İşte son zamanlarda kibar oğlumdan duyduğum inci taneleri bu şekilde çeşitleniyor. Onu mutlu etmek gittikçe zorlaşıyor. Fırından çıkan yemek hakkında "Sinan, dikkat et çok sıcak" diye uyarmaya kalksam, ağlayacak şekilde bozuluyor ve kızıyor bana...
Oysa sadece uyarıyorum. Aynı şekilde başkalarını da uyarırım, sonuçta fırından çıktığını ben biliyorum.
Zaten kafasını yemeğe gömüp karnını doyurma manzarası beni yeterince çileden çıkartırken bir de azar işitmek ağırıma gidiyor.
Sıra ile bu işleri yoluna koymaya karar verdim. Bir yerden başlamak lazım tabii. Ben de terbiye kısmını ele alayım dedim.
Duydum ki, Swissotel’de Çocuklara Sofra Adabı Dersleri veriliyor. Sonrasında kurabiye süsleme gibi eğlenceli kısımları da var, ama beni açıkçası işin adap kısmı ilgilendiriyor!
Biz üç anne ve üç çocuk olarak salona geldik. Küçük küçük masalar, tam düğün sofrası gibi hazırlanmıştı. Bol çatal bıçak, kaşık vardı ortada. Yandaki küçük tabakta birer minik ekmek, ortada kapalı bir kapta tereyağı... Bizim danalar oturdular bir masaya. Diğer çocuklar da öyle. Sonra biz aileleri, yanda başka bir salona aldılar.
Çocukları ekrandan seyretmeye başladık. İşin bu kısmının çok eğlenceli olduğunu söyleyebilirim.
İki abla önce kendilerini tanıttılar. Sofra adabına geçmeden önce tanışma nasıl yapılır, onu gösterdiler: "Merhaba benim adım Nora, tanıştığıma çok memnun oldum" şeklinde karşılıklı törenler yapıldı. Sonra doğru sipariş verme şekli, çocuklara uygulamalı gösterildi; içecekler sipariş edildi. Yemekler gelmeye başlamadan önce de masada bulunan bir sürü malzemenin ne işe yaradığı anlatıldı. Peçeteler kucaklara yerleştirildi.
Mesela, soldaki kaşık ne için bilir misiniz? Çorba demeyin; o sağdaki çünkü. Soldaki kaşık spagetti için. Bizimkiler çorba ile başlayıp spagetti, ardından da et ve patatesle karınlarını doyurup tatlılarını yediler. Yerlerinden gerçekten kalkmadılar. Arada ablalar gelip çocuklarla birebir ilgileniyordu. Fena değildi bizim oğlanlar. Gerçi bir ara birinin balonu tutup, öbürünün çatalla patlatmaya çalıştığını gördüm ama ilk dersten büyük bir başarı beklemek doğru olmaz tabii.
Dersler ilgi görürse devamı söz konusu olacak. Çocuğumun İngiliz çocukları gibi belini bükmeden, kafayı kıpırdatmadan yemek yemesini beklemiyorum, ama değişik ve eğlenceli zaman geçirmesi açısından fena olmuyor. Hem ayrıca, birkaç şeyi de gerçekten öğrenmiş oldu. Ve öğrendiklerini evde tekrarlayarak iyice pekiştirmek de mümkün.
Yahu, tek istediğim pantolonunu peçete olarak kullanmasın ve yemek yerken o kafayı tabağa yapıştırmasın!!!
Her taraf Anneler Günü’yle ilgili olduğu için ben de içinizi baymak istemedim açıkçası. Hepinizin bu gününü kutlarım.
Doğru ayakkabı nasıl seçilir
Bebeğiniz bir yaşına geldiğinde yeni bir dönem başlar. Artık yürüme zamanıdır. Bu bütün aile fertlerini heyecanlandıran bir gelişmedir ama beraberinde bazı sorumluluklar getirir. Bunlardan biri de doğru ayakkabı seçmeyi bilmek.
Bebeklerle ilgili bütün ilkler, aileleri için unutulmaz olur. Ama bazı ilklerin yeri daha farklıdır, çünkü beraberinde bazı değişiklikleri getirir. Mesela ilk gülüşü hepimiz tatlı bir anı olarak hatırlarız. Ama ilk adım onu başka bir boyuta taşır. Bir dönemi kapatır, yeni bir dönemi başlatır. Anneler için yeni sorumluluklar getirir. Bunlardan en önemlisi doğru ayakkabı seçimi.
Peki nasıl bir ayakkabı olacak bu? Öncelikle sadece görüntüsü güzel, süslü diye ayakkabı almayın. Kış bile olsa, bileklere kadar uzanan bir ayakkabıya gerek yok. Zaten bebeğiniz son derece rahatsız olur ve bunu da çekinmeden belli eder. İlk seçiminiz, hiçbir zaman lastik ayakkabılardan yana olmasın. Lastik ayakkabılar ayakların çok çabuk terlemesine neden oluyor.
Bebekler yürümeye yeni başladığında oldukça sık düşer. Bu nedenle, ona destek olması için aldığınız ayakkabının topuğunun üst kısmının yumuşak olmaması gerekir. Ayrıca topuklu ve düz kösele tabanlar da bebeğin sıklıkla düşmesine neden olur. Tabanı lastik olanlar ise kaymayı önlediğinden düşme oranını azaltır.
İlk ayakkabı alışverişinizi bebeğinizle yapmanız çok önemli. Hatta bundan sonra uzun bir süre ayakkabı alışverişlerinizi onunla yapın. Çocuğunuz, ayakkabısı ayaklarını sıktığında yakınmaz, ağlamaz. Çünkü o yaşlardaki çocukların ayakları fazlasıyla yumuşak ve esnek olur. Bu nedenle çocuğun ayağına sağlıklı şekli vermesi için ayakkabı seçimi çok önemli. 3 ile 6 yaş arasındaki çocukların ayakları yılda iki veya üç numara birden atar.
Özetlemek gerekirse, ortopedik yapısı olan, yumuşak, rahat ve ayağın şeklini alan, hafif, havayı hapsetmediği için ayakları kuru ve serin tutan, dolayısıyla terletmeyen, koku oluşturmayan, hem iç hem de dış mekanlarda rahatlıkla kullanılabilen ayakkabılar, ideal çocuk ayakkabılarıdır. Bunun yanı sıra tasarımı ve renkleri de güzel olursa herkesi memnun eder.
AYAKKABI ALIRKEN...
á Çocuklar bazen modeli beğendiği için küçük ya da büyük gelen ayakkabının tam olduğunu söyleyebilir. Bu oyuna gelmemeye dikkat edin.
á Ayakkabının çocuğunuzun ayağına gerçekten uyup uymadığını elle anlayabilirsiniz. Çocuğunuz ayakta dururken, ayakkabının ucuna baş parmağınızla bastırarak tam oturup oturmadığını, büyük gelip gelmediğini kontrol edin. Ayakkabı en uzun ayak parmağından bir baş parmak ölçüsüyle uzun olmalı.
á Çocuğunuzun ayak numarasından daha kesin bir yöntemle emin olmak istiyorsanız ve etrafta ayağı ölçmek için hiçbir şey yoksa, ayağının taslağını çıplak olarak bir kartona çizin. En uzun ayak parmağına 12 mm daha katın ve kartonu öyle kesin. Karton ayak kalıbı ayakkabıya oluyorsa, ayakkabı uygundur. Her ayak için ayrı şablon hazırlayın. Bu kartonu hediye ayakkabı siparişleri için de kullanabilirsiniz.
á Temizlenmesi kolay ayakkabıları tercih edebilirsiniz. Ayrıca kolay kuruması da önemli. Çünkü çocuklar yollarda su birikintileri görüp onlara basmayabayılırlar.
Malzemesi nasıl olmalı
Yumuşak, hafif ve esnek olan ayakkabıyı tercih edin. Tabanı kaymaya karşı dayanıklı bir malzemeden olmalı. Topuksuz olması da kaza riskini biraz olsun azaltmaya yarar. Destekleyici tabanlardan uzak durun. Sağlıklı çocuk ayaklarının harekete, yani antrenmana ihtiyacı vardır ve kendi kendilerini dengelemeleri iyidir. Ayakkabıların dışı, hava alabilecek bir yapıda ve su geçirmez olmalı. İçi ise ayaklarda oluşacak nem ve teri kolayca emip, dışarıya atabilecek malzemeden yapılmış olmalı. Özellikle sıcak havalarda terletmeyen, bakteri ve koku üretmeyen ayakkabılar önemli. Bu açıdan delikli ayakkabıları önerebiliriz.
İlkyardım eğitimini erken yaşta vermek lazım
Aygaz’ın 5 yıldır yürüttüğü Dikkatli Çocuk Kazalara Karşı Bilinçlendirme Kampanyası kapsamında, 69 il merkezi ve 212 ilçedeki 721 okulda çocuklara eğitim verildi. Bugüne kadar 310 bin çocuğun yararlandığı eğitimde ev kazaları, ilkyardım, trafik, deprem ve yangın konuları anlatılıyor.
Aygaz’ın maskotu Aycan’ın da rol aldığı eğitimlerden Mardin’de Belediye Kültür Merkezi’nde yapılanı izledik. Eğlendirici ve dikkat dağınıklığına izin vermeyecek türdendi. Katılan tüm çocuklara dikkatli çocuk sertifikası verildi.
Aygaz Dikkatli Çocuk ekibinin başında bulunan Levent Karadeniz’e (40), anne babaların çocuklarına acil durumlara hazırlık eğitimini nasıl vermesi gerektiğini sorduk. "Çocuklara ilk yardımı anlatırken onların neyi yapıp neyi yapamayacağını düşünün. Çocuk dünyasını ve onun korkularını bulun. Kendi çocukluğunuzu hatırlayın yeter".
İleri sürüş uzmanı Gültekin Güler (29), trafik eğitimine büyüklerden başlamak gerektiğini anlatıyor: "Büyüklerin yaptığı hatalar doğrudan çocukları etkiliyor. Çocuklarsa araçlara binmeyi ve inmeyi öğrenmeliler. Çocukların sokaklarda oynamaması, çocukları okul bahçelerine ve parklara çekmemiz lazım." Eğitimin ardından oynanan "Yaşamak Güzel Arkadaşım" adlı tiyatro oyunu sayesinde bilgiler pekişiyor. Ayten SERİN
ÇOCUKLARA ÖNCELİKLE NEYİ ÖĞRETMELİ
á Birini elektrik çarptığında elektriğe çarpılan kişiye asla dokunmamaları
á Evde yalnızken kibrit, çakmak, kesici aletler ve naylon torbalarla oynamamaları
á Bir yerleri yanarsa 10 dakika soğuk suyun altında tutmaları
á Gözlerine bir şey kaçtığında gözlerini 15 dakika bol suyla yıkamaları
á Evde yalnızken burunlarına gaz kokusu gelirse hemen pencereleri açıp dışarı çıkmaları ve bir büyüğe haber vermeleri.
á Burunları kanarsa burun kenarlarını sıkıp başlarını 5 dakika öne eğmeleri
á Evde yangın çıkarsa hemen 110’u aramaları ve adresi tane tane vererek evdeki kardeşlerini de alıp evi terk etmeleri
á 11 yaşından önce trafiğe açık alanlarda bisiklete binmemeleri
á Deprem anında sabit bir eşyanın yanına uzanıp baş ve boyunlarını korumaları