Noyan Doğan

Cumhurbaşkanlığı Programına girdi 2025’te tamamlayıcı sağlığa geçiliyor

4 Kasım 2024
2025 yılında tamamlayıcı sağlık sistemine geçiliyor.

Resmi Gazete’de yayımlanan 2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programına göre, Genel Sağlık Sigortası sisteminin sürdürülebilirliğinin güçlendirilmesi, kişilere alternatif bir sağlık güvencesi sağlanması ve sağlık hizmet sunumundaki kapasitenin etkin kullanımı için tamamlayıcı sağlık sigortacılığı teşvik edilecek. Tamamlayıcı sağlık sigortasının yaygınlaştırılmasına yönelik mevzuat çalışmaları 2025’te tamamlanacak.

Tamamlayıcı sağlık sigortası nedir, kısaca değineyim. SGK ile anlaşmalı özel hastanelerin ayakta ve yatarak tedavilerde talep edeceği her türlü fark ücretini karşılayan, özel sağlık sigortası. Örneğin, sağlık sorunu nedeniyle SGK anlaşmalı özel hastaneye gittiniz –ki, bugün hemen hemen tüm özel hastanelerin SGK ile anlaşması mevcut- hastane 5 bin lira fatura çıkardı; SGK bunun 2 bin lirasını SUT (Sağlık Uygulama Tebliği) kapsamında karşıladı, üzeri 3 bin lirayı ise tamamlayıcı sağlık sigortası hastaneye ödüyor. Tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırabilmek için mutlaka sosyal güvenlik şemsiyesi altında olunması gerekiyor. Bugün 5 milyona yakın kişi tamamlayıcı sağlık sigortasından yararlanıyor. Sigortanın ortalama fiyatları ise yıllık 12.500 ila 18.000 lira arasında değişiyor. Tabi, kişinin yaşına, bulunduğu ile göre bu fiyatlar farklılaşıyor.

SGK’NIN SAĞLIK GİDERİ 1.2 TRİLYON TL

2025 yılında; hem devletin üzerindeki sağlık yükünü hafifletmek hem vatandaşların beklemeden kaliteli sağlık hizmeti almasını sağlamak hem sağlık hizmeti sunumundaki kapasiteyi etkin kullanmak (şehir hastaneleri gibi) için tamamlayıcı sağlık sigortası devlet tarafından teşvik edilecek. Peki, böyle bir uygulamaya ihtiyaç var mı? Hem de çok var. Malum, bugün, 85 milyonun tamamı Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamında devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanıyor. Diğer taraftan bakıyorsunuz, SGK’nın, sağlık harcamaları her geçen yıl artıyor. Mesela, SGK’nın sağlık harcaması 2023 yılında yüzde 95 artarak 553 milyar TL’ye çıktı. 2024 yılında sağlık harcamalarının 980 milyar TL olacağı tahmin ediliyor. 2025 yılında ise bu rakam 1.2 trilyon TL’ye çıkacak. Yani, devletin sağlık harcamaları her geçen yıl katlanarak artıyor. Vatandaşın daha iyi sağlık hizmeti alabilmesi için SGK’nın Sağlık Uygulama Tebliği adı altında hastanelere ödediği tutar arttıkça devletin sağlık gideri yükseliyor, vatandaşın cebinden ödediği fark ücreti de artıyor.

NASIL BİR SİSTEM KURGULANACAK?

Bu yüzden tamamlayıcı sağlık sigortasına ihtiyaç var. Dünyada da böyle; tamamlayıcı sağlık, kamunun sunduğu genel sağlık sigortasının sürdürülebilirliğine katkı sağlayan ikinci bir sağlık sigortası olarak görülüyor. Fransa’da, özel sektör çalışanları işverenleri tarafından tamamlayıcı sağlık sigortası kapsamına alınıyor. Ha keza Almanya’da da durum benzer. Hollanda’da, nüfusun yüzde 80’e yakını tamamlayıcı sağlık sigortası kapsamında.

2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Programında yer alan tamamlayıcı sağlıkta, nasıl bir model kurgulanacak? Sistem zaten var ve kusursuz işliyor. Sadece desteklenmesi gerekiyor. Burada da masada iki farklı model var. Birincisi, çalışanın ödeyeceği tamamlayıcı sağlık primine devletin destek olması. Nasıl ki, BES’te yüzde 30 devlet katkısı var, sağlıkta da ödenecek prime devlet katkı yapacak. İkincisi ise devletin, işverenin, çalışanın katkıda bulunacağı bir tamamlayıcı sağlık sigortası modeli kurgulanması. Bu modeller arasında işveren ve çalışanlardan yapılan sağlık prim kesintisinin bir kısmının tamamlayıcı sağlık sistemine aktarılması da masadaki alternatiflerden.

 

Yazının Devamını Oku

İşte sosyal güvenliğin 2025 bütçesi

31 Ekim 2024
2025 yılına yönelik bütçe maratonu başlıyor. Hangi, alanlara ne kadar bütçe ayrılacağı, ayrılacak bu bütçe kapsamında nelerin yapılacağı da 2025 Yılı Bütçe Gerekçesi’nde detaylı yer aldı. Bunlardan biri de sosyal güvenlik sistemi. Bütçede sosyal güvenliğe detaylı yer verildi. Öyle ki, sosyal güvenliğe ait bütçe tutarının yanı sıra 2025’te bu alanda neler yapılacağı da madde madde sıralandı.

2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’nde bütçe giderleri 14 trilyon 731 milyar lira, bütçe gelirleri 12 trilyon 800 milyar lira olarak öngörüldü. Bütçe gerekçesi detaylı incelendiğinde, sosyal güvenlik kuruluşlarının gelirlerinin 4.6 trilyon, giderlerinin ise 5.2 trilyon TL olması öngörülüyor. Bu kapsamda prim gelirleri 2025’te 3.5 trilyon TL olurken, sigorta ödemeleri 3.7 trilyon TL, sağlık giderleri 1.2 trilyon TL olarak bütçede yer alıyor. 2025’te beklenen gelirler ile giderler arasındaki farkın 551.8 milyar TL, bütçeden sosyal güvenliğe ayrılacak payın da gelir gider farkından oluşan 551.8 milyar TL olması hedefleniyor.

SOSYAL GÜVENLİĞE 1.8 TRİLYON TL PAY

Yine bütçede, sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetleri için 2025 yılında 2.9 trilyon TL ayrıldığı görülüyor ki bunun; 99.8 milyarı hastalık ve malullük yardımı, 14 milyarı yaşlılık yardımı, 65.3 milyarı işsizlik yardımı, 203.7 milyar TL’si de sosyal güvenliği bulunmayanlara sağlanan sağlık hizmetlerinden oluşuyor.

14.7 trilyon TL’lik bütçe giderleri içinde sosyal güvenliğe ayrılan pay 2025’te 1.8 trilyon TL. 2024 bütçesinde sosyal güvenliğe 1.2 trilyon TL ayrılmış. 2025 bütçesinde SGK’ya yapılan bütçe transferinin GSYH’ya oranının yüzde 3.6 olması hedefleniyor. 2024’te ise bu oranın yüzde 3.5 olacağı tahmin ediliyor.

Bütçede 2025 yılında cari transferler için toplam 5.8 trilyon TL’lik ödenek öngörülürken, cari transferler içinde en önemli kalemi 2.1 trilyon TL ile SGK oluşturuyor. 2024 bütçesine baktığımda ise cari transferler için toplam 4.2 trilyon TL’lik ödenek öngörülmüş, bunun 1.5 trilyon TL’si SGK için ayrılmış.

Hem sosyal güvenlik hem de sosyal yardımlar olarak ayrılan ödenek tutarları da bütçede sıralanıyor. Mesela, 65 yaş aylığı için 2025’te 48.4 milyar TL ödenek öngörülmüş. Bu kesime 2024 yılında ayrılan ödenek tutarı ise 35.6 milyar TL.

BÜTÇEDE AYLIKLAR YÜZDE 37 ARTIRILDI

Yazının Devamını Oku

Hibe destekleri başladı son tarih 6 Aralık

30 Ekim 2024
Soru: Eşim engelli. Daha önce bir işte çalışıyordu ancak çıkardılar. Yüzde 40 engelli olarak kurul raporu var. Eşime işten çıkarken tazminat ödediler. Tazminattan gelen parayla eşimle birlikte küçük bir işyeri açmak istiyoruz. Devletin bu konuda destek verdiğini öğrendik. Böyle bir destek var mı? Varsa nasıl yararlanacağız? Saime K.

Cevap: Devletin, engellilerin kendi işini kurması için hibe desteği uygulaması var. Bu destek sadece engellilere değil eski hükümlülere de veriliyor. Destek, İŞKUR üzerinden uygulanıyor. Hibe desteğinin şöyle bir ilginç tarafı da var. 50 ve daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinin belli sayıda engelli çalıştırma zorunluğu bulunuyor. Bu zorunluluğu yerine getirmeyen işyerlerine kesilen para cezaları engelli ve eski hükümlülerin iş kurmalarında destek olarak veriliyor. Destekten de işgücü kaybının en az yüzde 40 olduğu kurul raporu ile belgelenen engelliler yararlanıyor. Destek tutarı da 20 bin ila 400 bin TL arasında değişiyor. Mesela, kurulacak olan işletmenin demirbaş ihtiyacı için 400 bin TL destek veriliyor. Aynı şekilde işletmenin kuruluş giderleri için 20 bin TL, diğer giderler için de 40 bin lira hibe desteği veriliyor. Bu destekler eski hükümlüler için de geçerli.

Tüm başvuranlar bu destekten yararlanamıyor. Engelliler destekten yaralanabilmek için önce yapacakları iş ile ilgili proje hazırlayacak ve e-Devlet üzerinden ‘engelli kendi işini kurma hibe desteği’ne başvuracaklar. Başvurular değerlendirmeye alınacak ve kabul görürse de hibe desteğinden yararlanılacak.

Şu bilgiyi de vereyim, 2024 sonuna kadar 340 proje için 103.4 milyon TL hibe desteği tahsis edildi. Bunun 34.5 milyon TL’si eski hükümlülerin, 60.2 milyon TL’si engellilerin işini kurması için ayrıldı. Hibe desteğine başvuru için de son tarih belirlendi; o da 6 Aralık. Yani, hibe desteğinden yararlanmak isteyen engelli ve eski hükümlüler 6 Aralık tarihine kadar başvurabilecekler.

EMEKLİLİK KARARI İÇİN ARALIK BAŞINI BEKLEYİN 

Soru: 1993-1994 arası devlet memuru olarak çalıştım. Sonra istifa ettim, özel sektörde SSK’lı çalıştım. 2011’de tekrar memuriyete başladım ve son 12 yıl memur olarak çalışmaya devam ediyorum. 2025’te emekli olursam maaş açısından beni etkiler mi, maaşım düşer mi? 2024 emeklilik avantajından yararlanmalıyım?  Özlem P.

Cevap: Ekim 2008 tarihinden sonra memur olarak çalışmaya başlayanların maaş hesaplaması işçi statüsünde, yani SSK’lı olanlarla benzerlik gösteriyor. Yani, SSK’lılarla aynı hesaba tabi oluyor; prime esas kazanç, aylık bağlama oranı, büyüme hızı gibi faktörler rol oynuyor. Bu da emeklilik başvuru tarihini etkiliyor. 2024 yılında emekli olmak 2025 yılında emekli olmaktan maaş açısından daha avantajlı olacak. Ancak, maaş farkının ne kadar olacağı henüz netlik kazanmadığından aralık ayının başını beklemekte fayda var.

FAZLA YATAN PRİMLERİ İADE ALABİLİRSİNİZ

Yazının Devamını Oku

Tamamlayıcı emeklilik sisteminde sona gelindi

28 Ekim 2024
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın, tamamlayıcı emeklilik ile ilgili, “Bizim böyle bir çalışmamız yok” açıklamasından sonra kimi çevrelerden,‘hani tamamlayıcı emeklilik 2025’in sonunda başlıyordu, hani çalışmalar yapılıyordu; bak işte böyle bir çalışma yokmuş’ yorumları gelmeye başladı.

Bakan Işıkhan’ın, açıklamalarına değineceğim ama önce hatırlamakta fayda var. Tamamlayıcı emeklilik, 2025-2027 döneminin kapsayan OrtaVadeli Programda (OVP) yer aldı. Programa göre, BES’teki otomatik katılım sisteminin işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği tamamlayıcı emeklilik sistemi kurulacak. Yine programa göre, yapılacak kanuni düzenleme ile tamamlayıcı emeklilik sistemine 2025’in son çeyreğinde geçilecek. Program açıklandıktan sonra da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yaptığı açıklamada, devletin sosyal güvenlik sisteminde bir değişiklik öngörülmediğini belirterek, “Sosyal  güvenlik şemsiyesi güçlü şekilde devam edecek. Ama bunu tamamlayıcı neler yapılabilir diye baktığımızda bireysel emeklilik sistemini geliştirdik. Diğerinin yerine ikame bir sistem değil kesinlikle; onu tamamlayıcı, ona ilave gelen, insanımızın gelecekteki refahını artırmayı hedefleyen programlar” dedi.  Bu açıklamaların hemen ardından da AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, tamamlayıcı emeklilik sisteminin yılbaşından sonra gündeme alınacağını açıklayarak, “Önemli bir çalışma olarak değerlendirilmesi lazım. Emeklilik sistemimize uyum açısından bu konuda biraz daha çalışmamız gerekiyor” dedi.

VEDAT IŞIKHAN NE DEMEK İSTEDİ?

Durum bu. Bir de Vedat Işıkhan’ın açıklamasına, satır arasını cımbızlamadan bakalım. Işıkhan, özetle, “Tamamlayıcı emeklilik sistemi ile ilgili Bakanlığımızın
herhangi bir çalışması yok. Kıdem  tazminatının yerine mi geçecek diye endişeler var. Bu konuda hem işçi hem işveren kesiminin rahat olmasını istiyoruz. Böyle bir çalışmamız olsa dahi önce sosyal paydaşlarla uzlaşıya vararak kamuoyu ile paylaşırız” dedi. Tamamlayıcı emeklilik gündeme geldiğinden beri kimi çevrelerce konu sürekli olarak kıdem tazminatına bağlanmaya çalışılıyor ki, ilgili kamu kurumları baştan beri bu sistemin kıdem tazminatı ile hiçbir alakası olmadığını söylüyor. Bakan Işıkhan da açıklamasında, çalışanların bu konuda huzursuz olmamasına vurgu yapıyor. Doğrudur; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın tamamlayıcı emeklilik  konusunda bir çalışması yok. Peki, kimin var? Bu işle ilgili olan kurumun; yani, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK).Doğrusu da bu. Konu bireysel emeklilik ve tamamlayıcı emeklilik olunca; önce, SEDDK, sistemi yürütecek olan emeklilik şirketleri ile görüş alışverişinde bulunarak altyapıya yönelik çalışmayı yapar. Sonra bunu başta Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olmak üzere ilgili bakanlıklarla paylaşır. Onlar görüşlerini bildirir, varsa eklenecekler eklenir, çıkarılacaklar çıkarılır. Bu iş böyle yürür. Tüm tarafların mutabakatı ile de sistem yasalaşır. Nitekim SEDDK, tamamlayıcı emeklilik ile ilgili çalışmayı yürütüyor. Hatta son aşamalara da gelindi. 

Yazının Devamını Oku

9 milyon kişi sağlık hizmeti alamayacak mı

24 Ekim 2024
Nüfusun tamamı için zorunlu olan genel sağlık sigortası borcunu ödemeyen 9 milyon kişi 1 Ocak 2025 itibarıyla sağlık hizmetlerinden yararlanamayabilir. Sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için ise 1 Ocak 2025’e kadar borcun ödenmesi gerekiyor, aksi halde borçlar ciddi şekilde artıyor. Ancak her yıl olduğu gibi bu yılın sonunda da af çıkabilir. İşte genel sağlık sigortası prim borçlarıyla ilgili merak edilen tüm soruların yanıtları...

Son günlerde okuyuculardan, “1 Ocak’tan itibaren sağlık hizmetinde yararlanılamayacakmış. Bu durum kimleri kapsıyor?” şeklinde endişeli sorular alıyorum. Sorularda haklılık payı var, çünkü bir süredir bu konuda çokça haber çıkıyor. Hatta sene başından itibaren 9 milyon kişinin sağlık hizmeti alamayacağı söyleniyor. Konu, genel sağlık sigortası borcu olanları kapsıyor.

Önce, SGK’ya olan borçlar nereden kaynaklanıyor; kısaca değineyim. Genel sağlık sigortası zorunlu ve nüfusun tamamı genel sağlık sigortası kapsamında olmak zorunda. Çalışanlar ve emekliler ile bunların bakmakla yükümlü olduğu kişiler otomatik olarak sağlık sigortası kapsamında. Çalışmayan, çalışmadığından dolayı da sigortalı olmayan kişiler ile 18 yaşından sonra okumayan, 20 yaşında liseyi bitirip üniversiteye devam etmeyip de sigortalı çalışmayanlar da genel sağlık sigortası kapsamında ama bu kişilerin devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanabilmeleri için primlerini kendileri cepten ödemeleri gerekiyor.

KİMLERİN BORCU BULUNUYOR

Şöyle yanlış bir kanı var; “Ben devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanmıyorum benim özel sağlık sigortam var ya da sağlık harcamamı kendim cepten yapıyorum dolayısıyla SGK’ya prim ödememe gerek yok” deniyor. Böyle bir şey yok. Sağlık hizmetinden ister yararlanın, ister yararlanmayın; yukarıda saydığım kişiler zorunlu olarak prim ödeyip, sağlık sigortası sistemine girmek durumunda. Öyle ki, bu kişileri SGK otomatik olarak genel sağlık sigortası sistemine dahil ediyor ve prim borcu çıkartıyor. İşte, borcu olan kesim bu kesim. Sadece bu kişiler de değil, bir dönem işsiz kalıp, çalışmayan (işsizlik sigortası almayanlar) ancak sonradan işe girenlerin de çalışmadıkları döneme ait sağlık prim borçları bulunuyor. Bir kesim daha var; onlar da, prim borcu olan Bağ-Kurlular.

Kaç kişinin SGK’ya genel sağlık sigortası borcu olduğu kesin bilinmese de 9 milyon kişinin prim borçlu olduğu tahmin ediliyor. SGK’nın açıkladığı verilere göre bugün, 2 milyon kişi sağlık sigortası primlerini kendileri ödüyor, 6.1 milyon kişinin primlerini ise devlet karşılıyor.

BORÇLULAR NE YAPACAK

Peki, borcu olan 9 milyon kişi ne yapacak? Madde madde sıralayayım. SGK, prim borcu olanları bilgilendiriyor, hatta yasal işlem ve icra takibi başlatıyor. Ayrıca, genel sağlık sigortası prim borcu olup olmadığı ve ne kadar borçlu olunduğu e-Devletten öğrenilebiliyor. Bugün için genel sağlık sigortası için ödenecek prim tutarı aylık 600, yıllık da 7 bin 200 lira. Tabi bu kişilerin geçmiş döneme ait de prim borçları bulunuyor ki, öğrendiğim kadarıyla kimilerinin borcu 35-40 bin liraları geçiyor. Öncelikle bu borcun ödenmesi gerekiyor. Borç, e-Devlet üzerinden de ödenebiliyor. Yeri gelmişken belirteyim, yılın bitimine şurada iki ay kaldı, borcun bu iki ay içinde ödenmesi gerekiyor ki, 2025 yılına sarkarsa, yeni belirlenecek asgari ücretle birlikte sağlık prim borcu da ciddi artacak.

Yazının Devamını Oku

2025’te asgari ücret ne kadar olacak

23 Ekim 2024
Şirketler 2025 bilançolarını hazırlıyor, içine asgari ücretteki zam beklentisini de dahil ediyor. Buna göre işverenlerin beklentisi asgari ücrete yüzde 25 zam yapılması yönünde ki, bu da yaklaşık 21 bin 250 lira anlamına geliyor. Benim tahminim ise 2025’te asgari ücretin yüzde 45 civarında artacağı yönünde. Bu da 24 bin 650 liralara çıkması demek. Bunun üzerine refah payı gelir mi, onu da yılın sonunda hep birlikte göreceğiz.

Son günlerde en çok,  ‘2025’te asgari ücret sence ne kadar olacak, tahminin var mı?’ sorusuyla karşılaşıyorum. Okuyucu soruyor, alışveriş yaptığım esnaf soruyor, işadamı soruyor, sigortacılar soruyor. Sigortacılar ne alaka diyeceksiniz; asgari ücret arttıkça sigorta şirketlerinin ödedikleri hasarlar da arttığından asgari ücreti merak ediyorlar.

Sene sonu yaklaştıkça asgari ücret üzerine tahminler hem moda oldu hem de gelenek haline geldi. Biz de modaya uyalım. İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan asgari ücret tespit komisyonu ilk görüşmesine aralık ayı başında başlayacak. İkinci toplantı aralık ayının ortalarında olacak ve yılsonunda da 2025 yılı asgari ücret belirlenip, kamuoyu ile paylaşılacak. Her ne kadar sendikalar, “asgari ücreti şimdiden konuşmayalım, çarşı pazara zam geliyor” dese de; şu sıralar 2025 bütçelerini yapan şirketler, asgari ücret tahminlerine göre bütçelerini ayarlıyor.

2024’TE YÜZDE 49 ARTTI

2025 tahminini yaparken, şu bilgiyi de paylaşmak gerekiyor. Geçmiş yıllarda asgari ücret sene başında ve bir kere olarak belirlenirken, 2022’de ilk defa ocak ve temmuz olmak üzere iki defa belirlendi. Bu kapsamda 2022 yılında toplamda yüzde 80 oranında artış yapıldı. Yine 2022 yılında asgari ücret vergi dışı bırakıldı. 2023’te ise asgari ücrete yine iki kere zam yapıldı ve yıllık zam tutarı yüzde 88.70 oldu.

2024 başında ise asgari ücrete geçmiş yıllarda olduğu gibi bir kere zam yapılacağı açıklansa da hem işveren hem de işçi kesiminin temmuz ortasında asgari ücretin artırılacağı yönünde beklentisi vardı. Ama arttırılmadı, sene başında asgari ücret yüzde 49 artışla brüt 20 bin 2 lira, net 17 bin 2 lira olarak belirlendi.

İŞVERENİN BEKLENTİSİ YÜZDE 25

Yazının Devamını Oku

Paravan şirket kurup ihaleler için sahte kefalet senedi düzenliyorlar

21 Ekim 2024
Peşin peşin söyleyeyim, yazacaklarıma kimse ‘yok öyle değil, şöyle’ falan gibi itiraz etmesin, sahtecilikle ilgili tüm belgeler elimde.

Sadece benim elimde değil savcılıklarda da aynı belgeler var. Bir süredir sahte kefalet senetleri ile hem koca koca kurumlar hem devlet dolandırılıyor. İsimler bende saklı. Belirttiğim gibi konu zaten hukuka yansımış durumda. Önemli olan sahteciliğin boyutu ve nasıl yapıldığı.

Önce bilmeyenler için kefalet senedi nedir; kısaca anlatayım. Kefalet senedi bir başka adıyla da kefalet sigortası, başta kamu ihaleleri olmak üzere tüm ihalelerde bankaların vermiş oldukları teminat mektubu yerine geçiyor. Yani ihaleye girecek şirket ister bankadan teminat mektubu alıp verebiliyor, isterse de sigorta şirketinden kefalet senedi düzenletiyor. Peki, sorun nerede? Sorun, gerekli denetim olmadığı için kefalet senetlerinin dolandırıcıların rant kapısı haline gelmesi. Özellikle de son dönemde bu yolla yapılan sahtecilik büyük boyutlara ulaştı. Anlatınca anlayacaksınız,  akıllara zarar bir yöntem uygulanıyor.

ŞİRKETLERİN HEPSİ PARAVAN

Yerli, yabancı büyük ve tanınmış sigorta şirketlerinin birebir isimlerini kullanarak şirket kuruyorlar. Şirket isimlerinin ardına ‘kefalet sigorta A.Ş’yi ekliyorlar. İsimler birebir aynı, sadece altına küçük harflerle ‘kefalet sigorta A.Ş.’ yazıyor. Böyle kurulmuş 30’ün üzerinde şirket var. Hepsi de paravan şirket. Şirket kuruluşları yasal, kanunlar buna izin veriyor ama paravan. Şirketlerin çoğu yabancı kişiler –ki, bunların çoğu da Balkan vatandaşı- tarafından kuruluyor. Yine bildik sigorta şirketlerinin birebir isimlerini, hatta birebir logolarını basarak, sahte kefalet senedi düzenliyorlar. Bu senetleri de ihalelere girecek şirketlere veriyorlar ve şirketler bu kefalet senetleri ile ihaleye katılıyor, kimileri de kazanıyor.

SİGORTA ŞİRKETLERİNİN İSİMLERİ KULLANILIYOR

İhaleye katılacak şirketler, düzenlenen bu kefalet senetlerinin üzerindeki bildik, uluslararası sigorta şirketi isimlerini görüp, kanıyorlar mı, yoksa bankalardan teminat mektubu alamayacakları için bilerek mi sahte kefalet senedi düzenlettiriyorlar; o tarafı bilinmez. Elimde bu şekilde düzenlenmiş 35-40 tane sahte kefalet senedi var. Mesela bir tanesine baktım, paravan şirket tarafından vergi dairesine yönelik düzenlenmiş, 4 milyon 200 bin liralık ‘kesin kefalet senedi’ için; düzenlettiren inşaat şirketi 423.200 lira prim ödemiş. Sigorta şirketlerine sordum, prim tutarı bu mudur diye? 150 bin lira olduğunu öğrendim. Yani, bu inşaat şirketi, sigorta şirketine gitse, 4.2 milyonluk kefalet senedi düzenletse, ödeyeceği prim 150 bin lira. Sahte senede neden, 423 bin lira ödüyor? Benim aklıma iki şık geliyor. Ya bu işlerden bihaberler –ki, mümkün değil- ya da gerçek sigorta şirketine gitse, mali durumu yetersiz olacağı için kefalet senedi düzenletemeyecek, o durumda da ihaleye katılamayacak.

SAHTE SENETLER KAMUYA VERİLMİŞ

Olayın sahtekarlık boyutunu bir kenara bırakıyorum, sahte kefalet senedinin nelere yol açacağını anlatayım. Sahte senetle ihaleye giren şirket, ihaleyi kazanamazsa sorun yok; sahte belgeye bavul yüküyle para ödemiş olur, o kadar. Eğer sahte senetle şirket ihaleyi kazanırsa, işin o tarafı vahim. Gerçek sigorta şirketi ve gerçek kefalet senedi olsa; ihaleyi kazanan şirket, şartnamedeki taahhütlerini yerine getiremezse, ihaleyi düzenleyen şirket dönüp sigorta şirketinden kefalet senedinde yazan tutar neyse (mesela 4.2 milyon lira ise) onu tahsil edecek. Şirket paravan, kefalet senedi sahteyse; kimden, neyi tahsil edecek? Kefalet senedini düzenleten şirket dolandırıldığının farkında değilse daha da vahim. Durum o kadar ciddi boyutta ki, ihaleyi düzenleyen koca koca kurumlara, –bunların bazıları da kamu kurumu- verilmiş yüzlerce sahte kefalet senedi var. Mesela, benim elimdeki sahte senetlerin birkaçı Devlet Su İşleri (DSİ) ihalelerinde verilmiş.

Yazının Devamını Oku

2024’te emeklilik avantajı memurları kapsamıyor

17 Ekim 2024
Soru: 2024 yılında emeklilik dilekçesi vermenin, 2025’e göre maaş açısından daha avantajlı olacağını yazdınız. Yazınızda bu yıl içinde emekli olunursa, 2025 yılına göre yüzde 35 daha fazla emekli maaşı alacağınızı söylüyorsunuz. Bahsettiğiniz bu fark hangi iş kolu için geçerli? Benim gibi memur olarak çalışanlarda da böyle bir fark oluşacak mı? Tınaz K.

Cevap: Sorunuzda haklılık payı var, yazımda, yüzde 35’lik maaş farkının memuru mu, Bağ-Kur’luyu mu, SSK’lıyı mı ilgilendireceğini yazmayı atlamışım. 2024 sonuna kadar emekli olmak ile emekliliği 2025 yılına ertelemek arasında oluşacak maaş farkı sadece SSK ve Bağ-Kur statüsünde çalışanları ilgilendiriyor. Memurları ilgilendirmiyor. Nedenini de anlatayım. SSK ve Bağ-Kur emekli maaşları çalışanın; ödediği prim gün sayısı, aylık ortalama kazanç, enflasyon, büyüme hızı veya gelişme hızı, aylık bağlama oranı, gösterge rakamına göre hesaplanıyor. 5434 sayılı kanuna göre memur statüsünde çalışanların maaşları ise; derece ve kademe, ek gösterge, kıdem aylığı, memur maaş katsayısı, taban aylığı gibi kriterlere göre hesaplanıyor. Yani, memurların maaş hesaplaması ile işçi statüsünde çalışanların maaş hesaplaması çok farklı. Bu nedenle emekli maaşı açısından 2024’te emekli olmanın avantajı işçi ve Bağ-Kurluları ilgilendiriyor, memurları ilgilendirmiyor.

KAMU İŞÇİLERİ İÇİN 2024’TE EMEKLİLİK AVANTAJLI

Soru: Kamuda işçi olarak çalışıyorum. Emekliliği elde ettim. Biraz daha geç emekli olmayı düşünüyordum. 2024 yılında emekli olanların gelecek yıllarda emekli olanlardan daha fazla emekli maaşı alacaklarını duydum. Arkadaşlarım yılsonuna kadar emeklilik dilekçemi vermemi öneriyor. Neden maaş farkı olacağını anlamadım? Bu durumda ne zaman emeklilik dilekçesini vermeliyim? Kimileri de kamuda çalışan işçilerde böyle bir fark olmayacağını söylüyor. Muhittin G.

Cevap: 2024 yılı ile 2025 yılı emekli maaş farkının nedenlerine, ‘5 soruda emekli olacakların 2024-2025 maaş farkı’ başlıklı yazımda detaylı yazdım. Yeniden tekrarlamayayım. Özetlemek gerekirse, bu yılın sonuna kadar emekli olacakların maaş hesaplaması; yüzde 4.5’lik gelişme hızı, yüzde 64.77’lik enflasyon ve yüzde 86.16’lık zamma göre hesaplanacak. Bu durumda maaş yüksek olacak. 2025 yılında emekli olursanız yüzde 86.16’lık emekli maaş zammından yararlanamayacaksınız. Ayrıca enflasyonun ve büyüme hızının düşük olacağı tahmin ediliyor. Bu tahminlere göre de 2024 yılında emekli olacaklar ile 2025 yılında emekli olacaklar arasında maaş farkı yüzde 30 ila 36 arasında değişecek. Bu maaş farkı sizin gibi kamuda işçi olarak çalışanlarda da olacak. Kamu kurumları ile sermayesinin yüzde 50’sinden fazlası kamuya ait şirketlerde çalışan ve ücretlerini ayın 15’inde alanlar 14 Ocak 2025 tarihine kadar emeklilik dilekçesini verebilirler. Bu durumda 2024 yılında emekli olup, maaş farkından yararlanabilirsiniz.

2024 İLE 2025 ARASINDAKİ MAAŞ FARKI HESAPLAMASI

Soru: E-devlet üzerinden baktığımda ve hesaplattırdığımda emekli aylığım 11 bin 500 lira olarak görülüyor. Yazınızda 2024 yılında emekli olursam emekli maaşımın yüksek olacağını, 2025’te emekli olursam yüzde 30 daha düşük olacağını yazmışsınız. Bu hesabı neye göre yapıyorsunuz? Hesapladığımda yüzde 30 fark oluşmuyor. Meltem K.

Cevap: Bu sene ile gelecek sene arasındaki yüzde 30’luk emekli maaş farkını genel bir yüzdesel fark olarak belirttim. Enflasyona, büyüme hızına göre bu fark kişiden kişiye farklı olacaktır. Enflasyon ve büyüme hızı da tamamen tahminler üzerinedir. Şöyle anlatayım: Tahminlere göre gelişme hızı 2024 yılında yüzde 4 olacak, enflasyon tahminleri ise yüzde 38 ila yüzde 42 arasında değişiyor. Çok detaya girmeden ve 11.500 lira emekli maaşınız üzerinden kabaca hesap yapacak olursak; 2024 sonuna kadar emekli olursanız emekli maaşınız 19.100 lira olacak bunun üzerine ocak ayındaki yüzde 49.25’lik zam ve temmuz ayındaki yüzde 24.73’lik zam eklenecek, maaşınız 35 bin 500 liraya olacak. Eğer 2025 yılında emekli olursanız; yüzde 38 enflasyon tahminine göre emekli maaşınız 26 bin 500 TL olacak. Bu durumda fark yüzde 33 olacak. Enflasyon tahmini yüzde 42 olursa; maaşınız 27 bin 500 olacak ki, bu durumda fark yüzde 30 olacak. Bu maaş hesaplamaları enflasyon ve büyüme hızı tahminlerine göre kabaca yapılmış hesaplamalardır.

Yazının Devamını Oku