bir kadından daha iyi ne olabilir
Denetimli serbestlik halleri devam eden dörtlü kendi yöntemleri ile legal hayatta kalma kurallarını birleştirerek devam ettikleri hayatlarında kör topal idare ederken, tüm düzen sessiz bir aşk hikâyesiyle bozuluyor.
Del Piero Hikmet, bir gün vapura bindiğinde “Sarı saçlarını deli gönlüme bağlamışım çözülmüyor Mihriban” türküsü eşliğinde, belki de hayatında gördüğü en güzel kadın olan Mihriban ile karşılaşıyor.
Hikmet hayatının kırılma anı olduğundan habersiz, Mihriban’dan çok etkileniyor.
Üstelik Mihriban dilsiz!
Ağzı var dili yok bir kadından daha iyi ne olabilir ki geyikleri dönerken Hikmet, ömründe ilk kez bir kadının elini tuttuktan sonra Mihriban ile evlenmeye karar veriyor.
Hayli komik kız isteme sahnesinin ardından senaryo farklı bir yola giriyor.
Hayatları çakallık yapmaya çalışırken kazık yemekle geçen dört kafadar yeni bir kazıkla büyük bir borcun içine giriyorlar.
Sonrası içinde kaçma, kovalamaca, biraz da futbolun olduğu bir macera.
Böyle testosteron yüklü bir filmde futbolun cazibesi tabii ki kaçınılmaz.
Kadronun aslarından stand up gösterileri
Devam filmlerinde serinin tadı asıl kadronun kalıcılığı ve yeni eklenen yan rollerin renkliliğiyle korunur.
Burada da öyle olmuş; Şevket Çoruh, İlker Ayrık, Timur Acar ve Murat Akkoyunlu kadronun asları.
Her birinin stand up’a dönüşen performansları ayakta alkışlanabilir.
İlker Ayrık dörtlünün efendi ama Didem Balçın’la bir olduğunda panter gibi olan halkası rolünde yine döktürmekte.
Şevket Çoruh her yakınmasında, her söylenmesinde, her tepkisinde alıp götürüyor, bu arada iyi de futbol oynuyor.
Timur Acar bu filmde çok daha etkileyici, dayak yiyip eve döndüğü sahnede şaheser.
Murat Akkoyunlu serinin her filmine damgasını vuran, koşuşturan, feryat eden, kendini yerden yere vuran o birkaç dakikalık tiradını yine atıyor ve ayakta alkışı hak ediyor.
Serinin üçüncü filminin sürprizi ise Derya Şensoy.
İlk filminde rol arkadaşı olan annesi Derya Baykal’dan da aldığı güçle gayet doğal, rahat ve başarılı.
Ceyhun Yılmaz için de, parantez açıp, yarattığı tiplemesinin oturduğunu ve olduğu sahnelere damga vurduğunu söylemek gerek.
Gündemin gerginliğini üzerimizden atalım
Filmin senaryosunu yazıp yönetmenliğini üstlenen Murat Şeker’in, senaryo anlamında üzerinde en çok çalıştığı filmin bu olduğunu açıklaması boşuna değil.
Serinin önceki filmlerinin başarı ve gişesinin Murat Şeker üzerindeki baskısını tahmin etmek de zor değil.
Şeker, filmin adının mânâsını ise şu şekilde açıklamış: “Sıfır sıkıntı... İsminden anlaşılacağı üzere, toplum olarak fazlasıyla gergin olan gündemimize bir nefes olsun diye tasarladığımız yeni filmimizin adı.”
Gerginliklerimizi böyle filmlerle atmak dileğiyle.
Paylaş