Paylaş
Okuyuculardan da yüzlerce yorum aldım. Kimileri değişikliklerin sigortacıların lehine olduğunu, kimileri ise yeni düzenlemenin tüketiciyi mağdur edeceğini söylüyor. Bazı okuyucular ise işin püf noktasını anlamış.
Bugün trafik sigortasında, vatandaşla sigortacıların arasında anlaşmazlığa neden olan en büyük sorun, ölümlü trafik kazalarında ödenen vefat tazminatı ve yargının tutumu. Bunu bilip de işin püf noktasını kavrayan okuyucular, “Genel şartın önemi yok önemli olan mahkemelerin alacağı karar” diyor. Çok doğru.
Trafik sigortasında bugünkü noktaya nasıl gelindi, anlatayım. Özellikle de iş yoğunluğu nedeniyle konuyla ilgilenemeyen, hatta yaşanan sorunların mahkeme kararlarından kaynaklandığını bilmeyen yargı mensupları için anlatayım.
Son yıllarda trafik kazalarında, vefat tazminatı taleplerinin büyük çoğunluğu mahkemeler aracılığı ile yapılır hale geldi. Yani vatandaş, tazminat için direk sigorta şirketine değil de mahkemeye başvuruyor. Neden? Daha fazla tazminat alabilmek için. Rakamlar da bunu ortaya koyuyor. 2014 yılında sigorta şirketlerine tazminat talebi için 38 bin başvuru olmuş ve ödenmiş, 96 bin tazminat talebi ise mahkemelerde bekliyor.
Durum öyle bir hale geldi ki, yeni bir meslek bile doğdu. Kendilerine ‘hasar aracıları’ ya da ‘çantacılar’ diyen kişi ve şirketler türedi, sayıları da her geçen gün arttı. Nasıl mı çalışıyorlar? Nerede ölümlü trafik kazası varsa, anında ulaşıp, ‘bizimle anlaşırsanız sigortadan yüklü tazminat alırsınız, kendiniz başvurursanız beş kuruş ödemezler’ diyerek, ölenlerin yakınlarından vekalet alıyorlar. Vekalet derken, sadece iş takibine yönelik değil, tazminat da onların adına bankaya yatıyor, parayı da onlar çekiyor. Vatandaş ne tazminat aldığını, bankaya ne yattığını bilmiyor. Aracılar, daha fazla tazminat alabilmek için de vekaletle sigorta şirketi yerine mahkemeye başvuruyor.
MAHKEME KARARLARI
Gelelim işin mahkeme boyutuna. Maalesef, bizde ihtisas mahkemeleri olmadığından sigortada ölüm tazminatları, işin uzmanı bilirkişiler tarafından hesaplanmadığı gibi; sigorta sistemi için belirlenmiş yöntem de kullanılmıyor.
Hal böyle olunca da her mahkeme, farklı farklı tazminatlara hükmediyor. Sadece bununla da bitmiyor, kimi mahkemeler sürücü kusurlu da olsa (Örneğin, alkollü ya da ehliyetsiz araç kullanmak gibi) yakınlarına sigortadan vefat tazminatı ödenir diyor; kimileri ise ödenmeyeceğini söylüyor. Bir de, ‘bir tarafta vatandaş diğer tarafta koca sigorta şirketi, ödesinler kardeşim’ algısını da unutmamak gerekiyor. Sonuçta, şirketler, kime ne ödeyeceğini bilmiyor; çoğunlukla da yüksek tazminat ödemek durumunda kalıyor.
Eminim, ‘ne var kardeşim ödesinler, sen vatandaştan yana değil misin?’ diyeceksiniz. Doğru ama keşke öyle olsa, keşke bu paralar vatandaşın cebine gitse. Gitmiyor. Vatandaş yakını için direk sigorta şirketine başvursa, misal 100 bin lira tazminat alacaksa, vekalet verdiği aracı kişi mahkemeye gidiyor, dava en az iki yıl sürüyor, mahkeme 200 bin lira tazminata hükmediyor; aracı dava masrafları, iş takibi, benim komisyonum deyip, 100 bin lirayı cebe indiriyor. Vatandaşa yine 100 bin lira kalıyor ve parayı da 2 yıl sonra alıyor. Vekalet yüzünden de ne alacağını bilmiyor.
FATURA VATANDAŞA
Açıkça söyleyeyim, bugün trafik sigortası yardım fonu haline gelmiş durumda. Nitekim, geçen yıl trafik sigortasında toplanan prim 5 milyar TL, ödenen hasar ise 5,9 milyar TL ve bu hasarın yüzde 80’e yakını mahkemeler yoluyla gelen vefat tazminatlarına ödenmiş. Sadece geçen yıl sigortacılar, 900 milyon lira zarar etmişler ve 10 yıldır bu zarar katlanarak artıyor.
Sakın bana, ‘beni ilgilendirmez’ demeyin, araç sahiplerini yakından ilgilendiriyor. Zarar arttıkça sigortacılar da primleri artırıyor. Yani, baştan beri anlattığım sorunun faturasını; biz, siz –ki bu sizin içinde bu kararları veren hakimler, hesapları yapan bilir kişiler de var- ödüyoruz. Bu yüzden son yıllarda hepimiz artan trafik sigortası primlerinden şikayet ediyoruz.
Trafik sigortasının şartlarında yapılan değişikliğin temel nedeni de işte budur. Bu nedenle de yazının başlığını ‘yargı mensuplarına açık mektup’ diye attım. Bu paraların vatandaşın cebine gitmediğini, birilerinin bundan ciddi nemalandığını, verilen kararların bedelini tüm sürücülerin ödediğini bilsinler istedim. Doğrudur, yasa olmadığı için açıklanan genel şartları uygulamak mahkemelerin inisiyatifindedir. Ama durum da budur.
Şunu da belirteyim: Bu noktaya gelinmesinde sigortacıların da kabahati büyük. Vatandaşlara, aracıya gerek olmadığını, direk şirketlere müracaat etmelerini anlatmak, onların görevi. Aynı şekilde yargı camiasına da anlatmak yine onların görevi.
Paylaş