İki hafta önce ‘Kim daha anne; Ebru Şallı mı, Aliye mi’ diye sormuştuk. Kelebek okurları ise, bu tartışmaya kendi görüşleriyle katıldı. Bu hafta, bu sayfa sizin...
Etrafta vıcık vıcık anneler var
Yazınızı okudum ve size katıldığımı belirtmek için yazıyorum. Bence annelik çocuğuna körü körüne bağlı olmak değildir. Benim annem de bize çok bağlıydı ve üzerimize çok düştü. Şimdi 52 yaşında ve çok yorgun. Yılların getirdiği, birikmiş bir yorgunluk var. Halinden memnun, ama yıpranmadan dolayı bazı sağlık sorunları yaşıyor. Ben, annem gibi bir anne değilim. Çocuğumu kendi haline bırakıyor, serbest büyümesine izin veriyorum. Bana bağlı değil ve müthiş bir özgüvene sahip. Bunu ben değil kendi arkadaşlarım gözlemlemiş.
Zaten hiçbir zaman vıcık vıcık anne-çocuk ilişkisine tahammül edememişimdir. Çocuklarına saçma sapan eğitimler verip, etrafa gösteriş yapmaya çalışan annelerden de nefret ederim. Çocukların üzerinden kendilerini tatmine kalkıyorlar. Bir anne illa çocukları için perişan olmamalıdır. Fakat benim rahatlığım çevreden tepki alıyor. Kızım 8 aylıkken onu anneme bırakarak, 10 gün tatile gittiğim zaman çok ayıplanmıştım. Bizim hakkımız yok mu biraz nefes almaya? Çocuk sahibi olunca her şeyden vazgeçmeli miyiz? Bence de hayatım çocuktan önce geliyor. n Hilal Aydın
Anne değilim ama...
Öncelikle belirtmeliyim ki, 2,5 yıllık evliyim ama henüz anne değilim. Eşimle güzel bir ilişkim var. Planlarım içinde anne olmak var mı? Evet. Açıkçası annelik ve babalık tartışmasından çok ebeveyn olmak ve çocuğa yaklaşım önemli. CNBC-E’de ‘I am Sam’ filmini izledim. Ebeveyn olsun olmasın herkese izlemesini tavsiye ederim.
Toplum olarak çocuğu niçin yaptığını henüz anlayabilmiş değiliz. Bu ülkede, kimi zaman zorunluluktan, kimi zaman sağlıklı olduğumuzu göstermek, kimi zaman da evliliği kurtarmak için çocuk yapılıyor.
Anneliğin nasıl olması gerektiği hususunda ahkam kesmeyeceğim çünkü bilmiyorum. Ama neden çocuk yaptığını bilen bir insanın nasıl ebeveyn olunması gerektiğini de bileceğini düşünüyorum.
Eşin çocuktan önce gelmesi meselesinin de büyütüldüğüne inanıyorum. Benim baktığım yerden ikisini ayırt etmek pek mümkün değil gibi görünüyor. Eş ve çocuk, birbirlerinden ayrılamayacak kavramlar. Zira çocuklar büyüyüp hayatınızdan çıktığında eşiniz yanınızda olmalı.
En doğrusu günümüzde insanlar neden evlendiklerini bir kez daha gözden geçirmeli. Bunu yaptığımız anda anneliğin de eş olmanın da ölçüsünün kendimiz olduğunu görürüz. n Armağan Erdogan
Her kadın kocasına aşık değildir
Öncelikle konumuzun Aliye karakteriyle ne ilgisi olduğunu anlayamadım. Aliye dizisini izlediniz mi sahiden? Kadının çocuklarını aramak yerine depresyona girmeyi tercih ettiğini, aynı şehirde yaşayıp onları aramadığını yazmışsınız. Sanki siz bu konuyu yazacak bir şey bulamamışsınız da, laf olsun diye ele almışsınız gibi hissettim ben. Sanki başka bir şeye sinirlenmişsiniz de, hırsınızı başkalarından çıkarmaya çalışıyormuşsunuz gibi...
Siz ne kadar annesiniz diyerek Ebru Şallı’yı eleştiren insanlara tepki göstermişsiniz. Bence bu sözleriniz çocuklarını her şeyden daha fazla seven annelere bir hakaret olmuş. Belki de tüm kadınlar eşlerine aşık değillerdir. Farklı bir şey söylediği için onu savunarak, kendinizin de farklı olacağınızı hissettiniz sanırım. Çok yersiz ve saçma bir yazı olmuş. n Esra Acar
Şallı’nın oğlu çok şanslı
Ebru Şallı tartışmasında en güzel cevabı Pakize Suda verdi. Kelimesi kelimesine katılıyorum. (Siz de çok güzel yazmışsınız. Özellikle fedakar ve bedbaht anne Aliye ile karşılaştırma yaparak. Fakat yine de yazınızda, eleştiri ve biraz hafife alma sezdim ben. Eleştirecek bir taraf bulamıyorum, aksine Ebru Hanım’ı tebrik ediyorum)
Ebru Şallı’nın (eğer söylediklerinde içtense), hem eşi hem de çocuğu çok şanslı. İnsan çocuğunu tabii ki çok sever, her şeyden sakınır ama hayat sadece ondan ibaret değil ki! Bebek doğurmak, çocuk büyütmek, onu hayatımızın en üst varlığı ve yegane amacı, hedefi haline getirmemiz demek olmamalı...
Biz Türkiye’de fazla baskıcı, sahiplenici, her şeye karışan aile moduyla, bireysel özgürlüğü olmayan, sonrasında isyankar olan gençler yetiştiriyoruz. Anneler de bebekleri olduktan sonra tüm ilgilerini onlara verip, eşlerini ve kendilerini ihmal ediyor. Bir süre sonra evliliğin tek anlamı ‘çocuklar’ luyor. Aşk, cinsellik, romantizm, fiziksel güzellik yok oluyor. Evlerinde mutsuz, sorumluluktan omuzları çökmüş insanlar dolaşıyor. Oysa evlilik önem istiyor. Eşler arasında gizli bir bağ kurulmasını gerektiriyor.
Birbirine hálá aşık, sevgi dolu anne-babaya sahip olacağı için küçük Beren çok şanslı. Keşke her çift, evlendikten sonra böyle aşık olmaya devam edebilse. Zaten mutlu bir aile içinde çocuk da sağlıklı, mutlu, sevgi dolu büyür. n Yelda Başkaya
En iyi yaptığım iş annelik
Anneliğin kıstasının başkalarının söyledikleri olmadığı görüşünüze ben de katılıyorum. Ancak Ebru Hanım’ın da enteresan ve alışılmadık bir annelik tarzı yarattığını söylemeden edemeyeceğim doğrusu.
Bana herkes ‘Çok iyi annesin’ der, ayrıldığım eşim bile. Ama oğlum ‘Anneciğim sen dünyanın en iyi annesisin, çünkü beni dinliyorsun, benimle oynuyorsun, beni güldürüyorsun, ne olur 100 yaşına kadar yaşa’ dediğinde; üstelik bunu 7 yaşının verdiği naiflikle ve sürekli tekrarladığında diyorum ki ‘Hayatta en iyi yaptığım iş annelik, ben iyi bir anneyim.’ n Işıl Gürler
NOT: Yeni yılda annelik serüveninizi dilediğiniz gibi yaşayın. Çocuklarınızla birlikte mutlu bir yıl dileğiyle...
Bu tartışma burada bitmez
Ünlü manken Ebru Şallı’nın başlattığı tartışma üç haftadır sürüyor. Konu annelik ve çocuk olunca, bu tartışma burada bitmez.