Paylaş
Türk müzik endüstrisi ‘zavallı’ düşünüyor
PolyGram International Avrupa Başkan Yardımcısı Şevket Gözalan, ‘‘Türkiye'de müzik endüstrisinde iş yapanlar çok zavallı düşünüyorlar. Neredeyse intihar edecek gibi hareket ediyorlar. Oysa, kartele dönüşmeden işbirliği yaparak daha iyi noktalara gelebiliriz’’ dedi.
Müzik ve sinema sektöründe ‘‘Dahi Türk’’ olarak adlandırılan Şevket Gözalan, Türk müzik endüstrisinde bazı yanlışlıkların bir an önce düzeltilmesi uyarısında bulunuyor. İki yıl önce Türk müzik endüstrisine girdiklerinde kaos beklediklerini belirten PolyGram International Avrupa Kıtası Başkan Yardımcısı ve Universal-PolyGram Türkiye Başkanı Şevket Gözalan, ‘‘Ancak Türkiye'de bu endüstrideki insanlar zavallı düşünerek, neredeyse intihar edecek şekilde hareket ediyorlar. Türkiye'de şirketler hiçbir konuda beraber çalışmıyorlar’’ diyor.
Şevket Gözalan, Türk müzik endüstrisinde çalışan tüm şirketlere ‘‘işbirliği’’ içinde olmayı öneriyor ve ekliyor:
‘‘Önerdiğim kartel değil, Tarkan örneğinde olduğu gibi bir işbirliği. Tarkan içerde başka bir plak şirketinde, ama yurtdışında PolyGram'la çalışıyor. Ve ben kesinlikle Türkiye'de Tarkan'a talip değilim.’’
Şevket Gözalan ile PolyGram'daki yeni yapılanmadan müzik endüstrisinin sorunlarına uzanan bir yelpazede konuştuk.
Philips'in PolyGram'ı Seagram'a satmasından sonra neler değişti?
- Seagram'ın şirketlerinden biri Universal. Bu şirketin kendisine ait müzik şirketi var, Universal MCA. Onlar Amerika'da Polygram'dan güçlü, ama Amerika dışında dünyada PolyGram çok daha güçlü. Bu alışveriş nedeniyle bizim ismimiz 99'dan itibaren değişti. 100 yıllık Polygram bir alt marka olarak kaldı ve adımız Universal oluyor. Birleşmeyle şirketin borsa değeri yaklaşık 11 milyar dolara ulaştı. Bir süre Universal PolyGram olarak kullanacağız adımızı, ama sonra PolyGram tamamen yok olacak.
Bu birleşme Türkiye'yi ve sizin görevinizi etkiledi mi?
- Dünyada Universal ile PolyGram birleşince ara ülkelerdeki şirketler de birleşiyor ve bu şirketlerin yapısı değişiyor. Benim şansım, sorumlu olduğum hiçbir ülkede Türkiye dahil, Universal'ın şirketi yok. PolyGram'la birleşme sonrasında Universal'ın lisansörlüklerini devralacağım, görev değişikliğim olmayacak. 1 Nisan'dan itibaren Universal'dan çıkan bütün eserleri devralıyorum. Bu birleşme bizim yapımızı fazla etkilemiyor.
PolyGram dünyada bir numara. Türkiye'ye neden yerel bir ortakla girdi?
- Ben 90'larda Warner Bross'u Türkiye'ye getirdim. O dönemde Amerika ile aynı anda Türkiye'de film göstermeyi kabul ettirdim. Film piyasasında yapabildim. Çünkü yüzde 98 yabancı film seyrediliyordu Türkiye'de. Müzik piyasası tam tersi, yüzde 95 yerli. PolyGram dünya devi olabilir, ama yabancı müzik Türkiye'de yok. Çin'den sonra en fazla yerli müzik Türkiye'de. Yabancı müzikle gelip ‘‘kralım’’ diyemezsiniz. İç piyasada yerli müzikte büyük bir şirketi satın alarak güç sahibi olmak gerek. Biz bu yolu seçtik ve Raks'ın dört şirketini o yüzden seçtik. 96 sonunda Raks'ın müzik yapım şirketleri Neşe, Marş, Plaza ve S Müzik'ten yüzde 25 hisse alarak ortak olduk.
Bu şirketlerin de yüzde 100'ü size geçecek mi?
- Bu anlaşmada önce yüzde 26, sonra yüzde 49 daha hisse almamız öngörülmüştü. 1998'de Plaza Müzik'te opsiyonlarımızı erken kullanarak, tamamına sahip olduk. Şirkette, yabancı eser değerlendirme, edisyon ve Plaza Müziği birleştirdik. Diğer üç şirkette yüzde 25 devam etti. PolyGram, Japonya hariç, her yerde şirketlerin yüzde yüzüne sahip. Neşe Müzik, S Müzik ve Marş Müzik'te de opsiyonlarımızın tamamını kullanmak isteyeceğiz bir gün. Amaç o zaten. Ama Raks'ta Kadri Önel ile ortaklığımızdan memnunuz.
Müzik yapım şirketlerinizde yeni bir yapılanma var mı?
- Neşe Müzik, Plaza Müzik'le Universal-PolyGram çatısına giriyor, ama tüzel kişiliği devam edecek. Yönetimleri bir olacak. S Müzik ve Marş Müzik şirketlerini de birleştiriyoruz. Bu şirketlerde yönetim anlayışını da değiştiriyoruz. Sanatçı beni arayıp beste göndermek istiyor, bana göndermeyin diyorum. Çünkü bunun kararını ben vermiyorum. Patronlara bunu söylemek güç geliyor ama ben sorumluluğu paylaştım. Türkiye'deki şirketlerde patronlar hâlâ ağa.
Türk müzik endüstrisinde beklediğinizi bulabildiniz mi?
- Kaos bekliyorduk. Ancak Türkiye'deki endüstrinin kendine bu kadar zarar verecek şekilde hareket edeceğini ben de tahmin edemedim. Maalesef bu endüstrideki insanlar zavallı düşünerek, neredeyse intihar edecek şekilde hareket ediyorlar. Türkiye'de genelde şirketler hiçbir konuda beraber çalışmıyorlar. İşbirliği yok, kastettiğim kartel değil.
Nasıl bir işbirliği?
- Biz güven aşılamaya çalışıyoruz. Tarkan örneğinde olduğu gibi. Tarkan'ın yurt içinde çalıştığı müzik firması başka. Türkiye'de benimle çalışmıyor. Başka şirketler Tarkan'a 'Ben sana yurt dışı kapılarını açarım ama Türkiye'de de benle iyi şartlarda anlaşmanı istiyorum' derdi. Biz Tarkan'la hiç Türkiye için konuşmadık. Şirket olarak, Şevket olarak her türlü sözü veriyorum 'Tarkan'a Türkiye'de talip değilim'. Türkiye'de benle olmayabilirsiniz, ama PolyGram sana inanıyorsa dışarda seninledir. Türkiye'de benle olanlar için belki yurt dışında birşey olmayacaktır. Edisyon yani işin beste kısmı ve plak (kayıt kısmı) da öyle. Türkiye'de ikisi için aynı firmayla anlaşmak zorundasın gibi görülüyor. Şu anda PolyGram'da 450 bin yaşayan eser var bizde. Bunu yüzde 50'si rakip şirketlerden çıktı. Türkiye'de edisyon ve kayıt'ın ikisini de yaparsam daha çok kâr ederim sanıyor, ama sektörü çöktürüyor.
Türk müzik pazarından ümitli misiniz?
- Büyük şirketler yine var olacaktır. Almanya'da bu sektörde 4.5-5 milyar marklık bir pazar. Türkiye'deki endüstri de bunun yüzde 10'udur (96.7 trilyon lira) aslında. Ama şu anda sadece yüzde 2'si kullanılabiliyor.
ŞEVKET GÖZALAN
PolyGram International Avrupa Kıtası Başkan Yardımcısı ve Universal-PolyGram Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Şevket Gözalan, 1960 Münih doğumlu. Liseden mezun olunca Almanya'da üniversiteye girme hakkını veren bir kursu tamamladı. Daha sonra Almanya'da babasının şirketlerinde çalıştı. 1984'de üniversitede ekonomi, pazarlama ve hukuk okudu. Ardından Almanya'daki bazı tekstil firmalarının finansal danışmanlığını yaptı. 26 yaşında müzik dünyasına girdi. 1987'de Warner Bross, Virgin ve Colombia Pictures video şirketlerine Türkiye için danışmanlık yaptı. Altı ay sonra Warner Bross Video Genel Müdürü oldu. 1987-88'de yabancı filmleri Türkiye'ye getirerek, video yüzünden çöken sinema sektörünü canlandırdı. 1990'da PolyGram video bölümü Genel Müdürü, 1991'de Dağıtım ve Fabrika Genel Müdürü, ardından Satış ve Pazarlama Müdürü oldu. Bu görevleri sırasında fabrika, plak, CD ve videdoda satış rekorları kırılması üzerine PolyGram'ın Avrupa Kıtası Başkan Yardımcılığı'na atandı. 1996'da PolyGram'ı ikna ederek Türkiye'ye getirdi.
Paylaş