İSTANBUL’da 11 gece kulübü saygısızca "gürültü" yaptıkları gerekçesiyle kapatıldı diye, bakıyoruz bazıları kıyametleri koparıyor...
Uygulamanınyanlışı varsa düzeltilmeli... Örneğin daha önce hiç uyarı yapılmadan "burayı kapatıyoruz" ceberrutluğuyla bazı gece kulüplerini veya benzeri yerleri kapatmanın savunulacak hiçbir tarafı yok.
Ama İstanbul Valiliği’nin ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin "gürültü kirliliği" yapıyorsunuz diye daha önce uyardığı... "Böyle devam ederseniz burayı kapatmak zorunda kalacağız" dediği yerlerin kapısına 1 hafta süreyle kilit vurması var ya... Gürültü kirliliğinden çok çekmiş bir İstanbul sakini sıfatıyla söyleyelim:
O mührü vuranların elleri dert görmesin!
Efendim turizm mevsimiymiş de... Bu sırada gelip de "bir hafta süreyle kapattık" denilir miymiş?
Kapatma kararı uygulanırken içeri giren polislerden bazı tanınmış müşteriler rahatsızlık duymuşlarmış da... Kızıp o mekánı terk etmişlermiş...
Onlara karşı ayıp olmamış mı?
Bu kapatma kararları yüzünden ilgili gece kulübü ve benzeri yerler milyarlarca lira zarara uğramışlarmış da...
Onlara yazık değil miymiş?
İstanbul’un güzelliği büyük çapta bu tür eğlence yerleriymiş de... Kapatma kararı verenler bunun farkında değil miymiş?
O mekánlarda çalışan yüzlerce (toplarsanız belki binlerce de diyebilirsiniz) insanın ekmek parasını düşünmek gerekmez miymiş?
Hiçbiri beş para etmeyen bir sürü safsata... Yaz yazabildiğin kadar... Nasıl olsa kalem senin elinde...
Bunları söyleyenlerin bir kısmının samimi olduklarını bilsek bile... Baştan söyleyelim ki bir kısmı -hatta önemli bir kısmı- o mekánların daimi müşterisi oldukları için -biraz da hatır belası- böyle yazıyorlar.
Yukarıda söyledik... Bu "gürültü" kepazeliğini yıllar boyu iliklerine kadar yaşamış biriyiz... Tarihini de verelim... Sayın Hayri Kozakçıoğlu İstanbul Valisi idi... Vali bizzat emir verdiği, "gürültü kirliliğini" ortaya çıkarmak için gerekli cihazları aldığı... O cihazlarla ilgililer "kirliliği" tespit ettiği halde, hiçbir sonuç almak mümkün olmadı.
İki örnek verelim de ne demek istediğimizi daha iyi anlatalım:
Bizim de yaşadığımız yöredekileri sabaha kadar uyutmayan bir kulüp vardı. Ona yazılan cezanın tebliğ edilmesi tam 7 ay sürdü... Tebligat yapıldığı sırada aynı yerde aynı kişiler başka isimle açtıkları yeri çalıştırıyorlardı. "Burada öyle bir kulüp yok" dediler. Ceza da işe yaramadı.
Öteki örnek daha ilginç... Kozakçıoğlu getirttiği 30 küsur cihazı ilçelere dağıtmış, kaymakamlara "gürültü yapanı önce uyarın, sonra cezalandırın" talimatı vermişti.
Kartal Kaymakamı taa o zaman anlatmıştı... Cihaz ve emir gelince görevlileri çağırmış, "Şu gazino ile şu demir işleme fabrikasından gelen gürültülerden çok şikáyet var. Gidin ölçün, gerekli cezayı da yazın" demiş.
Bir süre sonra bakmış ki şikáyetler devam ediyor ama yazılmış ceza meza yok... Sonra tutanakları getirtip inceleyince görevlilerin gazinoya gündüz, fabrikaya ise gece gittiklerini görmüş...
Görevlileri böyle ahlaksız olan bir devletin kuralları ne kadar işler?