Paylaş
Açıyorsun telefonundaki kamerayı, canlı yayına başlıyorsun.
Artık kendini mi çekersin, etrafını mı, o sana kalmış.
Sen kendini ya da birilerini gözetliyorsun, birileri de senin gözetlediklerini gözetliyor.
Sen canlı yayın yaparken insanların soruları, yorumları da ekranda beliriyor.
İstersen cevap verip anında iletişim de kurabiliyorsun.
Televizyonlardaki canlı yayınlarda bile yok böyle anında etkileşim.
Ama, “ama”ları çok olacak bence bu uygulamanın.
Bir kere özel hayata saygı, mahrem, gizlilik, yasaklar gibi şeyleri unutun.
Havaalanlarında izinsiz çekim yapılmaz normalde.
İnsanlar artık güvenlik kurallarını hiçe sayıp uçaklardan canlı yayın yapıyorlar.
Periscope’ta daha neler var bir bilseniz!
İşerken canlı yayın yapanlar mı dersiniz, soyunup poposunu gösterenler mi, artı 18 deyip daha fazla izleyici çekmeyi planlayanlar mı?
Evden yapılan canlı yayınlarda en çok merak edilen yer ise buzdolaplarının içi.
Herkeste bir buzdolabı merakı var, hemen “Buzdolabının içini göster” diye yazıyorlar.
#fridgeview diye hashtag’ler bile açılmış durumda.
Canlı yayın yapma söz konusu olduğuna göre yakında konserlerde, maçlarda, önümüzde canlı yayın derdinde olanların telefon ve i-Pad ekranlarını izlememiz kaçınılmaz.
Bu işin sonu nereye gidecek merak ediyorum doğrusu.
Şimdilik durum aynen şöyle: Periscope sayesinde herkes 15 dakikalığına ünlü de oluyor, canlı yayın muhabiri de...
Ah gidebilsem
Üniversite gençliği gerçekten de bizden başka ve çok daha güzel bir dünyada yaşıyor.
Biz burada nelerle boğuşuyoruz, onlar dünyayı takipte.
Geçenlerde Tayga’yla konuşurken, “Olsa da Coachella’ya gidebilsek” deyiverdi.
Ben de bu sene nasılmış diye bakınca hak verdim Tayga’ya.
Geçtiğimiz yıl 579 bin katılımcıyı ağırlayan dünyaca ünlü müzik festivali, bu yıl 10-12 Nisan ve 17-19 Nisan arasında 2 hafta sonuna yayılıyor. Ana gruplar Drake, Jack White ve AC/DC olarak açıklandı.
California’da düzenlenen bu festivalde biletler arabayla katılım ve çadır da dahil olmak üzere kısa sürede tükeniyor.
Gidenler öyle bir anlatıyor ki, duyunca “Ah ölmeden bir de biz gidebilsek” demeden edemiyor insan.
Züğürt tesellisi olacak belki ama Coachella bu yıl üç ayrı Youtube kanalından canlı olarak takip edilebilecek.
Katil pilotun derdi neydi?
Artık sadece uçak değil, tüm toplu taşıma araçlarında makinenin başındaki adamın ruh sağlığını merak ediyor olacağız, acaba depresyonda mı diye çaktırmadan bakmaktan alamayacağız kendimizi.
Kaptan gemiyi karaya vurur mu acaba?
Otobüs şoförü direksiyonu kaldırımdaki yayaların üzerine sürer mi?
Pilotun neler yapabileceğini 150 kişinin öldüğü korkunç kazada gördük zaten.
Hem intihar hem cinayet.
Bir insan nasıl bu hale gelir?
Uzmanlar intihar eğilimi olanların öldürme dürtülerinin daha çok kendilerine yönelik olduğunu söylüyorlar.
Saldırganlık ve şiddet eğilimlerinin sadece yüzde 5’i ruh sağlığı ile bağdaştırılıyor.
Depresyondakilerin ise sadece binde 5’i saldırganlık gösteriyor.
Yani aslında toplu öldürme olayının depresyonla pek bir ilgisi yok.
Uzmanlar sadizm ve öldürme dürtüsünü depresyondan çok çocukken şiddet görmeye bağlamakta.
Yani pilotla ilgili “Sevgilisi terk etti, depresyonda olduğu için uçağı düşürüp herkesi öldürdü” açıklaması çok da geçerli değil.
Paylaş