Paylaş
BU girişimin tohumları çok değil, altı ay kadar önce atılıyor...
Geçen kasım ayında. ABD Büyükelçisi Mark Parris başkanlığında ABD'li 20 kuruluşu temsilen gelen işadamlarının, Diyarbakır-GAP bölgesini ziyaretlerinde...
Bölge işadamlarının çatı örgütü GÜNSİAD, sözünü ettiğimiz buluşmada, bölgenin sorunlarını içeren bir dosya sunuyor, ofis-büro açılması teklifini de götürüyor. Mark Parris olumlu yaklaşıyor. Ve geçen süre içinde Diyarbakır'da bir ABD ofisi açmaya karar veriliyor özetle.
Şimdi tören hazırlıkları yapılıyor. Protokol hazır. Önce 1 Haziran'da saat 10.00'da Şırnak'ta, Ticaret Odası'nda toplanılacak. Parris konuşacak. Ve sözleşme törenle imzalanacak.
Diyarbakır'daki ofis ise 15 Haziran'da açılıyor.
Ofis deyince hemen belirteyim ayrı bir mekan değil. Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (GÜNSİAD) merkezinde bir oda. Bilgisayar donanımlı. Tabii internete bağlı. ABD'li işadamlarıyla bölge işadamlarının irtibatını sağlayacak, ekonomik verilerin, şirketlere ilişkin bilgilerin veri tabanı. Dataları ABD'liler yükleyecekmiş. Ayda bir defa gelecek, Oda'da eğitim vereceklermiş...
ABD'nin bölgeye siyasi açıdan hassasiyeti, sıcaklığı eski, giz değil ayrıca malumunuz. Bu diğer nokta. Ama, ABD'li işadamlarıyla bölgedeki girişimcilerin yakınlaşması, yöreye yabancı yatırım ve olası ortaklıklar için bir nevi irtibat bürosu oluşturulması doğru bir adım. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'yle ilgili projelerin hayata geçirilmesi ve buradan güç alacak ortak projelere yönelme bakımından yararlı olacak gibi görünüyor.
GÜNSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bedrettin Karaboğa, bir seneye kadar ABD'lilerle ortak şirket kurabileceklerini söylüyor.
GÜNSİAD merkezli ABD ile ilgili bir haber daha vereyim. Dünya Bankası, iki yıldan bu yana uluslararası düzeyde yarışma düzenliyor. ‘‘Yoksullukla Savaş’’ içerikli. GÜNSİAD da davet ediliyor. Çeşitli ülkelerden 1600 yenilikçi proje yarışıyor. Finale 300 proje kalıyor. Aralarında Türkiye'den de 4 proje var. GÜNSİAD'ın, ‘‘Yerel Kalkınmaya Yönelik Kapasite Gelişimi’’ projesi ikinci oluyor.
Hepsi hayırlı olsun...
Ümüğümüz sıkıldı yok mu kurtaran
GEÇEN hafta sonu Halk Bankası'nın kuruluş yıldönümü dolayısıyla Mardin, Diyarbakır ve Batman'ı dolaştık.
Diyarbakır'daki Kervansaray Oteli'nin avlusunda gece yarısı küçük bir grup sohbet ediyoruz. Tarihi bir yer. Eskiden deve hanıymış. Kürsü adı verilen taş masaların etrafında hasır taburelerde oturuyoruz. Sohbet derin, dertler büyük... GÜNSİAD Başkanı Bedrettin Karaboğa, Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan, yöreden bazı işadamları var.
ABD ofisi konusunu konuşurken Diyarbakır'ın en önde gelen işadamı şöyle diyor: ‘‘O sözleşme imza töreninde bağıracağım artık. Zaten 30 yıldır bizi denetliyorsunuz burada. Aç olduğumuzu görüyor, biliyorsunuz. Yeter artık para verin, yatırım yapın!’’
Yörenin önde gelen bir diğer işadamı ‘‘Bizimkiler geliyorlar, gidiyorlar, o kadar’’ diyor. (Bu noktada aklıma büyük umutlarla, reklamlarla İstanbul Ticaret Odası'nın girişimiyle kurulan Doğu Holding geliyor. Türkiye'nin önde gelen gruplarının 5'er milyar vererek katıldığı. Bir işe yaramadı. Ver kurtul gibi oldu.) işadamı devam ediyor:
‘‘Bölgemizde girişimci olmak mı lanet olsun noktasına geldik. Ümüğümüz sıkılıyor. Teşvikler buraları için yetersiz hem de adil dağıtılmıyor. Bürokrası fazla, teminat politikası ümüğümüze iyice bastı. Burada şimdi terör yok ama terör Ankara'ya İstanbul'a gider. Oralarda rahat oturamazsınız, uyuyamazsınız!’’
Buralara el atılmalı diyorlar vesselam...
İşletme Rehni
Kanunu çıkmalı
BÖLGE işadamları teşviklerin adil dağılmadığını söylüyorlar ya. Teşvik kredileri proje bazında oluyor ama hassasiyetlerinde çok da haksız değiller aslında.
Mart 1999'da ‘‘Acil Destek 2 Programı’’ yürürlüğe girdi. Doğu ve Günreydoğu Anadolu Bölgelerindeki 21 ille beraber Bayburt, Gümüşhane, Hatay, Ordu ve Yozgat illeri de bu kapsama alındı.
Ne oluyor? 703 şirket başvuru yapıyor. Toplam 181,1 trilyon lira tutarda kredi talebi oluyor. Kalkınma Bankası ve Vakıflar Bankası tarafından toplam 245 şirkete 40,4 trilyon lira tahsiste bulunuluyor. Bu iki bankanın şimdiye kadar yaptığı ödeme 23,8 trilyon lira. Ancak bu kredilerin büyük bölümü Hatay, Ordu ve Yozgat'a gidiyor. Bu 3 ile tam 8,5 trilmyon lira veriliyor. Hatay tek başına 3.8 trilyon lira alıyor. Buna karşın Batman, Diyarbakır, Bingöl, Hakkari, Mardin, Siirt, Şırnak ve Tunceli'nin aldığı toplam tutar sadece 3.8 trilyon lira. Yanlış anlaşılmasın Hatay'a, Orduya, Yozgat'a acil destek kredisi verilmesine kimsenin karşı çıktığı yok. Ama adil olmak gerekiyor.
Yörenin işadamları teminat sorunundan mustarip. Tabir onlardan birine ait. ‘‘Anaları hariç herşeyleri teminat...’’ Tabi hal böyle olunca bu teminatlar çözülmeden yeni kredi alamıyor yatırım yapamıyorlar. Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Şerif Yürekli, (26 yıllık HalkBank'lı, kendine KOBİ'lere adamış bir bankacı) teminat sorununu çözmek için çabaladıklarını anlatıyor. Sanayi işletme rehni kanunu çıkarılarak bu sorunun aşılabileceğini söylüyor. Bir nevi leasing gibi. Yatırım için getirilecek makineler rehin alınarak girişimci kredilendirilebilecek. Diğer mallarının teminatta olması, teminatın bozulmaması bu açıdan yeni kredi vermeye engel olmayacak. Yürekli, ‘‘Ancak o zaman yatırımlar hızlanır’’ diyor. İşletme Rehni Kanunu Taslağı'nı da hazırlamışlar.
Sanayi Bakanlığı hızlandırır umarız. Yeni Teşvik Yasası'na girer inşallah.
Papa’ya Mardin daveti
MARDİN'de Organize Sanayi Bölgesi'ni geziyoruz. Sadece yörenin bir elin parmakları kadar az işletmelerini görüyoruz. Karaboğa Şirketler Grubu, Mayko Grup, SANKO, Duysan Un İrmik, İpek Bulgur(İBSAŞ) aklımda kalanlar.
Mardin DSP Milletvekili Mustafa Kemal Tuğmaner de oralı işadamları, valiler, belediye başkanları gibi yatırım için çırpınıyor. Şehrin ne oteli, ne sosyal tesisi ne de içme suyu var. Belediye işçilerine olan borcunu ödeyemez durumda. DSP'li Milletvekili Tuğmaner, İl'ine 5 yıldızlı bir otel yapmayı planlıyor. Kendi arazisi var, şehrin merkezinde. Bu arada Mardin'e bir spor komleksi sosyal tesis için de Hazine'den arazi almışlar. Çok değil 1 trilyon lira gerekiyor bu tesisi kurmak için. Belki bazı hayırsever işadamları el atarlar da yapılabilir.
Bir yanda Mardin'in sosyo-ekonomik gerçeği diğer yanda tarih. Mardin'deki eski kente, o dokuya hayran olmamak mümkün değil. Süryaniler'in patriklik merkezi Deyrul Zafaran Manastırı'nı, tabii Midyat'taki manastırı da gördüm. Ulu Camii'yi, Mardin Müzesini. Bu kent, UNESCO tarafından tıpkı Küdüs gibi korumaya alınacak aday şehirler arasında. Özellikle inanç turizmi bakımından büyük bir potansiyel var. Papa 2. Jean Paul'u buraya davet etmeyi planlıyorlar. Süryaniler'in Türkiye'deki lideri ve patriklerin bu fikre sıcak yaklaştıkları söyleniyor. İş davet mektubunu yazmaya kaldı anlaşılan. Eğer Papa bu davete icabet ederse arkasından Mardin'de inanç turizmi patlaması beklenebilir. Can güvenliği sorunu da kalktığına göre neden olmasın.
Paylaş