Paylaş
Çay hasadı günleri yaklaşırken Tarım ve Orman Bakanlığı doğal olarak Karadeniz illerine mevsimlik işçi girişini ve Gürcistan’dan işçi getirilmesini yasakladı. O günlerde son derece mantıklı gibi görünen bu karara, seslerini duyurma olanağı bulunmayan mevsimlik işçiler değil de her yıl gidip kendi çay bahçelerinde çay toplayan ya da işçilerin başında duran Karadenizliler isyan ettiler. Çoğu İstanbul’da yaşayan yaklaşık 20 bin Karadenizlinin hasat mevsiminde memleketlerine göç ettiği de kamuoyu tarafından böyle öğrenildi.
Tabii, çılgın bir kulis döndü. Tüm Karadenizliler, hem iktidar partisi hem muhalefet partisi milletvekillerini devreye soktular. “Çay bahçelerimizin başında durmak istiyoruz. Kim nasıl toplayacak nereden bileceğiz? Çaylarımız ziyan olacak. Öyle muhtarla filan uzaktan iş olmaz” diyen Karadenizliler, müthiş bir lobi faaliyeti yürüttü.
CHP bu konuda özel araştırma yaptı. Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, tecrübeli mevsimlik tarım işçilerinin olmaması nedeniyle çay üretiminde kalitenin düşeceğine dile getirdi. ÇAYKUR, İş-Kur ile Tarım ve Orman Bakanlığı işbirliğiyle çay toplamak üzere özel bir ekip oluşturulmasını istedi. Sarıbal, çay üreticilerinin sorunlarını tespit etmek için Rize’de inceleme yaptıklarını anlatarak, “Çiftçi yoksa hayat yok, çay yoksa keyif de yok” dedi.
AK Parti’nin içinde azımsanmayacak kadar güçlü olan Karadenizliler, hem Cumhurbaşkanlığı’na hem genel merkez yönetimine ulaşıp dertlerini anlattılar. Hasat için uzman işçi bulmakta zorluk yaşandığı, bahçe sahiplerinin hasatta, çayın başında durmak istediği, denetim olmazsa, çay toplanmasıyla ilgili sorunlar yaşanacağı aktarıldı.
Konu önce AK Parti MYK toplantısında, ardından da Bakanlar Kurulu toplantısında gündeme geldi. Doğal olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konu daha çok Rize’yi ilgilendirdiği için devreye girdi. Erdoğan, bizzat kendisini arayanlar olduğunu da belirterek, Tarım Bakanından sorunu çözmek için alternatif üretmesini istedi. Sonuçta geri adım atıldı, pandeminin biraz gerilemesi de hesaba katılarak, siyaseti ayaklandıran Karadenizlilerin isteği oldu.
Şimdi müstahsil denilen, bahçe sahibi Karadenizliler, özel izinle çay hasadına gidecekler. Geleceklerin çoğunun İstanbul’da olduğu, Karadeniz’in de şimdiye kadar kendini salgından iyi koruduğu hesaba katılırsa, tatsız sonuçlar ortaya çıkabilir. Kurallara aksatmadan uymak çok önemli.
CHP'Lİ VEKİL SAHNEYE ÇIKTI
BAHÇEDE YEŞİL ÇINAR
CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç’ı, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Halkın Bakkalı” kampanyasında sanatçı Onur Akın’la sahnede düet yaparken görenler, müzikle olan ilgisine şaşırdı.
Öğrendik ki milletvekilinin, tamamen amatörce olsa da türkülerle arası çok iyi. “Bahçede yeşil çınar/Boyun boyuma uyar/Ben seni gizli sevdim/ Bilmedim âlem duyar” diye başlayıp, “Dostum dostum” ile devam eden türkülerden dermeleri, katıldığı programlarda çok da güzel seslendirmiş. Kamuoyunun çoğu kendisinin bu yönünü geçtiğimiz haftalarda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı “Halkın Bakkalı” kampanyasını tüm İzmir’e duyurmak için yapılan canlı yayın programında gördü. Çok sayıda sanatçı dayanışmanın büyütülmesi için çağrıda bulunup, canlı yayına bağlandı. O gün canlı yayın boyunca 30 bine yakın gıda paketi satın alınmış.
Aslen Eskişehirli olan Kılıç da o kampanyada sorumluluğunu bu kez farklı bir rol üstlenerek yerine getirdi. 1 Mayıs kutlamalarında sokakta vatandaşlarla kol kola giren, petrol ürünlerine yapılan zamlarda Meclis kürsüsüne çıkıp, “Bu petrolün şarkısı da kendisi de yüzümüzü güldürmedi” diye örneklemeler yapan Kılıç’ın türkülerle ilişkisinin hep aynı olduğunu öğrendik. Milletvekilinin çalışırken, evde, büroda, arabada, sürekli eski ve yeni tüm türküleri, ozanları dinlediği biliyoruz. CHP’li Kılıç, türküleri üzülünce, sevinince, efkar dağıtmak için dayanışmayı arttırmak için güçlü bir yol arkadaşı gibi gördüğünü aktarıyor. Belli ki kadın milletvekili, çoğumuz gibi türkülerden derman buluyor.
GENÇ TİYATROCULARDAN ÇAĞRI
ONLAR AVM'YSE BİZ KÜÇÜK ESNAFIZ
Kültür ve Turizm Bakanlığı, bir süre önce özel tiyatrolara yapılacak yardımların kriterlerini belirledi. Yardımlarda net bir sınıflandırma yapıldı ve profesyonellerle, amatörler birbirinden ayrıldı. Tabii yardım kapsamı dışında kalan amatör tiyatroların itirazı var. Genç tiyatrocular, “Profesyonel tiyatrolar AVM ise amatör tiyatrolar da küçük esnaftır. Salgın zaten çoğu amatör tiyatroyu kapanma noktasına getirdi” diyerek destek arayışına çıktılar.
Umut Erdem’in aktardığına göre, “Tiyatrolar kapanmasın, tiyatroya sahip çık’ diye bir platform oluşturuldu. Amatör tiyatroların yaralanacağı bir fon oluşturulması isteniyor. Amatör tiyatro sahipleri, hem Kültür Bakanı Mehmet Ersoy hem de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la görüşerek, amatör tiyatroların yaşaması için yardım taleplerini iletecekler.
Bakanlık kaynakları, yapılan yönetmelik değişikliğinin, özel tiyatroların kurumsallaşmasını sağlamak amacı taşıdığını iddia ediyor. Düzenlemeyle, ticaret odasına kayıtlı olan tüzel kişiler ile sanatçı tanıtım kartına sahip olan gerçek kişilerin, projelerine destek verileceği ve yardım başvurusu yapabilecekleri karara bağlanmıştı. Bu da genç amatörlerin kurduğu, küçük tiyatro gruplarının kapsam dışında kalması anlamına geliyor.
Profesyonel özel tiyatro kapsamına alınması bile amatör tiyatrolarını yaşatmak için fon oluşturmak, ayakta kalmalarını sağlayabilir. Bu noktada sanata farklı bir bakış açısı gerekiyor.
Paylaş