Paylaş
Eğer iyimser biri iseniz mesele yok. Dışişleri Bakanımız İsmail Cem'in Tahran'a götürdüğü dosyalar karşısında İran Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi'nin ''iki ülke arasındaki sınırın uzunluğu nedeniyle İran topraklarına PKK'nın sızma ihtimali bulunduğu'' yolundaki sözlerine önem verebilirsiniz.
Öyle ya... İran Dışişleri Bakanı iyi niyetli olmasa neden böyle davransın? Tam tersine... ‘‘Bizim PKK'ya desteğimiz söz konusu değildir. Bu nedenle PKK İran'a giremez’’ de diyebilirdi.
Velakin bilmenizde yarar var ki, sizin iyimserliğinizin ömrü uzun olamaz. Çünkü iki ülke ilişkilerini ve özellikle İran'ın teröre verdiği desteği konu alan arşiv dosyaları gerçeğin hiç de bu iyimserlikle uyuşmadığını ortaya kor.
Aslında biz de dün öyle bir iyimserlik içindeydik. Hatta, Harrazi'nin sözlerini ‘‘Bu itiraf bir başlangıçtır. Bunu ihtimal İran'ın öteki itirafları da izler. Örneğin Türkiye'de işlenen Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerinde İran'ın rolü neydi? Failleri kim nerede eğitti?’’ konularında da belki açıklama yaparlar diye düşünmeye başlamıştık.
Lakin arşiv bilgileri ortaya koydu ki, reformist Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi'nin bugün söylediği ne ise, -Türkiye'dekiler dahil, bir kısım cinayetlerin arkasındaki beyin olduğu zaman zaman ileri sürülen- eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani'nin Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti de bunun hemen hemen aynı sözler söylemiş.
İşin ilginç yanı... Türkiye'de işlenmiş pek çok cinayetin faili olduğu bilinen Hizbullah örgütüyle İran'ın ilişkine gelince... İran yıllardır gösterdiği duyarlığı aynen sergilemiş ve bu konuda görüşme yapılmasını dahi kabul etmemiş. Eldeki bilgiye göre kendilerine verilmek istenen dosyayı dahi almamışlar.
İran-Türkiye ilişkilerini özetleyen gerçek tablo bu olmasına rağmen yıllardır iki ülkenin yetkilileri birbirini ziyaret eder dururlar. Bu ziyaretler sırasında hemen hemen hep aynı sözler tekrar edilir. Örneğin iki ülkenin 400 yıldır dost olduğundan dem vurulur. Eğer savaş yapmamış olmak ‘‘dost’’ sözünü kullanmak için yeterli ise bu söz doğrudur. Ama iki ülke de bilir ki, bu söz gerçeği yansıtmamaktadır.
O nedenle siz yarın gazetelerde İran'da bir şeyler değiştiği anlamına gelecek haberler görürseniz, tavsiye ederiz inanmayın.
Keşke değişse... Keşke Hatemi'nin temsil ettiği insan haklarına, demokrasiye açık cereyan başarıya ulaşsa... Keşke İran, geride kalan yıllarda teröre bilfiil bulaşan veya destek veren sorumlularını yargıya teslim edip ellerindeki kanı yıkasa...
Ve biz de bir dosta el uzatmanın keyfini yaşayabilsek...
Paylaş