Noyan Doğan

Bu illerde çalışandan çok emekli var

11 Nisan 2025
Türkiye’nin beş ilinde emekli sayısı çalışan sayısını geçti. Eğer emekli sayısı son iki yılda olduğu gibi hızla artmaya devam ederse yakında beş ilde daha çalışandan çok emekli olacak. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre, 2024 yılında emeklilerinin çalışandan fazla olduğu iller Balıkesir, Giresun, Sinop, Zonguldak ve Bartın şeklinde sıralandı. En az emekliye sahip iller ise Şırnak, Şanlıurfa ve Mardin oldu.

SGK’nın açıkladığı 2024 yılı verilerine göre beş ilde çalışandan çok emekli yaşıyor. Ayrıca beş ilde de emekli sayısı neredeyse çalışan sayısına yakın. Son iki yıldaki gibi emekli sayısı artmaya devam ederse, beş ilde daha çalışandan çok emekli olacak. Detaya girmeden önce, 2024 yılı sosyal güvenlik kapsamının kısa bir özetini paylaşayım.

SGK’nın açıkladığı verilere göre, 2024 yılında, aktif sigortalı sayısı 25.6 milyon oldu. Bunun; 18.8 milyonu işçi statüsünde (4/A), 3 milyonu Bağ-Kur’lu, 3.6 milyonu da memur statüsünde çalışanlardan oluşuyor. Geri kalanı da çırak, stajyer ve tarımda çalışanlardan oluşuyor. Geçen sene, sosyal güvenlik sisteminden yaşlılık, ölüm, malullük, iş göremezlik gelirinden oluşan pasif sigortalı sayısı ise 16.6 milyon kişi olarak gerçekleşti. Bu pasif sigortalılar arasında 12 milyonu da emekli maaşı alanlar.

2024’te, aktif çalışanlar ve pasif sigortalılarla birlikte 76.8 milyon kişi sosyal sigorta kapsamına girerken, sigortalı nüfus oranı yüzde 90 oldu. Sadece 2024 yılında emekli olan 724 bin 479 kişiye emekli aylığı bağlandı. 2023 yılında ise 2.3 milyon kişi emekli oldu ki, bunların çok büyük kısmı EYT’den emekli olanlar. Böylece son iki senede 2.9 milyon kişi emekli olarak, emekli maaşı almaya başladı.

İLK SIRADA ZONGULDAK VAR

SGK, 2024 yılında illere göre aktif çalışanlar ile sistemden aylık alanları da (pasif sigortalı ya da bunlara emekli de diyebiliriz) açıkladı. Baktığımızda, beş ilde aktiften çok pasif sigortalı bulunuyor. Bunlar hangi iller? Balıkesir’de 361.2 bin aktif çalışana karşılık 368.4 bin kişi aylık alıyor. Bir diğer il, Giresun. Giresun’da, 109 bin aktif çalışan bulunurken, emekli sayısı 120 binin üzerinde. Giresun’da nüfusun yüzde 24’ü çalışıyor, yüzde 27’si ise sosyal güvenlik sisteminden aylık alıyor.

Sinop’ta ise 54 bin 520 çalışana karşılık, 65 bin 514 emekli bulunuyor. Sinop’un nüfusuna oranladığımızda yüzde 29’a yakını emekli. Bir başka il Zonguldak. Zonguldak’ta, 149 bin 500 bin aktif sigortalı bulunuyor, pasif sigortalı sayısı ise 180 bin 865 kişi. Zonguldak’ta nüfusun yüzde 31’i emekli. Bartın’da ise 52 bin 313 aktif sigortalıya karşın 57 bin 600 pasif sigortalı bulunuyor. Bartın’ın nüfusuna göre de yüzde 28’i emekli.

Yazının Devamını Oku

Emekli olan çift maaş alamayacak

9 Nisan 2025
Soru: 1987 doğumluyum, 2009 yılının Ağustos ayında ilk kez sigortalı olarak bir otomotiv şirketinde işe başladım. Halen aynı işyerinde çalışıyorum. Birinci sorum, ne zaman emekli olabiliyorum? İkincisi, emekli olduğumda çalışmaya devam edemeyeceğim konuşuluyor. Bugün emekliler çalışıyor ve emekli aylığı alırken çalıştığı şirketten de maaş alabiliyor. Ben emekli olduğumda neden iki maaş alamayacağım? Bu söylenenler yanlış bilgi mi? Turan T.

Cevap: 7.200 prim günü doldurup, 60 yaşında emekli olabileceksiniz. Bu durumda emekliliğine 38 yıl var. 2008 tarihinde çıkan yasa ile emeklilik yaşı kademeli olarak yükseltildi, prim gün sayısı işçi statüsünde çalışanlar için 7200 güne çıkartıldı. 1 Ekim 2008 tarihten sonra ilk kez sigortalı olanlar, emeklilikleri gelip de emekli maaşları bağlandıklarında, Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) ödeyerek çalışamayacaklar. Çalışmaları halinde emekli maaşları kesilecek. 1 Ekim 2008 tarihinden sonra sigorta girişi olanlar emekli olup da çalışmaya devam ettiklerinde, hem emekli maaşı hem de çalıştığı işyerinden maaş alamayacak. Sizin durumunuzda 38 yıl sonra emekli olduğunuzda ya çalışmayıp sadece emekli maaşı alacaksınız ya da çalışıp sadece çalıştığınız işyerinden maaş alacaksınız.

ASGARİ ÜCRET DESTEĞİNDEN YARARLANAMAZSINIZ

Soru: Konfeksiyon atölyem var. 2021 yılında ortak bir arkadaşla kurmuştu. 2024 yılına kadar asgari ücret desteğinden yararlandık. Geçen sene yanımızda 18 kişi çalışıyordu. Sene sonunda ikisi kendi isteği ile işten ayrıldı, ikisi de emekli oldu, işten çıktı. 14 kişi kaldı. Yerine yeni kişiler almadık. Bu durumda bu yıl asgari ücret desteğinden yararlanmayacak mıyız? Önümüzdeki günlerde emekli bir çalışan ile anlaştık, işe alacağız. Alacağımız kişi için destek verilecek mi? Fevzi G.

Cevap: 2025 yılında da asgari ücret desteğinden yararlanabilmek için 2024’ün ocak-aralık döneminde SGK’ya bildirilen sigortalı sayısının altına düşülmemesi gerekiyor. Geçen sene 18 kişi bildirmişsiniz, bu sene ise çalışan sayısı 14’e düşmüş. Bu durumda asgari ücret desteği alamazsınız. İşe yeni alacağınız kişi için de destekten yararlanamayacaksınız, çünkü uzun vadeli sigorta kollarına tabi, yaşlılık, ölüm sigortası ve malullük primi ödenen çalışanlar için asgari ücret desteği veriliyor. Emekli çalışanlar için asgari ücret desteği verilmiyor.

ASKERLİK BORÇLANMASI EMEKLİLİĞİ ERKENE ÇEKMEZ

Soru: 1996-1997 arasında askerlik yaptım. 2003 yılında 4/A’lı olarak işe girdim. 2006 yılında ise memurluğa geçtim. Askerlik borçlanması yaparak, sigorta başlangıç tarihini öne çekip, emekli olabiliyor muyum? Nusret S

Cevap: Ekim 2008 tarihinden sonra ilk defa memur statüsünde sigortalı olunmasına karşın, bu tarihten önce SSK, Bağ-Kur ve özel sandık kapsamında sigortalılığı olanların, sigortalılık başlangıç tarihinden önceki sürelerine yönelik yapacakları askerlik, öğrencilik, yurtdışı gibi hizmet borçlanmaları geçerli sayılacak. Borçlandıkları süreler emeklilik hesabında dikkate alınacak ve sigorta başlangıç tarihleri borçlandıkları süre kadar öne çekilecek. Ancak düzenleme 2008 tarihinden sonra memur olanları ilgilendirdiğinden bu imkandan yararlanamazsınız ve askerlik borçlanmanız sigorta başlangıç tarihine öne çekmez.

ENGELLİ EMEKLİLİĞİ ŞARTLARI DEĞİŞTİ YENİDEN BAŞVURMALISINIZ

Yazının Devamını Oku

Özel sağlık sigortalarına yeni düzenleme

7 Nisan 2025
Özel sağlık sigortalarında değişikliğe gidiliyor.

Önce bir durum tespiti yapayım, ardından sağlık sigortalarında hangi değişikliklerin planlandığına değineyim. Toplam özel sağlık sigortalı sayısı 7.9 milyon. Bunun 5.2 milyonu SGK ile anlaşmalı hastanelerde geçen ve SGK’nın ödediğinin üstünü tamamlayan tamamlayıcı sağlık, 2.7 milyonu da özel sağlık sigortalısından oluşuyor. Özel sağlık sigortası kapsamına giren nüfusu hesaba kattığımızda, kabaca her 10.3 kişi özel sağlık sigortalı diyebiliriz. Özellikle son birkaç yılda özel sağlık sigortalı sayısında ciddi artış yaşanıyor.

Şunu da belirtmekte fayda var, tüketicilerin en çok şikayet ettiği sigortaların başında da sağlık geliyor. Birinci neden yüksek prim artışları. Sigorta süresi içinde çıkan rahatsızlıkların şirketler tarafından kapsam dışı bırakılması ve sigortanın yenileme sürelerindeki farklılık da diğer şikayet konuları. İşin ilginç tarafı, bu kadar yoğun eleştirilere rağmen şikayet edenler, sigorta yaptırmaya devam ettiği gibi sisteme yeni yeni kişiler de giriyor.

FİYATTA DEĞİŞİKLİK OLACAK MI?

Şimdi gelelim sağlık sigortasında planlanan değişikliklere. Bu şikayetlerin bir kısmını Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK), değerlendirmeye alarak, özel sağlık sigortasının şartlarında değişiklikler yapmaya hazırlanıyor. Hemen belirteyim, bu değişiklikler fiyat artışlarına yönelik değil. Biliyorum ki, tüketiciler, artan fiyatlara müdahale edilmesi yönünde şikayetlerini ilgili kurumlara çokça iletiyorlar ama böyle bir müdahale olmaz. Çünkü sağlık sigortası zorunlu bir sigorta değil ve fiyatlar sigorta şirketleri tarafından, hastanelerle yaptıkları anlaşmalara göre belirleniyor.

Peki, neler değişecek? İşin çok tekniğine girmeden anlatayım. Bugün uygulanmakta olan özel sağlık sigortalarında, bir ‘bekleme süresi’ bir de ‘ömür boyu yenileme garantisi’ var. Şirketten şirkete değişmekle birlikte bekleme süresi, özel sağlık sigortasında 1 yıldır. Bu süreler genellikle hemen ortaya çıkmayan hastalıkların takibi için konulur. Bu süre içinde bir rahatsızlık ortaya çıkarsa, sigorta şirketi isterse sigortayı yenilemeyebilir, isterse primi artırabilir, hastalığı kapsam dışı tutabilir. Ömür boyu yenileme garantisinde süre ise, yine şirketten şirkete değişmekle birlikte ortalama 3 yıldır. Ömür boyu yenileme garantisi verildikten sonra hastalıklar için teminat kapsamı sigorta şirketi tarafından daraltılamaz, limitler azaltılamaz, fahiş fiyat artışlarına (yaştan dolayı fiyat artışı) gidilemez.

YAŞ SINIRI 65’E ÇIKIYOR

Yapılacak düzenleme ile yeni sağlık sigortası yaptıracak kişi için sadece ilk yıl bekleme süresi uygulanacak, sonrasında bekleme süresi olmayacak. Sigorta şirketi, yeni sigorta yaptıracak bir kişiye 65 yaşını doldurması kaydıyla ömür boyu yenileme garantisi verecek. Ömür boyu yenileme garantisi verilebilmesi için sigortalının aynı sağlık planı ile 3 yıl sigortalı olması da gerekiyor. Sigorta şirketleri, sigortalının geçmiş sağlık durumunu gözeterek, varsa riskli hastalıklarına yönelik özel şartlar belirleyebilecek, hastalık ek primi veya limitler uygulayabilecek; ancak sigortalıya ömür boyu yenileme garantisi vermekten kaçamayacak. Sigortalı, bir kere ömür boyu yenileme garantisi almışsa ve sonrasında sigortasını yenilemezse 5 yıla kadar ömür boyu yenilemesi ortadan kalkmayacak; 5 yıl içinde yeniden sağlık poliçesi yaptırırsa ömür boyu yenileme garantisi baki olacak.

Sağlık sigortasında yapılması öngörülen temel değişiklikler böyle. Görünen o ki, yeni düzenleme bu haliyle uygulamaya girdiğinde artık sağlık sigortasında bekleme süresi falan olmayacak, sigortalılara ömür boyu yöneleme verilecek. Değişiklikler üzerinde SEDDK ve sigortacılar çalışıyorlar. Önümüzdeki günlerde durum netleşecek.

Yazının Devamını Oku

Trafik kazalarında tedavi giderleri nereden karşılanıyor?

3 Nisan 2025
Önce, bir okuyucudan gelen soruyu paylaşayım.

 

Okuyucum, başından geçenleri anlatıp, “Trafik kazalarında tedavi giderleri neden trafik sigortasından karşılanmıyor? Sigorta şirketine başvuruyoruz, biz sorumlu değiliz diyor. Bazıları tedavi sürecindeki giderleri sigorta şirketi ödüyor, dava açın diyor. Hangisi doğru” diye soruyor. Belirli dönemlerde bu ve benzeri soruları okuyuculardan alıyorum. Her bayramda olduğu gibi bu tatilde de ölümlü ve yaralanmalı yüzlerce kaza yaşandı. Muhtemelen, önümüzdeki günlerde okuyuculardan bu şekilde sorular gelecektir. Şimdiden konuya açıklık getireyim.

Sorunun cevabı net: Trafik kazalarında tedavi masrafları artık trafik sigortasından karşılanmıyor, SGK ödüyor. Konuyu açayım. Doğru, 2011 yılına kadar trafik kazalarında tedavi giderleri, trafik sigortası kapsamında sigorta şirketleri tarafından karşılanıyordu. 2011’de yapılan düzenleme ile trafik kazalarında tüm tedavi masraflarını SGK karşılamaya başladı. Bu işin kanuni dayanağını da paylaşayım. Aynen şöyle yazıyor: Kaza nedeniyle mağdur olan kişinin tedavisine başlanmasından itibaren sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan protez organ bedelleri de dahil bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile kaza nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler SGK’nın sorumluluğunda olup, sigorta şirketlerinin sorumluluğu sona ermiştir.

SİGORTA ŞİRKETİNİN SORUMLULUĞU YOK

O dönem, yapılan düzenleme ile de sigorta şirketlerine topladıkları trafik sigortası primlerinden yüzde 10 payı SGK’ya aktarma zorunluluğu da getirildi. Böylece sigortacıların trafik kazalarındaki tedavi masraflarını ödeme sorumluluğu ortadan kalktı. Nereye kadar? Kaza geçiren kişi, sürekli sakat kalana kadar. Bu durumda, trafik sigortasından sakatlık tazminatı ödeniyor. Mesela, sadece 2024 yılında, sigorta sektörü, trafik kazalarında tedavi masraflarını karşılaması için SGK’ya 16 milyar TL aktardı.

15 yıldır trafik kazalarında uygulama böyle. Trafik kazası geçirdiniz, özel ya da kamu fark etmez, yakındaki hastanenin aciline gittiğinizde, yoğun bakımda tedavi masraflarını SGK karşılıyor. Yoğun bakım sonrasında ya tedaviye kamu hastanesinde devam ederseniz hiçbir masraf ödemezsiniz ya da SGK ile anlaşmalı özel hastaneye gidersiniz, bu durumda SGK Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) üzerinden ödeme yaptığından hastane fark ücreti talep eder. Bu ücreti de kendiniz ödersiniz.

SGK SUT ÜZERİNDEN ÖDEME YAPIYOR

Yazının Devamını Oku

8 soruda bayram tatilinde çalışan hakları

27 Mart 2025
Üç günlük Ramazan Bayramı tatili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklama ile 9 güne çıkartıldı. Ancak bu süre tüm çalışanları kapsamıyor. Peki, idari izinden kimler yararlanacak, özel sektör çalışanları da idari izinli olacak mı, bayramda çalışanlara ne kadar ücret ödenecek? İşte, tüm merak edilenler.

Üç günlük Ramazan Bayramı tatili, 9 güne çıkarıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün yaptığı açıklamada, “Kamu çalışanlarımız için bayramı takip eden 3 günlük süreyi idari izin kapsamına aldık. Böylece milletimiz toplamda 9 günlük bir tatil yapma imkanına kavuşacak” diyerek, Ramazan Bayramı tatilinin 9 güne çıkarıldığını duyurdu. Ancak bu süre tüm çalışanlar için geçerli değil. Peki, idari izinden kimler yararlanacak, özel sektör çalışanları da idari izinli olacak mı, bayramlarda çalışmak zorunlu mu, çalışanların bayram tatillerinde ücretlendirmesi nasıl oluyor, çalışanlara ne kadar ücret ödenecek? İşte, tüm merak edilenler.

1. Çalışanın izin süreleri nelerdir?

Çalışanın, işe başladığı tarihten itibaren bir yıl çalışmış olması kaydıyla yıllık izin hakkı doğuyor. Bu durumda aynı işyerinde 1 yıldan 5 yıla kadar çalışanlar 14 gün, 5 yıldan 15 yıla kadar çalışanlar 20 gün, 15 yıldan daha fazla çalışanlar ise 26 gün izin kullanabilir. Madenlerde çalışanlar, bu sürelerin üzerine 4 gün daha ekleyerek, izin yaparlar. İzin süreleri iş sözleşmesine ve toplu iş sözleşmelerine göre de değişebilir.

2. Bayram tatili izin süresine sayılır mı?
İzin süresine denk gelen bayram ve hafta tatili ile genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz.

3. İdari izin kimleri kapsıyor, özel sektörde çalışan idari izinli sayılıyor mu?

İdari izin sadece kamu kurumlarında çalışanları ilgilendiriyor, özel sektör çalışanlarını kapsamıyor. Memurlar, devlet dairelerinde çalışanlar, belediye çalışanları 2 Nisan Çarşamba, 3 Nisan Perşembe ve 4 Nisan Cuma günleri idari izinli sayılacaklar. Böylece memurlar 9 günlük tatil yapma fırsatını elde edecek. Özel sektör çalışanları ise 29 Mart yarım gün olmak üzere, 30 Mart, 31 Mart ve1 Nisan tarihlerinde izinli olacaklar. Özel sektör çalışanları için bayram tatili 29 Mart günü öğlen başlayacak ve 1 Nisan Salı günü son bulacak.

4. Özel sektörde idari izin uygulanabilir mi?

Yazının Devamını Oku

Trafik sigortasından değer kaybı tazminatı alacaklara tavsiyeler

24 Mart 2025
Son günlerde sigorta şirketi yöneticilerinden değer kaybı tazminatı ile ilgili çokça şikayet duyar oldum.

Öyle ki, ‘Artık canımızdan bezdirdi, çok yüklü tazminatlar ödüyoruz, üstelik bu paralar vatandaşın cebine de gitmiyor, kimse de bir şey yapmıyor, şu işi bir araştırıp, gündeme getirsen’ diyecek boyuta gelmişler. Nedir, değer kaybı tazminatı? Kaza sonrası kusursuz olup da hasar gören araçlarda oluşan değer kaybı, trafik sigortasından karşılanıyor. Buna değer kaybı tazminatı deniyor ve sigorta şirketleri onarım gören araçlara değer kaybı tazminatı ödüyor.

Konuyu detaylı araştırdım ve vardığım sonuç, değer kaybı tazminatı ilginç bir konu ve işin sorumlusu ve ilgili tarafı da yok. İlginç bir konu, çünkü sigorta şirketleri primini almadıkları bir tazminatı ödüyor. İlginç bir konu, çünkü tazminatın standart bir hesaplama yöntemi yok, herkes kafasına göre tazminat hesaplıyor. Geçmişte standart bir hesaplama yöntemi varmış ama yargı iptal etmiş. O günden bu güne kadar da kimse yeni bir hesaplama yöntemi yapalım, bunu da kanuna koyalım, falan dememiş. İlginç bir konu, çünkü sigorta şirketi ile vatandaş değer kaybı tazminatında bir türlü anlaşamıyor. Anlaşamadığı için de tazminat dosyaları hukuka yansıyor; vatandaş ya mahkemelere ya da Sigorta Tahkim Komisyonu’na gidiyor.

MAHKEMELERİN YÜKÜNÜ ARTIRIYOR

Bu ilginçlikler silsilesi nedeniyle de sigorta şirketlerinin trafik sigortasında açıkladıkları zararın (2024’te 35 milyar TL ile tarihin en yüksek zararını açıkladılar) içinde değer kaybı tazminatının ciddi payı bulunuyor ve bundan ötürü de şirketler trafik sigortasını tavandan satıyor, bu da vatandaşın trafik sigortasına yüksek bedel ödemesine neden oluyor.

Mesela, sadece 2024 yılında, sigorta şirketi ile anlaşamayan 615 bin 111 kişi Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurmuş. Bunun 579 bine yakını sadece trafik sigortasından kaynaklı anlaşmazlık ki, bu da komisyona başvuruların yüzde 94’ünün trafik sigortası kaynaklı olduğunu gösteriyor. Bu 579 binin de yüzde 57’si, 327 binden fazlası, değer kaybı tazminatı ile ilgili başvurular. Bir o kadar da vatandaşın mahkemelere gittiğini varsaysak, sadece bir senede değer kaybından kaynaklı 655 bine yakın uyuşmazlığın hukuka yansıdığı ortaya çıkıyor. Kaba bir hesapla, araç başına sigorta şirketleri 20 bin lira ödeseler, sadece bir yılda 13 milyar lira değer kaybı için tazminat ödeniyor demektir ki, rakam bunun iki üç katı.

TAZMİNATINIZI ARACILARA KAPTIRMAYIN

Şimdi gelelim, işin daha ilginç tarafına. Öğrendiğime göre, hukuka yansıyan değer kaybı tazminatının vatandaşa da hiçbir faydası yok. Yani, daha fazla tazminat almak için hukuka gidiliyor, ama sonuçta daha fazla tazminat alınamıyor ama sigorta şirketleri daha fazla ödüyor. Nasıl mı oluyor? Adına ister hasar aracısı deyin, ister tazminat aracısı; ortalarda, elleri kolları her yere uzanan bazı örgütlenmiş yapılar var. Hemen hemen aracı hasar gören tüm araç sahiplerine ulaşıp, ‘bize vekalet verin daha fazla tazminat alalım’ diyerek, vatandaştan vekaletleri topluyorlar. Önce sigorta şirketine başvuruyorlar –ki, değer kaybı tazminatında önce sigorta şirketine başvurmak zorunlu- tazminat adı altında kaç lira gelirse gelsin, vatandaşa sormadan, hemen hukuk yoluna başvuruyorlar. Sonrası malum; vekalet ücreti, masraflar falan derken, bir de üzerine fazladan aldıkları tazminatı cebe indiriyorlar. Vatandaşa ise ya üç kuruş veriyorlar ya da hiç vermiyorlar.

VATANDAŞ NE YAPMALI?

Yazının Devamını Oku

Asgari ücret desteğinin şartları belli oldu

20 Mart 2025
SGK, hangi şirketlerin asgari ücret desteğinden nasıl yararlanacağını genelgeyle açıkladı. Burada önemli olan nokta şu; 2025 öncesinde kurulan şirketler ile 2025 ve sonrasında kurulanlar açısından bu destek farklı uygulanacak. İşte madde madde asgari ücret desteğinin detayları...

SGK, yayımladığı genelge ile 2025 yılında uygulanacak asgari ücret desteğinin şartlarını belirledi. 2024 yılında günlük 23.33 lira, aylık 700 lira olan asgari ücret desteği, 2025 yılında günlük 33.33, aylık 1.000 liraya çıkartıldı. SGK, hangi şirketlerin, destekten, nasıl yararlanacağını genelgeyle açıkladı.

Dikkat edilecek husus ise, asgari ücret desteğinin, 2025 yılı öncesi kurulan işletmeler ile 2025 yılında kurulan işletmeler açısından farklı uygulanacağı. Asgari ücret desteğinden yararlanma koşullarını madde madde sıralayayım.

* 2024 yılında prime esas kazancı 1.000 lira, toplu iş sözleşmesi uygulanan özel sektör işyerlerinde prime esas kazancı 2.000 lira ve linyit, taşkömürü çıkarılan işyerlerinde ise prime esas kazancı 2.667 lira ve altında olan işçi sayısı kadar 2025 yılında asgari ücret desteği verilecek.

BU DETAYA DİKKAT!

* 2025 yılında kurulan işyerleri içinse çalıştırılan tüm sigortalılar için günlük 33.33 liralık, aylık 1.000 liralık asgari ücret desteği verilecek. 2025 yılında kurulan işletmeler için, 2024’teki 1.000 liralık prime esas kazanç tutarı şartı aranmayacak, tüm sigortalıların prim ödeme gün sayıları asgari ücret desteği hesaplamasında esas alınacak.

* İşverenler, uzun vadeli sigorta kollarına tabi, yani yaşlılık, ölüm sigortası ve malullük primi ödenen çalışanlar için asgari ücret desteğinden yararlanabilecek. Emekli çalışanlar için asgari ücret desteği verilmeyecek.

* 2025 yılında da asgari ücret desteğinden yararlanabilmek için 2024’ün ocak-aralık döneminde bildirilen sigortalı sayısının altına düşülmemesi gerekiyor. Örneğin, geçen yıl 100 işçi çalıştırıyorsanız, bu yıl destekten yararlanabilmek için çalışan sayısının 100’ün altına düşmemesi gerekiyor.

* Bir işletmenin kapatılarak başka bir ad veya unvanda açılması ya da şirketler arasında istihdamın kaydırılması durumunda asgari ücret desteğinden yararlanılamayacak. Eğer yararlanılmışsa da gecikme cezası ile birlikte geri alınacak.

Yazının Devamını Oku

Sahte sigortalılar dikkat... Bunları yaparsanız aylığınız kesilir emekliliğiniz iptal edilir

19 Mart 2025
SGK, yetim maaşı için hileli boşananları takibe alınca ‘sahte sigortalılar’ yeniden gündeme geldi. Sadece sahte boşanmalar değil, çalışmadığı halde bir tanıdığının yanında kendini sigortalı gösterenler, hamilelik döneminde sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek ve doğum öncesi ile sonrasında iş göremezlik ödeneğinden faydalanmak için çalışıyormuş gibi yapanlar, hepsi büyük risk altında. Her yıl 80-100 bin arasında sahte sigortalı yakalayan SGK, suiistimalleri önleme konusunda kararlı. Peki SGK bu durumları nasıl tespit ediyor, hangi cezaları uyguluyor? İşte sahte sigortalılık hakkında tüm bilinmesi gerekenler...

Son günlerde okuyuculardan SGK’nın emekli ve dul maaşlarını kestiği ve yasal işlem başlattığı yönünde çokça soru alıyorum. Soruların kaynağı, geçtiğimiz günlerde, SGK’nın hileli boşanmaları takibe aldığı ve bu yola başvuranlar hakkında yasal işlem başlattığına yönelik çıkan haberler. Kimi okuyucular, SGK’nın bu durumları nasıl tespit ettiğini, kimileri uygulamanın yasal dayanağını merak ediyor. Kimileri de, SGK’nın hangi durumlarda emekli maaşını kestiğini soruyor.

Aslında tüm bunlar, SGK’nın, özellikle son yıllarda sahte sigortalılığa karşı yürüttüğü mücadelenin bir parçası. Ne demek sahte sigortalılık? Sadece, babadan dul maaşı için anlaşmalı boşanmalar yok. Tek tek sayayım. Bir tanıdığının yanında çalışmadığı halde kendini sigortalı göstermek, hamilelik döneminde sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek ve doğum öncesi ile sonrasında iş göremezlik ödeneğinden faydalanmak için bir yerde kendini çalışıyor göstermek sahte sigortalılıktan sayılıyor.

Benzer şekilde sağlık hizmetinden yararlanmak için sigortalı gözükmek, Bağ-Kurlu olup da daha yüksek emekli maaşı alabilmek için kendini başka şirkette SSK’lı göstermek, ölen babadan maaş alabilmek için boşanıp birlikte yaşamaya devam etmek, protez giderlerini SGK’dan alabilmek için kendini sigortalı göstermek de sigortada sahtecilik anlamına geliyor. Bir de bu sahteciliği organize etmek için kurulan paravan şirketler var.

YILDA 100 BİN SAHTE SİGORTALI TESPİT EDİLİYOR

Mesela geçen sene 2 bin 114 sahte işyeri, 94 bin sahte sigortalı, babadan emekli maaşı için boşandığı eşiyle birlikte yaşayan 3 bin kişi; SGK tarafından tespit edilmiş. Bunlar sadece 2024 yılına ait olanlar. Son beş sene içinde 600 binin üzerinde sahte sigortalı tespit edilmiş. Ortalama her yıl 80-100 bin arasında sahte sigortalı ve 2 bine yakın sahte işyeri tespit ediliyor. Bunlar tespit edilenler; bunu üzerine tespit edilemeyenleri ekleyin, sigortada sahteciliğin ne boyutlarda olduğu ortaya çıkar. Öyle ki, sosyal güvenlikte bu tür suiistimalleri önlemek amacıyla geçtiğimiz senelerde Sahte Sigortalılık ve Sahte İşyeri Takip Platformu bile kuruldu.

EŞ, DOST, AKRABA İHBAR EDİYOR

Hazır yeri gelmişken okuyucuların bu konuda merak ettiği birkaç soruya da açıklık getireyim. Babadan yetim maaşı almak için eşten boşanıp, beraber oturmaya devam edilirse; SGK, maaşı keser mi? Keser; çünkü kanun, ana-babadan yetim aylığı alan kızların eski kocalarıyla beraber yaşamaya devam etmesi halinde aylıklarının kesileceğini söylüyor. Eski kocayla değil de başka bir erkekle aynı evde yaşanırsa aylık kesilmiyor. SGK, bu durumları nasıl tespit ediyor? Okuyucular bu sorunun cevabını da merak ediyor. Açıkçası, bu iş ihbar ile yürüyor. Genelde de eş, dost, akraba ihbar ediyor.

Yazının Devamını Oku