Sinan'ın nekahet dönemi

Geniz eti sorununun ne kadar çok ailenin canını sıktığını, geçen haftaki yazıma gelen mailler vasıtasıyla anlamış durumdayım. Bu konu hakkında daha detaylı bir haber hazırlamam gerektiğine inanıyor ve bir an önce çalışmalara başlıyorum.

Bu hafta da çok şükür ki sağ-salim atlattığımız ameliyat sonrası dönemden bahsetmeyi uygun buldum. Çünkü pek çok kişinin soruları da gelişmelerle ilgili...

İşin tıbbi kısmında, bir hafta boyunca uygulanması gereken medikal tedavi, yemek ve banyo yasakları gibi detaylar var. Bu, bir hafta boyunca okula ya da yuvaya göndermeyi uygun bulmadığınız çocuğunuzla birlikte evdesiniz demek. Eh, madem yemek yasağı da var; gönlü hoş olsun diye ne yapıyorsunuz: ŞIMARTIYORSUNUZ!!!

Yaaa, anlatabildim mi şu anda içinde bulunduğum durumu?

O hafta bitti ama benimkinin her kapıya gelene; ‘‘Bana ne getirdin?’’ diye sorması, en ufak bir negatif yanıtta numaradan geçirdiği ağlama krizleri, yemek öğünlerindeki düzensizlik bitmedi.

Evet, bıkar sandım ama dondurmadan bıkmadı. Süt, üstüne meyve suyu, sonra yumurta, ardından yoğurt, hemen ardından ice-tea, öbür elinde (uygun bulmadığım, hep sakladığım ama kaçacak yer kalmadığında da sulandırarak verdiğim) kola... Hepsi 3 dakika içinde bitiyor.

Bu küçücük mide nasıl dayanıyor anlamıyorum. Sabah kahvaltısında sosis bile istedi. Onu bırakın, yanına mayonezle ketçap istedi ya! Ameliyat sonrası ya, aman aksilenmesin diye yaptım mecburen. Hazırlarken benim midem kalktı sabah sabah...

Ve tabii geçmiş olsun hediyeleri... Bana da çocukken olduğum ameliyat sonrasında gelen bir hediyeyi, oyuncak buzdolabını hálá hatırlarım. Annemlerin arkadaşı Sarika ve Hayati getirmişti bana onu. Şimdi böyle güzel bir hatıranız varken, çocuğa gelen hediyeleri de kısıtlayamıyorsunuz. Maksat, tatlı anıları olsun!!!

Uykularını, kábuslarını, daha da toleranslı karşılıyorsunuz: ‘‘Narkoz aldı canım, tabii bünyesi etkilenir el kadar çocuğun!!!’’

Başlıyorsunuz kavgalara... Bu aralar suratıma yapıştırdığı ani şaplakları düzeltmekle uğraşıyorum. (Beklenenlere karşı hazırlıklı olabiliyorum da ani olanlar fena...) O bana vuruyor, ben ona... (Suratına değil tabii!)

Başlıyoruz iki çocuk gibi birbirimize girişmeye. O bana küsüyor, ben ona... Anne olmam gereken zamanda olamıyorum, çocukluğum tutuyor. Yani içimdeki çocuk meydana çıkıyor! (Pek sevilir bu vahim laf da!) Ama inanın, ciddi dalaşıyoruz. Annem falan, kriz geçiriyor hálimize.

Zaten bu şımarıklıkların ve kaprislerin çoğu nedense annelere yapılır. Gerçi bizimki şu aralar babasını, dedesini ve anneannesini de katarak bu sınırı iyice genişletmiş durumda ya neyse...

Aldım elime kitabı: Çocuk Eğitiminde A'dan Z'ye Pozitif Disiplin. Hayat Yayınları. Sayfa sayısı, sıkı durun: 536... Ne yani, kolay mı sandınız çocuğu disipline etmeyi? Başladım ilgili bölümleri okumaya... Oku babam oku... Bir şeyler öğrendik tabii. Yarın uygulama başlıyor. Bakalım, göreceğiz...


Hem kurnaz hem haylaz


Ona asla söylemeyin: ‘‘Sana bir sürprizim var!’’

Ona hep söyleyin: ‘‘Mükemmel olmuş...’’

Ona hediye alırken: Kahramanlık masalları içeren VCD ya da kitaplar... Sürat yapabilen, uzaktan kumandalı ve kesinlikle son model oyuncak ya da maket arabalar...Spor malzemeleri...

Kızlar için pembe, kırmızı, sarı gibi canlı renklerde kıyafetler...


Koç bebeğini annesinden dinleyecek olursanız, sözünü ettiği ilk özellik inatçılığı olacaktır. Evet, bu bebek kaç aylık olursa olsun, hangi yaşa gelirse gelsin, inatçıdır. Siz konuyu bir metre uzatmaya kalktığınızda o bir kilometrelik mesafe katedecektir. İyisi mi sakin olun, onu da sakinleştirin... Çenesi açılmaya başlar başlamaz size laf yetiştireceğinden emin olabilirsiniz. Zor bir bebek olduğu söylenebilir. Yine de isteklerini kolay ve net ifade edebilme özelliği, işinizi bir parça kolaylaştıracaktır. Örneğin mama sandalyesindeki tutumu, o yemeği sevip sevmediğini hemen belli edecektir. Diğer bebeklerden daha erken yürüyüp konuşmasına şaşmamak gerekir. Onu mümkün olduğunca erken disiplin altına sokmakta fayda vardır. Ama bilin ki ona işaret parmağınızı salladığınız sırada, o da aynı hareketi size yapıyor olacaktır.

Koç bebeği kazalara yatkındır. Bu yüzden normalin iki katı dikkatli olmalı, evi çifte güvenlik kontrolünden geçirmelisiniz. Ayrıca hatalarından ders almadığı için, aynı yanlışları tekrar tekrar yinelemesi de muhtemeldir. Bebek büyüdükçe, yansıttığı sevgiyle başınızı döndürebilir; öfke nöbetleri de aynı şekilde şiddetli olacaktır.

KURNAZ HAYLAZ

Paylaşmayı sever. Oyuncaklarını herkesle paylaşacaktır ama birinin onu kırması hálinde meşhur cömertliği anında yok olur. Yaramazdır ama haylazlıklarını gizliden gizliye, çaktırmadan yapar, çünkü ceza almaktan korkar. Başarıya ulaşması için, onu fark ettirmeden rekabete yönlendirmekte fayda vardır. Sabırsızdır ve sürprizlere tahammülü yoktur. Her zaman bir işle meşgul olmalarını sağlayın. İşsizlik tehlikeye gebedir. Ayrıca bol uykuya ihtiyaç duyduğunu da aklınızdan çıkarmayın.

Nisan çocuğunun yaratıcılığı ve hayalgücü oldukça geniştir. Yeni fikirler üretir. Otoriteye karşı gelir, hatta otoritenin kendisi olduğuna inanır. Ancak kalbi çok yumuşaktır ve çok kolay yara alır. Böyle durumlarda ona sıkı sıkı sarılmayı ihmal etmeyin. Merak etmeyin, çabucak silkinip ayaklarının üzerinde dimdik doğrulacaktır.

Koç çocuğu, kendini savunması gerektiğinde zalim davranışlar sergileyebilir. Ancak ona akıllı ve nazikçe yol gösterirseniz yersiz güç gösterilerinde bulunmasını engelleyebilirsiniz. Övgüye bayılır, övüldükçe de parlar. Fakat ona sakın emir vermeyin ve güvenini asla sarsmayın. O zaman sizi mutlu etmek için elinden geleni yapacaktır.

KOÇ BURCU ANNESİ

Koç burcu annesi, bebeğinin temiz, sağlıklı, mutlu ve sevilen bir bebek olmasını titizlikle sağlayacaktır. Her ağlayışında bebeğini kucağına almayacak, onu gereğinden fazla koruyup, yerli yersiz telaş göstermeyecektir. Çocuğuna masal kahramanlarına inanmayı öğretecek, onu parklarda gezdirecek, gökyüzünde uçuşan perileri gösterecektir. Ona hayatın gerçeklerini bunlar aracılığıyla anlatacaktır, çünkü Koç kadınları çocukları için sihirli bir dünya yaratırlar. Yine de fazla hoşgörülü olmayacak disiplinde ısrar edecektir. Koç kadını, bağımsız yetişkinler yetiştirme konusunda en başarılı annelerdendir. Ayrıca çocuklar için mükemmel bir oyun arkadaşıdır .


Anlatın beraber gülelim


Hizmetçi ne demek anneciğim?


Kızım Alara Deniz, 4 yaşında. Eve her gün gelen bir yardımcımız var. Bir gün; ‘‘Hizmetçi ne demek anneciğim?’’ diye sordu. Ben de bir yandan, kafamda eve gelen yardımcımıza böyle hitap etmesini önlemenin yollarını ararken bir yandan; ‘‘Evin bütün işlerini yapan kişidir kızım,’’ diye cevap verdim. Tam; ‘‘Ama diye devam edip, 'hizmetçi' değil 'yardımcı' kelimesini kullanmasının daha doğru olduğunu söylemek üzereyken, cevabı yapıştırdı: 'Yani sen hizmetçisin, değil mi anneciğim!?!'

N. YENER/Ankara


ANNEMİN KÖŞESİ


Fedakár evlat...


Geçen hafta annem için neler yaptım?

Pazartesi: Rejime başladım. Beraber yürürken insanların bana değil, ona bakmalarından canıma tak etti.

Salı: Hiçbir şey...

Çarşamba: Türkiye'nin en iyi estetik uzmanı ile tanıştım.

Perşembe: Benden 10 gün önce ricacı olduğu zarfı nihayet sahibine ulaştırdım. Tabii ki içine bakmayı ihmal etmeyerek!

Cuma: Rejimi bıraktım. Artık bana da bakmaya başladılar!

Cumartesi: Ona ne kadar güzel, alımlı, dinç, sağlıklı, zeki, pratik, güçlü, becerikli, çekici bir kadın olduğunu söyledim.

Pazar: Ona önümüzdeki hafta benim için neler yapmayı planladığını sordum...
Yazarın Tüm Yazıları