İşte böyle oluyor, çocuk sahibi olunca... 35 sene yapmadığınız şeyleri yapmaya başlıyor, gitmediğiniz yerlere gidiyorsunuz.
Daha önce Sinan sayesinde hayatımda ilk defa bir tatil köyüne gitmiştim. Bu sefer ise kar tatili yaptım. Kartalkaya’ya gittim. Arkadaşlardan kılık kıyafet toplayarak iki gün için dev bir valiz oluşturduktan sonra otele vardık.
Hayatında karı sadece uzaktan seyretmeyi seven biri olarak kendimi karların arasında buldum, beyefendinin yeni yeni şeyleri yaşaması için. Gittiğimiz otelde Jojo kanalının eğlenceleri vardı. Tabii bu hayat kurtaran bir durum oldu.
Ya arkadaşlar, o jetonlu oyunlar nedir ya! İstanbul’da bu işi kontrol altında tutma çabasındayken; burada oğlan eğlensin, sosyalleşsin dedik; ne de olsa tatil diyerek kendisini oyun salonuna atan Sinan’a resmen bayram oldu bu günler.
Çok komikti, büyük çocuklar benim oğlanı langırt oynarken top toplayıcı ve jeton atıcı olarak görevlendirmişler. Bakar mısınız büyüklerin uyanıklığına! Benimki paso jetonlarını atıp duruyor, millet oynuyor, Sinan da yerinde heyecanla zıplıyor! Neyse çektim bir kenara da biraz uyanık olmasını söyledim.
İlk günün sürprizi, Sinan’ın televizyonda yarışmaya katılması oldu. Uzun zamandır deli gibi Jojo’daki Galaksi yarışmasına katılmak istiyordu. Etkinlikler sebebi ile de buraya canlı yayın bağlantısı vardı ve oteldeki çocuklar yarışmaya katılabiliyorlardı. Günümüzün Örümcek Adam, Fantastik Dörtlü gibi hayal kahramanları dışında çocukların yaşayan kahramanı olan Can abisi ile sohbet etti önce: Sorularına sadece "evet" cevabını vererek. Ama 160 puan almayı başardı.
Kartalkaya’da beden eğitimi öğretmenleri, pedagog ve animatörlerin oluşturduğu koca bir ekip vardı çocuklar için. Dolayısı ile kayak denemeleri dışındaki zamanını oyun salonu ve çocuk odasında geçirdi. Arada bir büyüklerin oturduğu salona gelip, beni yoklayıp, jeton ya da içecek istedikten sonra tekrar salona döndü. SİNAN KAYAĞI SEVMEDİ
Çocuklar çok ilginç ya! Hemen gidip biriyle konuşabiliyor, arkadaş olabiliyorlar. Mesela Sinan, hemen birileri ile yakınlaşıyor. Ama ne var ki ertesi gün karda düzenlenen grup oyunlarına ve yarışmalarına katılmıyor... Kaybetme korkusundan desem, zaten bir sürü çocuktan oluşan iki grup var. Bireysel bir durum yok ki! Üstelik Jojo’nun sunucuları da oradaydı. Can abi, Yeliz ablaları falan da vardı ama benimki pek yaklaşmadı. Çocuklar coşarken, bizimki kendi kendine kar tepelerine tırmandı durdu.
Ve tabii bir kayak denememiz oldu. İlk ders için gerçekten çok sabırsızlanıyordu. Ama bir aksilik oldu ve ders saati kaçtı. O anda başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Düşünsenize çocuk bunu bekliyor ama iş bitmiş!!!
Eee, annelik işte. Hayatımda kayağa dokunmamış biri olarak, oğlana kayakları giydirdim. Yan yan yukarı çıkarıp tutarak indirmeye başladım. Yani kendi çapımda kulak dolgunluğu ile kayak öğretmeye başladım. Neyse ki o anda Nükhet ablası imdadıma yetişti ve Muammer abisiyle birlikte Sinan’a ilk kayak tecrübesini yaşattılar. Pistten "jet mobil" gibi indiler.
Sonuç: Benimki tırstı biraz. Çok fazla sevdiğini söyleyemem. İlk günkü kayak heyecanı ikinci gün yok oldu ve ders almamayı tercih etti.
Eh, ben de çok heveslendirmedim onu, doğruya doğru. Sonuçta beni aşıyor kayak işi. Bilen anne ve babalara bırakıyorum bu keyfi. Biz bingo, jeton, otel odasında meyve keyfi olarak idare ediyoruz işte...
Küçücük kulağın büyük dertleri
Pek çok anneye çocuk ve kulak dediğinizde beti benzi atar. Çocukların kulak hastalıkları muhtemelen en can sıkanlar arasındadır. Kendi çocuklarına olmasa bile, mutlaka bir tanıdıklarının çocuklarının kulaklarına tüp takılmıştır. Peki nedir bu tüp? Neden takılır, ne kadar önemlidir. Özellikle orta kulak
iltihabı yaşayanlar iyi bilirler bunun ne kadar sancılı ve sık tekrarlanan bir rahatsızlık olduğunu. Son zamanlarda farklı nedenlerden dolayı pek çok çocuğun kulağına tüp takılıyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Anıl Güngör bu yöntemin çocuklar için çok olumlu sonuçlar sağladığını söylüyor.
Orta kulakta sıvı toplanması ve sık kulak iltihabı, çocuklarda çok sık rastlanan bir hastalık. Genellikle östaki borusunun uyumsuz çalışmasına, çocukluk çağının koşulları dolayısı ile sık geçirilen üst solunum yolu enfeksiyonlarına ve gelişmekte olan bağışıklık sisteminin yetersiz kalmasına bağlı.
Altı ay ile altı yaş arasındaki çocukların çoğu, bir veya birkaç kere orta kulak iltihabı geçirir. Daha büyük çocuklarda orta kulak iltihabı geçirme olasılığı daha düşük. Tedavi edilmez ve uzun süre devam ederse, çocuklarda kalıcı işitme kaybı, kulak zarında ve orta kulakta düzeltilmesi zor hasar oluşabiliyor. Aynı şekilde, tedavi edilmediğinde veya art arda tekrarlayan iltihaplanmalar olduğunda orta kulaktaki sıvı birikimi sürekli hale geliyor.
İşte böyle bir durumlarda ve antibiyotik tedavileri yeterli olmadığında, ameliyat ile kulak zarına küçük bir tüp yerleştiriliyor ve orada bırakılarak orta kulağa hava gitmesi sağlanıyor. Kulak tüpleri genellikle tekrar orta kulak iltihabı gelişmesini önlediği gibi, tüp sayesinde orta kulaktaki sıvı da boşaltılıyor.
HANGİ DURUMDA GEREKLİ?
Son yıllarda çocuklara kulak tüpü takıldığını giderek daha sık duyuyoruz, ancak cerrahi müdahale olduğu için, orta kulak iltihabında ilk tercih edilen tedavi yöntemi değil. Çoğu zaman orta kulak iltihaplarının yüzde 70’i kendiliklerinden, hiçbir müdahale yapılmadan iyileşiyor. Birçoğu virüslere bağlıdır veya vücudun normal bağışıklık sistemi bu enfeksiyonları yener. Bakterilerin neden olduğu orta kulak iltihaplarında antibiyotik tedavisi çoğu zaman yeterli olur.
Bazı durumlarda hiçbir şekilde rahatsızlık yaşamadan da tüp takmaya gerek olabiliyor. Büyük bademcik ve geniz eti olan çocuklara tüp takmak gerekebilir. Çünkü östaki borusunun fonksiyonu, çocuklarda geniz eti iltihaplanmalarında ve büyümelerinde daha da bozulur. Alerji, sinüzit, sigara dumanına maruz kalma da sıklıkla östaki tüpü fonksiyonunun bozulmasına neden olur. Bu durumun sürekli olması halinde orta kulaktaki iltihabi sıvı kalıcı hale gelir, koyulaşır ve zamk kıvamına erişebilir.
Bu sıvı metabolik aktivite sonucu ortaya çıkan yan ürünler yüzünden uzun dönemde kulak zarına, orta ve iç kulağa zarar verebilir. Kulakta sıvı birikmesinde işitmede yüzde 30’a varan kayıp olabilir. Bu sıvıda protein ve şeker olduğundan mikropların üremesi, dolayısıyla da sık sık yeni orta kulak iltihaplarının gelişmesi kolaylaşır.
TÜP TAKILDIKTAN SONRA
Kulak tüpü takıldıktan sonra sıvıların içeriden dışarıya atılması kolaylaşır ancak dışarıdan orta kulağa su girmesi ihtimali ortaya çıkar. Bu yüzden, kulak tüpü takıldıktan sonra yüzme, banyo, duş gibi, suyla ilişkili bazı faaliyetlerde çocuğunuzun kulak yolunu korumanız, gerekirse tıkaç kullanmanız gerekir.
Kulak tüpü, kulak zarında genellikle 12-18 ay süreyle kalır; daha sonra kendiliğinden kulak yoluna düşer ve kulak zarındaki delik kendiliğinden kapanır. Tüp, bu süreden önce de düşebilir. Düşen tüp, kulak kanalından kendiliğinden çıkmazsa, doktorunuz 18 ay ile üç yıl arasındaki bir sürede tüpün alınması gerektiğini bildirecektir.
Tüpü çıkarmak, takmak gibi zor değil. Muayenehane ortamında cımbız gibi bir aletle çekilerek alınır. Ağrı yapmaz, sorun yaşatmaz.
KULAK TÜPÜ AMELİYATINDA NE OLUR?
Eğer ameliyatın ne olduğunu anlayabilecek yaşta ise, çocuğunuza onu nelerin beklediğini anlatarak kendini ameliyata hazırlamasına yardımcı olabilirsiniz. Hastanede toplam kalış süresi, aynı anda geniz eti ameliyatı veya bademcik ameliyatı yapılmamışsa birkaç saatten uzun değil.
Çocuğunuz ameliyat sırasında bir anestezi uzmanı tarafından izlenir. Çocuğunuza bir maske ile genel anestezi verilecek ve yaklaşık 20 dakika süreyle uyutulacak.
Doktorunuz, kulak zarına kulak yolu içinden ulaşır. Kulak tüpü takılması için deride bir kesi yapılmaz.
Kulak zarında yaklaşık 2-3 mm uzunluğunda küçük bir kesi yapılarak orta kulaktaki sıvı buradan çekilir.
Kulak zarında açılan deliğe 2-3 mm çaplı küçük bir plastik tüp yerleştirilir.
ANNEMİN KÖŞESİ
Ana-kız BBG’si yapsınlar
Bazen bu köşeyi yazmak için oturduğumda ekrana boş boş bakıyor oluyorum. İşte o zaman anlıyorum ki annemi o hafta ihmal etmişim. Bu sefer de böyle oldu işte. Yahu, ben bu hafta annemi görmedim mi, onunla konuşmadım mı? Onunla komik ya da ilginç bir şey yaşamadım mı? E olmaz! Bize yakışmaz.
Biz, annem ve ben olarak, ailenin diğer fertlerini işe karıştırmadan, yemek ve kıyafet yardımı, benim vahim dolabımı toparlamak dışında da önemli şeyler yaşamalıyız oysa ki!
Aslında size bir şey söyleyeyim mi? Bu eve kapanılan yarışma programları var ya, anne ve kızları için de öyle bir program olmalı. İnanılmaz öğretici ve ders verici bir program olur. Ne kadar da ana kız malzeme var düşünsenize...