Paylaş
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Azerbaycan’a tatbikat için yaptığı ziyaret, buna iyi bir örnek. Bakan, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ile Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırısından sonra başlayan ve iki haftayı bulan Türkiye-Azerbaycan (TurAz) ortak askeri tatbikatının “seçkin gözlemci” gününe katılıp izledi.
Bu ziyaret sırasında, Akar ve komutanların kıyafetleri tam da bahsettiğimiz askeri dilde mesaj içeriyordu. Akar ve TSK komuta kademesi, Azerbaycan’a gidişlerinde ve Bakü Havaalanı’nda muhatapları tarafından karşılanışında üzerlerindeki sivil kıyafetler dikkat çekti.
Ertesi gün ise kıyafetler değişti. Akar ve TSK komuta kademesi, resmi Bakü ziyaretine merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in kabri ile Azerbaycan ve Türk Şehitliği’ni ziyaret ederek başladı. Ardından Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından kabul edildi. TSK komuta kademesinin bu ziyaretlerde “kamuflajlı” üniforma giymeleri ise anlamlı bulundu.
Akar ve komutanların kamuflajlı üniformalarla Ermenistan’a karşı TSK’nın kararlılığını gösterdiği ve komuta kademesinin sahada her zaman Azerbaycan’ın yanında olduğunu güçlü şekilde gösterdiği yorumları yapıldı.
Tabii doğal olarak, komutanların tatbikatı izleyecek olmaları nedeniyle kamuflajlı üniforma giydikleri belirtilse de, askeri gözlemciler, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in ziyareti de dahil, resmi ziyaretin tamamının aynı kıyafetlerle yapılmasının, Ermenistan’a verilmiş bir mesaj olduğu görüşünde.
Askeri sembollerin anlamlarını bilenlerin yorumu böyle.
ORMANLAR MESİRE YERLERİ PARKLAR
GEÇTİĞİMİZ ay, Ankara’da üç bakanlığı yakından ilgilendiren ilginç bir operasyon gerçekleşti. Çevre ile Tarım Bakanlıkların karar mekanizmasının içinde olduğu bir konuda, tüm yetkiler Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verildi. Artık bu bakanlıkların yetki alanına giren yerlerde de ‘turizm tahsis belgelerini’ tek bakanlık verecek.
Tabii bu yetki devri hem kamuoyunda hem bürokraside tartışma yaratırken, ‘ormanlar, milli parklar ve mesire yerlerinde otel yapılacak’ iddiaları da havada uçuştu. Diğer bakanlıkların bu yetki devrinden pek memnun olmadıklarını da belirtelim.
Bu karar, her bakanlığın kendi kafasına göre iş yapmasını önlediği gibi, hem Çevre, hem Tarım Bakanlığı’nın yetki alanına giren orman alanı, mesire yeri, milli park, sit alanları gibi korunması gereken yerlerde “turizm” adına ne yapılacağıyla ilgili endişeleri de besledi.
Aysel Alp’ın araştırmasına göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı önceden sadece “kamu arazilerinin turizme tahsisinin turizm merkezleri, turizm koruma ve gelişim bölgeleriyle sınırlı” tahsis yapabilirken, bundan sonra artık “milli parklar, mesire yerleri, özel çevre koruma alanları”nda da gerekli koşullar sağlanırsa, tahsis yapabilecek.
Bakanlık yetkilileri, Orman Genel Müdürlüğü yetkisinde olan mesire yeri ve benzeri yerlere turizm yatırımı yapılabileceğini, ancak kamulaştırma ile alınan bazı yerlerin üçüncü kişilere devredilmesi durumunda, ilk sahiplerinin bunu dava konusu yapabileceğini dile getiriyorlar.
Yani, vatandaştan alıp orman yapılan alanlar, aradan zaman geçince başkasına tahsis edilemeyecek.
Yetkililer, “Turizm Bakanlığı hangi ormanı hangi ÖÇK’yi isterse otel, tesis yapımı için tahsis edecek diye bir durum yok. İlgili bakanlıkların tahsis mevzuatına uygun alanlar, turizm yatırımcılarına tahsis edilebilecek. Yoksa doğal ya da kültürel sit alanlarına otel, tesis yapılacak anlamına gelmiyor” diyerek eleştirilere yanıt veriyorlar.
Ayrıca iki bakanlığı ilgilendiren yetkilerin, yasa değişikliği yapılmadan yönetmelikle bir başka bakanlığa devredilmesi de başka bir tartışma konusu. Şimdi gözler, yetkinin nasıl kullanılacağına çevrildi. Bakanlığın bu yetkiyi kullanırken, ‘kuyumcu terazisi’ hassaslığında hareket etmesi gerekiyor.
Yoksa, Türkiye’nin doğal güzelliklerinin yok olacağı iddiaları ve yıllarca sürecek hak sahipliği davalarıyla boğuşmak gerekecek.
Paylaş