Çocuklarına hem tutumlu olmayı hem de iyi kaliteye saygı duymayı öğretecek annelerdir. Eşyalarının kıymetini öğretecek ve çocukların onları iyice eskiyene kadar giymelerini, kullanmalarını benimsetecektir. Ama ona her şeyin en iyisini alacaktır. Ayakkabının en kalitesini ya da sebzenin en iyisini...
Oğlak annesi görgülü ve itaatkar çocuk sever. Terbiyeli olmaları ister. Çocuklarını şımartmayacak ve bile bile itaatsizlik etmelerine izin vermeyecektir.
Bu anne sayısı fazla ve uzun öpücüklerle çocuğa yanaşmaz. Ama onları sakin ve saygıyla dinleyen bir kulağı vardır. Çocuklarının gittikçe artan sıkıntılarına biraz sert ve acımasız ama onların başarılarına karşı da büyülenmiş bir dinleyici olacaktır.
Çocuklar özgürlükleri için mücadele ettiğinde aralarında gerginlikler olabilir. Çocuklarını kaybetme ile karşı karşıya kalırsa inadından vazgeçip çocuklarını tercih edecektir.
Çocuklarının dünyasına inmekte bazen zorlanır. Onların heves ve heyecan dolu dünyalarını anlamak için biraz yardıma ihtiyacı olabilir.
Ünlü oğlak annesi: Filiz Akın
Oğlak bebeği, kolay kolay gülmeyen tip
Ona asla söylemeyin: Yemek zamanıııı.
Ona hep söyleyin: Bugün ne yapmak istersin?
Ona hediye alırken: Onu çok da çocuk görmeyin. Uzun zaman işine yarayacağı şeyler düşünmelisiniz. Mesela satranç takımı... Kahverenginin tüm tonlarını ve yeşili severler. Bir de kitap
İşte gençken yaşlı, yaşlanırken genç görünen bir tip!!! Daha bebekliğinden başlayarak aklı başında küçüğünüzün gösterdiği o olgunluk sizi biraz tedirgin edebilir. O annesine, anne değil, çocuk olduğunu hissettirecektir. Ona sakın bebekçe konuşmayın, aval aval suratınıza bakacaktır.
Zeki Oğlak çocuğunu oyalamak çok kolaydır. Renkli oyuncaklarla dolu bir oda onlar için yeterli olacaktır. Dakikalarca hiç sesi çıkmadan oynayabilirler.
Oğlak çocukları zevklerinde azimli ve ısrarlıdır ama bunun için gürültü koparmazlar. Ne istediğini çok iyi bilir ve bundan feragat etmezler. Kesin kararlıdır ve isteklerini bildirmekte aslı çekingen davranmazlar. Diyelim istediği bir şeye hayır dediniz; Eğer çok önemli bir istek değilse hafif bir hayalkırıklığı ile razı olacaklardır. Amaaaa çok istediği bir şeyse öyle ya da böyle mutlaka elde edecek veya yapacaktır.
Oğlak çocuğu içine kapalı, kolay kolay gülmeyen bir tiptir. Bebeğiniz büyüdükçe hayatını düzene sokacaktır. Oyuncaklarını belli bir yere koyacak ve siz onun sistemini bozmaya kalkarsanız çileden çıkacaktır. Zamanlamasını kendi ayarlar, size değil. Aile hayatına küçüklükten beri yatkınlık gösterirler. Evlerine de çok bağlı olacaklardır. Küçük kızlar annelerinin oğlanlar da babalarının kıyafetlerini giyip dolaşmayı pek sever. (Neyse ki tersi değil!)
Çocuk hırslı, dikkatli, sabırlı ve inatçı olacaktır. Bu yüzden derslerine dikkat etmesi ve sabırla çalışması mümkündür. Sık sık beceri isteyen birşeyler yapma hevesine kapılırlar. Azimli ve dikkatlidirler. Kafası gelişince de daha planlı ve metotlu hareket etmeye başlayacaktır. Mükemmel bir dikkate sahip olurlar.
Kardeşleriyle ilişkilerinde şakalara tahammülleri yoktur.
Resim ve müziğe de ilgi duyarlar. Ama oyun saatlerini amaçsız oyunlarla harcamayı sevmezler.
Hayatı boyunca her durum karşısında kendisini çok iyi koruyacağına emin olabilirsiniz. Kavga ettiği zaman gerekmedikçe hiç karşılık vermez ve tartışmaz bile... Ama bir güüüüünnnnn.....
Çocuk sahibi olduktan sonra özlemlerim
En büyük ihtiyaçlarımdan biri: Zangır zangır müzik dinlemek. Gerçi Sinan cd seçiyor ve ben her cd'den bir şarkı çalarak dj'lik oynuyoruz ama sesin yüksekliği belli.
Daha da önemlisi tek başıma abuk subuk dans ederek ve bölük pörçük şarkı söyleyerek müzik dinlemek. Çok yüksek volümle... Mesela Carmen Chanson Boheme ya da Pulp'dan Common People...
Büyük özverilerle aldığımız DVD ve ekipmanlarının tadını çıkaramamak. Telsizi duyamayacağınız için yine kısık sese mahkum kalmak.
Cereyan... Pek çok kişi sakıncalı bulsa bile benim en sevdiğim şey evde her tarafın açık olması. Püfür püfür esinti. Kışın da bulunduğum odada bir camın açık olması en azından...
Bir odadan öbürüne takip edilmeden gitmek...
Tuvaletteyken kapımın tak diye açılmaması...
Evin herhangi bir bölümünün herhangi bir zamanda romantik bir ortam haline gelememesi. Bilmem anlatabildim mi...
Çat kapıyı vurup sokağa çıkmak. Ama alışverişe ama gezmeye ama sinemaya... Programsız bir eylemde bulunabilmek yani...
Kitap okumak... Hala şu meşhur topukları bitiremedim.
Yarı çıplak dolaşmak. Oğlum en ufak bir fırsatta bende olmayan o şeyi bulmaya çalışıyor!!!
Bıçakları, makasları ya da törpümü istediğim yerde unutabilmek
İstemiyorsam yemek yapmamak. En azından tek kişilik yemek çıkmak zorunda...
Araba resmi aramadan gazetelere bakmak
Her telefon çaldığında acaba yuvadan mı arıyorlar diye evham yapmamak
Arabayla yolda giderken arkaya dönmeden 3 dakika yolculuk yapabilmek. (Ben kullanmıyorum tabii.) Oğlan sürekli bir şeyler sorduğundan arkaya dönmekten mide bulantısı geçiriyorum...
Elimde sigarayla arka odalara gidebilmek. Her seferinde sigarayı bırakmak için yarı yolda salona geri dönüyorum. (Evet, maalesef ben de içiyorum ama hamileyken ve emzirirken içmedim inanın.)
Sarhoş olmak ya da en azından biraz içki içmek. Gecenin bir vakti bana ihtiyacı olur korkusuyla bir bira bile içmiyorum da...
İstediğim gibi alışveriş yapabilmek. Yok, kilolarımdan değil; bunun püskülünü çeker, şunun fermuarını indirir, bunun tüyü onu rahatsız eder diye pek çok şeyi es geçiyorum.
ANNEMİN KÖŞESİ
Anne mi güzel anneanne mi?
Annem sabah kalktığı andan itibaren bakımına özen gösteren, evin içinde bile hafif bir makyaj ve güzel sabahlıklarla dolaşan bir kadın. Ben ise evde yırtık pırtık elbiselerle dolaştığım gibi makyajı da artık ayda yılda bir yapar oldum. Nitekim geçenlerde makyaj yaparken Sinan da yanımdaydı. Beni izliyor ve oynuyordu. Sordum ona: 'Sinan, anne güzel mi?'. 'Tabii ki güzel' dedi. Başka bir cevap beklemiyordum ya neyse, kaşınmaya devam ettim: 'Peki anne mi güzel, anneanne mi?'
'Anneanne' dedi.
Aradan geçen zamanlarda durup dururken birkaç kere daha sordum. Aynı cevabı verdi.
Bundan çıkan sonuç: Annem mi güzel ben mi? Bilmem, ikimizin de ayrı havası var. Tarzlarımız farklı bir kere!!! Ama kesin bir şey var ki erkekler bakımlı kadınlardan hoşlanıyor. Doğalarında bu var. Annemin öne geçmesinin sırrı da sanırım burada...
Anlatın beraber gülelim
Anne ben nasıl doğdum?
Kızım 3,5 yaşında ve kitaplara çok meraklı. Ona Tübitak serisinden 'Vücudumuz Nasıl Çalışır?' adlı kitabı almıştım. Daha önce 'ben nasıl oldum' 'nereden doğdum' sorularını sormuştu zaten. Ben de bu soruları beklediğimden; dersime iyi çalışmıştım, ya da ben öyle sanıyordum! Ona, doktorların onu karnımdan ameliyatla aldıklarını anlatmıştım. Tübitak'ın kitabında ise normal doğumu resimlemişler. Suratında garip ve korkmuş bir ifade ile 'annecim, bak bebek teyzenin poposundan çıkıyor,' dedi. Ben de doğumun 2 çeşit olduğunu söyledim. Yüzündeki tuhaf ifade ile; 'Peki ama beni karnından ameliyatla aldılar değil mi?' dedi. Ben de 'evet' deyince, büyük bir sevinçle bağırdı: Oleeeeey!!!!
Ankara, N.YENER
Püf NOKTALAR
Bir kadeh şarap her annenin hakkı. Ne var ki kalanı iyi korumak gerekir. Şarap şişelerinin mantarını tekrar şişeye geçirmek için mantarı kaynar suyun içine atın.
Reçel yapacağınız meyvaları yıkayıp kurulamalısınız. Karıştırırken mutlaka tahta kaşık kullanın. Şekerlenmeyi önlemek için limon suyu kullanın. Kavanozlara koyduğunuzda iyice soğumadan ve üzerindeki hava kabarcıklarını kağıt havlu ile almadan kavanozu kapatmayın. Reçellerinizi serin ve karanlık yerde saklayın.
Zehir Danışma Merkezinin telefon numarası: 0 800 3147900
İyi kek yapmanın sırrı; yumurta, yağ ve şekeri çok, unu az çırpmaktır. Özellikle yumurtanın önce düşük, sonra yüksek devirde uzun süre çırpılması gerekir. Un, kabartma tozu ve nişasta keke en son eklenen malzemelerdir. Bu malzemeleri tahta bir spatulayla kısa bir süre karıştırmak yeterlidir.