Paylaş
İran seçimleri, 'Molla'ların bizdeki ‘‘fikri akraba’’larını zora soktu:
Konu İran olduğu için önce hepsi de olaylara ‘‘olumlu’’ açıdan bakıyordu. Nitekim sonunu hesap edemeden önce sevindiler. Çünkü kazananlar ‘‘reformcu’’ da olsa nihayet İran'lıydılar ve herhalde ‘‘molla’’ydılar.
Ama sonra fark ettiler ki her ‘‘molla’’ aynı değildir. Hiç değilse bir kısmı kendilerinden farklıdır. O zaman ‘‘yenilikçi'ler memnuniyet ifade ederken hayata tersten bakan ‘‘yobaz’’ takımı İran seçimlerini birer küçük haber gibi görmeye ve göstermeye başladılar. Seçimlere ilişkin olayların haberlerini verirken de ‘‘Reformistler İran'ı karıştırdı: 8 Ölü’’ gibi başlıklar atarak faturayı yenilikçilere çıkarmaya kalkıştılar.
Bizim ‘‘dinci basın’’ denen kesimin marifetlerinden söz ediyoruz.
Biri diyor ki ‘‘Ne seviniyorsunuz? Muhammed Hatemi de molla değil mi?’’
Ne olacaktı? Mollalardan başka kimsenin seçime girmesine nerdeyse hiç izin verilmeyen bir ortamda elbet yenen de molla olacaktı, yenilen de...
Bunlar İran halkının, Humeyni'nin ‘‘kara devrim’’ine karşı yaptığı ‘‘ak devrim’’i görmek istemeyenlerin hezeyanları...
Görmek istemiyorlar, çünkü Humeyni devrimine bakıp Türkiye'nin artık ‘‘İslam Devleti’’ olacağını nasıl umdularsa şimdi de İran'da bir parça olsun ‘‘özgürlük’’ ortamının doğmasından aynı nedenle tedirginler. Çünkü bu gelişmeye bakınca, Türkiye'de hayal ettikleri İslam Devrimi trenini artık bir daha yakalama şansı olmayacak şekilde kaçırdıklarını görüyorlar.
Kimi diyor ki, ‘‘Bu olayı devrim gibi algılamak yanlış olur. Çünkü ortada sisteme karşı bir hareket yok. Her şey sistemin kurallarına göre cereyan ediyor.’’
Kazananlar bu noktaya silahla, ayaklanmayla gelmediğine göre elbet her şey ‘‘sistemin içinde’’ olacaktı.
Bu konuda en doğru lafı Fazilet Partisi'ndeki ‘‘yenilikçi kanat’’ın Genel Başkan adayı Abdullah Gül yapmış. Gül, İran Cumhurbaşkanı Hatemi'yi dolaylı şekilde Gorbaçov'a benzetmiş. Komünist parti içinden gelen Gorbaçov'un Rusya'yı nasıl demokrasiye ve serbest pazar ekonomisine dönüştürdüğüne işaret etmiş.
Hatemi bu kadarını yapabilir mi?
Gerçi kimse bu derece radikal değişiklikleri beklemeye hazır değil, ama insanlık tarihi bu ihtimalin de ‘‘mümkün' olduğunu gösteren örneklerle doludur.
Aslını ararsanız İran bir bakıma 14 Mayıs 1950'nin Türkiye'sini yaşamaktadır. Ülkeyi 27 yıl yönetmiş olan CHP'nin Demokrat Parti tarafından büyük yenilgiye uğratıldığı ve iktidardan çekildiği 14 Mayıs seçimini...
O da ‘‘sistem içinde’’ gerçekleşmişti.
Bir farkla ki... O zaman iktidardan indirilen CHP aydınlığa dönük bir partiydi. İran'daki muhafazakárların yüzü geriye ve karanlığa dönüktür. Bu da, değerlendirebilirse Hatemi için büyük bir şanstır.
Paylaş