Paylaş
Bunlardan fırsat bulunursa, işçi hakları ile ilgili de iki kelam ediliyor. Her yıl aynı senaryo, hiç değişmiyor. Peki, işçi sayısı nedir, bunların kaçı sendikalıdır, merak eden var mı? İşçi ile işveren arasındaki uyuşmazlıkların temel nedeni nedir, bilen var mı? Bilmeyenler, merak edenler için anlatayım.
2016 yılı Ocak ayı itibariyle toplam işçi sayısı 12 milyon 663 binden biraz fazla ki, bu da aktif çalışanların yüzde 67’si anlamına geliyor. Sendikalı işçi sayısı ise 1 milyon 514 bin. Yani işçilerin sadece yüzde 11’i sendikalı. En çok sendikalaşmanın olduğu sektör, finans sektörü. Bu sektörde çalışanların yüzde 35’e yakını sendikalı. Finans sektörünü, yüzde 28 ile tarım ve ormancılık; yüzde 25 sendikalaşma oranı ile de enerji sektörü izliyor. Çalışan işçi sayısının – 3 milyona kişiye yakın- en yoğun olduğu ticaret, büro, eğitim sektöründe ise sendikalaşma oranı sadece yüzde 6. Aynı şekilde, 2 milyona yakın çalışanı ile inşaat sektöründe ise çalışanların sadece yüzde 5’i sendikalı.
10 YIL ÖNCE % 58’İ SENDİKALI
Açıkçası merak ettim, hep mi böyleymiş diye? 10 yıl önce durum nasılmış diye baktım. 2006 yılında, 5 milyon 154 bin kişi işçi statüsünde çalışıyormuş. Ve bunların yüzde 58’i, yani 3 milyonu sendikalıymış. Daha açık bir anlatımla, 10 yılda işçi sayısı yüzde 145 artmış –ki, nüfusa göre bu artış normal- ancak sendikalı çalışan sayısı yüzde 58’den, yüzde 11’e düşmüş. Demek ki, 10 yıl önce her iki işçiden biri sendikalıymış, şimdi ise 10 işçiden 1’i sendikalı.
Hani, ‘sendikalaşma oranının ne önemi var’ diye soranlar olabilir. Sendikalaşma; haklar ve bugün tartıştığımız taşeronlaşma sorununun olmaması anlamına geliyor. Nitekim Avrupa’da sendikalaşma oranı ülkesine göre yüzde 60’lara kadar çıkıyor. Türkiye ise bu konuda dünyada en son sıralarda geliyor.
İŞÇİ-İŞVEREN UYUŞMAZLIKLARI
Şimdi gelelim, ikinci önemli konuya, işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlıklara. Anlaşmazlığın birinci nedeni, aylık ücret ki, işçilerin yüzde 30’a yakını işveren ile aylık ücrette anlaşamadığından, işe girerken taahhüt edilen ücreti alamadığından şikayet ediyor. Uyuşmazlığın ikinci nedeni ise ihbar tazminatı. Çalışanların yüzde 20’si ihbar tazminatı almadan işten çıkarılıyor. Anlaşmazlıkta üçüncü neden ise yine bugünlerde çokça tartıştığımız kıdem tazminatı. Yapılan şikayetlere bakıldığında işçilerin yüzde 19’a yakını kıdem tazminatını alamadığından işvereni ile davalık olmuş. İşçi ile işveren arasındaki uyuşmazlıkları tabloda detaylı bulabilirsiniz.
Özetleyecek olursak; işçiler örgütlenemiyor yani, sendikalaşamıyor, en temel haklardan bile mahrum kalıyor, taşeronların elinde oyuncak oluyor. Hal böyle olunca da ne anlaşılan ücreti, ne de işte çıkartılırken hak ettikleri tazminatı alabiliyorlar. Yanlış anlaşılmasın, bunlar işçi kesiminin yıllardır süren sorunlarından sadece ikisi. Hem önemli hem de gündemde olduğu için yazı konusu yaptım.
Neyse, bunlar ufak sorunlar, yıllardır olduğu gibi asıl önemli olanları tartışalım. Sahi, kutlamalar nerede yapılacaktı, bu sene müzik çalınıp, halay çekilecek mi, kortej oluşacak mı?
Çalışma Hayatı İle İlgili tüm sorularınızı sigorta@hurriyet.com.tr adresine sorabilirsiniz.
Paylaş