Eylemsizlik üzerine

Yıllar önce, üniversite öğrencisiyken, komşum Eda ile epey zaman geçirirdik. O daha lisedeydi ve okul çıkışları, geceleri, tatil günleri hayatımız hep beraberdi.

Müthiş bir komşuluk yaşardık. O zaman çıkan aylık kadın dergilerinin yarısını o alır, yarısını ben alırdım. Çünkü paramız anca yeterdi ama bir dergiyi bile kaçırmamız söz konusu olamazdı. Acayip güzel zaman geçirirdik. Bir gün İngilizce yeni bir kelime öğrenmiştik ve o çok hoşumuza gitmişti: "Inertia". Eylemsizlik demekti. Bayılmıştık kelimenin kulağa yansımasına...

Ne zaman Sinan’ı televizyon seyrederken ya da tembel tembel takılırken görsem kulağımda bu ses yankılanır.

Dolayısıyla neredeyse bütün yaz, "Inertiaaaa, Inertiaaaa" diye dolandım. Sonra da karar verdim bu kış böyle olmayacak. Süper anneler gibi hem at binmeye, hem karateye, hem tenise, hem resim derslerine, hem futbola, piyano derslerine, yaratıcılık kurslarına götürme ve süper adam yetiştirme derdinde değilim, ama bir anne olarak da çocuğumun farklı şeylerle ilgilenip vizyonunu genişletmesini istiyorum tabii. Bir hobi edinmesini ve sporu hayatına sokabilmesini...

İşte bu aşamada insanın aklı karışıyor.

Bütün yazı tembel tembel geçirdiğini kabul ettiğim oğlumun, cumartesi günlerini doldurma paniği kapladı içimi. Çok istediğim iki alternatifi sundum ona. İkisi çok farklı şeyler olduğundan birini tercih edeceğini bekliyordum. Cumartesi sabah önerilerimi sundum. Devamlılık fikri onun caymasına neden oldu. Hayır, ikisini de istemiyordu.

İçim sıkıldı. Ne yapacağımı bilemedim. Bir yandan cumartesilerin böyle boş ve televizyon ekranı karşısında geçirme fikri içimi sıkıyordu. Ama öte yandan o gün sınıf arkadaşları dışındaki arkadaşlarıyla görüşebileceği, doğum günlerine gidebileceği tek gündü. Zaten okulda 2 gün basketbol ve 1 gün gitar dersleri alıyordu. Daha fazla kasmaya gerek var mıydı?

Sonunda bir yere gitmedik. Anladım ki devamlılık fikri onu kastı. O yüzden ben de bağımsız hafta sonu programları yaratmaya karar verdim.

Bir sonraki cumartesi günü Santralistanbul keşfi yaptık. Eski Silahtarağa Elektrik Santralı burası. Müze haline getirildi ve içinde deneylerin yapıldığı bir bölüm de var. Mesela çocuklar pedal çevirip elektrik üreterek ampul yakabiliyor ya da mikseri çalıştırabiliyor. Ayrıca bazı cumartesi pazar günleri belli atölye çalışmaları da oluyor çocuklar için. Önceden rezervasyon yapmanız önemli tabii. Bizim gittiğimiz tepegöz atölyesiydi. Çocuklar iki saat içeride bilgilenirken biz de Bilgi Üniversitesi’nin kampusunda kahve içip sadece "Ahh ahh biz böyle mi üniversite okuduk" geyiği yapmayıp "Mahrem" sergisini de gezdik.

Ne zaman, nasıl atölyeler olduğunu öğrenmek için http://www.santralistanbul.com adresine girebilir ya da 311 50 00’ı arayabilirsiniz.

Bu arada harika bir mağazası da var. Burayı da gezmenizi öneririm.

Ertesi sabah kalktığımızda eve çok yakın olduğu için Atatürk arboretumuna gittik. Buradaki ağaçların çeşitliliğini ve güzelliğini size anlatamam. Ama buraya çat kapı giremiyorsunuz. Üye olmak lazım. Başka türlü burayı korumak mümkün değil. Yoksa insanlarımız piknik alanı muamelesi yaparlar ve mahvolur. Bu dikkate rağmen yerden plastik parçaları, sigara kutuları topladık.

Velhasıl dolu dolu bir hafta sonu geçirdik. Bu arada Smartkids’de her cumartesi bir önceki ile ana başlığı aynı ama takip gerektirmeyen iki saatlik dersler olduğunu da öğrendim. smartkids.com.tr adresinden haftalık programı takip edebilirsiniz. Mesela kasım ayı boyunca müzeler ve dünyanın 7 harikası ana başlığı altında her hafta bir konu ele alınacak. Bu arada sürekli dersler de var tabii. Hele hele biraz daha büyük çocuklar için çok heyecan verici olan smart robotics bölümü var.

Her neyse, süperannelerin baskıdan sıkılan çocukları için, süreklilik gerektirmeyen programlar bulmaya devam edeceğim.

Bay Majörle klasik müziği öğrenip sevecekler

Aslında bebekken klasik müzik dinlemeye başlıyorlar. Çünkü müzikli oyuncaklarının melodileri ünlü klasik parçalardan yapılan küçük alıntılar. Yani bebekken klasik müziğe hiç de uzak değiller. Ama biraz büyümeye başladıklarında radyodan, televizyonlardan, çevrelerinden yükselen popüler müziklerle doluyor kulakları. Halbuki daha çocukluktan klasik müziği sevdirebilsek... İşte bu nedenle yola çıkan Doğan Egmont Yayıncılık, çocuklar için ilginç bir projeyi hayata geçirdi: "Bay Majör’le Klasik Müzik Masalları." 6-11 yaş arasındaki çocuklar için hazırlanan masal kitapları 48 sayfa ve her kitabın içinde bir de CD var. "Bay Majör’le Klasik Müzik Masalları ilk kez TÜYAP Kitap Fuarı’nda tanıtıldı. Pazartesiden itibaren de kitapçılar ve D&R mağazalarında satışa çıkıyor.

NEŞE TÜRKEŞ YAZDI

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Mimar Sinan Üniversitesi’nden pedagojik formasyon aldı. Bir İlköğretim Okulu’nda yedi yıl müzik ve sahne sanatları konusunda çocuklarla çalıştı, çocuklar için oyunlar yazdı, programlar hazırladı. Halen BT Müzikevi’nde müzikal tiyatro, çocuklarla drama üzerine çalışmalar yapıyor, çocuklar için kitap ve tiyatro oyunları yazıyor.



PİYANİST DR. BENAL TANRISEVER ŞİMŞEK ÇALDI

New York Juilliard Müzik Okulu’nda eğitimini tamamladı. Amerika’da Carnegie Hall, Lincoln Centre, Avrupa’da Berlin Filarmoni, Stuttgart Lieder Halle, Beethoven Haus olmak üzere dünyanın belli başlı konser salonlarında resital ve orkestra solisti olarak konserler verdi. ABD’de "Olağanüstü Başarılı Kadınlar" ödülünü aldı. Müzik ve özel yaşamı ile ilgili bir belgesel Alman Rias televizyonunda yayınlandı. Alman Müzik Ansiklopedisi’ne dahil edildi. Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde doktora programını tamamladı. Müziği, çocukların hayatlarına katabilmek amacıyla kurduğu BT Müzikevi’nde çalışmalarını sürdürüyor.



LEVENT KARANFİL VE ALP TÜRKBİNER ÇİZDİ

Karanfil, Mimar Sinan Üniversitesi, Neş’e Erdok Atölyesi’nden mezun. Halen çocuk kitapları resimliyor. Türkbiner, beş yıldır çeşitli dergi, yayınevi ve ajanslarra karikatürist ve illustratör olarak çalışıyor.



DENİZ YÜCE BAŞARIR VE HAKAN BİLGİN SESLENDİRDİ

Başarır, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji mezunu. Öğrencilik yıllarından beri seslendirme yapıyor. CNN Türk’teki Kitapça programının yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendi. Harry Potter ve Felsefe Taşı’nın sesli kitap projesinde yer aldı. Bilgin’in yaşamında tiyatro, yedi yaşından beri var. Altı yıldır da TOÇEV Vakfı ile çalışıyor. Halen televizyon dizilerinde ve tiyatrolarda görev alıyor.

BAY MAJÖR İLE MASALLAR

Çobanın Mevsim Yolculuğu/Vivaldi

İtalya’da, Ospedalle dela Pieta ismindeki kızlar yetimhanesinde keman dersleri veren Antonio Vivaldi’yi her gün hayranlıkla pencereden dinleyen çoban Basco ve köpeği Allegro, bir gün müziğin etkisiyle uyuyakalır ve mevsimler arası bir yolculuk başlar. Dört Mevsim konçertosunun bu gerçek hikáyesi üzerine kurgulanan yolculuk bittiğinde, çobanın rüyasını merak eden Vivaldi çobandan rüyasını uzun uzun anlatmasını ister.

Şatoda Üç Saat/Bach

İki çocuk onlara hediye edilen oyuncak şatonun içinde bulurlar kendilerini. Şatoda onları Bach karşılar, şatonun içinde dolaştırır ve bir macera başlar. Ancak gizemli, siyah bir kapı vardır. Bach o kapıyı bir türlü açmak istemez. Sonunda açarlar. "Tocatta ve Fug"ün ürkütücü müziğiyle birlikte şatonun esrarı da ortaya çıkmış olur.

Duygu Makinesi /Beethoven

Kaşif Torna Vida, bir duygu makinesi tasarlamış. Bu makinenin çalışıp çalışmadığını anlayabilmek için Bay Majör’le birlikte Torna Vida’nın Peynir adındaki faresinin üzerinde Beethoven’ın eserlerini kullanarak makineyi denemeye karar verir. Bay Majör, eserlerin hikáyelerini defterinden takip ederek farenin verdiği tepkileri ölçer. Ancak "Fırtına Sonatı"nda çıkan fırtınada Bay Majör’ün not defteri uçar.

Büyük Sır/Mozart

Saray yaveri Nicolas’ın hayalperest oğlu Anton, bir gün imparatorun konukları geldiği sırada salonda saklanmak zorunda kalır. İmparatorun konuğu Mozart’tır. İmparator Mozart’ı sarayın diğer bestecileriyle tanıştırır ve Mozart’a sarayı gezdirmek için odadan çıkarlar. Saray bestecileri Anton’un orada olduğunu bilmedikleri için Mozart’a küçük bir tuzak hazırlar. Anton duyduklarını anlatsa da kimse ona inanmaz.

Kitapları yayına hazırlayan Özgür Atanur

Kurgular hayal beste ve besteciler gerçek

Çocuklar için tasarlanmış çok özel bir projeyle, çocukları Bach, Mozart, Beethoven ve Vivaldi ile buluşturuyoruz. Sanatçıların yaşamlarını ve eserlerini çocukların kolaylıkla takip edebilecekleri masal kitapları haline getirdik. Kitaplarda ana karakter olarak masal kahramanı yarattık ve adını Bay Majör koyduk. Bay Majör kimi zaman anlatıcı, kimi zaman da maceranın içindeki biri olarak karşımıza çıkıyor. Böylece çocuklar hikáyeyi takip ederken bestecilerle ve eserleriyle ilgili birçok gerçek öyküyle de tanışıyor. Masal dizisi dört kitaptan oluşuyor. Bunlar, Çobanın Mevsim Yolculuğu (Vivaldi), Şatoda Üç Saat (Bach), Büyük Sır (Mozart), Duygu Makinesi (Beethoven). Bu hikáyelerin her biri ayrı bir macerayı içeriyor. Kurgular tamamen hayal ürünü ama bestecilerin yaşamları ve eserleri hakkında yazılanlar gerçeklerden esinlenerek hazırlandı. Bu da çocukların bilgiye ulaşmalarını kolaylaştırıyor. Cahit AKYOL
Yazarın Tüm Yazıları