DER Mİdemez mi tartışmaları sürerken ABD Başkanı George W. Bush 24 Nisan'ı dört gözle bekleyen Ermenileri yine üzdü, çünkü ‘‘1915'te Türkler Ermenilere karşı soykırım (genocide) uyguladı’’ demedi.
(Dikkat! toplukıyım yani massacre'dan söz etmiyoruz.)
Gerçi geçen yıl kullandığı annihilation (yok etme) kelimesi daha hafif miydi derseniz, o tartışılır. Ama yine de uluslararası hukuk yönünden önemli olan genocide kelimesidir.
Kongrenin aldığı bir karar gereğince ABD başkanının, her yıl 24 Nisan'da bir mesaj yayınlayarak, Osmanlı hükümetinin 1915'te Anadolu'da yaşayan Ermenileri bir vilayeti olan Suriye'ye sürme kararı uygulanırken ölenlerin anısını tazelemesi gerekiyor. Bu mesajda ‘‘Türkler soykırım yaptı’’ desin diye Ermeniler yıllardır Washington'a baskı yapıp duruyorlar. Bir kere bunu koparabilirlerse, Türkiye'den tazminat almayı umuyorlar.
Onlar rüya göredursunlar, bizi gerçeğin kendisi ilgilendiriyor.
İddialar herkesin bildiği gibi Ermenilerin Osmanlılarakarşı ayaklanmaları, yer yer şehir ve köy basarak yakıp yıkmaları, pek çok sivili katletmeleri, Osmanlı'ya savaş ilan eden Rus ve -daha sonra- Fransız ordularında, kendi devletlerine karşı savaşmaları üzerine (daha sonra ABD'nin İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon asıllı vatandaşlarına, üstelik onların hiçbir ihaneti veya isyanı yokken uyguladığı şekilde) zorunlu sürgün kararı almasından kaynaklanıyor.
Nitekim tanınmış Prof. Dr. Bernard Lewis'in Pakistanlı bir aydın olan Akbar Ahmed'e geçenlerde verdiği bir mülakatta söyledikleri ilginç. Prof. Lewis'in yanıtı şöyle:
‘‘Nazi Almanyası'nın Yahudilere yaptığı ile Osmanlı döneminde Ermenilerin karşılaştığı olayları benzetip ona da soykırım demek açık sahtekárlıktır. Ermenilerin yaşadığı, Türklere karşı silahlı isyan çıkartmalarının sonucudur. Üstelik bu isyan savaştan önce başlamış ve yaygın şekilde devam etmiştir. Çok sayıda Ermeni -Türk ordusunda askerlik yapanlar dahil- Türkiye'ye saldıran Rus kuvvetlerine katıldılar. Anadolu'da çete savaşı başlattılar. Buna Ermenilerin Türklere karşı ulusal başkaldırısı dediler. Türkler de onları bastırmak için çok acımasız metotlar uyguladılar. Doğrudur, Osmanlı hükümeti hassas bölgelerdeki Ermenileri zorunlu göçe tabi tuttu. Ama örneğin o tarihte Osmanlı vilayeti olan Arap bölgelerindekilere dokunmadı. Keza soykırım bir yana, toplukıyım yapılsın diye de bir karar yok. Tam tersine olanları önleme çabası gösterildiği belli ama sonuç alınamadığı da doğru. Bu yüzden belki de bir milyon kadar insan öldü. Ama sivil çetelerin, intikam almak isteyen köylülerin yaptığını Nazilerinkine benzetmek için Yahudilerin de Almanya'ya karşı silahlı isyan çıkardığını ve Almanya'nın savaştığı ülkelerle işbirliği yaptıklarını ileri sürmek gerekir. (...) Böyle bir benzetme (paralelizm) bence düpedüz saçmadır.’’