SUSURLUK mahkûmu İbrahim Şahin’in Ergenekon sanığı sıfatıyla savcıya verdiği ifadeye onun söylemediği şeyler eklenmiş. Keza ona sorulmayan şeyler de "soruldu ama yanıtlamadı" diye kayda geçirilmiş.
Dünkü gazetelerde Şahin’in açıklaması vardı. Özetle, "Ne ben onları söyledim ne de bana onlar soruldu" diyordu.
Örneğin, ifadeyle ilgili haberlerde Şahin’in özetle "Ergenekon için aldığım görev gereği Genelkurmay Başkanı’yla da Genel Sekreter’le de görüştüm" dediği ileri sürülüyordu. Oysa açıklamasında hem bunları tekzip ediyor hem de "Haberlerde sözü edilen70-80 soru bana hiç sorulmadı" diyordu.
Şimdi burada ne var?
Ya İbrahim Şahin’in ifadesinde gerçekten onlar vardır. Yalan söylemektedir.
Yahut da dediği doğrudur. O takdirde birileri onun ifadesini bozarak suç işlemekle kalmamış, sahte ifadeyi basına sızdırarak Silahlı Kuvvetler’in saygınlığını zedeleme amaçlı kampanyaya yeni bir destek sağlamıştır.
Şimdi hafızalarınızı tazeleyin lütfen:
Şemdin Sakık isimli (silahsız 33 evladımızı Elazığ-Bingöl arasında şehit eden) şerir yakalandıktan sonra savcıya verdiği ilk ifadede, "Tanınmış gazetecilerden de PKK ile para karşılığı işbirliği yapanlar var" dediği ve bunların isimlerini verdiği yolundaki "resmi" kaynaklı haber basına verildiği zaman, bu sütunda çıkan "Alçakları tanıyalım!" başlıklı yazı nedeniyle senelerce bizi suçlayan bu basın değil miydi?
Gerçi o haberin bizzat kaynağı tarafından uydurulmuş olduğu ortaya çıktıktan sonra biz defaatle hem kaynağı lanetledik hem de aldatıldığımız için üzüntü beyan ettik. O yalanı kullanarak mağdur edilen arkadaşlarımızdan da özür diledik.
Buna rağmen adımızı "Andıççı" olmaktan kurtaramadık.
Şimdi soralım:
"Ergenekon" soruşturması başlayalı beri içinde yetkililerin de eli bulunan yüzlerce -belki binlerce- yalan haber yüzünden kaç kişi mağdur edildi? Elini vicdanına koyup da bir dakika için düşünen ve üzüntü beyan eden bir tek kişiye -ister gazeteci, ister resmi sıfatlı olsun- rastladınız mı?
Somut örnekle soralım:
Ergenekon sanıklarından Veli Küçük’ün Stockholm’de düzenlenen 5. Dünya Azerbaycanlılar Kongresi’ne katıldığı sırada "Danıştay baskını katili Alparslan Arslan’la birlikte çektirdiği fotoğraf" diye, basınımızda yayınlanan fotoğrafı anımsarsınız değil mi?
O fotoğrafta Alparslan Arslan denen kişinin Azerbaycanlı Mehmet adında bir genç olduğu sonra ispat edildi. Peki yalan yayın yapanlar özür diledi mi?
İşadamı Hüsnü Yeğin’i "Ergenekon’un kasası" diye ihbar eden, Encümen-i Daniş gibi en genci 75 yaşındaki insanların buluştuğu arkadaş grubunu "Ergenekon’un beyni" diye ilan eden yüzsüzlerden zerre kadar utanç ifadesi duydunuz mu?
Utanmasalar 31 Mart vak’asını da Ergenekon yaptırmıştı demeye hazır bu insanları tanıyın diye yazdık.