Paylaş
Aklımıza her şey gelirdi de, Kürt kökenli olmakla iftihar eden eski DP Milletvekili Abdülmelik Fırat'ın önemli bir konudaki gözlemleri ile bizimkinin üst üste çakışacağını beklemezdik.
İşin ilginç yanı bizimkiyle sadece Fırat'ınki değil, Prof. Dr. Nur Vergin'inki de çakıştı.
Konu tahmin edeceğiniz gibi bazılarının dilindeki ‘‘Kürt sorunu’’, bize göre ise ‘‘Güneydoğu Anadolu'da yoğunlaşan bir terör sorunu’’.
Konunun bu kısmı ayrı...
Son günlerde bazı sivri akıllılar, ‘‘NATO, Kosova'daki Arnavutlar'a karşı etnik temizleme politikası uyguluyor diye Yugoslavya'ya müdahale ettiği gibi Türkiye'ye de Kürtler nedeniyle müdahale etmelidir’’ diye tutturdular ya...
Bu görüşün ‘‘A’’dan ‘‘Z’’ye yanlış olduğuna ilişkin yazımız üzerine Prof. Dr. Nur Vergin telefon etti. Bizimle aynı düşüncede olduğunu söyledikten sonra, aklımıza gelmeyen bir argümanla destek verdi. Söylediği çok basit idi:
‘‘Türkiye Devleti de Sırbistan gibi Kürt kökenli yurttaşlarına karşı etnik temizlik politikası uygulasaydı, Güneydoğu'dan göçen -veya göçmeye zorlanan- Kürt kökenli insanlar İstanbul'a, İzmir'e, Mersin'e, Ankara'ya yani daha çok Türk'ün arasına gelip buralarda yerleşmezlerdi. Aynen Arnavutlar gibi, sığınacak başka bir ülke ararlardı’’ dedi.
Nedeni çok basit:
Aynen Şeyh Sait'in torunu olmakla maruf eski DP Milletvekili Abdülmelik Fırat'ın, dünkü Radikal Gazetesi'nde yayınlanan mülakatında da iki kere ifade ettiği gibi, son 15 yıldan beri sürüp gelen teröre rağmen, ‘‘Türkler'in Kürtler'e karşı hiçbir hıncı yok’’ da ondan.
Prof. Vergin'in tespitiyle tam olarak çakışan bir gözlem değil mi bu?
Kaldı ki biz de aynı düşüncedeyiz.
Konunun bir başka güzel tarafı daha var:
Dün postadan, Avustralya Broadcasting Authority'nin yani oradaki RTÜK'ün Başkanı, dostum Prof. Dr. David Flint'in ‘‘Al sana bir güzel makale...’’ diyerek gönderdiği bir yazı çıktı.
Makale 25 Şubat 1999 tarihli İngiliz dergisi ‘‘The Spectator’’da yayınlanmış. Yazan Prof. Dr. Norman Stone... Başlığı, ‘‘Midnight Excess’’. Malum ‘‘Midnight Express’’ isimli ve Türkiye'nin dış dünyadaki itibarına çok ağır darbe vuran filme atfen bu ismi verdiği belli.
Yer kalmadığı için çok kısa keseceğiz: Türkiye kendini anlatmak için milyonlarca dolar dökse bu kadar olumlu bir yazıyı yazdıramazdı.
Neyse ki, ‘‘Ne bir halden anlayan bulunur’’ diyen şair de bazen haksız çıkıyor.
Paylaş