Bireysel emeklilikte beş yılda nereden nereye gelindi
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
DAHA dün gibi hatırlıyorum. Beş yıl önce, ekim ayının 27’siydi...
Yıllardır konuşulan, üzerinde uzun uzun tartışılan, yasal sınırların çizilmesi için ince elenip, sık dokunulan bireysel emeklilik sistemi ’start’ almıştı.
Eski hayat şirketleri yasal süreçte birer birer emeklilik şirketine dönüşerek, yeni başlayan bireysel emeklilik sistemi için reklam kampanyaları yapıyor, peşi sıra basın toplantıları düzenliyorlardı. Uzun lafın kısası, yer yerinden oynuyordu. Sistem hakkında neler söylenmiyordu ki... Kişilere ikinci bir emeklilik hakkı yaratıldı deniyordu... Emeklilik fonlarının ekonomiye uzun vadeli fon yaratıp, sermaye piyasasına derinlik kazandıracağından dem vuruluyordu... Hatta bireysel emeklilik sistemine yıllar önce geçilseydi, Türkiye’nin ekonomisinin çok daha farklı olacağı söyleniyordu.
Şimdi diyeceksiniz ki, ’millet bunları söylüyordu da, sen ne diyordun o dönemde; yani, beş sene önce’. Niye yalan söyleyeyim, açıkçası o kadar umutlu değildim. Çünkü memlekette hayat sigortasından ağzı yanmış, hatta haşlanmış bir kitle varken ve eski hayat şirketleri birer birer emeklilik şirketine dönüşüp de bu sefer bireysel emekliliği methederken; tüketicinin sisteme beklenen oranda ilgi göstereceğini zannetmiyordum. Evet, bireysel emeklilik sistemi bir ivme kazanacaktı ama bu bana göre en az on yıldan önce olmayacaktı. Bir taraftan gelir seviyesinin düşük olması, diğer taraftan tasarruf alışkanlığının olmaması ve bireysel emeklilikteki 56 yaş sınırı gibi faktörler de benim böyle düşünmeme neden oluyordu.
BEŞ YILDA CİDDİ BAŞARI YAKALANDI
Peki, bugüne baktığımda o zamanki düşüncelerimden dolayı yanıldım mı? Doğrusunu söylemek gerekirse ne yanıldım diyebilirim, ne de yanılmadım. Ama şunu net bir şekilde söyleyebilirim. Bireysel emeklilik sistemi beş yıl içinde gerek katılımcı sayısı, gerekse de fon büyüklüğü olarak hiç umulmadığı kadar ivme kazandı ve ciddi bir başarı örneği gösterdi. Dikkatinizi çekerim ’hiç umulmadığı kadar’ diyorum. Çünkü, sistemin içinde olanlar bile, bireysel emekliliğin bireyler tarafından bu kadar ilgi göreceğini başlarda beklemiyorlardı.
Ama oldu. Bugüne baktığınızda beş yıl içinde 1 milyon 714 bin kişi bireysel emeklilik sistemine katıldı. Toplam fon tutarı ise 5.679 milyon YTL oldu. Hani derler ya, nereden nereye diye. Sistemin başladığı 2004 yılı sonunda sisteme girenlerin sayısı sadece 314 bin kişiydi ve fon büyüklüğü de topu topu 276.2 milyon YTL idi. Bakıyorsunuz geçen beş yıl içinde katılımcı sayısı neredeyse her yıl yüzde 300’ler oranında, fon büyüklüğü de yüzde 800’ler oranında artarak büyümüş. Bunu da başarı demek gerekiyor. Bu başarı da önce sistemin yasal altyapısını sıkı bir şekilde kuran Hazine Müsteşarlığı ve yine Müsteşarlığa bağlı Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nün, sonra da sisteme sıkı sıkıya sarılan emeklilik şirketlerinin payı çok büyük.
25-44 YAŞ ARASI TERCİH EDİLİYOR
Diyeceksiniz ki, herşey bu kadar mı toz pembe? Hiç mi hatalı bir taraf yok? Elbette bu kadar pembe değil. Yanlış satışlar yapılmıyor mu? Tabi ki, yapılıyor? Kişileri sisteme çekmek için vaatler verilmiyor mu? Veriliyor. Sisteme girenler ayrılmıyor mu? Ayrılıyor. Beş yıl içinde sistemden ciddi çıkışlar oldu? Bu süre içinde daha çok kişi sisteme giremez miydi? Girerdi. Daha çok fon toplanamaz mıydı? Toplanırdı. Ama resmin tamamına baktığınızda, beş yıl içinde bireysel emeklilik sisteminde Türkiye şartlarına göre çok ciddi yol kat edildi.
Hazır yeri gelmişken, beşinci yılını dolduran bireysel emeklilik sistemindeki bazı temel noktaları sizlerle paylaşayım. Nedir, diyecek olursanız. Mesela kimler daha çok bu sistemi tercih ediyor... 25-34 yaş arası, bireysel emeklilik sistemini en çok tercih edenler. Ki, toplam sisteme katılanların yüzde 40’ını da bu kesim oluşturuyor. Ardından da 35-44 yaş arası kesim geliyor. Bunlar da toplam katılımcı sayısının yüzde 33’ünü oluşturuyor. Kabaca, bireysel emekliliği ağırlıklı olarak 25 ile 44 yaş arası kesimin tercih ettiğini söyleyebiliriz.
ÖDEMELER YTL İLE YAPILIYOR
’Sisteme katılanlar hangi para birimi ile aylık katkı paylarını ödemeyi tercih ediyor’ diye merak ettiğinizde ise bireysel emeklilik sözleşme sayısına baktığınızda toplam 1 milyon 885 bin sözleşmenin, 1 milyon 731 bininin YTL’yi tercih ettiği dikkat çekiyor. Farklı bir anlatımla bireysel emeklilik sözleşmesi yaptıranların yüzde 91’i Türk parasını tercih ederken, yüzde 7’si doları, yüzde 2’si de Euro’yu tercih etmiş.
Evet, özetle beşinci yılını dolduran bireysel emeklilik sisteminde durum böyle. Bir kere daha tekrarlamakta fayda görüyorum. Türkiye gibi tasarruf eğiliminin olmadığı, gelir dağılımın düşük olduğu, kimse kusura bakmasın ama biraz da kaderci bir yapıya sahip olduğumuz bir ülkede beş yıl içinde bireysel emeklilik sisteminde gelinen bu noktayı ciddi başarı olarak görmek gerekiyor.
Gelecek yazımda ise son dönemde sık karşılaştığım soruların başında gelen bireysel emeklilik fonlarının getirileri ile menkul kıymet fonlarının getirilerinin mukayesesine değineceğim.