Paylaş
◊ “İsimsizler” setindeyiz. Keyifler nasıl?
- Keyfimiz yerinde. Çünkü prodüksiyondan set ekibine, oyuncu arkadaşlarımızdan bize ev sahipliği yapan yerel halka kadar çok güzel bir ortam oluştu. Çok yoğun çalışıyoruz ama keyifli...
◊ Yarın dizinin üçüncü bölümü yayınlanıyor. Siz ne zamandır buradasınız?
- Bir buçuk ay oldu.
◊ Teklif nasıl geldi?
- Aklımın biraz karışık olduğu bir dönemdi. Görüştüğümüz başka projeler de vardı. Ama “İsimsizler”in senaryosunu okuyunca çok etkilendim. Kaymakam Fatih karakteri beni çok heyecanlandırdı. İsimsiz bir kahraman, hayatımın en zor ama en gerçek rolü olacaktı. Biraz korktum açıkçası. İlk kez böyle bir karakteri oynayacaktım. Ardından bir deli cesareti ile kabul ettim.
◊ Deli cesareti var mıdır sende normalde?
- Tabii, var.
◊ Neden böyle bir rol peki Kaymakam Fatih?
- Kaymakam Fatih, sırtında büyük yükleri olan, benim daha önce hiç oynamadığım bir karakter. Bütün ekibi kontrol eden biri. Bütün ideolojilere hakim ve vatanseverleri toplamak üzere yetiştirilmiş. Tüm bunlar bir oyuncu olarak büyük bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Bunu şeffaf bir şekilde, yanlış anlaşılmalara neden olmadan nasıl oynayacağım konusunda endişeliydim. Bu rolde kendimi de tanıma fırsatım oldu. Sakin bir yapım olduğunu fark ettim. Genelde ani kararlar verirdim. Bu karakter ise enine boyuna düşünüyor, zaman zaman risk de alıyor. Onun iç dünyasını ve dengesini oturtmam zaman aldı.
Fotoğraflar. Muhsin AKGÜN
◊ Gerçek hayatta bu konularla ilgili miydin?
- Bir vatandaş olarak tabii ki duyarsız kalmam mümkün değildi. İlgiliydim ama “İsimsizler” ile birlikte farkındalığım daha da arttı. Ne büyük kahramanlar, ne büyük fedakarlıklarla mücadele veriyor, bunu bir kez daha anladım.
◊ Dizi, ruh haline nasıl etki etti?
- Daha sakinim artık. Bir de daha fazla gözlem yapmaya başladım.
◊ Fatih Keskin’i birkaç cümleyle anlatmanı istesem...
- Maneviyatı çok yüksek, hissiyatlı ve tarafsız, sadece vatanseverlik bilinciyle yaşayan bir adam. İç dünyası karışık olsa da kararlarını net alan, zaman zaman öfkesine hakim olamayan biri. Bu yönleriyle bana benziyor aslında.
◊ Kavga eder misin?
- Çok zor durumda kalırsam...
◊ Uğur olarak vatanseverliği biraz açar mısın?
- Vatanseverlik bana göre aidiyettir. Yaşadığın topraktır. Annedir. Hiçbir siyasi ideolojiye, siyasi düşünceye, tarafa ait değildir. Vatanseverlik bilinçtir bana göre.
AYNAYA BAKIYORUM DA BİR OLUR TARAFIM VAR
◊ Çocukluğunda oyunculuk var mıydı aklında?
- Yoktu. Ben reklamcı olmak istiyordum. Sonra Türk Dili ve Edebiyatı’nı kazandım.
◊ Hâlâ Ankara’dasın o zamanlar, öyle değil mi?
- Evet. İncesu doğumluyum ben. Lise sonda bir arkadaşımın sayesinde Ankara Sanat Tiyatrosu ile tanıştım. Oyunculuk hayatım orada başladı. Daha sonra Ankara Üniversitesi Dil Tarih Tiyatro Bölümü’nü kazandım.
◊ Sana “Yakışıklısın, illa manken ya da oyuncu ol” diyorlardır?
- Demiyorlardı aslında.
◊ Yakışıklı bulmuyor musun kendini?
- Bilmem, öyle miyim ben? Kendimde görselliğe önem vermiyorum.
◊ Aynaya baktığında?
- Bir olur tarafım var tabii (gülüyor).
◊ Nasıl hissettiriyor yakışıklı olmak? Daha havalı mı oluyorsun?
- Bazen dışarıdan havalı ve itici görünüyor olabilirim. İnsanlarla öyle hemen yakın ilişki kurmam. Tanımam lazım. Belki burcum akrep, o yüzden. Bu da insanlarda önyargı oluşturuyor.
İSTANBUL’A ALIŞAMADIM BULGARİSTAN’A GÖÇECEĞİM
◊ Hayatının dönüm noktası ne?
- Ankara’da yolda yürürken oyuncu aranıyor afişi görmüştüm. Oraya başvurdum. Çocuk tiyatrosu ile başladım. Sonra tiyatro ile Türkiye’nin her yerini gezdim. 18 yaşıma kadar otellerde kaldım. Sonra bunun eğitimini almam gerek diye düşündüm. Dil Tarih Oyunculuk Bölümü’ne girdim.
◊ İstanbul peki?
- İstanbul’a hiç alışamadım, kalabalığına, insanına... Önce Cihangir’de oturdum, sonra Fenerbahçe’ye geçtim. Tam rahatladım derken kentsel dönüşüm başladı. Şimdi Bulgaristan’a göç etmeyi düşünüyorum (gülüyor)... İnsanların karakterleri değişken İstanbul’da bir de. Biz Ankara’da sakin adamlarızdır ve kendimizizdir, maske takmayız. Burada zorlandım bu yüzden.
◊ Böyle önemli bir kanalın bu kadar iddialı bir dizisinde başrol oynayacağını tahmin ediyor muydun?
- Hiç öyle hayallerim yoktu. Birçok kez başrol teklifi geldi, kabul etmedim. Başrol olayım diye bir gayem de yok. Sadece güzel bir karakter oynayayım, kendimi geliştireyim isterim. Kendimi tanımak istiyorum. Başroller çok dişi karakterler olmayabiliyor çoğu zaman.
CEM YILMAZ KOMEDiSiNi ŞAHAN’A TERCiH EDERiM
◊ Burada gerçek askerlerle bir aradasınız. İlginç bir anınız oldu mu?
- Komutanlar sabahlara kadar bizim yanımızda durup her konuda destek oldu. Aynı zamanda gerçek askerlerle aynı sahnede yer almak heyecan vericiydi.
◊ Hazırlık süreci nasıl geçti?
- Bir hafta Özel Harekat’la çalıştık. Sahneleri Jandarma Özel Harekat, Polis Özel Harekat’la çektik. İki üç gün yürüyemedim zaten. Duruş, güvenilirlik, yürüyüş, atiklik çalıştık.
◊ Film, dizi izliyor musun?
- Yabancı dizileri izliyorum genelde. Komedi filmlerini de severim.
◊ Cem Yılmaz mı yoksa Şahan Gökbakar komedisi mi?
- Abartılmayan durum komedisini seviyorum. Cem Yılmaz’ı tercih ederim.
◊ Burak Özçivit’e benzetiyorlar seni...
- Bence benzemiyoruz. Göz yapımız andırıyordur belki ama o kadar.
ŞEHiT ANNESi ÖYLE DOLU BAKIYORDU Ki, KONUŞAMADIM
◊ İstanbul’dan uzakta bir sette olmak nasıl?
- Hayatım boyunca evden uzakta yaşadım zaten. Her gün sette olduğum için otele geliyor ve uyuyorum.
◊ Burada diziyi çektiğiniz bölgede şehit aileleri var. Onlarla görüşme imkanınız oldu mu?
- Evet. İlk bölüm sonrasında bir şehit annesi ile buluştum, konuşamadım bile... Elini sıktım, boğazım düğümlendi. O kadar dolu bakıyordu ki bir şey diyemedim.
◊ Terörün çözüm yolu sence ne?
- İnsanları kutuplaştırarak değil yaklaştırarak çözmek gerektiğine inanıyorum. Barış için çalışmak lazım.
◊ Kaymakamın unutamadığın bir cümlesi var mı?
- Çok sevdiğim bir repliğim var, “Sen bu çocukları kovarsan, onlar da o tarafa sığınır” diyordu. Çocuklar kandırılmaya çok müsaitler çünkü.
Paylaş