Hekimoğlu olmak da yetmez

Haberleri görenler, Sağlık Bakanlığı’nın korona ile mücadele spotlarında da yer alan Esen için “Söylediklerine kendi uymamış anlaşılan” esprileri yapsa da işin aslı öyle değil.

Her gün bir dizi setinde, koronavirüse yakalanan oyuncu çıktığı ve çekimlere ara verildiği haberleri yapılırken, konu TBMM’nin gündemine de geldi ama top ortada kaldı.

CHP İstanbul milletvekili Sera Kadıgil, bütçe görüşmeleri sırasında dizi setlerindeki korona vakalarını anımsatarak, setlerin denetlenmesi konusunda hangi kurumların ne yaptığını sordu.

Kadıgil, “Bazı dizilerde, set çalışanının COVID-19’a yakalandığının saklandığı ortaya çıkıyor. Dini imanı para olmuş patronlar yüzünden bu resmen cinayete teşebbüstür. Orada çalışan herkesin hayatlarıyla oynuyorlar. Biz bunları anlatıyoruz ama iki yıllık tecrübem gösterdi ki; maalesef hiçbir şey değişmiyor” dedi.

Kadıgil, konuyu Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bütçesinde dile getirdi, doğal olarak. Çalışan hakları, iş yeri müfettişleri açısından, bu bakanlığı ilgilendiriyor. Konunun, sanatçı hakları açısından Kültür Bakanlığı boyutu var. Bir de İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı korona denetimleri var.

Yani konu, üç bakanlığı da ilgilendiriyor. Ancak henüz ses veren bir bakan çıkmadı.

Belki, konunun yeniden gündeme gelmesi katkı sağlarız.

BÖYLESİ GÖRÜLMEDİ
TUTANAKLARA ‘YERLİ’ MÜDAHALE

TBMM’deki tüm görüşmelerin tutanakları, “tarihi belge” olarak işlev görür ve bu tutanaklara müdahale neredeyse imkânsızdır. Hatta, yapılan yanlışlıkları düzeltmek için bile uzun bir prosedür izlenir. İşte bu tutanaklara, bir AK Parti milletvekilinin müdahalesi, bir bürokratın istifasına neden oldu. İşin ciddiyetinin farkına varan başkanlık, beklemeden olaya müdahale etti.

Tartışma, CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün Ulaştırma Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında, kendisinden önce söz alan AK Parti Denizli Milletvekili Nilgün Ök’ün konuşmasına atıf yaparak, “AKP’li sözcü arkadaşı dinleyince yani 18 yıl önce araba yoktu, uçak yoktu, tren yoktu, telefon yoktu... Bunlar La Fontaine Masalları” sözleri üzerine başladı. AK Partili Ök, “Araba var mıydı, araba?” karşılığını verdi. Bu sözler, sosyal medyada zirve yaptı ve “18yılönce” başlığı ile trend oldu.

Bülent Sarıoğlu’nun aktardığına göre, operasyon bundan sonra başladı. Durumu kurtarmak isteyen AK Partili vekilin, Meclis’te tutanak operasyonu yaptığı ortaya çıktı. Ök, TBMM Tutanak Hizmetleri’nin tutanak metnini paylaşarak, asıl ifadesinin, “Yerli araba var mıydı, yerli araba?” şeklinde olduğunu gösterdi. Asıl kıyamet de bundan sonra koptu.

CHP’li Bülbül ise tutanağa müdahale edildiği, orijinal konuşmada “yerli” ifadesinin olmadığını iddia etti ve TBMM Başkanlığı’na başvurdu. İnceleme başlatan Meclis Başkanlığı, tutanak üzerinde değişiklik yapıldığını, Bülbül’ün iddiasının doğru olduğunu saptadı. Başkanlık bir açıklama yaparak, tutanak üzerinde değişiklik yapıldığını, ses kayıtlarının dinlenerek gerçeğin görüldüğünü, Tutanak Hizmetleri Başkan Yardımcısı’nın sorumluluğu üstlenerek görevinden istifa ettiğini açıkladı. Ayrıca soruşturma başlatıldı.

Bir vekilin, bir danışmanın, bir bürokratın işgüzarlığı başkanlıktan döndü.

Meclis’in “en önemli tarihi belgesi” bir kez daha müdahaleden kurtarıldı.

ORMANLAR BİR KEZ DAHA POTADAN DÖNDÜ

Yasaların sonlarına sıkıştırılan bazı maddeler, Meclis’te ya AK Parti ya da muhalefet barajına takılıyor. Allah’tan tartışmalı bu maddelerden bazılarında, aklıselim galip geliyor da tekliften çıkarılıyor. İşte böyle bir maddeyle ormanlar yine potadan döndü.

TBMM Genel Kurulu’nda son kabul edilen enerji alanındaki bir çok düzenlemeyi içeren torba teklifin maddelerinden biri, gece yarısı tekliften çıkartıldı. Muhalefet partileri, “Bu madde maden şirketlerinin ruhsat alanı dışında tesis kurmasına olanak tanıyor. Madencilik faaliyetleri, ruhsat alanı dışına çıkmış olacaktır. Bu durum, tarım ve mera alanları, içme suyu havzaları ve kıyılara daha fazla zarar vermesinin yolunu açacaktır” eleştirisi geldi. Bu, AK Parti yöneticilerinin de aklına yattı ve madde metinden çıkarıldı.

Biraz araştırınca gördük ki; bu maddeye izin verilseydi, adı geçici olan tüm tesisler maden ruhsatı alanı dışına da yapılabilecekti. Genellikle madenler zaten ormanın ve meraların yanı başında olduğu için, Kazdağları, Artvin Cerrattepe, Eskişehir ve Erzincan tarım arazilerine maden tesisi yapılabilecekti. Yani maden şirketlerinin, atık depolama sahaları, dinamit patlatma deposu, şantiye gibi yapıları bu alanlara taşabilecekti.

Yani ciddi bir hatadan dönüldü.