Oktay Ekşi: Bir utanç hikáyesi






Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

ADAMIN adı polis kayıtlarına ‘‘uyuşturucu kaçakçısı’’ diye geçtiği ilk tarih 1979. Biz bu konuyu aradan tam 22 yıl geçtikten sonra konuşuyoruz. Çünkü TBMM'deki partiler, Mustafa Bayram'ın ‘‘dokunulmazlığını kaldırıp’’ kendisini adalet huzuruna gönderme kararlılığını ilk defa gösteriyorlar.

Onu da ‘‘kesin’’ görmeyelim. Çünkü hakkında iki kişinin kasten öldürülmesi de dahil pek çok ‘‘uyuşturucu kaçakçılığı’’ suçlaması bulunan bu adam nedense son dakikada hep kurtuluyor.

Bazen suçüstü yakalanıyor, ama tutukluluğu hemen bitiveriyor.

Bakıyorsunuz cinayet suçunun karar duruşması yapılacağı gün Van Adliyesi'nin Ağırceza ‘‘Kalem’’ine hırsız giriyor ve çelik dolaptan sadece Mustafa Bayram'la ilgili dosya çalınıyor. Bu yüzden karar verilemiyor.

Adamın TBMM'ye yakışan bir niteliğe sahip olduğunu düşünmüş olmalı ki ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, 1995 seçimlerinde onu ANAP Van listesinden -açıklanması zor bir değerlendirme sonucu- aday gösteriyor. Ama muhteremin mazisi cümlece bilindiği için olsa gerek, bu sırada, şeytanın aklına gelmeyen bir de oyun oynanıyor:

Aday listeleri bilindiği gibi Yüksek Seçim Kurulu tarafından önce ‘‘geçici’’ kaydıyla ilan edilir. Böylece herkese, bu listeye 6 gün içinde itiraz edip, ‘‘bu adam şu nedenle aday olamaz’’ deme olanağı verilir.

Ama geçici o tarihli listede Mustafa Bayram'ın soyadı ‘‘Bayrak’’ olarak yayınlanır. Tabii Bayrak'ın doğrusu Bayram mı, kimse bilemediği için itiraz olmaz. Öte yandan Bayram, Yüksek Seçim Kurulu'na başvurur ve isminin aslında ‘‘Bayram’’ olduğunu bildirir. Böylece kesin listede isim düzeltilmiş olur ama o arada itiraz süresi biter ve yapacak bir şey kalmaz.

Mustafa Bayram'ın dokunulmazlığı 1998'de kaldırılır ama, hakkında hiçbir mahkeme karar vermeden o 1999 seçimlerinde bu defa Fazilet Partisi'nden (acaba ne karşılığı?) Van Milletvekili olur ve tekrar TBMM'ye girer. Böylece hem yeniden ‘‘dokunulmazlık’’ zırhına kavuşur, hem de resmen Türk ulusunu temsil hakkını kazanır. Bir başka deyişle Türkiye seninle gurur duyuyor diyeceğimiz noktaya gelir.

Bu adamın bilinen çizgilerinden sadece bir kısmını aktarmayı, onunla ilgili makale yazmaya tercih ettik. Çünkü bu kirli mazi, ayrı bir değerlendirme yapmayı gerektirmeyecek kadar tiksinti verici.

Bizi düşündüren, milletvekillerimizin hiç de yabancısı olmadıkları bu iğrenç gerçeklere rağmen Mustafa Bayram'ın dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle Meclis Genel Kurulu'na gelen dosyalardan birini Ocak 2000, diğerini Haziran 2000 tarihinden beri görüşmemiş olmaya nasıl katlanabildikleri...

Eğer böyle bir tipi bir an önce yargıya havale etmek gereğini duymuyorlar, tam tersine birbuçuk yıla yakın bir süreyle savsaklıyorlarsa, bu insanlar TBMM'nin itibarını nasıl korurlar?

Küçücük adamlara büyük sıfatlar verince, eğreti elbise gibi nasıl da üstlerinden akıyor. Onu görüyoruz da... Öyle olmayanlar neredeler?

Yazarın Tüm Yazıları