Vayy be, şu baskete bak!

En son spor salonuna gidip canlı canlı basketbol maçı seyrettiğimde, maçlar 20’şer dakikalık 2 devre halinde oynanıyordu. Cumartesi günleri liseli kızlar olarak önemli bir etkinlikti maça gitmek.

Ve ben yaklaşık 25 sene sonra bir basketbol maçına gittim. Hem de Roma’da...Hem de normal şartlarda rakibim olan Fenerbahçe Ülker’in maçına. Euroleague Basketball turnuvasında Fenerbahçe Ülker’i, Lottomatica Roma maçında desteklemek için ta Roma’lara kadar gittik. Esasen biraz utanmadım değil. Ülker alıyor insanları yüzlerce kilometre taşıyor da, biz burnumuzun ucundaki yerlere gidip izlemiyoruz şu maçları. Evet, neden basket maçlarına gitmiyoruz!Neden gerçekten takımlarımızı burada da desteklemiyoruz. Üstelik seyretmek o kadar zevkli ki...Eve geldiğimde eşime anlatırken "Bütün maç boyunca dua ettim" dedim. "Neden, Fener kazansın diye mi?" diye sordu. "Hayır ya, oğlumu da böyle maçlarda izleyeyim diye" dedim. Sonra oğluma da anlatmaya başladım maçı. Ve ona da dedim: "Bütün maç boyunca dua ettim...""Neden? Fener kaybetsin diye mi!" diye sordu (bu arada baba-oğul arasındaki zıtlığa da ayrıca dikkatinizi çekerim)."Yok canım! Senin de maçlarını böyle izlemek için..." dedim. "Ben basketçi oldum zaten" dedi. Ve benden cevap: "Evet, tabii ki. Biliyorum zaten. O yüzden sana anlatıyorum. Neler yaşayacağını bil diye. Ben zaten karar aldım. Sen bana "Anne, artık gelme, arkadaşlara ayıp oluyor" diyene kadar bütün maçlarını izlemeye geleceğim!"Gerçekten bazen kendi yaptıklarıma gülüyorum. Kendimi bir filmde izlesem kesin o anne tipini eleştirirdim. Çocuğuna istediği için ciddi ciddi baskı uygulayan anneler var. Bir de benim gibi bu işi çaktırmadan yaptığını sananlar. Gizli baskı, manevi sömürü yöntemi ile! Çocukları da böyle havaya sokuyoruz işte. Ama kendimi de haksız görmüyorum. Benim ne hobim var ne de bir şey. Spor da yapmadım hiç. Oysa ne uygun bir fiziğim vardı spor için. Ahh ahhh... Artık yok tabii! Veteran bile olamıyoruz! Müzik aleti çalmasını bilmem, şarkı söyleyemem. Resim de çizemem, perspektiften anlamam. Allahtan sinemaya meraklıyım da sanatı sonuncusundan yakaladım. "Ama sen yazıyorsun" diyebilirsiniz. O işim. Konumuzun dışında kalıyor. Annemle babamı bundan sorumlu tutmuyorum. O zamanlar çocuklar böyle yönlendirilmiyordu. Bu kadar cazip seçenekler yoktu. Zaten ben de maymun iştahlıydım. Her hafta bir şey isterdim. Dolayısı ile hiçbirinde bir adım öteye gidemezdim. Oysa şimdi çocuklar için durum böyle değil. Maymun iştahı devam ediyor olsa da, yapabilecekleri pek çok şey var. Ayrıca biz anneler de onlara çeşitli alternatifler sunarak hoşlarına gidecek, onları heyecanlandıracak noktaları yakalamak, daha da önemlisi, benim yaptığım gibi onları teşvik etmek, heyecanlandırmak durumundayız. İşte benim yaptığım bu...Vayyy be! Şu baskete bak! O ne goldü öyle! Ayyy bu resmi sen mi yaptıııınnnn...Ne güzel çaldın gitarı öyle... Bana bi beste yapsana...İnanın başkasından duyup da garip bulduğunuz bu cümleler çocuklarınız için çok önemli. Yönlendirin hobileri olsunİnsanların zevk için uğraştığı, bu uğraşı esnasında kendini fiziksel, zihinsel, sosyal, duygusal olarak geliştirdiği, öğrendiği ve mutlu olduğu aktiviteler hobi olarak tanımlanıyor. Her insana göre değişen hobinin kişisel gelişime katkısı büyük. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Sevil Usanmaz, çocukları sosyal aktivitelere yönlendirmenin önemini anlattı.Küçük çocuklar zamanlarının büyük bölümünü oyun oynayarak geçirir. Oyun onların en büyük mutluluk kaynağıdır ve oyunla öğrenirler. Oyun ve oyuncaklar fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimlerinde en önemli yeri tutar, oyunla sosyalleşirler. Gelişim dönemlerine ve yaşlarına uygun seçilecek oyuncakların yararı, bilinen bir gerçek. Çocuklarda oyun oynamak hobidir diyebiliriz. Defalarca aynı oyuncakla aynı biçimde oynayabilirler.Çocuklara hobi kazandırmak ilk çocukluk döneminde başlar yavaşça ilerler. Teşvik edici, destekleyici olmak, onları iyi gözleyerek ve yeteneklerini tanıyarak sevdikleri, hoşlanabilecekleri önerilerde bulunmak, hatta model olmak gerekir. Hobileri olan arkadaş gruplarına dahil etmek, grup oyunlarına ve sporlarına yönlendirmek, sanat aktivitelerine katmak, proje gruplarına yönlendirmek hobi edinmelerini ve bunları geliştirmelerini sağlar. Çocuklarımızı yaptıkları işler, uğraşlar, edindikleri hobiler için daima takdir ve teşvik edelim ki, öğrenme istekleri kalıcı olsun. Ancak bu konuda zorlamamak, kendi seçimini yapmasına izin vermek gerekir. Çünkü zorla edinilen hobi mutluluk vermediği için zihinsel, duygusal, fiziksel, sosyal anlamda çocuğa bir şey katmaz. Kazanım sağlamadığından da bir süre sonra bırakılır. Oyun ve hobi seçiminde çocuğun yaşı da önemli bir kriterdir.Altı aylıktan küçük: Ses, şekil ve renklere karşı duyarlıdır, hareketli oyuncaklar dikkatini çeker ve neşelendirir. Ses çıkaran renkli objeler ve çıngırak, bu dönemin vazgeçilmez oyuncaklarıdır. Oturmaya başladığı yedinci aydan itibaren, çocuk uzanabildiğini yakalamaya ve her şeyi ağzına götürmeye çalışır. En çok hoşlandığı şeyler bir elinden diğerine kolayca geçirebildiği renkli halkalar, avuçlayabildiği plastik küpler, bozulmayan yumuşak bebek ve hayvancıklardır. Böylece yakalama ve dokunma duyusu gelişir. Tutunarak ayağa kalkabildiğinde ise eline geçen her şeyi yere atmaktan zevk alır. Zıplayan, yere düşünce ses çıkaran oyuncaklarla mutlu olur. Büyüklü küçüklü renkli toplar, iç içe geçebilen kutular bu dönemin oyuncaklarıdır.Yürümeye başladığında: Üstüne binip oturabileceği büyük, hayvan türü oyuncakları, küçük sandık, sepet ve tabureleri seçer. Koltuklara tırmanıp dolapların içine saklanabilir, annesinin, onu sesinden bulacağını öğrenebilir.İki yaşında: Parçalara ayırmak, kutuyu doldurup boşaltmak, kule ve köprü yapmaktan zevk alan çocuğun ilgisini çeken diğer oyuncaklar arasında mutfak eşyaları, farklı boyutlardaki plastik parçalar, oyuncak telefon, saçları ve elbiseleri olan bebekler ve arabalar yer alır. İtmeli ve çekmeli oyuncaklar, kova-kürek ilgi çekicidir. Elini kullanmayı ve dikkat etmeyi öğrenir.Üç yaşında: Üç tekerlekli bisiklet en sevilen oyuncaktır. Bacakları gelişirken el ve ayaklarını birlikte kullanmayı öğrenir ve yön duygusu oluşur. Yaratıcılığını geliştiren tahta - plastik bloklar, kum, oyun hamuru el becerisini ve hayallerini gerçekleştirmesini, oyun parkları sosyalleşmenin başlamasını sağlar. 4-6 yaş: Fantezi kurmaya ve keşfetmeye yönelik (evcilik, okul oyunları ile bebekler, mutfak ve doktor muayene aletleri), dil gelişimine katkısı olan (piyano, ağız mızıkası, trampet, müzik ve öykü kasetleri ile kuklalar, resimli renkli hikaye kitapları ), aritmetiğe hazırlayan (resim ve sayı eşleme oyunları; domino, kızma birader ve sayı kartları) en uygun oyuncaklar. Açık hava oyunları, drama oyunları sosyal ilişkilerin düzenlenmesini sağlar.7-8 yaş: Toplumsal gelişim ve işbirliği ile ilgili (top, seksek, dama, minyatür arabalar, saklambaç), bilişsel ve algısal becerilerin gelişmesini sağlayan (maketler, yap-boz) ve yaratıcı-estetik duygusunu geliştiren (parmak boyası, kağıt hamuru, karakalem-suluboya ya da pastel boyalarla resimler, oyun hamurları, sessiz sinema) oyunlar uygun olur. 9-11 yaşları arasında: Karmaşık masa üstü oyunları, satranç ve video oyunları sorun çözme yeteneklerini, küçük parçalı, karmaşık yap-boz oyunları, üç boyutlu model uçaklar, uzaktan kumandalı araçlar, kumaş boyama, ağaç işleme ve akvaryum bakımı ince hareket becerilerini ve sözcük türetme, monopol, tenis, ping-pong, basketbol, yüzme stratejik yeteneklerini geliştirir.12 yaşın üzerinde: Soyut düşünme ve akıl yürütmeye yönelik oyun ve oyuncaklar (basit mikroskop ya da teleskop, kimya ya da elektronik setleri vb) ile bağımsız yaşam becerileri kazanmaya yönelik (yürüyüş, bisiklet, spor grupları ve kamplar) oyun ve oyuncaklar önerilir. Seçtiği hobi geleceğini de belirlerÇocuklar oyunlar sayesinde daha sonra yeteneklerine ve zevklerine göre, hoşlandıkları ve mutlu oldukları hobileri seçerler ve bu durum onların meslek, arkadaş, iş seçimlerine yansır ve kendileri için mutlu oldukları zamanlar yaratmalarına, bir ha
Yazarın Tüm Yazıları