Kendi çocuklarımız için ne kadar güzel şeyler istiyoruz ve bunlar için elimizden geleni yapıyoruz. En iyi okuldan en iyi yoğurda kadar araştırmadığımız, didiklemediğimiz detay bırakmıyoruz. Ama dışarıdaki çocuklar için ne kadar hassasız, sık sık bunu düşünmeye başladım bu aralar.
Anne olduktan sonra ben de sanırım diğer bütün anneler gibi özellikle sokakta ya da televizyonda aciz durumda bir çocuk gördüğümde içim parçalanıyor. Bu yaşta niye bu kadar fark var diye üzülmeden edemiyorum. Nihayetinde hepsi ufacık çocuklar...
Kimi zaman kanalı değiştirerek ya da kafamızı başka bir yöne çevirerek kurtulmaya çalışıyoruz bu ağır görüntülerden...
Kimi zaman acımadan, kimi zaman da prensipten bir şeyler yapmaya çalışıyoruz onlar için.
Belki güvensizliğimizden belki de tembelliğimizden daha yakınımızda bulunan çocuklara birebir yardımı tercih ediyoruz. Ne de olsa verdiğimizin nereye gittiğini görüyoruz!!!
İşte şimdi ben bir şeyler daha yapmanızı hatırlatmak için bu yazıyı yazıyorum.
Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Güldal Akşit’in himayesinde başlatılan ve tüm Türkiye’deki sokak çocuklarına yardımcı olmak için hazırlanan yeni bir proje için...
Umut Çocukları Derneği Başkanı Yusuf Ahmet Kulca sayesinde ‘sokak çocukları’ (ki onlara sokakta yaşayan çocuklar desek daha doğru olur) gerçeğiyle karşılaştık. Bir tarafımız onlara üzüldü, bir tarafımız onları pek çok suçtan sorumlu tuttu.
Onların hataları da var bu suçlamalarda, onlara maledilen de... Ama bir nokta da var ki hiçbir zaman onlara gereken yardımın yapılabilmesi için sağlam imkanlar sağlanamadı.
Bu çocuklar için her ay gereken para bir türlü toparlanamadığı için büyük gelişmeler de katedilemiyor. Pek çok rehabilitasyon, mesleki eğitim çalışmaları yarım kalıyor.
Oysa bir anne olarak alacağımız bir tişört ya da bir alet onlara yardımcı olacak paranın kazanılmasında katkıda bulunacak.
‘Ailem olsun’ adı verilen bu proje için pek çok farklı firma bir araya geldi. İlk destek veren firmalar olan Arzu Kaprol’un özel olarak tasarladığı tişörtlerin gelirleri tamamen bu fona ayrılacak. Ayrıca Philips’in monitör, cep telefonu, televizyon, ses sistemleri gibi bazı ürünlerinin satışından kazanılan paranın bir kısmı da bu fona ayrıldı.
Arzu Kaprol’un tişörtleri şu anda ailempuan.com internet sitesinde ve tasarımcının Nişantaşı’ndaki kendi mağazasında satılmakta ama gönüllü olan bütün mağazalara dağıtımı amaçlanıyor.
Ayrıca organizasyon daha pek çok firmanın da kendilerine katılması için çağrıda bulunuyor.
Projenin sahibi olan ailem.com yönetim kurulu başkanı Gonca Karakaş, pek çok firmanın da bu projeye katılabileceklerini söylüyor ve onları davet ediyor. Ne kadar firma, o kadar ürün, o kadar satış demek ne de olsa...
Bebeğiniz 3 aylık
Hareket eden insanlar ona ilginç geleceği için takip etmeye başlar. Yüzleri incelemek çok hoşuna gider, abartılı mimiklere bayılır.
Onunla konuşmanız, yaptığınız her şeyi anlatmanız, ona yeni şeyler göstermeniz hem onu oyalamak için hem de gelişmesi için çok faydalıdır.
Artık her şeyi eline, oradan da ağzına götürmeye başlayan bebek her seferinde de yeni bir objeyi tercih edebilir. Çünkü nesnelerin dokusu ve tadı ilgisini çeker.
Pastel renkler ona çamur gibi görünür ama canlı renkler iyice dikkatini çeker. Parlak kırmızı, sarı, mavi, yeşil, mor gibi renklerde oyuncaklar, rengarenk desenli objeler en favori oyuncakları arasındadır.
Hareket ve duruşları rahatlamaya başlar. Destekle yarı oturur durumda kalabilir. Kafasını daha iyi tutabilir, karın üzeri yattığında kafasını kaldırabilir.
Gece 10 saat civarı uyur. Bebeğinizin gece uykuya iyi dalması için gündüz uykularını daha düzenli ayarlamanız gerekebilir.
Yakınlarını tanımaya başlar, kolayca güler, yüz ifadesi ve çıkardığı sesler güçlenir. Seslere yine sesler çıkararak karşılık verir.
Anne ve babasının dikkatini çekmeye çalışır. Elleri artık açık durmaya başlar ve elleriyle yüzünü keşfetmeye çalışır. Konuşmayı diğer seslerden ayırır ve konuşma amaçlı sesler çıkarır.
Tükürüklerle balon yapmaya başlarsa şaşırmayın.
Parmakları çok ilgisini çeker ve onların hareketlerini gözlemler.
Onu yıkarken, giydirirken ona vücudunu anlatın. Hangi uzvun ne olduğunu, ne işe yaradığını basit dille söyleyin.
Kısa ninniler, yumuşak tonlarda anlatılan masallar, şarkılı oyunlar çok hoşlarına gider.
Masum kareler
‘Bir an bütün bir yaşamı saklar içinde’ sloganı ile başlattığı Türkiye’nin ilk konsept bebek fotoğrafları projesiyle tanınan fotoğraf sanatçısı Zerin Kültüral sergi açıyor. İki yıldır devam eden projesinde ortaya çıkan eserlerini
23 Nisan’da İstanbul Mothercare Şaşkınbakkal mağazasında sergileyecek. Bu proje 2.5 ay süreyle İstanbul’daki diğer mağazalarda yer alacak.
Çöp terbiyesi yuvadan başlıyor
Okullarda artık çocuklar geri dönüşüm ve çevre konusunda da bilgilendiriliyorlar. Zeynep Mutlu Vakfı Nişantaşı Şubesi Kemer Kids Anaokulu’da bu alışkanlığı kazandırmak için çocuklar kendi elleriyle kağıt, cam ve tetrapak atıkları poşetleri hazırladı. Ve çöplerini bu ayrıştırma içinde atmayı öğrendiler. Daha sonra öğretmenleri atık malzemelerin ayrıştırıldığı toplama merkezine gezi düzenledi. Kadıköy Geri Dönüşüm Merkezi’ne yapılan gezide evden getirdikleri geri dönüşüme uygun malzemeleri işleme soktular. Yürüyen bandın üzerine bırakılan atıkları eldivenli görevliler ayrıştırıp kutulara atıyorlardı. Metaller ise büyük bir mıknatısa yapışıyordu. Ayrıştırılan malzemelerin pres yapılıp Gebze’deki fabrikaya götürüldüğünü öğrenen çocuklar preslenmiş teneke kutuların aldığı şekli görünce inanamadılar. Artık çöp konusunda çok daha hassaslar...
ANNEMİN KÖŞESİ
Tam zamanında
Arada bir bu hayatta kimlerden neler öğrendiğimi düşünürüm. Kim bana neyi öğretti, bana ne kazandırdı diye. Mesela ortaokul edebiyat öğretmenim Şenay Hanım deyince kitap okumak ve iyi kompozisyon yazmak gelir aklıma.
Annemi düşündüğüm zaman da ‘zamanlama’ gelir. Gerçekten de bana her zaman verdiği nasihatler doğrultusunda ya da kendi hayatındaki tavırlarında zamanlamanın önemini hep görmüşümdür. ‘Birisinden bir şey isterken, birisine bir şey söylerken, izin alırken ya da sorarken bütün iş zamanlamadadır’ der annem.
Öğrettiği şeylerden biri de bir gerginlik, kavga ya da tartışma sırasında konuşmadan önce içinden üçe kadar saymaktır.
Özellikle sorunlu zamanlarda işe yarayan bir durumdur bu. Eğer bunu daha önce bilseydim lise arkadaşımın suratının ortasına tokadı geçirmeden kendimi tutabilirdim sanırım.
Ne var ki, annem doğru söylemiş ki, o zamandan beri kimseyi dövmedim!!!