SİZ eğer görmezden gelirseniz çalınmış çırpılmış, hiç mesele olmaz. Yok eğer "yetim hakkını kimseye yedirmeme"yi gerçek bir ilke olarak ugyularsanız, o zaman hem durum değişir hem de söylediklerinize insanlar inanmaya başlar.
Bunları bize Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı söyletiyor.
Şöyle bir son günlerin durumunu gözden geçirelim:
Bir süredir yolsuzluk iddiaları kulaktan kulağa dolaşıyordu ama kamuoyu dikkatinin bu konulara yoğunlaşması, AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin "arsa spekülatörü" olan birileriyle ortaklık kurup bu ilişkiden, ne idiği belirsiz bir "1 milyon dolar" alacağını taahhüde bağlayan senet ortaya çıkınca başladı.
Oysa "AKP dönemi yolsuzlukları" konusu hem genel ifadelerle hem de somut bazı olaylar aracılığıyla daha önce de kamuoyuna yansımıştı.
Daha da önemlisi, bu bilgilerin başta Genel Başkan Tayyip Erdoğan olmak üzere parti dünyasında ya hiç rahatsızlık yaratmaması (bu konuda tek istisna olarak Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in yolsuzluk yapan kuzenini yetkililere ihbar etmesi örneği var) yahut da bu yolsuzluk iddiasında adı geçenlerin değil, müfettişlerin yani görevini yapanların cezalandırılmasıydı.
Dediklerimize örnek verelim:
Şu anda Meclis’te, AKP Rize milletvekili Bayram Ali Bayramoğlu adında biri var. Hakkında "30 Kasım 2004 tarihinde 120 ton ’çay çöpü’nü işlenmiş Seylan (Sri Lanka) Çayı diye ihraç etme girişiminde bulunduğu" iddiasıyla soruşturma başlatılmış. Çerkezköy gümrüğünde yakalanan çayların gerçekte Sri Lanka’dan ithal edilip işlenerek yurtdışına satılması gereken çaylar olmadığı, böylece "toplu kaçakçılık" suçunun işlendiği müfettişler tarafından rapora bağlanmış.
Nitekim "Seylan çayı" denen maldan örnekler alınmış. Bunların gerçek Seylan Çayı ile karşılaştırılması sonucu "çay çöpü" oldukları ortaya çıkmış ama, o arada birileri de bir "cin"lik yapmış. Cinlik şu:
Suçlanan firma, yakalanan çayların bir de TÜBİTAK’ta incelenmesini istemiş. Gümrük Müdürlüğü bunu uygun görmüş. Neticede TÜBİTAK, "Bize gönderilen iki numune birbirine uygundur" anlamında bir rapor vermiş. Ama araştırınca anlamışlar ki TÜBİTAK’a gerçek Seylan Çayı değil, gümrükteki maldan alınan iki numune gönderilmiş.
Sonuç ne olmuş derseniz. Onu da söyleyelim:
Ali Bayramoğlu yargılanıp aklanmış.
Kendisinin gümrük işlerini yürüten Uğur Tekin hakkındaki dava açılmış. Ama asıl önemlisi, "bu kaçakçılığı ortaya çıkarttığı" için Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanı Erdener Demirağ görevden alınmış. Bayramoğlu ayrıca öteki Başmüfettiş Kemal Ayvacı hakkında "suç duyurusunda" bulunmuş.
Onun başına ne geldiğini öğrenirsek ayrıca yazarız.
Aynı şey AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın ortaklığından bir süre önce ayrıldığı MENAS isimli şirkete ait TIR’da 84 kg. eroin yakalanması ile ilgili inceleme yapan Gümrük Başkontrolörü Bayram Çolak’ın başına gelmedi mi? Onun hakkında da "görevini kötüye kullandığı" iddiasıyla 3 yıla kadar hapis cezası öngören işlem başlatıldı.
Başka örnekler için yer kalmadı ama önümüzde daha fırsat var.