KONUYU bazı siyasilerimizle bazı aydınlarımız gibi sadece “eğitim özgürlüğü ve kişi hakları” yönünden ele alırsanız, yanıt basittir: Üniversitelerde türbanın yasaklanmasını savunamazsınız. Çünkü oradaki öğrenci 18 yaşını geçmiş biridir.
Kendi kıyafetine kendisi karar verir. Siz de, “Buna kimse karışamaz” dersiniz.
Özellikle üniversiteler gibi temel özelliği “özgürlük” olan -veya olması gereken- kurumlarda, üniversiteyi üniversite olmaktan çıkaracak kararlardan, kurallardan, uygulamalardan uzak durmak gerekir. Bu madalyonun ön yüzü... Peki ya arka yüzünde ne var? Önce “üniversitelerdeki özgürlük ortamı”ndan başlayalım da sonra “türban”la ilgili noktaya geliriz. Üniversitelerde özgürlük, “derse türbanla girmek isteyen” öğrenciye lazımdır da, Yıldız Teknik Üniversitesi’ne gelen Cumhurbaşkanı’nı protesto etmek isteyen öğrenciye lazım değil midir? “Türbana özgürlük” diyenler, polisin sırf bu nedenle saçından sürükleyerek götürdüğü kız öğrenci ile arkadaşının fotoğrafını görünce acaba “çifte standart” utancını yaşamadılar mı? Bu çocukların suçları da, bundan aylar önce Roman kökenli vatandaşlarımızla buluşmak için Abdi İpekçi Spor Salonu’na gelen Başbakan Tayyip Erdoğan’a, “Parasız eğitim istiyoruz” diye bağıran, bu yüzden tutuklanarak “gizli örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle aylardır yargılanan Ferhat Tüzer ile Berna Yılmaz’a “özgürlük” istemeleriymiş. Başbakan’dan “parasız eğitim isteme”nin ve bu yüzden tutuklanan arkadaşlarının “özgür” kalmasını savunmanın bu kadar ağır suç sayıldığı bir üniversite ortamında “türban tek özgürlük sorunu” mudur? Bugün “türban”lı öğrenci için “özgürlük” sorunu var da, üniversite içinde kendi eğilimlerine göre “kulüp” kurmak isteyen öğrencilerin, kültürel faaliyetlerde bulunmak isteyenlerin, yayın yapmaya kalkanların, “örgütlenme özgürlüğünü” kullanmayı düşünenlerin “özgür” olduğunu söylemek mümkün mü? Üniversite çağına gelmiş yani aynen “türbanlı” öğrenci gibi 18’ini geçmiş öteki öğrencilerin üniversite yönetimleriyle ilişkilerinde her bakımdan 8-10 yaşındaki çocuk muamelesi gördüğü yalan mı? Eğer yanlışımız varsa birileri yanıt versin: Selçuk Üniversitesi’nde elini kız arkadaşının omzuna attığı için iki öğrenci hakkında soruşturma açılması neyin kanıtıdır? “Gençlik AKP’yi Taksim’de uyarıyor” diye afiş açtıkları; “rektörü protesto ettikleri” ve TEKEL işçileri direnişini destekleyen bildiri dağıttıkları gerekçesiyle İstanbul Üniversitesi’nin 11 öğrenci hakkında “uzaklaştırma” cezası vermesi oradaki “özgürlüğü” mü gösteriyor? Haa... “Türbana özgürlük” mü demiştiniz? Onun sınırını sizin, benim kanaatlerimizle mi belirleyeceğiz, Yüksek Yargı’nın kesinleşmiş, üstelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da “hukuka uygun” bulunmuş kararlarıyla mı? O kararlar “Müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede demokrasiyi ve onun temel direği olan laikliği korumak için alınan bu önlem hukuka uygundur” diyorsa -ki öyle diyor- daha ne laf ediyoruz? Hani hepimiz “hukukun üstünlüğüne” inanıyorduk?