Nurten Erk Tosuner

Filli Boya’nın başına geçti, ilk kez 3 bin erkeği bir arada gördü

2 Mart 2009
FİLLİ Boya’nın başına geçen 29 yaşındaki Gözde Akpınar Sezgin, ilk kez geçen yıl bayi toplantısında konuşma yaptığını anlatarak, "Hayatımda ilk defa 3 bin erkeği bir arada gördüm ve karşısında konuşma yaptım" dedi. FİLLİ Boya olarak bilinen Betek Boya ve Kimya Sanayi’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı bir yıl önce üstlenen Gözde Akpınar Sezgin, kriz ortamında Gebze’deki fabrikaya 30 milyon Euro yatırım yaparak Avrupa’nın en büyük entegre üretim tesisi haline getirdi. 29 yaşındaki Gözde Akpınar Sezgin, "Geçen yılı 380 milyon TL ciroyla tamamladık. Bu yıl da krize rağmen aynı ciromuzu korumayı hedefliyoruz" dedi. 2004 yılında henüz 25 yaşındayken babasını kaybeden Gözde Akpınar Sezgin,"Babamın yeri için henüz hazır değilim" diye düşünerek, doğrudan Yönetim Kurulu Başkanlığı koltuğuna oturmayı istememiş. Önce Yönetim Kurulu Üyesi olarak yönetime katılmış, 2008 Şubat ayında da Başkanlık koltuğunu devralmış. Akpınar Sezgin, yönetimi devraldıktan sonra ilk defa geçen yıl şirketin bayi toplantısına katılmış. Bayi toplantıları hakkında bilgi veren Akpınar Sezgin, "İlk kez geçen yıl büyük bayi toplantısında 3 bin erkekle karşılaştım. Hayatımda ilk defa 3 bin erkeği bir arada gördüm ve karşısında konuşma yaptım. Bu duygularımı o günkü konuşmamda da dile getirdim. Beni el üstünde tuttular. Kendimi kraliçe gibi hissettim" diye konuştu. Alman Caparol ile ortak ürettiği ’Filli Boya’ markalı boyaları ve ısı yalıtımı ürünleriyle tanınan Betek Boya’nın genç Yönetim Kurulu Başkanı Gözde Akpınar Sezgin ile yeni yatırımlarını ve sektörü konuştuk.
 
Batı Avrupa’nın en büyüğü

Gebze’deki yeni tesisinize ne kadar yatırım yaptınız?

-
Yeni yatırımımızı 2008 yılı başında başlattık, bu ay açacağımız tesis, ısı yalıtım sistemleri sektöründeki en büyük ve modern tesis olacak. Toplam 30 milyon Euro yatırım yaptık. Tesisi, gelecek on yıldaki ihtiyacı karşılayacak teknoloji ve kapasitede yaptık. Isı yalıtımı konusunda eski fabrikamızda da üretimimiz vardı, yeni tesisle bunu üç misline çıkardık.

Bu yatırımla ulaştığınız büyüklük nedir?

- İlk boya tesisimiz 100 bin metrekareydi, 40 bin metrekare kapalı alana sahipti. İkinci fabrikamızda 50 bin metrekare kapalı alan var. Böylece toplam 152 bin metrekare açık, 90 bin metrekare kapalı alana ve yılda 300 bin ton kapasiteye ulaştık. Batı Avrupa ve Amerika’da sektörümüzdeki büyümeler son 15 yıldır durmuş durumda. Bu miktarda, bu büyüklükte ve bu teknolojik altyapıyla, boya ve yalıtım işini aynı çatı altında yapan başka bir tesis şu anda yok. Gebze’deki tesislerimizde toplam bin kişi çalışıyor.

Kriz yatırımımızı durdurmadı

Yaşanan kriz yatırım kararınızı etkilemedi mi?

-
Biz boya yatırımına da 2001 krizinde başlamıştık. Kriz sonrasında hızlı büyüdük ve geliştik. Şu anki dönemin yatırımı bize kriz sonrası hızlanacak ekonomik dönemde çok büyük faydalar getirecek. Bu yüzden yatırımı hiçbir endişe taşımadan bitirdik. Çünkü, 2009 yılının ikinci altı ayından itibaren krizin etkilerinin süratle azalacağına ve Avrupa Birliği bölgesinde en hızlı gelişimi ülkemizin göstereceğine inanıyoruz. Durmak kimseye bir şey kazandırmıyor.

Küçülen sektörde büyüdük

2008 yılını nasıl geçirdiniz?

- Biz 2008’de boya sektöründe yüzde 8 büyüme olacak diye plan yapmıştık. Ancak yüzde 8 büyüme hedefiyle yıla başlayan sektör, beklentinin aksine yaşanan durgunlukla yüzde 8 küçüldü. Biz Betek olarak 2007 yılını 348 milyon TL ciro ile tamamlamıştık, 2008’i 380 milyon ciro ile kapattık. Küçülen sektörde büyüdük ve rakiplerimizle aramızdaki farkı açtık. Yatırımlarımızı da gerçekleştirdik. 2009’u da, 2008 seviyelerinde tamamlamayı bekliyoruz. Geçen yıl ihracatımız da 20 milyon doları geçti.

Türkiye, Batı Avrupa’nın yeni boya üssü olabilir

BETEK Boya ve Kimya Sanayi Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu da, Batı Avrupa’da doğuya kayan yeni bir boya merkezi arayışı olduğuna işaret ederek, "2010 yılında Türkiye’de uluslararası bir boya fuarı düzenlenecek. Çok sayıda yabancı katılımcı bekliyoruz. Ülkemizin boya sektöründe yeni cazibe merkezi olmasını arzu ediyoruz" dedi.

Yalıtımlı bina

Betek olarak yatırımları hedeflerken bunu da dikkate aldıklarını belirten Küçükoğlu, boyadaki imkanların yalıtım sektöründe de olduğunun altını çizdi. Küçükoğlu, Türkiye’deki 16 milyon binanın yüzde 6-7’sinin yalıtımlı olduğuna işaret etti.

GÖZDE AKPINAR SEZGİN/images/100/0x0/55ea385bf018fbb8f8722895

BETEK
Boya ve Kimya Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Gözde Akpınar Sezgin, 1980 İstanbul doğumlu. Saint Joseph Fransız Lisesi’nin ardından İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletme-İktisat Bölümü’nde okudu. Eşzamanlı olarak, Bilgi Üniversitesi’nin sunduğu bir imkanla aynı bölümü Portsmouth Üniversitesi’nde de tamamladı. 2003 yılında Betek Boya ve Kimya Sanayi’nde çalışmaya başladı. 2004’de Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev aldı. 2008 Şubat ayından beriYönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütüyor.
Yazının Devamını Oku

Alman Vaillant Demirdöküm’ü global marka yaptı

23 Şubat 2009
ALMAN ısıtma ve soğutma cihazları devi Vaillant Group, 1.5 yıl önce Koç Grubu’ndan satın aldığı Demirdöküm’ü, bölgesel marka olarak kullanmaktan vazgeçip, dünyadaki üç ana markasından biri kabul etti. Vaillant, Alman grup, bundan böyle Saunier Duval ve Demirdöküm’ü tüm dünyaya pazarlayacak. ALMAN ısıtma ve soğutma cihazları üreticisi Vaillant Group, 1.5 yıl önce Koç Grubu’ndan satın aldığı Demirdöküm’ü, dünyada kullanacağı üç global markası arasına aldı. Başlangıçta Demirdöküm’ün Bozüyük’teki tesislerini tüm markaları için üretim merkezi yapmak isteyen Vaillant, Türk markası Demirdöküm’ün dünya pazarlarındaki gücünü keşfetmesinin ardından stratejini değiştirdi. Vaillant Group, Demirdöküm’ü bölgesel marka olarak kullanmaktan vazgeçip, dünyadaki üç ana markasından biri kabul etti. Alman grup, bundan böyle Vaillant, Saunier Duval ve Demirdöküm’ü tüm dünyaya pazarlayacak. Vaillant Group Türkiye Başkanı ve Demirdöküm Genel Müdürü Christoph Grosser ile Vaillant Group ve Demirdöküm’ün geleceğe yönelik planlarını, yeni ürünlerini ve krize bakışını konuştuk.

Demirdöküm’ü satın almanın ardından gruba entegrasyon süreci nasıl geçti?

- Bu yıl Demirdöküm’ün kuruluşunun 55’inci, Vaillant’ın Türkiye’ye girişinin 42’inci yılını kutluyoruz. Demirdöküm’ün 55’nci yılında dizaynı, bakış açısı, değerleri, görünümü değişiyor. Yenilenirken 55 yılı sıfırlamıyoruz, 55 yılda oluşan katma değerlerini koruyoruz. Entegrasyon 2009’da bitecek. Vaillant Group Türkiye’nin 1 milyar Euro hedefine yaklaşma yoluna girdik. Geçen yıl Vaillant Group bünyesinde Demirdöküm’ün entegrasyonunda yüzde 70-75’e ulaştık. Marka stratejilerimizi gözden geçirdik.

Marka stratejilerinizde değişiklik oldu mu?

- Demirdöküm ve Protherm markasında, Ar-Ge, üretim, satış, pazarlama ve servis tüm dünyada Türkiye’den yürütülecek. Başlangıçta Demirdöküm’ü de bölgesel marka düşünmüştük ama artık yatırımlar uluslararası boyutta yapılacak ve marka dünyada desteklenecek. Vaillant Group’un dünyadaki üç ana markası Vaillant, Saunier Duval ve Demirdöküm olarak belirlendi.

34 milyon Euro yatırım

Demirdöküm’ü başlangıçta global marka olarak düşünüyor muydunuz?

-Vaillant Group, Demirdöküm’ü alırken Bozüyük’ü sadece değişik markaların üretim üssü olarak düşünüyordu. Çünkü, Türkiye’de ticari maliyetler daha uygundu. Ancak Demirdöküm kendi varlığını ve uluslararası pazarlardaki gücünü ortaya koydu. Köklü ve tutucu Alman bir grubunun bir Türk markayı global marka olarak kabul etmesi çok kolay değil. Grubumuz açısından da büyük bir adım. Günümüzde tüketicinin hayal ettiği ürünü en hızlı üretip piyasaya sürebilen kazanıyor. Yenilikçilik ve esneklik lazım. Avrupa’da bu esneklik yok, Türkiye’de var.

Türkiye’de ne kadar yatırım yaptınız?

- Demirdöküm’ün satın alma değerleriyle birlikte Türkiye’de 300 milyon Euro yatırım yaptık. Demirdöküm’ün hisse değeri için 266 milyon Euro ödemiştik. Bugün hisselerin yüzde 96.8’i bizim elimizde. 2008 yılında bunun üzerine değer katacak Ar-Ge ve teknolojiye 34 milyon Euro’luk daha yatırım yaptık. 2015’e kadar 1 milyar Euro hedefimize bu fabrikada ulaşabiliriz. 2009 yılında 15 milyon Euro’luk yatırım daha devreye girecek. Bozüyük, Almanya dışında grubun ikinci büyük üretim merkezi olacak.

Kriz tüm dünyada dengeleri değiştirdi

 Kriz sürecinde yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Kriz önemli bir değişimi de beraberinde getiriyor. Doymazlık ve kontrolsüzlük olan süreçlerde insanlar, şirketler sadece borçla yaşıyor. Bir yerde batış yaşanacaktı. Krizin sonuçlarına olumlu bakıyorum. Dünya için iyi olacak. Kontrolsüz uçuluyordu, birisi iğne soktu, gerçek dünya ortaya çıktı. Dengeler değişti. Türkiye dahil bir çok ülke krizden önemli gelişmelerle çıkacak. Kim daha esnek, daha hızlı, daha aktif olursa büyük kazanç sağlayacak.

Yenilenebilir enerji ürünleri üretimine bu yıl başlayacağız

 Solar sistem üretimine ne zaman başlayacaksınız?

- Vaillant’ın solar panel ve solar sistemlerle ilgili üretimi de var. Yenilenebilir enerji ısı pompası üretiyor. Bozüyük’te yenilenebilir enerji ürünlerine de başlayacağız. Demirdöküm veya başka bir marka altında olabilir. Bu teknolojiyi de Türkiye’ye getiriyoruz. Solar sistem cihazları üretimine bu yıl başlıyoruz. Türkiye, ’yenilenebilir enerji kullanan cihazların üretim üssü’ olacak. Almanya bile güneş enerjisini en fazla kullanan ülkelerden.

Yeni şirketler alabiliriz 

Vaillant Group, Türkiye’de başka bir şirket almayı düşünüyor mu?

- Türkiye’de yeni bir şirket daha alabiliriz. Bu yönde çalışmalarımız var. Almanya’daki merkezimizin de bizim de bakışımız aynı, fırsat dünyada her yerde, Türkiye’de, komşu ülkelerde de olabilir. Biz yatırım için değişik ülkelere bakıyoruz. Özellikle Brezilya, Arjantin, Hindistan, İran ve Türkiye bize göre kazanan ülkeler olacak.

2008 cirosu 450 milyon Euro oldu

 2008 yılı cironuz ne oldu? 2009 beklentiniz?

- Vaillant Türkiye’nin 2008 cirosu 450 milyon Euro. Bir önceki yıla göre ciromuz yüzde 4 büyüdü. 2008’de Vaillant Gruop Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 18-20’sini Demirdöküm oluşturdu. Demirdöküm 100’den fazla ülkeye satılıyor. Geçen yıl toplam ihracatımız 150 milyon Euro oldu. Orta vadede ihracatı bu yeni konumlandırmayla yüzde 50 artırmayı düşünüyoruz.

Hedefimiz 1 milyon kombi 1 milyon solar sistem

Yıllık üretim kapasiteniz nedir?

- Kombi üretim kapasitemiz 670 bin adet. Şofben 830 bin. Termosifon 250 bin adet. Klima 400 bin adet. Radyatör 4.5 milyon metre. Hedefimiz, 1 milyon adet kombi, 700 bin şofben, 400 bin termosifon, 1.2 milyon klima, 1 milyon adet solar sistem üretim kapasitesine ulaşmak.

CHRISTOPH GROSSER

VAILLANT Group Türkiye Başkanı ve Demirdöküm Genel Müdürü Christoph Grosser, 1953 Almanya doğumlu. 1979’da Türkiye’ye yerleşen Grosser, 1983’ten itibaren danışmanlık hizmeti vermeye başladı. 1992’den itibaren Vaillant Genel Müdürlük görevini yürütüyor. Romanya ve Bulgaristan Vaillant’ların da Bölge Müdürü. Haziran 2005’ten itibaren Vaillant Group Çin’in Danışmanı. 2007’de Demirdöküm’ün satın alınmasının ardından Vaillant Group Türkiye başkanlığına getirildi. Nisan 2008’den beri Demirdöküm Genel Müdürlüğü’nü de sürdürüyor.
Yazının Devamını Oku

Krizde ’uygun fiyat’la büyüyor şimdi 700 milyon dolar bekliyor

9 Şubat 2009
HAYAT Kimya Genel Koordinatörü Orhan İdil, başta deterjan olmak üzere temizlik ürünleri pazarında çok uluslu firmalarla rekabette krizlerin kendileri için avantaja döndüğünü söyledi. İdil, "Tüketici ’uygun fiyatlı’ ürün arayışına giriyor. Bu nedenle krizden pazar payımızı artırarak çıkacağımıza inanıyoruz. Bu yıl 700 milyon dolar ciro bekliyoruz" dedi. HAYAT Kimya Genel Koordinatörü Orhan İdil, 2001 krizinden pazar payını artırarak çıktıklarını hatırlatarak, "2008 yılında yüzde 16 büyüdük. Bu krizden de yeni tüketiciler kazanarak çıkacağımıza inanıyoruz" dedi. 2009 sonunda 120 milyon dolar ihracat, 700 milyon dolar ciro hedeflediklerini söyleyen Orhan İdil, Türkiye ve Cezayir’deki yatırımlarının süreceğini belirtti. Aynı zamanda TOBB Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayi Sektör Meclisi ve Türkiye Sabun Deterjan Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olan Orhan İdil, hızlı tüketim mallarında krizin etkisinin farklı bir şekilde görüldüğünü belirterek, "Tüketici yaşam kalitesini bozmadan ekonomi yapmak istiyor" dedi. Hayat Kimya Genel Koordinatörü Orhan İdil’le krizi ve grubun 2009 beklentilerini konuştuk.

Krizden başarılı çıkacağız

Kriz temizlik ürünleri sektörünü nasıl etkiliyor?

- Hızlı tüketim mallarında krizin etkisi farklı bir şekilde görülüyor. Miktarsal inişlerden çok marka değiştirmeler yaşanıyor. Herkes kendini kullandığı ve memnun olduğu markayı bırakmak zorunda hissediyor. ’Aynı kalitede daha uygun fiyatlı ürün bulabilir miyim’ arayışına giriyor. Yaşam kalitesini bozmadan ekonomi yapmak istiyor. 2001 krizinde bunu gördük.

Yaşanan bu kriz Hayat Kimya’ya nasıl yansıyor?

- Biz grup olarak değişik alanlardayız. Deterjan, çocuk bezi, hijyenik ped ve temizlik kağıtları... Bu sektörlerde rakiplerimiz hep büyük, çok uluslu yabancı firmalar. Yabancı markaların belirli bir gücü var. Fakat bizim de bir avantajımız var. Maliyetlerimizi düşük tutabiliyoruz. Ürünü benzer reçetelerle yapmak için hammaddeyi aynı yerden almak zorundayız. Ancak düşük kárlı ve büyük verimlilikle çalışmaya odaklıyız. Bu yüzden markalarımız rakiplerimize göre daha düşük fiyatlı. Kriz döneminde buna güveniyoruz. 2001 krizinde böyle olmuştu. Bu krizden daha başarılı çıkacağımızı düşünüyoruz. Tüketicilerin kriz döneminde ürünlerimizi deneyeceğine, krizden pazar payımızı artırarak çıkacağımıza inanıyoruz.

Yüzde 16 büyüdük

2008’i nasıl geçirdiniz, bu yıl sonuna ilişkin beklentileriniz neler?

-Ciromuz dolar bazında yüzde 16’lık artış gösterdi. 550 milyon dolara ulaştık. 2007’de çok hızlı büyümüştük, onun üzerine tekrar büyümek kolay değild, buna rağmen büyüdük. Pazarda hep fiyat savaşları oldu, fiyat artışları da yaşanmadı. 2009 yılı sonunda da 700 milyon dolar ciro hedefliyoruz, 2008’de ihracatta da kendi rekorumuzu kırdık. 100 milyon doları aştık. Bu yılsonunda da 120 milyon dolar bekliyoruz.

Geçen yıl ne kadar yatırım yaptınız, bu yıl düşündüğünüz yatırım tutarı nedir?

- 2008 yılında 60 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdik. 2009 için de hedeflediğimiz yatırım tutarı 50 milyon dolar. Cezayir ve Türkiye’deki tesislerimizde başlayan yatırımlarımız devam edecek. Ama yeni bir yatırıma başlamayı düşünmüyoruz. Krizin gidişatına da bakacağız. Bana göre nisandan itibaren krizde biraz daha fazla herkes önünü görebilir hale gelecek. O zaman yatırımlara tekrar başlayabiliriz. Biz yatırımı ve hızlı büyümeyi seviyoruz.

Yurtdışında zorlanıyoruz ama pazarlarımızı koruyoruz

 İhracatta zorlandığınız oluyor mu?

-
İhracat yaptığımız ülkelerde devalüasyonlar oluyor. Ukrayna’da neredeyse yüzde 100 devalüasyon oldu, Rusya’da devalüasyon olmaya devam ediyor. Bu ülkelerde malımızı satın alanlar geri ödemelerde zorlanıyor. Yerine göre zararı bölüşüyoruz. Çünkü yurtdışına sadece müşteri bulup mal satıp parasını alalım diye bakmıyoruz. Oralara da yatırım yapıyoruz, pazar yaratıyoruz, reklam yapıyoruz. Elde ettiğimiz bu pazarları kriz yüzünden kaybetmememiz gerekiyor. İhraç pazarları krizde bu yüzden daha zorlayıcı oluyor.

İran’daki yatırım bekliyor

 İran yatırımınız ne durumda?

- Bugünkü ortamda İran yatırımını bekletiyoruz. Yatırım hazırlıklarına başlamıştık, arazi alındı, şirketler kuruldu. Hem çocuk bezi, hem de MDF (sunta levha) tesisi kuracağız. Ama her ikisini de 2009’a sarkıttık.

Deterjanda payımız 6 kat arttı

 Temizlik ürünlerinde pazar paylarınız nasıl?

- Toz deterjanda çok iyi bir sonuç aldık. 2001 krizi sırasında pazar payımız yüzde 2’nin altındayken, bugün yüzde 12. İki kriz arasında altı kat artış oldu. Yumuşatıcıda yüzde 22, çocuk bezinde yüzde 21, hijyenik pedde yüzde 17, günlük pedde yüzde 21 pazar payına geldik. Temizlik kağıtlarında da liderliğe yaklaştık.

Cezayir’de 60 milyon dolar ciroyu bulduk

 Cezayir pazarından memnun musunuz?

- İhracat dışında 2006 yılından bu yana Cezayir’de üretim yapıyoruz. 2008 yılı sonunda 60 milyon dolar ciroya ulaştık. Cezayir’de çok başarılı olduk. Çocuk bezimiz ve deterjanlarımız orada çok kabul gördü, çok iyi gidiyor. Artık Türkiye’ye de katkı sağlamaya başladı.

PROF.DR. ORHAN İDİL

Hayat Kimya Genel Koordinatörü Prof. Dr. Orhan İdil, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu. Almanya’da Johannes Gutenberg Üniversitesi’nde ve İ.Ü. İşletme Fakültesi’nde doktora yaptı. İ.Ü İşletme Fakültesi’nde asistan olarak çalışmaya başladı. 1982’den itibaren özel sektörde üst düzey yöneticilik yaptı. 1994’den bu yana, Hayat Kimya Genel Koordinatörlüğü’nü ve holdinge bağlı kuruluşların yönetim kurulu üyeliğini yürütüyor. TOBB Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayi Sektör Meclisi ve Türkiye Sabun Deterjan Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi.
Yazının Devamını Oku

Motorin ve otogaz bastırdı benzin tüketimi hızla geriledi

2 Şubat 2009
PETDER Başkanı ve Petrol Ofisi Genel Müdürü Melih Türker, 2008’de benzin tüketiminde yüzde 11 gerileme olduğunu belirterek, bunu otogaz ve motorin tüketiminin artmasına bağladı. Türker, benzin tüketiminin bu yıl da aynı oranda gerilemesini beklediklerini söyledi. PETROL Ofisi Genel Müdürü Melih Türker, ekonomik olumsuzluklara rağmen 2009 yılında da yapılması gereken yatırımları sürdüreceklerini belirterek, "Dikkatli adımlarla yatırımlarımıza devam edeceğiz. Önümüzdeki maçlara bakacağız" dedi. Aynı zamanda Petrol Sanayi Derneği (PETDER) Başkanlığı’nı da yürüten Melih Türker, dünyada yaşanan ekonomik krizden akaryakıt dağıtım sektörünün de etkilendiğini, pazarın daraldığını ve bu daralmanın 2009’da da devam etmesini beklediklerini belirtti. Petrol Ofisi Genel Müdürü Melih Türker ile akaryakıt dağıtım sektörünü, krizin etkilerini ve 2009 beklentilerini konuştuk.

Sektör 2008’i nasıl geçirdi?

- 2008, sektörümüz açısından çok ilginçti. Petrol fiyatlarının çok dalgalandığı, zirveler yaptığı bir yıldı. Özellikle ilk yarıda artış trendinde yıl ortasında 140 dolarlara kadar çıkan ham petrol fiyatlarında ikinci yarıda inanılmaz düşüşler yaşandı. Sektördeki 20 yıllık deneyimimde hiç bu kadar uç hareketler olduğunu hatırlamıyorum. Yılın ikinci yarısı, özellikle eylül ayından itibaren sektörün daraldığını gerçekten şiddetli bir şekilde hissettik. Özellikle endüstriyel üretimin büyük bir hızla düşmesinden etkilendik. Üretim olmayınca, taşıma da olmuyor.

Sektör daha da küçülecek

Pazardaki daralma hangi ürüne ne kadar yansıdı?

- Kasım sonu itibariyle benzinlerde yüzde 11’lik bir düşüş var. Benzindeki düşüşün birkaç nedeni var. Otogaz benzinin yerini alıyor, binek araçlar dizelde yoğunlaşıyor. Dizel araç, benzinlinin önüne geçiyor. Ama bunun ötesinde benzinde de bir düşüş var. Motorin çok daha güzel bir gösterge. Çünkü Türkiye’de satılan ürünün büyük çoğunluğu motorin. Motorinde de kasım sonu itibariyle ufak bir düşüş görüyoruz. Yüksek kükürtlü motorinde yüzde 3-4 düşüş var, ama düşük kükürtlü motorindeki artış bunu karşılıyor. 2008 yılı rakamları ortaya çıktığında 2007 ile ya başabaş olur, ya da yüzde 1 gibi bir daralma görülür. Hem sektör, hem de ekonominin büyümesi açısında bu çok önemli bir gösterge. Genelde GSMH’nin bir puan üzerinde bu işin büyümesi lazım, bu yıl bunu göremedik.

Bu yıla ilişkin beklentileriniz neler?

-2009 yılında sektör olarak şunu görüyoruz. Benzinlerin 2008 yılına göre yaklaşık yüzde 11 daha küçüleceğini tahmin ediyoruz. Toplam motorin tüketiminde de yüzde 1-2 daralma olacağını öngörüyoruz. Otogazda ise yüzde 1-3 artış bekliyoruz. Otogazın sürekli olarak çift haneli büyüdüğünü gözönüne alırsak, aslında burada da ciddi bir daralma olacağı görülüyor.

Kaçak akaryakıt yasada yeniden tanımlanmalı

 Ulusal marker uygulaması amacına ulaştı mı?

- Başlarda sorunlar oldu, ama bunların hepsi aşıldı. Kaçak akaryakıt sorunu kalmadı. Burada halledilmesi gereken daha önemli sorun var. 5015 sayılı yasada kaçak akaryakıt ’Ulusal marker limitleri içinde olmayan akaryakıt kaçaktır" deniyor. Bu son derece tehlikeli bir tanım. Alt limit 97 olması gerekirken ulusal marker 96 çıkarsa bu kaçak akaryakıt olarak nitelendiriliyor. Ürünler zaten Tüpraş’tan ulusal markerlı ve test edilerek geliyor. Bunlar dikkate alınarak yasa anlamında bir şeyler yapılması gerekiyor.

Kur farkı acı verdi ama büyümeyi sürdürürüz

 2008 nasıl bir yıl oldu, 2009 beklentileriniz?

- Birçok sektörde olduğu gibi bizde de kur farkı ciddi anlamda acı verdi şirketlere. 2009 zor bir yıl olacak. Bütün olumsuzluklara rağmen 2009 yılında büyümeye devam edeceğimize inanıyorum.

250 milyon dolarlık yatırım planımız var

 2008’de Petrol Ofisi ne kadarlık yatırım yapmıştı?

- 11 terminalimiz var. Geçen yıl sonunda Batman’da da yeni bir terminal yaptık, 8-9 milyon dolar harcadık. Tam sıkıntının göbeğinde yapılmış yeni bir yatırımdır. 2008’de dağıtım sektörüne ve terminallere yaklaşık 250 milyon dolarlık yatırım yapmıştık. 2008 çok güzel bitti. Önümüzdeki maçlara bakıyoruz.

MELİH TÜRKER

PETROL Sanayi Derneği (PETDER) Başkanı ve Petrol Ofisi Genel Müdürü Melih Türker, 1959 Ankara doğumlu. İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü mezunu. Yüksek lisans ve MBA’ini ABD’deki Gannon Üniversitesi’nde yaptı. 1989’da Exxon’da satış ve pazarlama koordinatörü olarak işe başladı. 1991-1998 yılları arasında Shell’in Türkiye, Ortadoğu, Dubai ve BAE operasyonlarında görev aldı. 1998’de Shell’in ilk Türk genel müdürü olarak Türkiye’nin başına getirildi. 2003-2005 arasında Shell Avrupa Global Madeni Yağlar Genel Müdürü, 2005-2007 arasında Shell Avrupa Global Madeni Yağlar Stratejik İş Ünitesi Genel Müdürü olarak görev yaptı.
Yazının Devamını Oku

Tarihçi Cemal Kutay’ın oğlu ABD’de bar zinciri kuruyor

26 Ocak 2009
ÜNLÜ tarihçi Cemal Kutay’ın oğlu Ömer Faruk Kutay, Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Amerika temsilciliğini yürüttüğü Moldova devletine ait Cricova Şarapları için ABD’de bar zinciri kurmaya hazırlanıyor. Ömer Faruk Kutay, ayrıca Türkiye’de de şarap butikleri açacak. ÜÇ yıl önce 97 yaşında kaybettiğimiz ünlü tarihçi-yazar Cemal Kutay’ın oğlu Ömer Faruk Kutay, ABD ve Türkiye’de Moldova şaraplarının satılacağı şarap butikleri ve barları açmaya hazırlanıyor. ABD’de kurulu Kimexco Uluslararası Ticaret’in patronu Ömer Faruk Kutay, 2003 yılından bu yana Moldova devletinin sahibi olduğu Cricova Şarapları’nın Türkiye, Ortadoğu, Kuzey Amerika sorumlusu. Ömer Faruk Kutay, "Açacağımız şarap butikleri ve barlarında hem kadehle kahve fiyatına şarap-şampanya içilebilecek, hem de şişe bazında perakende satış yapılacak" diyor. 4.5 milyon nüfuslu Moldova, dünyanın en büyük şarap mahzenlerinden birine sahip. Yerin 80 metre altında, 70 kilometre uzunluğundaki bu mahzenin sahibi Cricova olan aynı zamanda şampanya üreticisi. Müzesi de olan bu ünlü mahzen, Putin, Yuri Gagarin, Kennedy Ailesi, Bill Gates, Süleyman Demirel gibi bir çok ünlü ismi ağırlamış. Ömer Faruk Kutay, Cricova’yı Türkiye pazarına Chandelier ismi altında ürettiği şaraplarıyla soktu. ABD ve Türkiye’de Moldova şaraplarının satılacağı şarap butikleri ve barları açmaya hazırlanan Ömer Faruk Kutay ile yeni yatırımını ve şarap sektörünü konuştuk.

Ne zamandır Moldova’daki şarap sektörünün içindesiniz?

- 2003 yılından beri Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Amerika benim sorumluluğumda. Cricova’nın benim sorumlu olduğum bölgedeki satışları 5 milyon litre civarında. Moldova’da aynı çatı altında şarap ve şampanya üretebilen Cricova’nın milyonlarca litrelik kapasitesinin olması bize ayrıcalık veriyor. Dünyada üretilen her şarabın üzümünü Moldova’da Cricova’nın devlet arazilerindeki kendi bağlarında yetişiyor.

Krizde şarap tüketimi artıyor

Kriz alkol tüketimini etkiliyor mu?

- En fazla içkinin kriz dönemlerinde satıldığı somut verilere dayanıyor. Kederlenen de içiyor, sevinen de içiyor. İki bardak kaliteli şarabın insan vücuduna faydalı olduğu da biliniyor. Bu trendden etkilenerek Amerika’da şarap şampanya butik ve barları açmaya başlayacağız. İlk şubelerimizi Chicago’da ve Florida’da bu yaz açacağız. Cricova Şarap Şampanya Butik ve Barı konseptini Cricova için ben geliştirdim, isim hakkı bende.

Türkiye’de de açacak mısınız?

- Türkiye’de de franchise vererek şarap butikleri ve barları açmak istiyorum. Önce İstanbul, daha sonra İzmir, Ankara, Antalya gibi büyük şehirlerde açmayı düşünüyorum.

ABD’de 500 şube açacağız

Amerika ve Türkiye’de kaç mağaza düşünüyorsunuz?

- Türkiye’de 30-40 civarında şube açmayı planlıyorum. Amerika’da ise en az 500 mağaza açabileceğimizi düşünüyorum. İlk yıl 25-30’unu açacağız. Amerika’da kişi başına şarap tüketimi Avrupa’ya göre düşük, ama son 10 yıldır pazar hızla büyüyor ve gelişiyor. ABD’de yıllık 35 milyar dolarlık şarap pazarı var. Bunun yüzde 30-35’ini ithal şarap oluşturuyor.

Dünyada kahve zincirlerine rakibiz

Kriz döneminde böyle bir yatırımın iş yapacağına inanıyor musunuz?

- Ekonomik krize rağmen şarap butiklerimizin iş yapacağına inanıyorum. Kahve zincirlerinin birbiri ardına kapandığı Amerika’da içki satışları özellikle şarap güzel gidiyor. İnsanlar krizi unutmak istiyor. Bu istismar olarak görülmemeli, sadece iki bardak şarapla insanlar rahatlıyor, ayrıca bağımlı da olmuyor. Amerika’da kahve zincirleri ard arda kapanıyor. Yakında kahve zincirlerinin yerini biz alacağız. Şarap barlarıyla kahveye rakip olacağız. Butik barlarımızın içinde tarih kitapları da olacak. Şarabın geçmişini, kültürünü, tarihini anlatan kitaplara yer vereceğiz.

Yerin 80 metre altındaki mahzen ünlüleri ağırlıyor

Moldova’daki Cricova tesislerinin özelliği nedir?

-Cricova, Moldova Devlet Başkanı’na bağlı bir tesis. Devletin tek yabancı ortağı benim. Moldova’ya gelen bütün devlet başkanları yerin 80 metre altındaki mahzende kurulan özel tesislerde ağırlanıyor. Putin, Chirac gibi devlet adamları bizim şarabımızı içiyor. Cricova’nın sahip olduğu mahzendeki galerilerin toplam uzunluğu 200 kilometre. Dünyanın en büyük şarap mahzeni olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi. Mahzende, 2 dolar ile 3 bin dolar arasında değişen fiyatlarda bir çok şarap var. Moldova, 1.4 milyar dolarlık ihracatının 500 milyon dolarlık bölümünü şarap ihracatından elde ediyor.

5 bin dolar ödeyen özel kava sahip olabilecek

Mahzendeki özel kavlar satılıyor mu?

- Evet, mahzendeki özel kavlar da bu yıl satışa çıkarılacak, özel izin alındı. Tanesi 5 dolardan en az bin tane alınan şaraplar özel kavda saklanacak. Böylece isteyen 5 bin dolara kendi kiraladığı kavda şaraplarını muhafaza edebilecek. Bu özel kavları genellikle Moldova’da iş yapan ve sürekli gelip giden işadamları tercih ediyor. İster alıp dışarıda içiyor, isterse mahzende konuklarına ikram ediyor.

ÖMER FARUK KUTAY

KIMEXCO Uluslararası Ticaret’in sahibi Ömer Faruk Kutay, geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz ünlü tarihçi-yazar Cemal Kutay’ın oğlu. 1948 İstanbul doğumlu. İngiltere’de Sussex Üniversitesi’nde İş İdaresi ve Amerika’da Indiana Universitesi’nde Uluslararası İşletmecilik okudu. Fransa’da Becanson Üniversitesi’nde turizm işletmeciliği eğitimi aldı. 27 yıldır ABD’de yaşıyor.
Yazının Devamını Oku

5.1 milyar dolarlık temizlik ve kozmetik krize kafa tutuyor

19 Ocak 2009
TOBB Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayi Sektör Meclisi Başkanı Ahmet Pura, 5.1 milyar dolarlık sektörün krizde ’mutlu’ kalabilenler arasında yer aldığını söyledi. Pura, Türkiye Sabun ve Deterjan Sanayicileri Derneği olarak öncülük ettikleri ’konsantre deterjan’ kullanımıyla ilgili kampanyanın, deterjan tüketimini, iki yılda 251 bin ton azalatacağını belirtiyor.

YILLIK 5.1 milyar dolar büyüklüğe sahip kozmetik ve temizlik ürünleri, krize rağmen ’mutlu’ bir sektör. TOBB Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayi Sektör Meclisi ile Türkiye Sabun ve Deterjan Sanayicileri Derneği Başkanı Ahmet Pura, "Sektörün genelinde bir alt taban var, onun dışında daha da aşağılara gitmediği için hem kozmetiği, hem de temizliği mutlu sektörlerden biri olarak yorumluyoruz" diyor. Ahmet Pura, bugünlerde raflarda yerini alan konsantrematik deterjanların hem çevreye katkı sağlayacağını, hem de enerji tüketimini azaltacağına dikkat çekiyor. Pura, Türkiye Sabun ve Deterjan Sanayicileri’nin öncülük ettiği konsantre deterjan kullanımıyla iki yıl sonra halen 760 bin ton olan tüketimin 251 bin ton daha azalacağını vurguluyor. Aynı zamanda Colgate Palmolive Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi olan Ahmet Pura, Colgate’in 2007 yılından beri sürdürdüğü ’Parlak Gülüşler, Parlak Gelecekler’ projesiyle de 2011’e kadar 2.5 milyon üçüncü sınıf öğrencisine ulaşmayı hedeflediklerini söylüyor. Ahmet Pura ile sektörü ve krizi konuştuk.

5.1 milyar dolar

ÆKozmetik ve temizlik pazarının büyüklüğü nedir?

- 2.7 milyar doları temizlik ürünleri, 2.4 milyar doları kozmetik olmak üzere toplam pazar 5.1 milyar dolar. Dünya genelinde ise kozmetik pazarı 200 milyar dolar, temizlik ürünleri 180 milyar dolar civarında.

ÆKriz, sektöre nasıl yansıyor?

- Hızlı tüketim ürünleri sektöründe bir alt seviye var, tüketim onun altına inmiyor. 2008’in ilk on ayında tüketici talebi yüzde 6 artmış. 2007’nin ilk on ayına göre düşme var tabii, ama diğer sektörlere göre hálá artış var. Çünkü insanların diş macunu gibi tüketmesi zorunlu ürünlerimiz var. Belki iki yerine bir tane alıyor ama alıyor. 2001 krizinde özellikle kozmetik ürün satışında artış olmuştu. Erkekler de kadınlar da moral için kendisine bakar olmuştu. Bu krizde de bir alt taban var, henüz tüketim aşağılara gitmediği için mutlu sektörlerden biriyiz.

Erkek ürünleri patladı

ÆErkek mi, kadın ürünlerinde mi daha çok artış görüyorsunuz?

- Erkek ürünlerinde dünya genelinde son 4 yılda artış var. 200 milyar dolarlık pazarın 16 milyar doları erkek ürünlerinden oluşuyor. Erkekler eskiden sadece deodorant ve tıraş kremi kullanırdı. Gözaltı kremleri, yüz kremleri, jeller son dönemlerde patlama yaptı. Türkiye’de de bu boyutta olmasa da pazarda gelişme var. Kozmetik pazarının yüzde 5-6’sını erkek ürünleri oluşturuyor.

ÆTemizlik ürünlerine kriz nasıl yansıyor?

- Ekonomik krizde markalı deterjanlardan kaçış oluyor.Ekonomik olumsuzluk olduğunda tüketici mahallesine dönüyor ve merdivenaltı ürüne yöneliyor.

5 yılda 2.5 milyon çocuğa ulaşacağız

ÆColgate’in ağız ve diş sağlığı projesiyle kaç çocuğa ulaşılması planlanıyor?

- ’Parlak Gülüşler, Parlak Gelecekler’ projesi üçüncü sınıf öğrencilerine yönelik. Projeyle 2007’de dünyada 500 milyon çocuğa ulaşıldı. Türkiye’de 2008 yılı sonunda toplam 771 bin öğrenciye ulaştık. 2009 yılında ise toplam 1 milyon 250 bin çocuğa ulaşacağız. Türkiye’de beş yıl boyunca sürdürülecek projeyle 2.5 milyon çocuğa ulaşılmış olacak.

AHMET PURA/images/100/0x0/55ea2263f018fbb8f86d55fb

AHMET Pura, 1948 İstanbul doğumlu. İktisadi ve Ticaret İlimleri Akademisi mezunu. İş hayatına 1973 yılında Unilever’de başladı. 1979-1987 yıllarında Komili Pazarlama’da bölge müdürlüğü ve genel müdürlük yaptı. 1989-1991 arasında Hacı Şakir’de Genel Müdürlük, 1992-1997’de Colgate Palmolive Türkiye’de satış direktörlüğü ve genel müdürlük görevlerini üstlendi. 1997’den bu yana Colgate Palmolive Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi. TOBB Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayi Sektör Meclisi ile Türkiye Sabun ve Deterjan Sanayicileri Derneği Başkanı. Türkiye Kozmetik ve Tuvalet Müstahzarları Üreticileri Derneği, Türkiye Reklamverenler Derneği, Ağız ve Diş Sağlığı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi. Peppers&Rogers Grup Türkiye, Tribal Yönetim Kurulu Başkanı.
Yazının Devamını Oku

Yapı Kredi’nin krizde ’tarihi köşkler’ planı

12 Ocak 2009
KÜLTÜR, sanat ve tarihi eserlere verdiği değerle tanınan Yapı Kredi Bankası, krize karşın elindeki Yeniköy Korusu, Kırmızı Köşk ve Abdülmecid Köşkü’ne sahip çıkıyor. Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Tayfun Bayazıt, "İki koru ve içindeki köşklere sahip çıkıp korumayı, hem kent kültürüne, hem tarihi mirasa karşı sorumluluğumuz olarak görüyoruz" dedi. KÜLTÜR, sanat ve tarihe yıllardır destek veren Yapı Kredi Bankası, krize karşın elindeki değerlerine sahip çıkıp koruyarak geleceğe taşıyor. Bünyesinde iki değerli tarihi köşkü bulunduran Yapı Kredi Bankası’nın Genel Müdürü Tayfun Bayazıt, "Yeniköy Korusu ve Kırmızı Köşk ile Bağlarbaşı Korusu’ndaki Abdülmecid Köşkü, kurucumuz Kazım Taşkent döneminde Yapı Kredi’ye kazandırılan aktiflerimiz. İki koru ve içindeki köşklere sahip çıkıp korumayı, hem kent kültürüne, hem tarihi mirasa karşı sorumluluğumuz olarak görüyoruz" diyor. Yapı Kredi bünyesindeki her iki koru ve köşkün tarihi değeri bugün ölçülemiyor. Mali değeri ise, Yapı Kredi yetkilileri tarafından pek dile getirilmiyor ancak piyasada ikisinin bugünkü değerinin 400 milyon doları bulduğu tahmin ediliyor. 2008’in son çeyreğinden itibaren Türkiye’de kendini hissettiren krizle ilgili olarak ise Tayfun Bayazıt "Bu krizin gerçek etkisini 2008 bilançolarında değil, 2009 bilançolarında göreceğiz. 2008’in güzel bilançolarına bakarak kimse yanılmasın" uyarısında bulunuyor. Tayfun Bayazıt ile Yapı Kredi’nin kültür ve sanat yatırımlarının yanı sıra ’kriz’i ve beklentilerini konuştuk.

ÆBanka bünyesindeki iki köşkün önemi nedir?

- Her iki mekan da kurucumuz Kazım Taşkent döneminde uzun yıllar önce Yapı Kredi’ye kazandırılmış aktiflerimiz. Köşklerin konumlarına dönemlerine uygun restorasyonlarını, bakımını, korunmasını biz üstleniyoruz. Her ikisini de bankamızın özel etkinlikleri için kullanıyoruz. Bağlarbaşı Korusu, daha çok personelimiz ve çalışanlarımız açısından ağırlıklı kullanılan bir yer. Çalışanlarımız burada aileleriyle birlikte özellikle açık havada spor aktivitelerine katılabiliyor. Yeniköy Korusu ise genellikle üst düzey konukların ağırlandığı daha küçük bir mekan.

ÆKöşkler sık sık restorasyon istiyor mu?

- Bağlarbaşı Korusu’ndaki Abdülmecit Köşkü, yakın zamanda baştan sona elden geçirilerek aslına sadık kalınarak restore edildi. Isıtmayla ilgili düzenlemeler yapıldı, çünkü köşkleri belli bir ısı seviyesinde tutmadığınız takdirde nemden dolayı bozulma, çürüme olabiliyor.

ÆBu köşkleri kriz döneminde de elinizde tutmayı düşünüyor musunuz?

- Bankacı gözüyle baktığınız zaman her türlü aktif gerekli değeri bulduğu zaman alınabilir de, satılabilir de. Ama biz o açıdan bakmıyoruz. Köşklere hem kentin kültürel ve sanat mirası, hem de uzun yıllardır Yapı Kredi’nin elindeki önemli bir değer olarak bakıyoruz. Herhangi bir bankanın kendi işiyle alakalı olmayan aktifinin satışının tasarruf yetkisi yönetim kurulunda ve hissedarlarındadır. Burası hiç satılamaz ya da bu ve benzeri yerler hiç alınamaz diye bir şey söyleyemem. Biz sahip olduğumuz müddetçe bu değere sahip çıkarız.

Sermaye likiditemiz yeterli

ÆKriz dönemlerinde bu köşklerin satılması gündeme geliyor mu?

- Krizde genelde aktifler değerini bulmadığı için normalde satış olmuyor. Yapı Kredi’nin kriz döneminde böyle bir varlıkı elden çıkarması gibi bir nedeni zaten yok. Sermaye likiditesi açısından son derece yeterli. Ana işimiz olan bankacılıkta işimizi daha fazla büyütebileceğimizi biliyoruz. Geçen sene başında, kriz ortada yokken hissedarlarımıza gittik ’Agresif büyüme planımız var. İleride sermaye ihtiyacımız olabilir’ dedik. Hissedarlarımız da bu planı onayladı ve 920 milyon TL sermaye artışı yaptık. Azınlık hissedarlar da buna büyük ölçüde katıldı. Önümüzde bu sermaye yapısıyla işimizi büyütme ve geliştirme gibi bir planımız var.

ÆPeki bankacı gözüyle baktığınızda köşklerin değeri nedir?

- Bunlara değer biçmek gerçekten çok zor. Baktığınız zaman bu varlıklar dünyada kolay edinemeyeceğiniz iki özel varlık.

ÆKültür, sanat ve tarihe desteğiniz krizde de sürüyor mu?

- Bunlar 64 yıldır çok ciddi yatırım yaptığımız ve yapmaya devam edeceğimiz konular. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık olarak da faaliyetlerimiz var. Topluma bir şeyler vermeyi geçmişten beri en önemli kurumsal sosyal sorumluluk olarak görüyoruz. Türkiye geçmişte de krizler yaşadı. Tabii ki krizler bütçe açıdan kısıtlamalar oluşturur. Ama kültüre, sanata olan yatırımların sürekliliği önemli. Aynı tempoda bunu devam ettireceğiz. Sonuçta bu kriz geçip gidecek belki başka krizler de gelecek. Hayat krizsiz dümdüz olmayacak.

Abdülmecid Köşkü 200 dönüm koruluk içinde

İSTANBUL’da Bağlarbaşı’ndaki Abdülmecid Köşkü, 200 dönüme yakın koruluk içinde, Mısır Hidivi İsmail Paşa tarafından ’Av Köşkü’ olarak yaptırılır. Binada Osmanlı ve Mısır mimarisi hákim. İsmail Paşa’nın 1895’te ölümünden sonra köşk oğlu Mahmut Hamdi Paşa’ya geçer. Sultan II. Abdülhamid bedelini ödeyerek köşkü Hamdi Paşa’dan aldırır ve amcazadesi Abdülmecid Efendi’ye tahsis eder. Av köşkü, sanatseverliği ile bilinen Abdülmecid Efendi’nin hem yazlığı, hem ressamlığını sürdürdüğü bir sanat yuvası olur. Mart 1924’de Halifeliğin kaldırılması ve hanedanın yurtdışına çıkartılmasıyla gayrimenkullerin tasfiyesi zorunlu kılınır. Ülke dışına çıkan Abdülmecid Efendi’nin vekili Cevat Paşa, köşkteki tabloları sattırdı. Daha sonra İstanbul Defterdarlığı köşkü Kalkavan ailesine sattı. Son olarak Kazım Taşkent, bu köşkü Yapı Kredi adına satın aldı.

Yeniköy Korusu 59 yıldır Yapı Kredi’de

İSTANBUL’daki Yapı Kredi Yeniköy Korusu, Yapı Kredi’nin kurucusu Kázım Taşkent’in girişimleriyle 1950’lerin sonundan itibaren bölümler halinde satın alınarak Yapı Kredi bünyesine katılmış. Sait Halim Paşa Yalısı’nın koruluğu ile Köse Raif Paşa Korusu ve etrafındaki arazilerin ağaçlandırılarak yeniden düzenlenmesi ile 100 dönümlük koru alanı oluşturulmuş. Doğal ortamın içinde tarihi ’Kırmızı Köşk’ ve ek yapılan modern tesisler yer alıyor. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu ve Halim Paşa’nın oğlu olan Sait Halim Paşa’ya (1863-1921) ait av köşkü ve av barınakları koru alanında bulunuyor. Osmanlı Devleti’ni Birinci Dünya Savaşı’na dahil eden antlaşma burada imzalanmış.

TAYFUN BAYAZIT

YAPI Kredi Bankası Genel Müdürü Tayfun Bayazıt, 1957 doğumlu. S. Illinois Üniversitesi Makine Mühendisliği Fakültesi mezunu. Columbia Üniversitesi’nden Finans ve Uluslararası İlişkiler alanlarında yüksek lisans derecesi aldı. Bankacılığa Citibank’ta başladı. Nisan 2007’de Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü ve Murahhas Azası görevlerine atandı.
Yazının Devamını Oku

Hero ikinci fabrikayı kurdu, dünya pazarını bir Türk’e emanet etti

5 Ocak 2009
TÜRKİYE’ye Ülker’le giren İsviçreli Hero, ikinci bebek maması fabrikasını 13 Ocak’ta açmaya hazırlanıyor.

Türkiye’nin 6 yılda ciro, kárlılık ve pazar payında 25 ülke arasında ikinci sıraya yükseldiğini gören Hero, Türkiye’deki Genel Müdür Nasuh Önal’ı İspanya’daki merkezine Başkan Yardımcısı atadı.
 
GLOBAL krizin etkisi sürerken Ülker, dünya devi gıda şirketi İsviçreli Hero’ya yönetici transfer etti. Türkiye, Hero ülkeleri içinde 6 yılda ciro, kárlılık ve pazar payında 25 ülke arasında ikinci sıraya yerleşti. 6 yıl önce girdiği Türkiye’de ikinci fabrikasını 13 Ocak’ta açmaya hazırlanan Hero, Ülker Hero Baby’nin Genel Müdürü Nasuh Önal’ı Bebek Beslenme Kategorisi Pazarlama Başkan Yardımcılığı’na getirdi. Hero Grubu Bebek Beslenme Başkanı Rene B?nziger’e bağlı çalışacak olan Hero’nun bebek beslenme merkezinin yer aldığı İspanya’daki görevine 1 Şubat’ta başlayacak. Yeni görevinde Türkiye’den de sorumlu olacak olan Nasuh Önal, Ülker Hero Baby Genel Müdürlüğü’nü 15 Ocak’ta Ramon Morte Fernandez’e devredecek. Ülker Hero Baby Genel Müdürü Nasuh Önal, bundan böyle Hero’nun birçok ülkeye gönderdiği kavanoz maması ihtiyacını İspanya ve İsveç’ten Türkiye’deki fabrikaya kaydıracağını söyledi. Nasuh Önal ile İspanya’daki yeni görevine başlamadan önce Türkiye’deki bebek beslenme sektörünü ve hedeflerini konuştuk.

Pazar 1 milyar dolara koşar
Bebek beslenme pazarının büyüklüğü nedir?

Yazının Devamını Oku