3 ülke 3 seçim

İsrail 9 Nisan parlamento seçimi sonuçları açıklandı. Seçimden Başbakan Netanyahu’nun sağcı Likud Partisi 36 sandalye ile ilk parti olarak çıktı. Bu sonuca göre Başbakan Netanyahu’nun tekrar İsrail Hükümetini kurma şansı yüksek.

Haberin Devamı

Esasen eski Genel Kurmay Başkanı Benny Gantz’in Mavi Beyaz ve Başbakan Netanyahu’nun Likud Partisi arasındaki oy farkı çok küçük. Likud % 30, Mavi Beyaz Partisi ise  % 29,2 oranında oy almış görünüyor. Buna göre Mavi Beyaz Partisi İsrail Parlamentosu’nda (Knesset) 35 sandalye çıkartıyor.

Başbakan Netanyahu’yu esas memnun eden ise Knesset’deki genel görünüm. %3.25 barajını aşarak Knesset’te temsil edilme hakkını alan 11 parti var. Bunlardan 2’si blok halinde (Hadaş-Taal ile Ra’am ve Balad)  Arap asıllı İsraillileri temsil ediyor. Arapların Knesset’te toplam 10 milletvekili var. Likud ve Mavi Beyaz dışında Knesset’e giren diğer 7 partiden 2si aşırı dinci, 2’si aşırı milliyetçi, 2’si ortanın solunda, biri ise merkezde olarak gösteriliyor.

İki aşırı Yahudi dinci partinin toplam 15, iki aşırı Yahudi milliyetçi partinin toplam 10, merkezde sayılan partinin 4 milletvekili bulunuyor. Başbakan Netanyahu dinci ve aşırı milliyetçi partileri “doğal” koalisyon ortağı olarak görüyor. Netanyahu bu partilerle bir koalisyon hükümeti kurmayı planlıyor. Netanyahu’nun Likud Partisi ile aşırı dinci ve milliyetçi diğer 4 küçük Yahudi partisinin Knesset’teki toplam sandalye sayısı 61 oluyor ve yeni hükümeti kurmaya yeterli görünüyor. Netanyahu merkez partisini de koalisyona girmeye razı edebilirse Likud’un diğer 5 partiyle oluşturacağı koalisyon hükümetinin parlamentodaki desteği 65’e çıkıyor.

Haberin Devamı

Eski Genel Kurmay Başkanı Benny Gantz’ın Mavi Beyaz Partisi’nin hükümet oluşturabileceği diğer 2 partinin ise Knesset’te sadece toplam 10 milletvekili bulunuyor.  Mavi Beyaz ile bu iki partinin Knesset’teki toplam sandalye sayısı böylece 45’de kalıyor. Bu 3 partiye merkezdeki parti bile katılsa toplam milletvekili sayıları sadece 49 oluyor.

Knesset’teki dinci ve milliyetçi 4 küçük Yahudi partisinin Başbakan Netanyahu’nun Likud Partisine katılarak bir koalisyon hükümeti kurmak isteyeceklerine kesin gözüyle bakılıyor. Başbakan Netanyahu’nun dinci ve aşırı milliyetçi Yahudi partilerini kazanmak için seçim kampanyası sırasında yaptığı açıklamalar şimdi bir koalisyon hükümeti kurulmasını kolaylaştırmışa benziyor. Başbakan Netanyahu’nun dinci partilerin kırmızı çizgilerini dikkate alacağı, aşırı milliyetçi partilerin de Batı Şeria’da Yahudi yerleşim birimlerinin bulunduğu bölgelerin İsrail’e ilhakından büyük memnuniyet duyacakları ortaya çıkıyor.

Haberin Devamı

Mavi Beyaz Partisi, Knesset’teki 2 Arap Bloku ile koalisyona gitmek istemediğini başlangıçtan açıklamış durumda. Yahudi partilerin hiçbirisinin Knesset’teki Arap partileriyle işbirliğini düşünmedikleri zaten biliniyor. Durum böyle olmasaydı bile (59’da kalan) oy toplamı Mavi Beyaz Partisi’nin Arap partilerinin desteğiyle de bir koalisyon kurmasına imkan tanımıyor. 

9 Nisan seçimlerinin Knesset’te ortaya çıkarttığı parti aritmetiği tamamen Başbakan Netanyahu’nun işini kolaylaştırsa da, İsrail’de önümüzdeki günlerde başlayacak hükümet kurma çalışmalarını etkileyecek başka bir durum var. Başbakan Netanyahu aleyhine tamamlanan 3 suistimal dosyasına dayanarak açılacak davanın İsrail’deki siyasi gelişmeleri tamamen farklı bir yöne çevirme olasılığı bulunuyor. Hakkında açılacak dava nedeniyle Netanyahu’nun Başbakanlığını devam ettirmesinin önünün kapanabileceğine işaret ediliyor.

Haberin Devamı

Bazı gözlemciler bu durumda Likud ile Mavi Beyaz Partileri arasında Knesset’te 71 sandalyesi bulunan, İsrail seçmeninin %60’ına yakınını temsil eden bir koalisyon hükümeti oluşturabileceklerine inanıyor. Bu gözlemciler diğer bazı partilerin katılmasıyla bu koalisyonun daha da büyüyebileceği ve İsrail’in yeni bir “başlangıcı” böyle bir koalisyon ile gerçekleştirebileceğine de değiniyorlar.

Başbakan Netanyahu’nun İsrail seçmeninin de desteğiyle lehine oluşan mevcut durumun aleyhine açılacak suistimal davasıyla bozulabileceğinin farkında olduğu ise açık. Natanyahu’nun 35. İsrail Hükümetini de kurarak bir 4 sene daha iktidarda kalmak ve böylece İsrail tarihine en uzun Başbakanlık yapan kişi olarak damgasını vurmak istediği görülüyor.

Haberin Devamı

Bu nedenle Başbakan Netanyahu’nun koalisyon hükümeti kurma çalışmaları sırasında hükümet ortaklarından mevcut kuralların değiştirilmesini ve Başbakan olduğu sürece kendisine açılan davalarda “bağışıklık” ve “dokunulmazlık” isteyeceği konuşuluyor. Şimdiki kurallar İsrail’de hakkında dava açılan kişinin Başbakanlık görevine devam etmesine izin vermiyor.

Müstakbel koalisyon ortaklarının Başbakan Netanyahu’ya yeni bir kanun çıkartarak “bağışıklık ve dokunulmazlık” tanıyıp tanımayacakları da şimdilik açık değil. Ortada olan husus ise İsrail’de siyasetin giderek aşırı dinci ve aşırı milliyetçi yöne doğru kaydığı, hükümet kurma çalışmalarının çok ilginç geçeceği ve pazarlıklara konu olacağı, Netanyahu’nun İsrail’in iç ve dış politikasına (şöyle veya böyle, şu yönde veya bu yönde) damgasını vurmaya devam edeceği.

Haberin Devamı

9 Nisan Knesset seçimlerinin ilginç bir yönü de bu seçimlerin İsrail Başbakanı Netanyahu ile ABD Başkanı Trump arasındaki “bağları” güçlendirmesi oldu. Seçimlerden sonra Netanyahu’yu ilk tebrik eden yabancı lider de Trump idi. Başkan Trump, Netanyahu’nun Başbakanlığının Orta Doğu’da “istikrarı” ve “barış şansını” arttırdığını ifade etti.

Başkan Trump’ın bu sözleri akıllara ABD tarafından 2 yıldan bu yana hazırlandığı bildirilen “asrın çözümünü” getirdi. Basında ABD’nin Filistin sorununu çözmek için hazırladığı bu planın İsrail’de yeni hükümetin kurulmasıyla açıklanacağı yönündeki haberler yoğunlaşmaktadır. Başkan Trump’ın iktidara geldiğinden beri aldığı kararlar bu planın büyük ölçüde Başbakan Netanyahu’nun görüş ve istekleri doğrultusunda hazırlandığına işaret etmektedir.

Basında konuyla ilgili yer alan yorum ve haberler Trump Yönetimi’nin “asrın planının”  Gazze’de kurulacak bir Filistin devletini esas alacağını, Batı Şeria’nın önemli bir bölümünün İsrail’e bırakılacağını, buna karşılık Mısır’ın Sina Yarımadası’ndan bir bölüm toprağı kurulacak bu Filistin Devleti’ne bırakacağına işaret etmektedir.

Böyle bir planın Filistinliler tarafından kabul edilmeyeceği, Arap ülkeleri halklarında da büyük bir tepki yaratacağı açıktır. Trump Yönetiminin Filistinlilerin ve Arap halklarının “kontrolü” ve planın “benimsetilmesi” için (başta Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere) Vaşington’a bağlı Arap rejimlerine “güvendiği” de basında vurgulanan diğer bir husustur.

İsrail’de kimin Başbakan olacağı, ülkeyi hangi hükümetin yöneteceği İsrail kadar bütün Orta Doğu için önemlidir. Filistin sorunu ve İsrail-İran ilişkilerinin alacağı şekil bölge istikrarını yakından ilgilendirmektedir. ABD’nin aldığı İran Devrim Muhafızlarını terörist örgüt olarak kabul eden son karardan sonra ABD-İsrail ve İran rekabet ve gerginliğinin Lübnan, Suriye ve Irak’a yayılması, sıcak çatışmalara dönüşmesi olasılığı daha da artmıştır. Bütün işaretler (ikisi Türkiye’nin kara, biri deniz komşusu olan) bu üç ülkenin ABD tarafından desteklenen İsrail ile İran arasındaki çatışmanın merkezinde olacağını göstermektedir.

Zorlu bir seçim sürecinden geçen diğer bir ülke de deniz komşumuz Ukrayna’dır. Ukrayna Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu 31 Mart tarihinde yapılmıştır. Seçimin ilk turunda hiçbir aday gerekli olan çoğunluğu sağlayamadığı için, en fazla oyu alan 2 aday 21 Nisan tarihinde yapılacak ikinci tur seçimde yarışacaklardır. Ukrayna Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turuna 40’ın üzerinde aday katılmış, ancak 3 aday ön plana çıkmıştır. Bu adaylar arasında yer alan eski Başbakan Yulia Tymoshenko ilk ikiye giremediği için elenmiştir.

Nisan ayında yapılacak 2. turda yarışacak 2 adaydan biri şimdiki Cumhurbaşkanı Petro Poroshenko’dur. Poroshenko dış politikada Rusya aleyhtarı görüş ve tutumlarıyla tanınmakta, Ukrayna’nın NATO ve AB üyeliğinin hemen gerçekleşmesi gerektiğine inanmaktadır. 21 Nisan’da yarışacak diğer aday Volodymyr Zelensky’dir.

Zelensky’nin aktör ve komedyen olması Ukrayna seçimlerine olan ilgiyi daha da arttırmıştır. Zelensky’nin 2015 yılında bir Ukrayna televizyonunda yayınlanan “Halkın Hizmetkarı” adlı dizide Ukrayna Cumhurbaşkanını canlandırması, yani 21 Nisan’daki yarışın şimdiki “gerçek” Cumhurbaşkanı (Poroshenko) ile bir TV dizisindeki “sanal” Cumhurbaşkanı (Zelensky) arasında geçecek olması, Dünya kamuoyunun dikkatini Ukrayna Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerine toplamış gibi gözükmektedir.

53 yaşındaki Poroshenko’nun aksine 41 yaşındaki Zelensky’nin siyasi hayatta ve yönetimde fazla bir tecrübesi bulunmamaktadır. Buna rağmen Ukrayna halkının büyük bir bölümünün desteğini sağlamış gibi görünmektedir. Kamuoyu yoklamaları, halkın %60’ının desteğini sağlayan Zelensky’nin 2.turu alarak Ukrayna Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağını göstermektedir. Zelensky de rakibi gibi Ukrayna’nın NATO ve AB üyeliğini desteklemekte, ancak aceleci davranılmaması ve bu konudaki son kararları referandumlarla Ukrayna halkının vermesi gerektiğini savunmaktadır.

Ukrayna Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halkın daha çok ekonomi ve yolsuzluklar üzerinde durduğu, seçmenin ülkedeki mevcut siyasi yapıdan ve yaygın yolsuzluklardan olumsuz şekilde etkilendiği ortaya çıkmaktadır. Ukrayna halkının Zelensky’ye verdiği destek Ukrayna siyasi hayatında yolsuzluklara karışmamış “yeni bir yüz” olarak görülmesine ve TV dizisinden “rüşvetçilik ve suistimallerle savaşan” bir Başkan olarak tanınmasına bağlanmaktadır.

Ukrayna’yı 2014 yılından beri yöneten şimdiki Cumhurbaşkanı Poroshenko esasen Zelensky’nin “Halkın Hizmetkarı” adlı diziyi yayınlayan televizyon kanalının sahibi İhor Kolomoisky’nin “adamı” olduğunu savunmakta ve onun adına yarıştığını savunmaktadır. Kolomoisky daha önce adı bazı yolsuzluklara karışmış Yahudi asıllı Ukrayna’lı bir işadamı olup, halen ülke dışında İsrail’de yaşamaktadır. Kolomoisky bağlantısına rağmen Zelensky’ye olan seçmen desteğinin azalmadığı, Zelensky’nin son haftaya önde girdiği izlenmektedir.

Ukrayna Cumhurbaşkanlığının sonuçları Moskova, Vaşington, Berlin ve Paris gibi başkentler yanında Ankara tarafından da yakından izlenmektedir. Ukrayna’yı önümüzdeki 5 yıl kimin idare edeceği, Ukrayna dış politikasının ve özellikle Ukrayna-Rusya ilişkilerinin nasıl şekilleneceği önem taşımaktadır.

Ukrayna, Avrupa Birliği ile Rusya arasında “tampon ülke” niteliğini kazanmıştır. Uluslararası hukuka göre Ukrayna toprağı sayılan Kırım 2014 yılından beri Rusya kontrolündedir ve Rusya tarafından ilhak edilmiştir. Ukrayna’nın doğu bölgelerinde Rusya tarafından desteklenen 2 ayrılıkçı hareket bulunmakta, yavaşlasa da iç savaşın bu bölgelerdeki etki ve sonuçları devam etmektedir. Türkiye için büyük önem taşıyan Karadeniz’in istikrarı önemli ölçüde Ukrayna’daki gelişmelere bağlı görünmektedir.

Türkiye’nin bulunduğu bölgede bu yıl içinde önemli bir seçim geçirecek diğer ülke de Yunanistan’dır. Yunanistan’da Parlamento seçiminin 2019 yılı içinde, en geç 20 Ekim tarihine kadar yapılması gerekmektedir. Başbakan Çipras’tan gelen işaretler seçimin Ekim ayı içinde yapılacağına işaret etmektedir. Başbakan Çipras’ın SYRIZA Partisi halen sadece 152 oyla iktidardadır.

Yunanistan Parlamentosu’nda 300 sandalye bulunuyor. Hükümet olabilmek için 151 oy zorunlu. SYRIZA Partisinin sandalye sayısı 145. Parlamentoda 7 bağımsız milletvekili Başbakan Çipras’ın SYRIZA Hükümetini destekliyor. Ana Muhalefet partisi Yeni Demokrasi’nin ise Parlamentodaki sandalye sayısı 79. Parlamentoda bağımsızlar dahil 5 parti daha temsil ediliyor.

Ekim ayında yapılacak seçimin Başbakan Aleksis Çipras’ın SYRIZA ve Kyriakos Mitsotakis’in Yeni Demokrasi partileri arasında yoğun bir mücadeleye sahne olması bekleniyor. Bazı kamuoyu yoklamaları Yeni Demokrasi Partisini önde gösteriyor. Yunanistan’da kimin Başbakan olacağı (Çipras mı Mitsotakis mi), hükümetin nasıl kurulacağı (tek parti iktidarı mı koalisyon mu) Türkiye açısından önem taşıyor. Son yıllarda Türkiye’nin dış politika öncelikleri değişse de Yunanistan’la ilişkiler Ankara için hala çok önemli ve öncelikli. 

   

             

                              

 

Yazarın Tüm Yazıları