ABD’de 30 yıl yaşayan, o sırada Türk kökenli insanlarımızın kurduğu derneklerde başkanlık yapan Ercüment Kılıç’ın, oradaki hal-i pür melalimizi (üzüntü veren durumumuzu) anlatan bir kitap yayınladığını arkadaşımız Süleyman Demirkan bildirdi.
Meğer oradaki lobi şirketleri yıllardır, Türkiye’yi "söğüşlemeyi" bir meslek haline getirmişler.
Sadece o değil, "soykırım" tasarılarını önlenmek için çırpınıp duran Türk yetkilileri, ABD Kongresi tüzüğünün püf noktalarını bilmedikleri için birçok fırsatı kaçırıvermişler.
Dahası... Demokratlar bundan 2 yıl önceki seçimlerde Temsilciler Meclisi’nde egemenliği ele geçirdikten sonra, Türk yetkililerin randevu talepleri meğer, Bob Livingston adında Cumhuriyetçi bir eski Kongre üyesinin lobi şirketi ile çalıştığımız için geri çevrilir dururmuş da biz kabahati başkasına bulurmuşuz.
Bunun somut örneğini hepimiz anımsarız:
Temsilciler Meclisi’nin Demokrat Partili Başkanı Bayan Nancy Pelosi biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, Dışişleri Bakanı sıfatıyla Washington’a gittiği zaman lütfedip randevu vermemişti.
Meğer Nancy Pelosi daha sonra aynı şeyi eski Washington Büyükelçimiz (CHP İstanbul Milletvekili) Şükrü Elekdağ ve beraberindeki Türk Milletvekillerine de yapmış. Onların randevu talebini de kabul etmemiş. Elekdağ da durumu görünce, "Eskiden kazanmış olduğumuz mevzileri (kitapta mevki deniyor) kaybetmişiz" demeye mecbur kalmış.
Elekdağ çok haklı. Eğer doğru zamanda doğru Lobi şirketleriyle çalışsak, yetkililerimiz bu incitici muameleye maruz kalmazlardı.
Washington’daki Lobi şirketleri ile çürüğe çıkmış bir kısım eski Kongre üyelerinin cebine para koyarak bu işleri çözemeyeceğimizi anlamadıkça bunda şaşılacak hiçbir şey yok.
Kitabın bir yerinde kendimizle de karşılaştık. Ercüment Kılıç’ın uyarısından yola çıkarak 11 Haziran 2003 tarihli Hürriyet’te, "Ermeni soykırımı sorununun bundan böyle karşımıza (daha çok) tazminat konusu olarak çıkacağını" söylemişiz.
Konu şu: Dr. Varteks Yeghiayan (Yağcıyan) adında bir hukukçu, Martin Maroutian adında bir zamanlar Osmanlı vatandaşı olan bir Ermeni’nin hayat sigortası tazminatının ödenmesini sağlamış. Üstelik bu davayı "soykırıma uğrayan öteki Ermeniler" adına da açtığını kabul ettirmiş.
Biz de, bu gelişmeye engel olamazsak sigorta şirketlerinin poliçe sahiplerine ödediklerini dönüp Türkiye’den isteyeceklerini eklemişiz.
Nitekim Los Angeles Bölge Mahkemesi 20 Şubat 2004’te "New York Life" isimli sigorta şirketini 20 milyon ABD Doları tazminat ödemeye mahkum etmiş. New York Life’ı bizim Oyakbank’ı satın alan Fransız Axa Sigorta şirketi izledi. Demek ki biz Ermenistan ile muhabbet tazelerken Ermeni diasporası boş durmuyor. Zaten duracağını sanmak da anlamsız.
Nitekim diaspora son olarak Los Angeles Başkonsolosumuz Kemal Arıkan’ı katleden Hampig Sasunyan’ın(Sassuonian) cezasının "tecil" edilmesini ve gelecek yıl serbest bırakılmasını sağlamaya çalışıyor. Biz onu da sahipsiz bırakırsak kabahati başkasında aramayalım.