YENİ kabine kuruldu, Hükümet Programı da açıklandı. Cari açık, işsizlik gibi çözüm bekleyen makroekonomik sorunların dışında hemen hemen her sektörün yeni kabineden beklentisi var. Hele ki, Başbakan Erdoğan, önümüzdeki dönemi ‘ustalık dönemi’ olarak adlandırınca, beklenti çıtası da yükseldi.
Bu sektörlerden biri de sigortacılık. Yanlış anlaşılmasın beklenti derken teşvik, destek ya da kaynak aktarımından falan bahsetmiyorum. Açıkça söyleyeyim… Önümüzdeki dört yıl eğer ustalık dönemi olacaksa, sigorta sektörünün bugünkü konumundan çok daha ileri seviyeye taşınması gerekiyor... Gerekiyor ki, Başbakan Erdoğan’ın, Hükümet Programı’na da aldığı cari açığın finansmanından depreme kadar birçok sorunun çözümünde sigortacılık etkin rol oynayabilsin. Bunun için de önce sigortaya olan bakış açısı değişmeli. Hatırlayacaksınız, yeni kabinede Ekonomi Bakanlığını üstlenen Zafer Çağlayan, İstanbul’u vuran sel felaketi sırasında –ki, o dönem Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanıydı- “Ben hem kendi şirketimden, hem de Ankara Sanayi Odası Başkanlığı dönemimden iyi bilirim. Sigorta şirketleri uğranılan hasarı ödememek ya da en aza indirgemek için ellerinden geleni yaparlar” diyerek, sektöre yönelik güven erozyonu yaratmıştı. ÇAĞLAYAN’IN GÖRÜŞÜ DEĞİŞTİ Mİ
Bu yaklaşım önümüzdeki dönem de devam ederse sosyal güvenlikten tarıma, ekonomiye uzun vadeli fon yaratılmasından cari açığın finansmanına, depremin neden olacağı zararın telafisinden ihracata ve ihracatçıya destek olunmasına kadar; Hükümet Programı’nda da yer alan birçok sorunun çözümünde sigorta sektörünün yaratacağı katma değerden ve destekten de mahrum kalınır.
Umarım, önümüzdeki dönemde, konumu gereği muhtemelen sigortacılıkla eskisinden daha fazla içli dışlı olacak olan Zafer Çağlayan’ın, bu sektöre olan yaklaşımı değişmiştir.
Gerçi Başbakan Erdoğan’ın, Hükümet Programını açıklarken, bireysel emeklilik sistemini gündeme getirerek, sistemin yaygınlaştırılacağını ve biriken fonların hızla büyümesi amacıyla vergisel hususlar da dahil olmak üzere her türlü tedbirin alınacağını söylemesi; önümüzdeki dönemde, hükümetin sigorta sektörüne bakış açısının farklı olacağının da sinyallerini verdi.
Yeri gelmişken bu konuya da değineyim. Bireysel emeklilik, sosyal güvenlik sistemine ek olarak ikinci emeklilik imkanı sunması, ekonomiye uzun vadeli fon yaratması ve kişilerin de bu sistemi benimsemesiyle AK Parti hükümetinin dikkatini çekti.
BİREYSEL EMEKLİLİĞE DESTEK
O nedenle de bir taraftan sistemin tasarruf yaratma potansiyeli sayesinde cari açığın finansmanında kullanılması, diğer taraftan da kıdem tazminatlarının bu sistem içinde değerlendirilmesi gibi seçenekler tartışılmaya başlandı.
Ancak bireysel emeklilik sisteminin bu görevleri üstlenebilmesi için de başta vergisel olmak üzere bazı desteklere ihtiyacı var. Mesela, sisteme tanınan yüzde 10 vergi teşvikinin, 20’ye çıkarılması ki, bu Bakanlar Kurulu’nun insiyatifinde bir konu… Mesela, sisteme girenlere doğrudan vergi teşviki sağlanması gibi. İşte, Başbakan Erdoğan’ın, hükümet programını açıklarken sisteme yönelik alınacak tedbirler diye dikkat çektiği, bunlar. Gerçekten de bu tür destekler verilirse, bireysel emeklilik sistemi makroekonomik sorunların çözümüne ciddi katkı sağlayabilir. Ama her ne yapılırsa yapılsın, konunun tüm tarafları ile ortak görüş birliği sağlanması gerekiyor. Yoksa, geçmişte olduğu gibi ‘ben yaptım oldu, siz de uygulayın’ tarzı bir yaklaşım hiçbir sonuç getirmez.