Ama Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile arkadaşlarının uğradıkları helikopter kazasının -Deniz Baykal’ın ifadesiyle- "eksik bir şeylerin olduğunu" ortaya koyduğuna biz de inanıyoruz.
Hükümet olaya örnek denecek bir dinamizmle girdi.
Devlet tüm olanaklarını kullanıyor:
Genelkurmay Başkanlığı’na ait 2 Sikorsky helikopter ile Doğal Afet Kurtarma Taburu’ndan (DAK) 12’şer kişilik iki özel tim bölgeye gitti.
Genelkurmay Başkanlığı’na ait 4 Sikorsky helikopter ve 1 Casa uçağı, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait H-60 tipi 1 helikopter, 345 jandarma, subay, astsubay, erbaş; Kahramanmaraş Sivil Savunma Birlik Müdürlüğü’nden 129 personel, 17 araç, Adana Sivil Savunma Birlik Müdürlüğü’nden 57 personel, 8 araç ve 1 arama köpeği, 897 geçici köy korucusu ve 60 AKUTpersoneli kazaya uğrayan helikopteri bulmak amacıyla yörede çalışıyorlar.
Sonuç -en azından bu satırların yazıldığı dakikaya kadar- maalesef sıfır.
Dileriz yine de sağ halde bulunurlar ve kurtulurlar. Ama kurtulsalar da karşımıza çıkan gerçek Deniz Baykal’ın sözlerindeki haklılık payını azaltmayacak:
"Eksik bir şeylerimiz var. (...) İnşallah bu dersi alırız."
Baykal’ın dediği eksik nedir? Bu kaza ile ilgili eksikten söz ediyor?
Örneğin helikopterde bulunması gereken Acil Yer Bulma Vericisi (Emergency Locator Transmitter) ELT 406 MHz sistemi yok muydu? Bilmiyoruz.
Helikopteri kiraya veren tarafın iddia ettiği gibi "var"dı ama "şiddetli bir çarpma olmadıkça cihaz devreye girmediği için" mi ELT’den sinyal alınamıyor? Bilmiyoruz.
Bildiğimiz bir şey var:
Kaza meydana geldikten muhtemelen hemen sonra 112 No’lu "Acil Yardım" telefonunu çeviren İhlas Haber Ajansı Muhabiri İsmail Güneş’in "Bizi kurtarın!" feryadı duyulmuş ama bu dakikaya kadar onun gereği yapılamamıştır.
Kusur, İsmail Güneş’in zaten şarjı bitmek üzere olan cep telefonunu açık tutmasını ısrarla isteyen 112 No’lu Acil Yardım Servisi görevlisinde mi? Yoksa o doğru mu yaptı?
Keza o zaman zarfında helikopterin yerini belirlemek mümkün müydü? Mümkündü de becerilemedi mi, onu da bilmiyoruz. Ama şunu söyleyebiliriz:
Bu kaza gibi olaylara en kısa zamanda müdahale eden AKUT isimli gönüllü kuruluşa ve yeni "AKUT"lara neden büyük ihtiyacımız olduğunu bu örnek açıkça ortaya koymaktadır.
Bu olayda AKUT’çuların da kazazedeleri bulmak için yöreye gittiğini biliyoruz. Onların dışındaki birliklerin ve öteki görevlilerin de ellerinden geleni canla başla yapmaya çalıştıklarının farkındayız.
AKUT’un adını, onları herhangi bir kimsenin talimatı değil sadece yüreklerindeki insan sevgisiharekete geçirdiği için ötekilerden ayırıyoruz.
"Sesimi duyan var mı?" sloganıyla çalışan ve bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında gerçekleştirdiği 518 arama/kurtarma çalışmasında 748 kişinin hayatını kurtaran AKUT’un yararını o nedenle vurguluyoruz.
Baykal’ın sözünü ettiği "eksiğimiz" acaba bu mu diye, herkesi düşünmeye davet ediyoruz.