KAMU sigorta şirketlerinin Türkiye Varlık Fonu (TVF) çatısı altında birleşme süreci tamamlandı ve bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın katılımı ile düzenlenecek toplantıda kamuoyuna açıklanacak. 2019’un aralık ayında kamu bankalarının sahibi olduğu sigorta şirketleri Güneş Sigorta, Halk Sigorta, Ziraat Sigorta ile hayat ve emeklilikte faaliyet gösteren Vakıf Emeklilik ve Hayat, Halk Hayat ve Emeklilik, Ziraat Hayat ve Emeklilik’in TVF çatısı altında birleştirilmesine karar verildi. Buna göre TVF’nin altında biri sigortada, diğeri hayat ve emeklilik olmak üzere iki ayrı şirket kurulacaktı. Bu yılın nisan ayında, TVF Finansal Yatırımlar, kamuya ait altı şirketi 6.54 milyar liraya satın aldı; ardından birleşme sürecini başlattı.
PAZARDA HÂKİM KONUMDALAR
İlk olarak da Ziraat Sigorta ve Halk Sigorta, Güneş Sigorta bünyesinde birleşti; Güneş Sigorta’nın ismi de Türkiye Sigorta Anonim Şirketi olarak değişti. Ardından da kamuya ait hayat ve emeklilik şirketlerinin birleşmesine geçildi ve 24 Ağustos tarihi itibariyle Halk Hayat ve Emeklilik, Vakıf Emeklilik ve Hayat, Ziraat Hayat ve Emeklilik; Türkiye Hayat ve Emeklilik Anonim Şirketi adı altında birleşti.
Böylece sekiz ay gibi kısa bir sürede kamuya ait sigorta ve emeklilik şirketlerinin birleşmesi tamamlandı. TVF çatısı altında Türkiye Sigorta Anonim Şirketi ve Türkiye Hayat ve Emeklilik Anonim Şirketi olmak üzere iki ayrı şirket kuruldu. Bundan sonra artık Güneş Sigorta, Halk Sigorta, Ziraat Sigorta, Vakıf Emeklilik ve Hayat, Halk Hayat ve Emeklilik, Ziraat Hayat ve Emeklilik olmayacak; sigorta, hayat ve emeklilik pazarında kamu, yola iki ayrı şirketle devam edecek. Birleşmeler sonrası ise gerek sigorta pazarında gerekse Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve hayat pazarında tüm dengeler değişecek. Birleşme öncesi kamu sigorta şirketleri kendi alanlarında ilk 10 şirket arasında yer alırken, birleşme sonrası kamu hem sigortada hem de BES’te pazarın hakimi konumuna geldi.
TÜRKİYE SİGORTA LİDERLİĞE OTURUYOR
Böylece koronavirüs önlemleri kapsamında hem işverene hem de çalışana destek olmak amacıyla ödenen ve mart ayının ortasında başlayan kısa çalışma ödeneği 31 Ekim tarihine kadar uzamış oldu. Kimler için uzadı? Haziran sonuna kadar kısa çalışma ödeneğinden yararlanan işverenler, aynı çalışanlar için yine aynı şartlarda 31 Ekim sonuna kadar yararlanmaya devam edecek. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un yaptığı son açıklamaya göre de mart ayından bu yana 3.5 milyon kişi kısa çalışma ödeneğinden yararlandı ve 1.5 milyon kişi halen kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaya devam ediyor; normalleşme süreci ile faaliyete geçen işyerlerinde çalışan 1.9 milyon kişi de artık kısa çalışma ödeneği almıyor. Bu da şu anlama geliyor, 1.5 milyondan fazla çalışan kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaya devam ediyor.
ŞİKÂYETLER ARTIYOR
Bunları niye anlattım? Bir süredir çalışanlardan, işverenlerine yönelik, kısa çalışma ödeneği ile ilgili şikâyetler artmaya başladı. Okuyuculardan gelen birkaç şikâyeti paylaşayım. Bir okuyucuyum, “Kısa çalışma ödeneği kapsamında maaşımızı devlet veriyor, biz 15 gün çalışmamız gerekirken tam çalışıyoruz. Firma bizim sigortamızı yatırmıyor” diyor. Bir başka okuyucu ise, “İşyerinde mart ayından beri kısa çalışma ödeneği alıyorum. Tam mesai ve 6 gün işe gidiyorum. İşverenim maaşımın kalan kısmını avans olarak yatırıyor ve sigorta primini ödemiyor” diye şikâyet ediyor. Şikâyetler benzer ve dediğim gibi sayısı da artıyor. Bu da şunu gösteriyor ki, kimi işverenler, kısa çalışma ödeneğini ya yanlış anlamış ya da kendi çıkarlarına kullanıyor.
Durumu özetle anlatayım. Öncelikle, işyeri faaliyetini tamamen durdurmuş ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanıyorsa, çalışanların hiçbir şart altında çalışmaması gerekir. Bu durumda çalışan, sadece devletten kısa çalışma ödeneği alır; işveren, çalışana herhangi bir ödeme yapmaz ve çalışanın emeklilik sigorta primleri de yatmaz.
MAAŞ ÖDENİR, PRİM YATIRILIR
Ama yok, işyeri salgın nedeniyle çalışma süresini geçici olarak en az üçte bir oranında azaltmışsa; o zaman durum farklı. Kısa çalışma ödeneğinden yaralanabilmek için işyerinin çalışma süresini en az üçte bir oranında azaltması gerekir. Üçte bir oranında azaltılması demek, haftalık 6 gün çalışılıyorsa 4 gün çalışılır, 2 gün çalışılmaz ve o iki gün için kısa çalışma ödeneğinden yararlanılır. İşveren, haftalık çalışma süresini ne kadar azalttığını, haftalık kaç saat çalışıldığını resmi olarak İŞKUR’a bildirmek durumundadır. Sonradan bu çalışma sürelerinde bir değişiklik olursa işveren bunu da bildirmek zorundadır. Başvuru ne yapılmışsa bunun dışında hiçbir çalışma yapılamaz. Örneğin, işveren, haftalık çalışma süresini yarıya yarıya düşürmüşse ve bu kapsamda da kısa çalışma ödeneğinden yararlanıyorsa; o işyerinde çalışanlar, 6 gün boyunca çalışmaz, sadece 3 gün çalışırlar.
Gelelim, çalışma sürelerini azaltarak, kısa çalışma ödeneğinden yararlanan işyerlerindeki ücret konusuna. Çalışılmayan günler için kısa çalışma ödeneği alınır, çalışılan günler için çalışana çalıştığı günün parası ödenir ve yine çalışılan günler için de sigorta primi hesaplanıp, SGK’ya yatırılır. Örneğin, işyeri çalışma süresini üçte bir oranında azaltmışsa 2 gün çalışmıyor, 4 gün çalışılıyorsa; 2 günün ücreti kısa çalışma ödeneğinden ödenir, 4 günün ücretini işveren çalışana öder, 4 gün için de SGK’ya çalışanın primini yatırır. Bu ödeme de öyle avans ödemesi olamaz.
İŞVERENE CEZASI AĞIR OLUR
Cevap: İdari izin sadece devlet memurlarını ilgilendiren bir izindir, özel sektörde çalışanlar için idari izin diye bir izin türü yok. Dolayısıyla idari izinli sayılamazsınız. İstifa yolu tüm çalışanlar için geçerli, ancak uzaktan eğitim gerekçesiyle istifa ederseniz ve tazminat için gerekli şartları yerine getirmiyorsanız tazminat hakkınız doğmaz.
MALULEN EMEKLİ OLABİLİRSİNİZ
Soru: Sürekli raporlu ilaç kullanıyorum, yüzde 60 engelli raporum var. 24 yıldır sigortalı olarak çalışıyorum. Pirim gün sayım 7834. Malulen emekli olabilir miyim? Cem D.
Cevap: Yüzde 60 engelli raporu olanlar işe giriş tarihine göre 15 yıl ile 18 yıl arasında çalışmaları ve 3600 ila 4000 gün arasında prim ödemeleri halinde emekli olabiliyorlar. Sizin hem prim gün sayınız hem de sigortalı yılınız emeklilik için yeterli. Emekli olabilirsiniz.
AĞUSTOSTA BAŞVURDUYSANIZ YARARLANAMAZSINIZ
Soru: 10 günden fazla evde çalışan bir işçimiz için ücretsiz izin desteğine başvuru yaptık ancak İŞKUR, bu destekten yararlanamayacağımızı söyledi. Ev hizmetlerinde çalışanlar için ücretsiz izin desteği alabilir miyiz? Fatih D.
Cevap:
1. Sadece sel baskınına karşı sigorta yaptırılabilir mi?
Sadece sel riskine karşı sigorta yapılmıyor. Sel teminatı yangın sigortalarına ek teminat olarak veriliyor. Önce konut paket poliçesi ya da işyeri paket poliçesi yaptıracaksınız, sel teminatını bu paketin içine dahil edeceksiniz.
2. Konut paket poliçelerin içine sel teminatı dahil midir?
Genelde sigorta şirketleri işyeri paket ya da konut paket poliçesinin içine sel ve su baskını teminatını ekliyorlar. Ancak sigorta yaptırırken yine de sel teminatı istendiği belirtilmeli ya da poliçenin içine sel teminatı dahil mi sorulmalı.
3. Konutlarda sigorta neyi kapsıyor?
Eğer mal sahibi iseniz ve konutta oturuyorsanız olası bir sel baskınında hem konuta gelecek zarara hem de eşyaya gelecek zarara karşı sigorta yaptırabilirsiniz. Yok, kiracıysanız, sadece eşyalara gelecek zarara karşı sigorta satın alabilirsiniz.
4. İşyerleri için sigorta neyi kapsıyor?
Olası bir sel baskınında hem işyeri hem de eşya ve mallar (emtia) için sigorta teminatı alabilirsiniz. Hepsi için sigorta yaptırabileceğiniz gibi sadece işyerinin binası için ya da sadece içindeki mallar için de sel teminatı alabilirsiniz.
Okuyuculardan kıdem tazminatı ile ilgili çokça soru alıyorum. Kimileri tazminat alabilmenin şartlarını ve tazminat miktarını soruyor, kimileri belirli çalışma yılı tamamlandığında tazminata hak kazanılıp kazanılmadığını merak ediyor. Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için; işveren tarafından işten çıkarılıyor olmak ve işyerinde bir yıl çalışmış olmak gerekiyor. Kendi isteği ile işten ayrılanlar ile bir yıldan az işyerinde çalışanlar tazminat alamıyor. Erkek çalışanlar askerlik nedeniyle işten ayrıldıklarında, kadın çalışanlar da evlendikten sonra kendi isteğiyle işten ayrılmak isterlerse kıdem tazminatı alabiliyorlar. Tazminat alabilmenin bir yolu daha var; o da belirli yıl sigortalılık süresinin tamamlanması ve belirli sayıda prim ödenmesi. İşte okuyucuların en çok sorduğu soruların başında da bu geliyor.
İLK SİGORTA TARİHİNE DİKKAT!
15 yıl çalışan ve 3 bin 600 prim gün sayısını yerine getirenler kıdem tazminatını alabiliyor. Tabi, herkes için bu durum geçerli değil. İlk kez sigortalı olduğu tarih, 8 Eylül 1999 tarihinden önce olanlar 15 yılı doldurup, 3 bin 600 prim gün sayısını tamamladıklarında kıdem tazminatı alabiliyorlar. Aslında, 15 yıl, 3 bin 600 gün şartı emeklilik ile ilgili bir konu. Daha açık bir anlatımla, sigortalılık süresini ve prim gün sayısını doldurup da yaştan dolayı emekli olamayan, yaşı bekleyenler kıdem tazminatını alıp, işten ayrılabilirler. İş Kanunu, çalışanlara böyle bir hakkı tanımış, ‘emekli olamazsın ama kıdemini alabilirsin’ demiş. 1999 tarihinden sonra işe başlayanlar ise 4 bin 500 prim günü, 25 yıl sigortalılık süresini doldurmaları halinde tazminat alabiliyorlar. Bu konuda merak edilen ve çokça sorulan bir iki hususu da belirteyim. Tazminat alabilmek için 15 yıl, 3 bin 600 prim gününün aynı işyerinde doldurulması gibi bir zorunluluk yok. Farklı işyerlerinde, farklı sürelerde çalışsanız da önemli olan toplam çalışma hayatınızda 15 yıl, 3 bin 600 prim gününü doldurmuş olmanız yeterli. Ama tazminat; son işyerinizde ne kadar süreyle çalışıyorsanız, o süre üzerinden hesaplanır.
BİR YIL BEKLEYECEKSİNİZ
Yani, son çalıştığınız işyeri size 15 yıllık tazminat ödemez. Örnekle anlatayım. İşyerinizde 5 yıldır çalışıyorsunuz ve 15 yılı, 3 bin 600 prim gün sayısını tamamlayıp, kıdem tazminatı almaya hak kazandınız. İşyeri size 5 yıl üzerinden tazminat öder. Tazminatı alabilmek için de son çalıştığınız işyerinde bir yıl çalışıyor olmanız gerekiyor. Bir yıldan az çalışmışsanız 15 yılı, 3 bin 600 günü doldursanız da işveren tazminat ödemez; bir yılı doldurmayı beklemeniz gerekir. Peki, bu şartları yerine getirenler tazminatı nasıl alacak? İşverenin, işten çıkış işlemini yapıp, tazminat ödeyebilmesi için çalışanın Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK), 15 yılı ve 3 bin 600 prim gün sayısını doldurduğuna dair yazı alması ve bu yazıyı da işverene sunması gerekiyor.
BİRDEN FAZLA TAZMİNAT ALABİLİRSİNİZ
15 yıl çalışıp, 3 bin 600 prim gün sayısını doldurup kıdem tazminatını alarak işten ayrılanlar yeniden çalışabilirler. Bu konuda yasal bir kısıtlama yok. Hatta çalışmaya başlayanlar 15 yıl, 3600 prim günü tamamlamış olduklarından, yeni girdikleri işyerinde bir yıl çalıştıktan sonra o bir yılın tazminatını da işverenden talep edebilir ve işveren de tazminatı ödemek durumundadır. Bunun için de SGK’dan yazı alınıp, işverene verilmesi yeterli. Bu şekilde çalışanlar birçok kez tazminat alabilirler.
KIDEM NASIL HESAPLANIYOR?
Cevap: Emeklilik için 20 yıl çalışmanız ve 4400 prim gün sayısına ihtiyacınız var. Engelli çalışanlarda emeklilik için yaş şartı aranmıyor. Sizin 14 yıl çalışmışlığınız ve 4915 prim gün sayınız var. Bu şartlarda 6 yıl daha çalışırsanız, 2026’da emekli olabilirsiniz.
EMEKLİLİĞİNİZİ 2021'E BIRAKMAYIN
Soru: 16 Aralık’ta 53 yaşında emeklilik sürem doluyor. Yılbaşından sonra mı emekli olmak daha avantajlı yoksa 2021’de olmak mı? Esat T.
Cevap: Bu yılın aralık ayında emekli olunca alınacak maaş ile gelecek yılın ocak ayında emekli olup, alınacak maaş arasında fark olacaktır. Bu fark maaş hesaplamasında kullanılan gelişme hızı ve güncelleme katsayısındaki değişiklikten kaynaklanıyor. Bu fark önemli bir rakamsa gelecek yılın başında emekli olmakta fayda var, önemli bir fark yoksa aralık ayında emekli olabilirsiniz. Asıl önemlisi bu yılın sonunda değil de gelecek yıl emekli olursanız alacağınız kıdem tazminatı yüksek olacaktır.
YAŞI BEKLEYECEKSİNİZ
Soru: 27.01.1973 doğumluyum. 13.6.1988 iş girişim mevcut. Ne zaman emekli olabilirim? Onur Ö.
Son günlerde koronavirüs vakalarındaki artışla birlikte okuyuculardan da özel sağlık sigortası ile ilgili çokça soru alıyorum. Kimileri, ‘sigorta yaptırsam, devlet hastanelerinde yoğunluk olursa, özel hastanede tedavi olabilir miyim?’ diye merak ediyor; kimileri, ‘özel sağlık koronavirüs tedavisini karşılamaya devam ediyor mu?’ diye soruyor.
Sigorta şirketleri mart ayında ortaklaşa aldıkları kararla koronavirüs tedavisini hem özel sağlık hem de tamamlayıcı sağlık sigortasının kapsamına dahil etti. O tarihten bu yana da salgın ile ilgili tüm tedavi giderleri özel sağlık sigortasından karşılanıyor. Bu uygulama halen devam ediyor, devam da edecek.
KORONAVİRÜSE BAKMIYORLAR
Hatta şöyle bir durum da var. Salgın başladığında özel hastaneler pandemi hastanesi ilan edilmiş, devlet koronavirüs teşhis ve tedavisi için hasta başına belirli ödeme yapmaya başlamıştı. Hastaneler de bu bedeli özel sağlık sigortası olan hastalara yansıtmıyordu. Temmuz ayının başında bu uygulama kalktı. Artık kamu; yoğun bakım hariç olmak üzere (salgın acil hal kapsamına alındığından yoğun bakım tedavi giderleri vatandaştan talep edilmiyor) özel hastanelerde salgın giderlerini karşılamıyor. Hal böyle olunca da hastaneler artık pandemiyi kabul etmiyor. Yani, özel hastaneye gittiniz, koronavirüs şüphesi varsa devlet hastanesine yönlendiriyor. Özel sağlık sigortası varsa durum farklı. Hastane sizi kabul ediyor ve devlet belirli bir miktarı karşılamasa da tüm tedavi giderleri sigorta şirketi tarafından ödeniyor.
ÜÇ KİŞİNİN PRİMİ 7 BİN LİRA
Sigorta şirketlerinin, salgının başında koronavirüs tedavisini sağlık sigortasına dahil etmesi sigortaya olan talebi artırdı. Sadece üç ay içinde 350 bine yakın kişi özel sağlık sigortası yaptırırken, geçen senenin haziran ayı ile mukayese edildiğinde yeni sigorta yaptıranların sayısı 600 bin kişiyi geçti. Bunu gören sigorta şirketleri de özellikle tamamlayıcı sağlık sigortalarında, ciddi kampanyalara başladı.
Biraz araştırdım, bugün üç kişilik bir aile, ortalama bir özel sağlık sigortası yaptırdığında ayakta ve yatarak tedavi dahil ödenecek prim 16 bin lira civarında. SGK ile anlaşmalı özel hastanelerde geçen, tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırılırsa; yine üç kişilik bir ailenin ödeyeceği prim 7 bin lira civarında. Pahalı mı? Şöyle cevap vereyim: Özel sağlık sigortası olup da koronavirüse yakalanan kişiler için; sigorta şirketleri, bir hastanın tedavisi için özel hastanelere ortalama 8-10 bin lira arasında ödeme yaptı. Pahalı mı, değil mi siz karar veri.
Engelli okuyuculardan aylardır eleştiri alıyorum; ‘tüm çalışanların emeklilik şartlarını yazıyorsun ama bizim gibi engelli çalışanların emekliliğine hiç değinmiyorsun’ diye. Çok haklılar. İşçi statüsünde çalışanından Bağ-Kurlusuna, memuruna kadar tüm çalışanların emeklilik şartlarını tabloları ile yayımladık, ancak engelli çalışanların haklarına değinmedik. Öncelikle engelli çalışanlardan bu konuda özür diliyorum. Gelelim, engelli olarak sigortalı çalışanlar ve sigortalıyken çalışma gücünde kayıp olanların nasıl ve hangi şartlarda emekli olacaklarına.
YAŞ ŞARTI ARANMIYOR
Engelli çalışanların, diğer çalışanlara göre emeklilik şartları daha kolay ve bunu kolaylaştırmak için de bu konuda birçok düzenleme yapıldı. Engellilerin emekliğinde iki önemli kriter var; birincisi sigorta başlangıç tarihi, diğeri prim ödeme gün sayısı. Engelli çalışanlarda yaş şartı aranmıyor. Emeklilikleri ise engellilik derecesine göre değişiyor. Bununla birlikte sağlık raporu ve engellilik raporu da gerekli belgeler arasında yer alıyor. Engellilerin emekliliğinde Ekim 2008 tarihi önemli bir tarih. Bu tarihten önce işe başlayanların emeklilik şartları farklı, bu tarihten sonra işe başlayanların ise farklı.
Emeklilik için Sağlık Kurulu tarafından verilen rapora göre engellilik oranının en az yüzde 40 olması gerekiyor. Engellilik durumunun yüzde 40 ve üzeri olması durumlarında emeklilik için gerekli prim gün sayısı değişiyor. Tabloda tüm bunların detaylarını bulacaksınız.
ÇALIŞMA GÜCÜNDEKİ KAYIP
Bir de çalışırken çalışma gücündeki kayba göre emeklilik durumu var ki, burada da çalışma gücündeki kayba göre sigortalılık süresi ve prim gün sayısı değişiyor. Örneğin, çalışma gücündeki kayıp yüzde 40 olanlar daha geç emekli olurken, yüzde 50’nin üzerinde olanlar daha erken emekli oluyor. Tabloda bunların detayları da yer alıyor. Şunu da belirteyim, 1 Ekim 2008’den sonra engelli sigortalılar en az 15 yıl sigortalılık süresi ve 3960 gün prim ödemeleri halinde emekli olabilecekler.