Okullar tatile girdi de ben neden giremiyorum

Okul işleri biz annelerin kafasını karıştırdıkça ben yeni çareler aramaya başladım. İnsan tatile gidip de boş boş denize havuza bakınca, kafası sürekli sorular üretip duruyor. Sonunda da dayanamadım ve Özel Okullar Birliği Başkanı Rüstem Eyüboğlu’na sataştım! Ona bir mail atarak, "Ne olacak biz anaların hali" diye sordum.

Büyük bir kibarlıkla beni yemeğe davet etti. Çok ilginç bilgiler verdi. Ben hesapta dırdırlanmak için gitmiştim ama o anlattı ve ben dinledim.

Herkes "Eğitim şart" der. Ama Rüstem Bey bunun ne demek olduğunu açıkladı bana. Üç kelime sadece: "Okul Öncesi Eğitim." Evet, yanlış duymadınız. Okul öncesi eğitim alan çocukların gelecekte her açıdan çok daha başarılı olacağına inanıyoruz. O da ben de...

Eğitim sistemlerini kopyaladığımız yabancı ülkelerin çocukları bu kadar başarılı ve düzgün oluyorken bizimkiler neden duvara çarpıyor? Cevap okul öncesi eğitimde yatıyor. Bu da her sene yaklaşık 3-6 yaş arası 1.750.000 çocuk demek. Çünkü bu dönem verilen eğitim bir çocuğun hayata bakış açısını, duruşunu, sükunetini, olgunluğunu etkiliyor.

Şu anda Türkiye genelinde okul öncesi eğitim alan çocukların ortalaması yüzde 25. Bu oran Belçika’da 100, Hollanda’da 99, Almanya’da 91, Avusturya’da 80, Türki Cumhuriyetlerde 47. Hindistan’da bile bizden yüksek: 35!

Rüstem Eyüboğlu’nun bana darbe gibi inen bazı kesin tespitleri var. Ben "Biz yeni kuşak anneler"in daha aklı başında olduğunu sanıyordum. Oysa ki biz annelerin biraz sarsılmaya ihtiyacımız var. Çünkü 70’lerin gergin ve kısıtlı ortamında yetişen bizler, kendimizin yapamadığı pek çok şeyi yapsınlar diye çocuklarımızı deli gibi koşturuyoruz. Çaktırmadan ya da çaktırarak meslek seçimlerini bile etkiliyoruz.

Açıkçası özel okul zamlarının da açıklandığı ve ailelere ağır geldiği bu zamanda bütün hışmımızı okullara yönlendiriyoruz. Bu kadar parayı hak edip etmedikleri, yaptıkları bu zammı okul için ne şekilde kullanacakları gibi sorularımız oluyor. Oysa her şeyi de okuldan beklemek ne kadar doğru?

Demek istediğim şu... Tabii ki her şeyi okuldan bekleyemeyiz ama bazı şeyleri de isteriz. Ne ilginçtir Rüstem Bey’in şu sözü çok doğruydu: "Bir doktora gideriz. 15 dakika gördüğümüz doktora güvenir, verdiği ilacı içeriz. Ne var ki 15 sene çocuklarımızı okutacak öğretmenlere güvenemiyoruz..."

Ne varsa öğretmende var diyoruz ama onları bile adam yerine koymuyoruz!

Ayyy, okullar tatile girdi de ben neden giremedim anlayamıyorum...

Bu arada Rüstem Bey bütün çocuklarımızın yapması gereken bir şey söyledi: Günlük yazmak! Evet, kızlar neyse ama erkekler için çok zor da olsa sanırım buna alıştırmamız lazım. Okuma yazma alışkanlığının yanı sıra kişilik gelişimi için bile önemliymiş. Ben henüz beceremedim, siz benden evvel davranın...

Oyun deyip geçmeyin

Oyunda başardıkları ile çocuk özgüven geliştirir. Oyun çocuğun olumlu kişilik geliştirmesini sağlar.

Çocuklar oyun yoluyla kendilerini, dünyayı ve bu dünya içindeki varlıklarını anlamaya, anlamlandırmaya başlarlar. Saldırganlığın boşalmasını sağlar. Çocuk oyuncak yardımıyla rahatlar, sorunlarını çözer.

Miş gibi oyunlar (evcilik, doktorculuk vb.) çocuğun durumu miş gibi canlandırmasını ve o ortamda çözmesini sağlar, kendini ifade etme imkanı verir. Gevşemesine ve sıkıntılarını gidermesine yardımcı olur.

Oyun yoluyla çocuk hayal ve gerçek ayrımını öğrenir. Oyun başlı başına kendini ve diğerlerini anlama ve anlamlandırma sürecidir.

Oyun çocuğunuzun vücudunda denge unsurunu geliştirir. Güç kontrolü sağlar. Hareket uyumu, ritim, hareket esnekliği sağlar. Motor becerilerini geliştirir ve böylelikle kas gelişimini hızlandırır, güçlendirir.

Oyun çocuğa topluluk karşısında sıkılmadan konuşma becerisi kazandırır. Ses tonu, vurgu, durak ayarlamalarını öğrenmesini sağlayarak dil gelişimine katkıda bulunur.

Düzgün ve etkileyici konuşma becerisini geliştirir. Başkalarını dinleme ve anlama yetisi kazandırır. Kelime dağarcığı gelişimini sağlar Kendisini ifade etmeyi, sözlü olarak ifade edilenleri anlamayı öğrenir.

Oynanan oyunlar çocuğunuzun problem çözme becerisini arttırır. Dikkatini bir noktaya toplamayı ve becerilerini organize etmeyi öğrenir.

Muhakeme yeteneğini, tahmin edebilme becerisini, hayal gücünü ve yaratıcılığını geliştirir.

Renkleri, kısa - uzun, büyük - küçük, alt - üst, ön - arka gibi kavramları kurduğu oyunlarda kullanarak daha hızlı öğrenir.

HANGİ OYUNCAK HANGİ  ÖZELLİĞİ GELİŞTİRİR?

Bisiklet:
Büyük kas gelişimini geliştirir.

Oyun hamuru: Küçük kas gelişimini, el becerilerini geliştirir, yaratıcılığı artırır.

Telefon: Dil gelişimini artırır, sosyalleşme becerilerini geliştirir ve yaratıcı fikirlere ön ayak olur.

Tahta yapbozlar içinde harfler sayılar: Okuma ve konuşma becerilerini keyifli bir yolla artırarak çocuğunuzun algı ve kavrama becerilerini geliştirir.

Beşik üstüne asılan oyuncaklar: Bebeğinizin belki de ilk ses çıkaran oyuncağı. Bebeğinizi uzanmaya ve yakalamaya teşvik eder. Göz ve el koordinasyonunu geliştirir.

Peluş oyuncaklar: Bebeğinizin özellikle 1 yaşından itibaren bir bağlanma nesnesine ihtiyacı vardır. Yumuşak oyuncak, yatağında kendini güvende hissettirir.

Top: Karşılıklı etkileşim, iletişim, sıra bekleme gibi sosyal becerilerin gelişmesi açısından da faydalıdır. Emekleyen bir bebek topu kovalamaktan büyük zevk alır. Yeni yürümeye başlayan bir bebek ise onu yuvarlar ve yakalamaya çalışır. Daha büyük çocuk ise ayaklarıyla vurabileceği, atabileceği organize oyunlardan hoşlanır.

OYUNCAK ALIRKEN DİKKAT  ETMENİZ GEREKENLER

Sağlam, tüyleri, boyası kolay çıkmayan, kullanışlı, sivri köşeleri olmayan cinsten olmalı.

Bakımı, temizlenmesi ve onarımı kolay olmalı.

Titizlikle uygulanan bir cinsiyet ayrımı yapmamalısınız. Becerilerini geliştirecek ise bir erkek çocuğun bebekle, bir kız çocuğun kamyonla oynamasında hiçbir sakınca yoktur.

Hayal gücünü arttırıcı ve yaratıcı faaliyetleri teşvik edici olmalı. Örneğin bir süt kamyonu yerine, boş kasalı bir kamyon çok daha fonksiyoneldir.

Ne kadar süreyle çocuğun ilgi alanında kalabileceği dikkate alınmalı.

Savaş oyuncakları, onları dışarıya karşı saldırgan ve toplum dışı olmaya iter. Savaş oyuncaklarından, silahlardan uzak durun.

Çok küçük oyuncaklardan belirli bir yaşa kadar uzak durun, çocuğunuzun burnuna boğazına, kaçabilir ve boğulmalara neden olabilir.

Çok gürültü çıkaran makineli tüfek vb. oyuncaklar da çocukların duyma düzeyini etkileyebilir.

Elektrikli-pilli oyuncakları güvenilir markalardan aldığınıza emin olun.

Parents Dergisi’nin Temmuz sayısında yer alan "çocuklarınız için en iyi 50 oyuncak" çalışmasından alınmıştır.
Yazarın Tüm Yazıları