Paylaş
2010’da Haydarpaşa Garı… 2012’de Kapalı Çarşı ve Milli Eğitim Müdürlüğü’nün tarihi binası... Ve Galatasaray Üniversitesi… Hepsinin ortak özelliği, o veya bu neden dolayı çıkan yangınlarda hasar görmüş olmaları ki, Galatasaray Üniversitesi’nin tarihi binası, yangında tamamen kül oldu. Hepsinin bir ortak özelliği daha var, hiçbirinin sigortasının olmaması. Açıkçası son birkaç gündür okuyuculardan, ‘neden bu binaların sigortası yok’ yönünde sorular almasaydım, bu konu hiç aklıma bile gelmeyecek, bu yazıyı da yazmayacaktım. Çünkü yıllardır bilirim, bizde kamu binaları ve tarihi yapılar yangına karşı sigortalanmaz. Bırakın yangını, depreme karşı da sigorta yapılmaz.
KAMU BİNALARI SİGORTASIZ
Daha açık şöyle anlatayım… Başta devlet okulları, hastaneler olmak üzere aklınıza gelebilecek kamuya ait tüm yapıların yangına, sele, depreme karşı sigortaları yoktur.
Daha ilgincini de söyleyeyim… Devletin uygulamaya koyduğu zorunlu deprem sigortasının şartlarında bile, ‘kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalar sigorta kapsamı dışında’ diye yazar. Yani, kamu binalarının sigortalanmayacağı kanunla bile belirtilmiş. Peki, neden kamu binaları sigortalanmıyor? Daha doğrusu devlet mi sigortalatmıyor, sigortacılar mı sigortalamıyor? Galatasaray Üniversitesi’ndeki yangın sonrası başta sigortacılar olmak üzere birçok kişiyle, bu sorunun cevabı için konuştum. Cevap şu: Devlet sigortalamıyor. Nedenini ise bilen yok. Artık, ‘kamu özel sektöre kaynak aktarıyor’ denmesin diye mi… ‘Devlet kendi malını kendi korur, sigortaya gerek yok’ zihniyeti mi… Yoksa, ödenek ayrılmadığından mı, belli değil. Yaygın kanı, ödenek ayrılmadığından. Bilinen ise, kamuya ait binaların sigortalanmadığı ve tüm kanunlarda devlete ait taşınmazların kapsam dışında bırakıldığı. Olası riskler karşısında oluşan zarar nereden ve nasıl karşılanacak diye soracak olursanız… Öğrendiğime göre, her kamu kurumunun bir fon oluşturması gerekiyormuş. Oluşturan var mı? Yok…
TARİHİ ESERLERE ÖDENEK YOK
Gelelim tarihi eserlere… Başta Dolmabahçe Sarayı olmak üzere maalesef, hiçbir tarihi eserimiz sigortalı değil. Buradaki gerekçe daha da vahim… Tarihi esere verilecek sigorta teminatı yüksek olacağından, ödenecek prim de o ölçüde yüksek olacak… Bu da bütçeye ciddi yük getirecek. Yani, devlet diyor ki, ‘benim tarihi eserleri sigortalatacak kaynağım yok’. Gerekçeye bakın siz… Belki, bundan yıllar öncesinde; özel sektöre kaynak aktarmama, kendi malını kendi koruma zihniyetini, prim ödeyecek para bulunamaması gerekçesini anlarım da… Artık bu zamanda aynı anlayış ve gerekçelerin sürdürülmesi komik geliyor. Aynı kamu, ‘deprem olacak, hasar oluşacak’ diye vatandaşına sigorta yaptırmasını söyleyip, bu yönde uygulama çıkartıyor, zorunlu hale getiriyor… Yine aynı kamu, inşaattan tutun da her alanda sigortayı zorunlu kılan kanunlar çıkartıyor… İhale açtığı zaman, ‘sigortayı yaptıracaksın’ maddesini şartnameye koyuyor… Kentsel dönüşüm kapsamında evini ya da işyerini yıkıp, yeniden yapacak olana kredi imkanı sunarken, tüm sigortaları zorunlu yaptıracaksın diye kanuna madde ekliyor. Ama aynı kamu, kendine geldiğinde sudan sebeplerden, ‘kamu binaları kapsam dışıdır, tarihi eserler mecburi değildir’ maddesini ekleyip, geçiyor. Sormazlar mı, ‘sen bize zorunlu kılıyorsun da başta kendin niye yapmıyorsun?’.
Hasarı kim karşılayacak
Gelelim, Galatasaray Üniversitesi’ndeki yangına… Binalar ve arazi devlete ait… Üniversitenin kullanımına verilmiş. Yanan binanın sigortası yok. Yaptırılamaz mıydı? Yaptırılırdı. Sigortalayacak şirket bulunamaz mıydı? Bulunurdu. Belki tarihi eser olmasından dolayı sigorta primi biraz yüksek olurdu ama herhalde, Galatasaray Üniversitesi de bu primi karşılayamayacak durumda değil. Hele ki, yangın sonrası meydana gelen hasar ile mukayese ettiğinizde ödenecek prim devede kulak kalırdı. Bu aşamada aklıma takılan iki soruyu da paylaşayım. Bir… Üniversite binası, devlet malı olduğundan ve ‘devlet malı sigortalanmaz’ yaklaşımından mı sigortalanmadı? Eğer ki, gerçekten böyleyse çok yazık. İki… Hasarı kim karşılayacak? Daha doğrusu, bina yeniden inşa edilecekse, kim tarafından yapılacak? Her ne kadar Galatasaray camiası fon oluşturup, aralarında para toplamaya çalışsa da orası devletin malı. Genel uygulama da devlete ait yapının yine devlet tarafından onarılması ya da yeniden yaptırılması yönünde. Bekleyip, her beraber göreceğiz. Son olarak şunu da belirteyim… Açıkçası; kulübünü, futbolcularını hatta müzesini bile sigortalatan… Taraftarlarının sigorta yaptırması için şirketlerle özel anlaşmalar yapan koskoca Galatasaray’ın, üniversite binasını sigortalatmamasına şaşırıyorum.
Koçak: İstenirse sigorta yapıyoruz
TÜRKİYE Sigorta Birliği Başkanı Recep Koçak, kamu binaları ile tarihi eserlerin sigorta yapılmaması ile ilgili açıklamalarda bulunarak, şunları söyledi: “Kamu kurumlarında sigorta yaptırma veya yaptırmama gibi mevzuatta bir düzenleme yok. Bütçelerinde ödenek olmadığı için sigorta yaptırmıyorlar. Tarihi eserlere gelince, sigortalanmıyorlar diye bir mevzu yok. Sigorta şirketleri tarihi eserleri de sigortalıyorlar. Ancak bu konuda bazı zorluklar var. Sigortalanacak tarihi eserin yapısal niteliğinden çok tarihi özelliklerinin bulunması ve bu yönünün ölçülebilir maddi menfaate dönüştürülmesi sorun oluşturabiliyor. Ayrıca, risk altında olan ve tarihi özellikler barındıran yapıların birçoğu, ahşap veya ahşap ağırlıklı inşa edilmiş. Bunların dışında yapının yangın riskine veya diğer risklere bu kadar açık olmasına karşın koruma önlemleri ne yazık ki yetersiz. En son yaşanan Galatasaray Üniversitesi yangınında da bunu gördük. ”
Paylaş