Hizmet tasarlıyorlar

Yaratıcı insanlar bazı yerlerde toplanmayı seviyor. Milano da öyle bir yer.

Haberin Devamı

İtalya’nın olduğu kadar uluslararası diğer bölgelerden birçok insan Milano’ya giderek, kendi yaratıcılıklarının yollarını geliştirmeye çalışıyorlar. Durum böyle olunca şehirde tasarım, dizayn, moda eğitimi veren kurumların sayısı artıyor, eğitimleri de buna göre şekilleniyor. Domus Akademi ve NABA da onlardan biri.
Dünyada ilk 30’a girmeyi başarmış olan İtalya’daki güzel sanatlar akademisi Domus, İtalyan tasarımı ve modasına odaklanmak üzere 1982 yılında Milano’da kuruldu. Kurulduğu günden bugüne kadar lisansüstü tasarım programlarında tasarım araştırmaları için bir laboratuvar halini aldı. Dünyanın dört bir yanından gelen öğrenciler, şirketler tarafından sunulan gerçek yaşamda dayalı, proje bazlı bir öğrenme deneyimi kazanıyorlar.
İtalya Eğitim Bakanlığı tarafından resmen tanınmış özel güzel sanatlar akademisi olan NABA, YÖK tarafından tanınıyor. 1980 yılında kurulan Nuova Accademia di Belle Arti Milano (NABA)’da 50 farklı ülkeden giden öğrenciler, ürün tasarımı ve iç mimari, moda tasarımı, grafik tasarım ve sanat yönetmenliği, medya tasarımı ve iletişimi, tiyatro tasarımı ve görsel sanatlar alanında lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi alabiliyor.
Dünyanın bu alanda sayılı kurumlarından biri olan Domus ve NABA’yı geçen hafta İstanbul Bilgi üniversitesi’nin davetiyle gezdim. Yetkilileriyle konuştum.
Domus ve NABA Akademik Direktörü Alberto Bonisoli’nin söylediği söz bu tür eğitim veren kurumlar için çok önemli. Bonisoli, “20 yıl sonrasının belirsizliğine öğrenci yetiştiriyoruz, yaratıcılıkları için bir çerçeve çizmiyoruz” diyor.
“Hizmet tasarımı” kavramını ilk kez onlardan duydum. Artık, kişilerin, binaların değil, kurumların dizaynına kafa yorup, bu alanda öğrenci yetiştiriyorlar.
“Busines dizayn” adını verdikleri derse ilgi çok. Hatta burada eğitim alan Türk öğrenciler de var. Hem Domus, hem de NABA’da tasarım eğitimine yönelik Bonisoli’nin dikkat çekici sözleri şöyle:
“Öğrencilerin başlamaları ile mezuniyetleri arasındaki fark fazla. Yaratıcı bakış açısı gittikçe farklı alanlara yöneliyor. Artık, hizmet tasarımı diye birşey var. İnsanların hizmet aldığı yerler yeniden tasarlanıyor. Örneğin postane, hastane ya da kütüphane. Bu kurumların logosundan, bütün kimliğine kadar birçok şey yeniden oluşturuluyor.”
Domus’u YÖK henüz tanımıyor. Eğitimin tamamı bu okulda pratiğe yönelik. Akademik bilgi aktarımından çok, dünyaca ünlü tasarımcılarla karşı karşıya geliniyor, sürekli üretim yapılıyor. Biraz daha akademik eğitim almak isteyenler ise YÖK’ün tanıdığı NABA’ya gidiyorlar.
 
TASARIM ELEŞTİRİ DEMEK, HAZMEDEREK ÖĞRENİYORLAR

Haberin Devamı

Direktör Bonisoli’nin eğitimlerine yönelik söyledikleri ise şunlar:
“Sosyal yön geliştirme de eğitimin bir parçası. Öğrencilerimiz sürekli sunum yapıyorlar ve eleştiri alıyorlar. Duygusal taraftan yıkılmadan ayakta kalmanın formüllerini öğreniyorlar. İnsanlar yaptıkları tasarımlar konusunda birçok eleştiride bulunursa bununla başetme konusunda denemeler yapıyorlar.
Tasarım ve kişisel zevk arasındaki sınır bu içgüdüyü geliştiriyor. Bazı insanlar tasarımını sever, bazıları sevmez. Bununla yaşamayı kabul etmelerini sağlıyoruz. Eleştiriyi olumlu yönde kullanmalarını öğretiyoruz.
 
KİMLİKLER BELİRSİZLEŞİYOR, TASARIMLAR DA

Haberin Devamı

Bonisoli, günümüz modern toplumunda kimliklerin belirsizleşmeye başaldığını, eğitimlerin de buna göre şekillendiğini söyleyerek, şunları vurguluyor:
“Kimlikler gibi cinsiyet, roller, kültür, kimlikler aynı şekilde belirsizleşti. Toplumla iç içe geçmek eğer yaratıcı alanda çalışıyorsan çok önemli. Tasarım toplumla bağlantılı olmalı. Kimlikler birbirinin içine giriyorsa tasarımda bunu yansıtmalıyız. 20 yıl sonrası için biz tasarım yapıyoruz. Ama ne olacağını bilmiyoruz. Öğrencilerimizin de bununla yaşamayı öğrenmesi lazım. Örneğin bugün otomobil tasarım bölümünde eğitim alanlara 10 yıl sonrasında otomobillerin olmayacağını düşünerek tasarım yapmalarını istiyoruz. Elektrikli otomobiller yaygınlaştığında mimarinin de buna göre değişieceğini düşünmeleri gerekiyor. Şehir değişecek, petrol istasyonları olmayacak. Öğrenciler, gelecekte cevapları bilmemekle yaşamaya çalışmalılar. Okulu bitirdiklerinde bu tür belirsizleri yoğun bir ortama girecekler. Cevaplardan çok sorular var. Güçlü cevaplar yok. kendi cevaplarını bulmaya hazır olmalaları lazım. Onları donanımlı hale getirmek istiyoruz.”
Domus’tan bugüne kadar 3 bin 500, NABA’dan 6 bin öğrenci mezun olmuş. Tiyatro ve sergi tasarımı ile moda ve araba tasarımı en fazla ilgi gören alanlar. NABA’da dizayn okuyan Yasemin Yılmaz, yaz okulunun burs yarışmasını kazandıktan sonra iç mimarlıkla endüstriyel tasarımı birleştirme eğitim almayı tasarlıyor.
Yine NABA’da resim ve görsel sanatlar eğitimi alan Emre Baloğlu’nun hayali ise defile müzikleri yapmak.
Domus’ta business dizayn okuyan Efe Eyüp Ersan ise bir şirketi dizayn etmenin ipuçlarını alıyor.
 
MÜFREDATLAR DA DİPLOMALAR DA ORTAK

Haberin Devamı

Bu iki üniversitenin ardından İspanya Madrid’deki UEM kampüsünde konuştuğum Laureate International Universities Avrupa CEO’su Miguel Carmelo ile Laureate üzerine konuştuk. 29 ülkede 65’ten fazla üniversite bağlantısı olan Laureate’in amacını Carmelo şöyle sıralıyor:
Ağ içerisinde yer alan kurumlar, öğrencilerin hayallerini gerçekleştirmeleri ve toplumlarına katkıda bulunmalarına destek vermek üzere öğretimi daha erişilir hale getirme ortak hedefini paylaşıyor. Ağın Kuzey Amerika, Latin Amerika, Avrupa, Kuzey Afrika, Asya Pasifik ve Orta Doğu’ya uzanan üniversistemleri var. Ağa bağlı üniversitelerde mimarlık, sanat, işletme, mutfak sanatları, eğitim, mühendislik, sağlık bilimleri, otel işletmeciliği, bilişim teknolojileri, hukuk ve tıp dahil yüzden fazla farklı alanda lisans, yüksek lisans ve doktora programları sunuyor. Tüm kurumlar ortak müfredat, diploma programına sahip oldukları gibi öğrenci ve öğretim elemanı değişimleri de yapabiliyor. Bu ağa İstanbul Bilgi Üniversitesi de 2006 yılında Türkiye’den katılan tek üniversite.

Yazarın Tüm Yazıları