Paylaş
Öğretmen Mehmet Satar, iki yıl önce atandığı Mersin Anamur’daki Çeltikçi İlkokulu’nun özel eğitim sınıfına girer girmez hem elindeki fırçayla ortamı değiştirdi, hem de çocukların hayatına dokundu. Hafif ve orta otizmli, dislektik, öğrenme güçlüğü ve konuşma bozukluğu bulunan çocukların ihtiyaç duyduğu özel eğitim materyali için önce kendi cebinden para harcadı, sonra da esnaf ve çevresindekilerden destek aldı. Engelli çocuklara yaşam becerisi kazandıracak ‘duyu bütünleme çalışmaları’ adı verilen sınıf tasarımıyla adını duyuran Mehmet öğretmen, “Kardeşimle engellilere bakış açım değişti. Hayalim müdürlüktü, hatta sınavlarda en yüksek puanları aldım ama bu çocuklara dokunduktan sonra şimdi hem onların hem de ailelerinin kahramanı olmak istiyorum” diyor.
DOĞDUĞU YERE TAYİN İSTEDİ
Mehmet öğretmen, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü mezunu. İki yıl sınıf öğretmenliği yaptıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) özel eğitim öğretmenliği kurslarına katılarak alan değişikliği yaptı. 2009’da mezun oldu. İlk görev yeri Mardin Dargeçit’te 4.5 yıl çalıştı. Buradaki 70 kişilik sınıfta bulunan 8-9 zihinsel engelli öğrenci onun bütün kariyer planını değiştirdi. Mesleğe başlarken müdür olma hayali kurarken onlarla yaptığı her çalışmadan etkilenen Mehmet öğretmen, Down sendromlu kardeşi Zahide’yi hatırladıkça eğitimin engelli çocukların hayatını nasıl etkilediğini hiç unutmadı. İstanbul Esenler’de özel eğitim öğretmeni oldu. Sonrasında da doğduğu ve büyüdüğü Mersin’e tayinini istedi. Mezun olduğu köy okuluna atandı. İki yıldır da burada özel çocukları hayata katmaya çalışıyor.
BENİM SINIF GİBİ ÖRNEK YOKTUR
Çeltikçi Köyü’ne ilk atandığında sınıfta birkaç sıra dışında bir şey olmadığını söyleyen Mehmet öğretmen, meslektaşları ile birlikte bir sınıf tasarladı. “Benim sınıf gibi bir örnek Türkiye’de yoktur” diyen Mehmet öğretmen, yaptıklarını şöyle anlatıyor: “Özel eğitim alanında üç yıldır çalışıyorum. Tüm dünyayı tarıyorum, araştırıyorum. Tasarladığım sınıfı ve öğretim tekniklerini sosyal medyada paylaşıyorum. Sosyal medyada bana ulaşan hayırseverler sayesinde dört köy okulundaki anasınıflarını materyallerle donattık. Bazı ilçelerden yılın öğretmeni ödülü aldım. Hafif ve orta düzeyde zihinsel engellilerle çalışıyorum. Beş öğrencim dışında, ilçeden, ilden öğrenciler gelip benden yardım istiyor. Ben o çocuklara da destek alıyorum, belli zamanlarda misafir öğrencim oluyorlar”.
ZOR OLANI SEÇTİM
11 yıllık öğretmen Satar, bölgedeki ailelerin umudu oldu. Kayıtlı beş öğrencisi olmasına rağmen, okul yaşını geçen öğrencileri de kabul ederek onlara da destek veriyor: “Yıllar önce okuluma gelirken bir saatlik yürüyüşümde kendimi hep kahraman olarak görürdüm. Kahraman olup birilerini kurtarma hayali kurardım. Şimdi sınıfa girince kendimi kahraman gibi hissediyorum. Anne-babaların, köyümün kahramanıyım. Başka kahramanlık yollarına gitmedim, o haz ve başarma duygusu bana yetiyor. Ben zor olanı seçtim. Daha rahat alanda devam edecekken bu özel çocuklara acımak yerine onları hayata tutundurmanın zevkini tadıyorum.”
ACIRSANIZ HİSSEDERLER
“BU çocuklara acımak yerine, onları ayakları üzerinde duracak hale getirmek gerekiyor. Acıma duygusunu atın, diğer çocuklar gibi olduğunu onlara hissettirin, acıdığınızı onlar da hissediyor, utanıyorlar. Sınıfa gelen misafirlerime ilk uyarım ‘Acımayın’ oluyor. Çocukların özgüvenleri kaybolmasın. İlçedeki bakış açısını ve davranışları da böyle değiştirdik. Çocuklar daha özgüvenle sokakta dolaşıyorlar artık. Onları sadece sevip başlarını okşamak yetmez. El göz koordinasyonu ve bakımlarını öğretmeden okuma yazma ve matematik becerisi verilmez. Derslerimizi oyunla birleştiriyoruz.”
ÇOĞU KARDEŞİM GİBİ EVDE
“BENDEN sekiz yaş küçük kız kardeşim Zahide de Down sendromlu. Ancak o eğitim yaşını geçti. Zaten onun eğitimi konusunda anne-babamı da etkileyemedim, yönlendiremedim. Yetkililerin sürekli başını ağrıtıyorum. Bu çocukların okul sonrası gidecekleri yerler gerekiyor. İş uygulama merkezi olmalı. Liseyi ya da ortaokulu bitirdikten sonra buralara devam etmeliler. Okul hayatı dışına çıkınca eve kapanıyorlar. Bu çocuklar özel eğitim uygulama okullarında meslek edinip, çalışabilecek duruma gelmeliler. Mezun olanların mesleki deneyimi yok, çoğu evde kardeşim gibi ailelerinin yanında.”
SINIFTAKİ MUCİZELER
“NAHİDE’miz kısa zamanda aldığı eğitimle normal öğrencilerle aynı sınıfta okumaya başladı. Hiç konuşmayan Arife’miz yönergelere uyuyor, sınıf çalışmalarını katılıyor artık. Ağır davranış bozukluğu olan öğrencimiz şimdi ortaokulda. Ben birinci sınıftan 4’üncü sınıfa kadar eğitim veriyorum. En büyük hedefimiz öncelikle davranış bozukluklarını kaldırmak, uyum sağlamalarına destek olmak. Zihinsel engeli olup altına bırakan, hiç konuşmayan, saldırgan öğrencilerimiz var. Onlardan çok tokat yiyip vücut temizliklerini de yaptım. Ama aldıkları eğitimle artık konuşuyorlar, sınıfa daha uyumlular, elleri kalem tutuyor, harfleri öğreniyor, okuyup yazabiliyorlar. Yaptığımız uygulamalardan hızlı geri dönüş aldık. Geçen yıl dokuz özel eğitim öğrencisinin 6’sını mezun ettik, 4’ü okuma-yazma biliyor. Biri özel eğitimden çıkıp normal sınıfa gitti. Birçoğunun matematik işlem becerisi arttı. Biz sadece çocukları değil, anne-babaları da eğitiyor, onların sıkıntıları ile de uğraşıyoruz. Bu çocuklarla beraber olmak zor. Özel eğitime onların da ihtiyacı var.”
Paylaş