Bu yıl YKS’de 2 milyon 755 bin 301 adayın yerleştirme puanı hesaplandı. Bu adaylardan 1 milyon 670 binin 250’si bu yıl belirlenen 1 milyon 21 bin 986 toplam kontenjandan birine yerleşmek için yarıştı. Açık öğretim programlarına giren 185 bin 218 aday ile birlikte toplam 987 bin 388’i bir yükseköğrenim kurumuna yerleşme hakkı kazandı. Bu yılın en çok dikkat çeken özelliği kız adayların yerleştirme oranının yüksekliği oldu.
Bu senenin dikkat çeken bir diğer özelliği öğretmenliğin artık revaçta olmadığı. Sayısal öğretmenlikler tabir yerinde ise komada, diğer öğretmenlikler ise ehven-i şer olarak yazılmaya devam edildi. Eğitim uzmanı Salim Ünsal ile yükseköğretim verilerini inceledik:
800 BİNİ AŞKIN ADAY YERLEŞTİ
“İlk yerleştirme verilerine göre, devlet ve vakıf üniversitelerindeki örgün ön lisans ve lisans programlarına yerleşen aday sayısı 802 bin 170. Örgün eğitimdeki programların devlet üniversitelerinde toplam 598 bin 709 kontenjanın 591 bin 257’si yani yüzde 98.8’i doldu. Vakıf üniversitelerinde ise doluluk oranı yüzde 91.14 oldu.
KIZ ÖĞRENCİLERİN YÜZDE 55’İ YERLEŞTİ
Kadın adayların yaklaşık yüzde 55’i, erkeklerin ise yüzde 45’i bir programa yerleşme hakkı elde etti. Yani bir programa yerleşen kadın aday sayısı 542 bin 589 iken erkeklerde bu sayı 444 bin 799 oldu.
SERAY Şener, İzmirli eczacı anne ve doktor babanın ikiz kızlarından biri. İkizi diş hekimi, kendisi ise İzmir 60’ıncı yıl Anadolu Lisesi’nin ardından Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni tam burslu olarak 2019’da bitirdi. Daha sonra Hacettepe’de Farmakoekonomi yüksek lisansını 2021’de yaptı. King’s College’da ”Medical Affairs in Medicines Development” sertifika programını 2022’de tamamladı. 2022 yılının yazında da Harvard Üniversitesi Klinik Epidemiyoloji alanında Halk Sağlığı Yüksek Lisans Programı’na yüzde 33 burslu kabul aldı. İki yıl sonra, yani 2024’ün mayıs ayında bu programı başarıyla bitirdiğinde elinde Harvard Üniversitesi’nden aldığı mezuniyet belgesi, parmağında ise hayatının aşkını simgeleyen nişan yüzüğü vardı.
PFIZER’DA DİREKTÖR
Seray bu arada daha öğrenciyken Pfizer Türkiye’de 2017-2019 yılları arası part time olarak çalışmaya başlamıştı. Ardından 2019-2024 yılları arası Türkiye’de medikal müdür olarak çalıştı. 2024 Şubat ayında da Global Klinik Bilim Direktörü olarak Kanada’ya terfi aldı. Önümüzdeki sene de Pfizer’ın New York’daki genel merkezinde aynı işe devam edecek. Nişanlısı Alan Rheaume ise 2015-2019 yılları arasında British Columbia Üniversitesi Vancouver’da tıp eğitimini tamamladı. Halen Alberta Üniversitesi’nde Beyin ve Sinir Cerrahisinde kıdemli asistan olarak görev alıyor. 2025 yılında ise Long Island’da bulunan Stony Brook Üniversitesinde gelişmiş ameliyat tekniklerinde uzmanlaşmak adına Fellowship yaparak uzmanlığına devam edecek. Çift evlendikten sonra Long Island’da yaşamaya başlayacak.
İLK GÖRÜŞTE AŞK
24 Ağustos’ta İzmir’de evlenecek Seray Şener ve Alan Rheaume’nin düğününe Harvard’dan 50’ye yakın arkadaşı ve hocası katılacak. İkilinin evliliği, Harvard Üniversitesi sosyal medya hesaplarında şöyle duyuruldu: “Türkiye’de Pfizer’da çalışan Seray Şener ve Kanada’da beyin cerrahı olan Alan Rheaume, Haziran 2022’de Harvard T.H. Chan School of Public Healt’de aynı hibrid epidemiyoloji programına kayıt oldu. Program, kampüste ikisi yoğun, üç haftalık konaklama ile dört sömestr çevrimiçi olarak yapılıyor. Yüz yüze eğitimin ilk günü Seray ve Alan, farklı geçmişlerine rağmen ilk görüşte aşk olduğunu söylüyor. Bu yaz Türkiye’de evlenecekler. Bu güzel güne fakülte çalışanları ve arkadaşları da katılacak.”
ALAN BİR YILDA TÜRKÇE ÖĞRENDİ
MALUM yaz aylarındayız. Okular kapandı, oyun alanlarında, parklarda, bahçelerde, plajlarda, cadde ve sokaklarda çocuklar daha çok görünür oldu. Dolayısıyla bugünlerde etrafta direten, bağıran, her dediğini yaptıran, kural tanımayan, bir dediği iki edilmeyen çocuklara da daha fazla rastlıyoruz. Tamam, çocuklar her şeyimiz, canımız ama böylesine sınırsız davranışlar doğru mu? Küstahlaşan, başkalarını rahatsız eden, anne-babalarına büyük sıkıntılar yaşatan bu tip çocuklarla nasıl başa çıkacağız? Doğruyu yanlışı ayırt edemeyen, saygısız, istediği olmayınca çığlık çığlığa ağlayan, her istediğini yaptırmaya çalışan küçükleri gerçek dünyaya ne zaman ve nasıl adapte edeceğiz? Onlara nasıl sınır koyacağız? Bu soruları uzman psikolog Sandra Pasensya’ya sordum. O da şöyle yanıtladı:
Sandra Pasensya
ÇEMBERİNİZİ ÇİZİN
“Sınırlar, ilişkiden doğar. Çocuğun sınırlarını oluşturabilmesinin ilk adımı kendisiyle kurduğu ilişkidir. Her bireyin görünmeyen bir çemberi vardır. Bireyler bir araya gelince, onların çemberleri de buluşur ve ortak bir alan yaratırlar. Bu ortak alan ilişkidir. Karşılıklı ilişki kurduğumuzda ‘önemsediklerimizi ve önceliklerimizi” belli edebilmek için çemberlerimizi ayıran gizli bir çizgiye ihtiyaç duyarız. Bu çizgi sınırlarımızdır. Sınırlarımız sayesinde kendi alanımızı koruyabilir ve kontrol edebiliriz. Böylece, bir başkasının alanına da saygı gösterebiliriz.”
OYUN ARKADAŞI OLUN
Çocuğun sınırı, ebeveynin sınırını algılayarak oluşur. Çocuklar, kendi sınırlarıyla tanışmak için başkalarının sınırlarını gözlemlemeye ihtiyaç duyar. Böylece kendi kontrol alanını bilebileceği gibi, bir başkasıyla nasıl uyumlanabileceğini de fark etmeye başlar. Bu uyumlanmaya ortak noktalar üzerinden ulaşabiliriz. Mesela kitap okumayı, kurabiye yapmayı ve müzik dinlemeyi seven bir anne ile oyun oynamayı, kurabiye yapmayı ve arkadaşlarıyla buluşmayı seven bir çocuğun ortak etkinliği kurabiye yapmak olabilir. Bu etkinlik, anne-çocuk arasındaki ilişkiyi güçlendireceği gibi annenin çocuğun dünyasındaki oyunları ve arkadaşlarıyla olan ilişkisini anlamasına, aynı şekilde çocuğun da annesinin kitaplarına ve dinlediği müziğe ilgi duymasına neden olabilir. Ve bu karşılıklı etkileşim onlar için yeni uyumlanma alanları yaratabilir.
YÜKSEKÖĞRETİM Kurulu (YÖK), öğretmenlik kontenjanını azaltmak amacıyla bazı çalışmalara başladı. Üniversitelerden mezun olan öğretmen sayısının talebin üzerinde gerçekleşmesinden doğan mağduriyetlerin önüne geçmek amacıyla öğretmenliğe giden örgün ve ikinci üniversite programlarına yönelik önemli kararlar aldı.
İŞTE O BEŞ BÖLÜM
Bunun ilk adımı da 15 Haziran’da atıldı. Yükseköğretim kurumları bünyesindeki “Çocuk Gelişimi, Felsefe, Sosyoloji, Tarih ve Türk Dili Edebiyatı” açıköğretim programlarına, 2024-2025 eğitim öğretim yılından itibaren sadece 35 yaş ve üzeri lisans programı mezunları “ikinci üniversite” kapsamında kayıt yaptırabilecek. Yeni uygulama, bu bölümlerden mezun olup öğretmenliğe geçmek isteyenlerin yolunu kapatacak.
MEMURİYET SINIRI
Çünkü bu yaştan sonra memuriyet sınırı bulunuyor. Bu programların halen 160 binden fazla mezunu var. Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen ihtiyacı, öğretmen atamasındaki kadro sayıları, mezun sayıları dikkate alınarak yapılan düzenlemede, Yükseköğretim Kurumları Sınavı Kılavuzları’nda yer alan Ankara, İstanbul, Anadolu ve Atatürk Üniversitesi bünyesindeki açıköğretim programlarına ikinci üniversite kapsamında kayıt işlemlerinde hiçbir bölüm kapatılmadı. Bundan sonraki adım ise örgün eğitimde öğretmenliğe doğru gidecek programların kontenjanlarının sınırlandırılması.
İKİNCİ ÜNİVERSİTE 2001’DE BAŞLADI
YAŞAMIN her alanında etkisini giderek daha fazla hissetirmeye başlayan yapay zekâ teknolojisi, eğitim dünyasında da öğrencilerin öğrenme metodu ve öğretmenlerin bilgiyi aktarma biçiminde yenilikler yaratıyor. Yapay zekâyı anlamak ve onu eğitimin teşvik edici bir unsuru haline getirmek için MEF Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin ve Rektör Danışmanı Dr. Caroline Fell Kurban bir kitap hazırladı.
30 Kasım’da dünya yükseköğretimi ile paylaşılan ve ön sözü Amerikan Eğitim Konseyi Başkanı Ted Mitchell tarafından yazılan kitap, İngiltere’nin prestijli yayınevi Emerald tarafından nisan ayında basıldı.
ÇİNCE’YE ÇEVRİLECEK
Prof. Dr. Muhammed Şahin, “Diğer eğitim kurumları yapay zekâyı nasıl yasaklayacaklarını düşünürken biz nasıl eğitime entegre edeceğimizi politika belgemizde yazdık. Türkiye’de yükseköğretim alanında ilk ‘Yapay Zekâ Politika Belgesi’ni yayımlayan üniversite olmaktan gurur duyuyoruz” dedi. Yapay zekâyı öğrenmeyi kolaylaştırıcı ve teşvik edici bir eğitim aracı olarak kullanmak amacıyla yükseköğretim alanında dünyadaki ilk kitaplardan biri olma özelliği taşıyan kitap, uluslararası yükseköğretimde büyük ilgi uyandırdı. Kitabın Çince’ye çevrilmesi için Çin’in önemli editör ajansı olan Big Apple–China’ya telif hakkı verildi.
EĞİTMENLERİN BECERİSİ ARTACAK
Geçen yıl daha önce üniversiteye gitme imkânı bulamayanlar için ilk defa “34 Yaş Üstü Kadınlar” kontenjanı ayrılmıştı. Kadınlara 8 bin 105’i lisans, 12 bin 937’si ön lisans olmak üzere toplam 21 bin 42 kontenjan verilmişti. Bu yıl da aynı uygulama devam edecek. Ben de YÖK’e bu kontenjanlarla ilgili son durumu sordum. Buna göre Türkiye genelinde üniversitelere ek kontenjanla yerleşen 34 yaş üstü kadın öğrenci sayısı 20 bin 396. Açık öğretim fakültelerinde ise 4 bin 243 kadın yer alıyor. Yerleşilen toplam program sayısı da 9 bin 025. Türkiye genelinde, resmi olarak toplam 69 öğrenci yatay geçiş yaptı. 258 öğrenci kayıt dondurdu, 201 öğrenci ayrıldı. Bu rakamlar henüz dönem bitmediği için net değil. 50 yaş ve üzeri olanlar 34 yaş üstü kadın öğrenci toplamının yaklaşık yüzde 10’u. Yani 2 bin 042 kişi.
168 BİNİ AŞKIN KADIN BAŞVURDU
2023-24 eğitim öğretim yılında hayata geçirilen “34 yaş ve üstü kadınlar” kontenjanı için YKS’ye toplam 168 bin 7 kadın aday başvurdu. Daha önce üniversiteye gitme imkânı elde edememiş kadınlara yönelik uygulama kapsamında, 8 bin 105’i lisans, 12 bin 937’si ön lisans olmak üzere toplam
21 bin 42 kontenjan ayrıldı.
EN ÇOK BAŞVURU DEPREM İLLERİNDEN
YKS’de ‘34 yaş ve üstü kadın kontenjanı’ başvurularının dörtte biri deprem bölgesinden yapıldı. Bölgede 35 yaş üstü 44 bin 324 kadın kontenjan için başvurdu. En çok talep de 9 bin 302 aday ile Diyarbakır’dan geldi. Anadolu’da ve deprem bölgesinde kadınlar bu kontenjana ilgi gösterirken daha yüksek puanlı ODTÜ ve Boğaziçi gibi üniversitelerde başvuru ve öğrenimde başarı sıkıntıları yaşandı. ODTÜ’de ek kontenjana dahil olan 31 kadından 21’i aktif öğrenci olurken, kazananlardan 10’u hiç kayıt yaptırmadı. Boğaziçi Üniversitesi’nin 40 kişilik kontenjanına 39 öğrenci kayıt yaptırdı. 37 kişi hazırlık sınıfına başlarken 2’si İngilizce yeterlilik sınavında başarılı olarak hazırlığı atladı ve doğrudan bölümüne başladı.
BU SENE NE OLACAK?
Geçen yıl daha önce üniversiteye gitme imkânı bulamayanlar için ilk defa “34 Yaş Üstü Kadınlar” kontenjanı ayrılmıştı. Kadınlara 8 bin 105’i lisans, 12 bin 937’si ön lisans olmak üzere toplam 21 bin 42 kontenjan verilmişti. Bu yıl da aynı uygulama devam edecek. Ben de YÖK’e bu kontenjanlarla ilgili son durumu sordum. Buna göre Türkiye genelinde üniversitelere ek kontenjanla yerleşen 34 yaş üstü kadın öğrenci sayısı 20 bin 396. Açık öğretim fakültelerinde ise 4 bin 243 kadın yer alıyor. Yerleşilen toplam program sayısı da 9 bin 025. Türkiye genelinde, resmi olarak toplam 69 öğrenci yatay geçiş yaptı. 258 öğrenci kayıt dondurdu, 201 öğrenci ayrıldı. Bu rakamlar henüz dönem bitmediği için net değil. 50 yaş ve üzeri olanlar 34 yaş üstü kadın öğrenci toplamının yaklaşık yüzde 10’u. Yani 2 bin 042 kişi.
168 BİNİ AŞKIN KADIN BAŞVURDU
2023-24 eğitim öğretim yılında hayata geçirilen “34 yaş ve üstü kadınlar” kontenjanı için YKS’ye toplam 168 bin 7 kadın aday başvurdu. Daha önce üniversiteye gitme imkânı elde edememiş kadınlara yönelik uygulama kapsamında, 8 bin 105’i lisans, 12 bin 937’si ön lisans olmak üzere toplam
21 bin 42 kontenjan ayrıldı.
EN ÇOK BAŞVURU DEPREM İLLERİNDEN
YKS’de ‘34 yaş ve üstü kadın kontenjanı’ başvurularının dörtte biri deprem bölgesinden yapıldı. Bölgede 35 yaş üstü 44 bin 324 kadın kontenjan için başvurdu. En çok talep de 9 bin 302 aday ile Diyarbakır’dan geldi. Anadolu’da ve deprem bölgesinde kadınlar bu kontenjana ilgi gösterirken daha yüksek puanlı ODTÜ ve Boğaziçi gibi üniversitelerde başvuru ve öğrenimde başarı sıkıntıları yaşandı. ODTÜ’de ek kontenjana dahil olan 31 kadından 21’i aktif öğrenci olurken, kazananlardan 10’u hiç kayıt yaptırmadı. Boğaziçi Üniversitesi’nin 40 kişilik kontenjanına 39 öğrenci kayıt yaptırdı. 37 kişi hazırlık sınıfına başlarken 2’si İngilizce yeterlilik sınavında başarılı olarak hazırlığı atladı ve doğrudan bölümüne başladı.
BU SENE NE OLACAK?
Kızlarda 12, erkeklerde 13 yaşında başlayan, 14-15 yaşlarında yoğunlaşıp 18-19’lara kadar süren bu dönemde ergenin ailesiyle çatışması normal mi? Ergenliğe giren çocuklarda neler oluyor? Kriz anlarında aileler ne yapmalı? İşte bütün bu soruları bu alanın uzmanı olan Psikolog Ceyda Yılmazçetin’e sordum.
SANCILI BİR DÖNEM
Gelişimsel açıdan yaşamın bu en zor ve sancılı döneminde fiziksel ve yıkıcı bir dilden uzak durulması gerektiğini söyleyen uzman psikolog Yılmazçetin’in, bu süreci ailelerin nasıl rahat atlatacağına yönelik ipuçları şöyle: “Ergenlik öncesi çocuklar o güne kadar özellikle 6-12 yaş arasında bir konuda iyi olmak, gelişimlerine katkıda bulunmak, sosyalleşmek ister. Ama ergenliğe geldiğinde öncelikleri ve zevk aldığı konular değişir. Bu dönemi ebeveynler için buz pistinde yürümeye benzetiyorum. Aileler 12-13 yıldır kendilerine hayran olan bu çocukların bir anda onları küçümsemeye, hor görmeye başlamasını hazmetmeye çalışıyor.
AYARI KAÇIRMAYINÇocuğunuza kendi çocukluk ve gençliğinizden daha iyisini sunmada hiçbir sıkıntı yok, tek sıkıntı ayar kaçması. Mesela yanında olduğunu hissettirmek için onunla üç saat konuşan bir anneye çocuk, ‘Sal beni’ diyorsa orada ayar kaçmış demektir. Babayı kendi babası sabah 06.30’da kaldırdıysa, o da bir yere gelmenin yönteminin bu olduğunu düşünerek çocuğunu o saatte kaldırıyor. Ama çocuğunun gerçek ihtiyaçlarını göremeyebiliyor. Ebeveynler geçmişten gelen kendi öykülerini günümüze taşıyabiliyor. Yaşayamadıklarından ya da yaşadıklarından yola çıkıyorlar. Oysa kendilerine şu soruyu sormaları gerekiyor: Benim ihtiyaçlarım mı, yoksa çocuğumun ihtiyaçları mı?
DOZUNDA ÇATIŞMA İYİDİR
Küçüklükte hangi değerlere yatırım yapıp yapmadığınız ergenliğin sertliğini, rüzgârını belirler. Ancak, yumuşak geçen ergenlikten korkun. Ergenlikte belli bir oranda çatışma isteriz. Öteki ile ters düştüğünde kendini savunmasını isteriz. Hiçbir konuda fikri olmayan, her konuda uyumlu çocuk istemeyiz. Ergenin kendini var etme yolunda dozajında çatışmalara girmesi iyidir.