Orada okuyanlar, işlerine geldiği zaman öbür okuldakileri arkadaş, işlerine gelmediği zaman da rakip olarak görürlerdi. Onlardan birinde ben okudum. Aradan yıllar geçti, o okullar daha da büyüdü, başka başka yerlere taşındı.
Şehirde kalan, kurtarıcım oldu ve yıllar sonra oğlumu oraya yazdırdım. Ama kendi okuluma veremediğim için de içimde hafif bir burukluk vardı.
Ne var ki yaz okulu fırsatı bana eski okulumla irtibat şansı tanımış oldu. Sinan’ı beş hafta boyunca okulumun yaz okuluna gönderdim.
Sadece Sinan’ı değil, okulundan beş arkadaşını da taktırdım peşine. Böylece aynı okuldan beş kafadar, beş haftayı daha beraber geçirdiler...
Ben yaz okullarını hiçbir zaman annelerin normal yaşantısını sürdürmek için çocukları hapsettiği bir yer olarak görmedim. Kimileri bütün kış okula giden bu çocukların, yazın da aynı şekilde sürünmesine karşı. Ama ben en azından bir süre farklı konseptlerdeki okullara gitmeleri gerektiğine inanıyorum.
Öbür türlü ne olacak? Sabah 11.00’e kadar uyuyacak, gece de o saatte yatacak. Bütün gün ekran karşısında olacak. Sıcakta boğulacak... Oysa orada spor yapıyorlar, oynuyorlar, azıyorlar.
YÜZME TAMAM, SIRA BİSİKLETTE
Yine de çocuktan çocuğa fark var. Sinan’a sorduğumda "Az spor yapıyoruz" diyor, arkadaşı Derin fazla spordan şikayetçi. Hepsi sabah erken kalkmaktan mutsuzdu. Hoş, dönem bitti, şimdi alıştılar, yine erken kalkıyorlar.
Ne olursa olsun, benim için çok önemli bir şeyi hallettiler: Yüzme işini...
Sinan artık kolluksuz yüzebiliyor. Daha da önemlisi Sinan da, arkadaşı Derin de, daha önce yüzlerini suya değdirmemek için ellerinden gelen çabayı gösterirken, artık cumburlop suya atlayabiliyorlar. Kafalar sürekli suyun içinde. Ben de, yüzme öğretme gerginliğini yaşamamış bir anne olarak mutlu mutlu dolanıyorum.
Son gün yüzme gösterisi yaptılar ve madalya aldılar. Yahu 11 senemi verdim bu okula, bir madalyam olmadı... Oğlan beş hafta gitti, altın madalya ile döndü! Şimdi geriye bisiklete binme işi kaldı. Bunu öğretme işi de bende olamayacak çünkü ben bisiklete binmesini bilmiyorum! Bu vesileyle, bunu da babaya pas ediyorum.
Evet, şimdi birkaç haftalık yaz okulları araştırması içindeyim. Bu sefer çok erken kalkmadan ve çok yorulmadan birkaç hafta geçirelim diyorum. Neyse, ben işteyim, oğlan tepemde. Derdi benim bilgisayarımda oyun oynamak. İzninizle yazımı burada kesiyorum.
Ege suda doğduOğlu Osman Nejat’ı suda doğurmak üzere doğumhaneye giren Nurgül Yeşilçay sonunda doğum masasına yattı ama bir anne adayının yolunu açmış oldu. Sanatçının bir röportajında nerede suda doğum yapabileceğini öğrenenve suda doğun yapan Gülistan Artır anlattı.
Suda doğurma kararını nasıl verdiniz? - Hamileliğimin ilk aylarında internette yaptığım araştırmalar sırasında suda doğumla tanışıp böyle doğurma kararı aldım. Bu öyle bir histi ki, sanki doğurmamın başka yolu yokmuş gibi gelmişti bana o zaman. Tabii suyla aramın çok iyi olması da bu yöntemi bana daha da benimsetmiş olabilir. Tüm bunlar bir yana, bebeğimin dünyaya sağlıklı gelmesi doğum şeklinden çok daha önemliydi. Suda doğum yapabileceğim bir hastane arayışına girdim ama maalesef İstanbul’da bulamadım. Zaten o zamanki doktorum da bulamayacağımı söylemişti ve evde suda doğuma ikna edebileceğim kimse yoktu. Ta ki Nurgül Yeşilçay’ın röportajını okuyana kadar. Çünkü o da suda doğurmayı planlıyordu. Hemen yazıda ismi geçen Johns Hopkins Anadolu Sağlık Merkezi doktoru İbrahim Sözen ile görüştüm.
Doktorunuz ve aileniz bu kararınızı nasıl karşıladı? - İlk doktorum desteklemedi. Ama başta eşim olmak üzere ailem bana bu tür konularda güvenir. Başta garipsediler ama bu karar çok kişiseldi, dolayısıyla kimsenin olaya ne gözle baktığı önemli değildi benim için.
Suda doğum öncesi özel bir hazırlık yapmak gerekiyor mu? - Hayır. Sadece vücudumu hazırlamak için yüzmeye gittim ve çok yürüyüş yaptım. Doğum, Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nde gerçekleşti. Evde doğum yapmama yardımcı bir doktor ya da ebebulabilseydim evde de doğurabilirdim.
Doğum öncesini anlatır mısınız?- Sabaha karşı doğumun başladığını gösteren işaret gelince çok heyecanlandım. Arkasından suyum geldi. Ama doğuma daha saatler olduğunu bildiğim için hiç panik yapmadım. Doktorumu arayıp durumu bildirdim. Ağrı o evrede çok hafifti. Bu şekilde saatler geçti. Hastaneye eşim ve annemlerle birlikte vardığımızda saat 16.00 civarıydı ve rahim ağzında dört santimlik açılma olmuştu bile. Ama suya girmek için 5-6 santim olmasını beklemek gerekiyor, zira su fazla rahatlatarak doğumu yavaşlatabiliyor. Ayakta geçirdiğim iki saatlik sürede oldukça hızlı sayılabilecek şekilde 2.5 santim daha açılma gerçekleşti ve eşimle beraber havuza girdik. Bu sırada bebeğimizin kalp atışları benim düzenli olarak monitöre bağlanmamla kontrol ediliyordu.
SUYA DOĞAN BEBEK AĞLAMIYOR
Ve doğum anı?
- Rahim ağzı açıklığı saat 20.00’ye doğru 10 cm. olmuştu. Bu gerçekten hızlı. Ikınma devresi çok kısa sürdü. Beş-on dakika içinde oğlum suyun içine doğdu. Doktorum oğlumu sudan çıkarıp göğsüme koydu. Suda doğan bebeklere özgü olarak ağlamıyordu. Lacivert gözlerini açmış, beni inceliyordu. Bakışları kesinlikle bilinçliydi ve sanki beni hemen tanımıştı. Bense şaşkınlıktan kalakalmıştım, eşim ve annemlerse sevinçten ağlıyorlardı. Bu, hastanede bir ilk olduğu için doğum odası epey kalabalıktı.
Ağrılarınız nasıldı? Çünkü suyun ağrı kesici olduğunu söylüyorlar.
- Ağrı suda da çok yoğundu, en şiddetli olduğu süreyi suda geçirdim. Ama su gerçekten ağrıyı hafifletiyor, dışarı çıkmak istemiyorsunuz. Sudan çıkıp monitöre bağlandığım anlar işkence gibi gelmişti. Su, kasları gevşetiyor, ağrıyı hafifletiyor ve yerçekimini azaltarak hareket özgürlüğü sağlıyor. Kullanılan suyun hiçbir özelliği yok, yıkandığımız su. İçine mikrop kırıcı herhangi bir şey konmuyor. Ama havuz kesinlikle steril oluyor.
Tekrar doğuracak olsanız?..
- Yine suda doğururum ama bu defa bir arkadaşımın da yaptığı gibi, evde ve ebeyle yapmayı tercih ederim. Bunun için deneyimli bir ebeyi ve havuzu yurtdışından getirtmeyi düşünüyorum, maliyeti neredeyse hastaneyle aynı.
NASIL GERÇEKLEŞİYOR? Normal doğuma alternatif olan suda doğum, 37-38 derecedeki suyla dolu bir havuz veya küvette, uzman doktorlar eşliğinde gerçekleştiriliyor. Doğum başladıktan sonra, bebeğin aktivite ve annenin tansiyon ölçümleri yapılıyor. Hiçbir ilaç ve suni ağrı kesici kullanılmadan gerçekleşen doğumun ardından anne, kanama kontrolü yapmak için sudan çıkarılarak doğum masasına alınıyor.
AVANTAJLARIIlık su, vücudu rahatlatan endorfin hormonunun salgılanmasını kolaylaştırdığı için doğum gerilimi azalıyor. Su anneye daha rahat hareket etme imkanı sağlıyor. Anne rahmi ile su arasında fazla ortam farkı olmadığı için bebek şoka uğramıyor ve hayata daha yumuşak bir geçiş yapmış oluyor. Doğum kanalı yaralanmalarının ve doğum sonrası kanamanın az olması, doğum ağrılarının anne tarafından daha az hissedilmesi nedeniyle ağrı kesici ilaç kullanılmaması da anne için avantaj.
DEZAVANTAJLARI
Az da olsa, bebeğin boğulması söz konusu olabilir. Bebeği dışarı çıkartırken göbek kordonunda hızlı veya fazla çekilmeye bağlı olarak kopmalar görülebilir. Bebeğin su yutması durumunda kandaki tuz oranı düşebilir ve beyin fonksiyonlarında bozulmaya neden olabilir. Bu nedenle suya tuz eklenmesi öneriliyor. Ayrıca, havuzda uzun süre kalma sonucunda annenin ateşi yükselebilir. Bu artış, cilde olan kan akışının artmasına ve rahme giden kanın azalmasına neden olabilir. Annenin vücut ısısındaki artışla birlikte bebek kalp atışlarında ve metabolizmasında da artış olur. Bu durum bebekte oksijenlenmenin bozulmasına neden olabilir ve bunun uzaması, beyin fonksiyonlarını bozabilir.
Dr. İbrahim Sözen
AMAÇ, SAĞLIKLI DOĞUM
Kişisel olarak tercihim ağrısız, epidural anesteziyle normal doğumu teşvik etmek. Sezaryeni ise gerekli durumlarda yapmak. Suda doğumu normal doğumu teşvik eden anlayışın bir parçası olarak görmek mümkün. Suda doğumun en çok desteklenebilecek yönü, doğumun 1. evresi dediğimiz, rahim ağzı açıklığının sıfır santimden tam açıklık olarak kabul edilen 10 cm.’ye geldiği ve doğum sancılarının yoğun olarak yaşandığı dönemde ağrıları azaltabilecek bir etkiye sahip olabilmesi. Sıcak suyun bu etkisi, bilinen ve bilimsel olarak da açıklanabilen bir olgu. Ancak 2. evre dediğimiz ve bebeğin ıkınarak doğum kanalından çıkartılması olarak özetlenebilecek devrede bu ağrı azaltıcı etkinin olup olmayacağı tartışmalı. Suda doğmanın bebekte yaratabileceği olumlu etki konusunda ise sadece kişisel gözlemler var. Bu nedenlerle suda doğum deyince, doğum sancılarını ve rahmin açılma bölümünü suyun içinde geçirmeyi doğru buluyorum. Doğumun 2. evresini suda geçirmeyi tıbben önermek yerine, bunu anne ve babanın kişisel kararı olması gerektiğini düşünüyorum. Suda doğumun tam teşekküllü hastanelerde, sürekli doktor gözetiminde yapılması gerekiyor. Bebeğin kalp atışlarının monitörle izlenmesi vazgeçilmez bir koşul. Nihayetinde amaç, suda bebek doğurmak değil, sağlıklı bir bebek doğurmak.