Paylaş
Galiba Atina'daki havayı en iyi ‘‘The Hellenic Star’’ isimli haftalık İngilizce gazetenin 3-9 Şubat tarihli sayısının ‘‘Türk İstilası’’ başlığıyla manşetten kullandığı haber aktarıyor:
‘‘Türk-Yunan yakışlanması gazetecilerin barış saldırısına yol açtı.’’
İkinci başlık da bu yukarıdaki şekilde...
Gazete yarı mizahi bir üslupla bugünlerde Atina'da bulunan Türkler'in yarattığı izlenimi yazmış. Atina'nın kendisini savunacak hazırlığı yapmaya vakit bulamadan Türk istilasına uğradığını ifade etmiş.
Gerçekten Atina'ya resmi bir ziyarette bulunan Dışişleri Bakanı İsmail Cem'den ayrı olarak 50'yi aşkın Türk gazeteci de bugünlerde buradalar.
Cem'le gelenler onun gezisini izlemekle görevli olanlar. Ama kalan 40 gazeteci, Türk ve Yunan kamuoylarının bozulmuş, abartılmış haberler yüzünden yanlış şekilde oluşmasını önlemek amacıyla, Basın Konseyi'nin geride kalan ekim ayında başlattığı girişim sonucu kurulan 6 üyeli (üç Türk, üç Yunanlı gazeteci) Temas Grubu'nun düzenlediği konferans için geldiler.
Konferansı Temas Grubu'nun Yunanlı üyeleri Yiannis Tzannetacos, Panos Kolliapanos ve Alkis Kourkulas düzenledi. Türk üyeler de gelecek eylül ayında Yunanlı gazetecileri İstanbul'da ağırlayacaklar.
Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis dün Türk gazetecileri onuruna Başbakanlık Konutu'nda bir Kabul Resmi (Reception) verdi. Böylece Yunan hükümetinin bu konferansa ve iki ülke ilişkilerinin iyileştirilmesi çabalarını desteklediğini göstermiş oldu. Hoş, Kabul Resmi'ndeki konuşması da bunu açıkça ortaya koyuyordu.
Ve, şimdiye kadar iki ülke gazetecileri arasında düzenlenen bu en geniş kapsamlı konferansı, dün iki ülkenin Dışişleri Bakanları yani İsmail Cem ile Yorgo Papandreu açtılar.
Dedikleri ne idi?
İkisi de ‘‘Anlaşamadığımız konularla ilgili görüşlerimizi koruyoruz. Ama sorunları çözmek için çabalarımızı dostane bir ilişki zemininde sürdürmeye kararlıyız’’ demeye getirdi.
Zaten Türk-Yunan gazetecileri konferansına katılanların savundukları tezlerin de özeti yukarıdaki cümleyle özetlenecek kadar basit ve açıktı.
Gerçekten tüm konuşmacılar, ‘‘Birbirimizi duygularımızla, önyargılarla tartarak olumlu bir noktaya varamayacağımızı gördük. Artık gerçekleri olduğu gibi gören ve gösteren, bunları serinkanlı değerlendirmelerle yorumlayan bir anlayışta buluşmalıyız. Bir başka deyişle son altı aydır iki ülke basınının (medyasının) sürdürdüğü sorumlu gazetecilik anlayışını devamlı kılmalıyız’’ noktasında birleştiler.
Görüldüğü gibi gerçekler aynı olsa bile, onlara başka açıdan yaklaşınca sonuçlar değişebiliyor. Düşmanca duyguların yerini, o sorunlara çözüm bulmayı amaçlayan dostane duygular alabiliyor.
Ve gazetecilerin belirleyici rolü daha iyi anlaşılıyor.
Paylaş