Geçtiğimiz haftalarda yeni bir yarışmanın duyurusu yapıldı. Toplum Gönüllüleri Vakfı ile Ariel markasının beraber başlattığı bir yarışma ve sosyal sorumluluk projesi bu.
Konu, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek yaratmak için fikirler. 81 ilden tüm kadınlar önerilerini 15 Mart 2006 tarihine kadar gönderecek. Yarışmanın birincisi Ariel tarafından 5 bin YTL ile ödüllendirilecek. Yani bizlerden çocuklarımız için değişik ama uygulanabilir fikirler bekliyorlar.
Jüri üyelerinden biri olarak geçenlerde organizatörlerle bir araya geldim. Nedir durumlar, fikirler gelmeye başladı mı, nasıl gidiyor muhabbeti idi bu.
Ariel’in bağlı olduğu P&G firmasının Dış İlişkilerinden Nilhan Onal bana durumu özetledi. Epey fikirler gelmeye başlamış. Ama bazı endişeleri var. Ben de bunu siz annelere iletmek istiyorum.
Bir kere söyleyeyim, erkeklerden daha çok fikir geliyormuş. Bu durumda kadınların biraz harekete geçmeleri gerekiyor. Nihayetinde çamaşırlarla uğraşan biziz, çocuklarla ilgilenen de (daha çok!) biziz. Sıkıntılarını, ihtiyaçlarını biz daha çok biliyoruz. Niye erkeklere kaptıralım ki bu yarışmayı?
Biraz tüyo vereyim annelere. Öyle çok uçuk bir fikir bulmanıza gerek yok mesela. Hatta bunu profesyonel bir eleman gibi sayfa sayfa projelendirmenize hiç gerek yok. Önemli olan gerçekten önemli ve hatta gözümüzün önünde olan bir açığı yakalamak. Önerinizin fazla ütopik de olmaması lazım, uygulanabilir olmasına dikkat edin. Sonuçta bu bir sosyal sorumluluk projesi. Öyle çok fazla devlete düşecek işlerin olduğu fikirler de olmamalı. Seçilen projeyi Toplum Gönüllüleri Vakfı uygulayacak. Önemli olan mümkün olduğunca çok ilde uygulanabilecek, mümkün olduğunca fazla çocuğa ulaşabilecek bir şeyler bulmak.
TÜM ŞEHİRLERDEN KATILIM YOK
Şimdilik gelenlerin çoğu eğitimle ilgili. Bir kısmı da spor ve sağlık. Ekip bu fikri oluşturduğunda, jüriye seçim için teslim edeceği 81 projenin 81 ayrı ilden olmasını düşünüyorlardı. Fakat henüz 81 ilin hepsinden proje gelmemiş. O yüzden bütün illerdeki annelere de sesleniyorum. Şehrinizi temsil edin. Onun şanını koruyun. Her şehirden güzel tek bir fikrin çıkması yeterli!
Sohbetimiz esnasında ben de düşünmeye başladım. Jüri olmak kolay tabii! Gelen fikirleri göreceğiz ama katılımcı olsaydım, ne yapardım diye...
Açıkçası bunun gerçekten zor olduğunu söylemem lazım. Ben henüz kendimi tatmin edebilecek bir fikir bulamadım mesela. Ama inanın, gönderemeyecek olsam da kendi çapımda ben de düşünüyorum. Evet, şehirde yaşayanlarla şehir dışında yaşayan çocukların, batıda yaşayanlarla doğuda yaşayan çocukların hep birbirlerinden farklı ihtiyaçları ve sıkıntıları var. İşte bu yüzden zaten, her taraftan katılımın olması önemli.
Yarışmaya katılmak isteyenler, son başvuru tarihi olan 15 Mart 2006 gününe kadar fikirlerini ve iletişim bilgilerini bir dosya kağıdına yazarak P.K. 81 Gayrettepe- İstanbul adresine gönderebilir, www.pg.com.tr adresindeki başvuru formunu doldurabilir ya da 0800 261 63 65 no’lu danışma hattını arayabilirler.
Çekinmeyin, bulduğunuz fikri gönderin. Hiç belli olmaz. Fena mı olur, sizin fikrinizin Türkiye’de bir şeylerin yapılmasında katkısı olursa?
Bu arada, bu hafta sonu Lütfi Kırdar’daki 0-14 Bebek ve Çocuk Fuarı’ndayım. Bugün ve yarın benimle sohbet etmeniz de mümkün. Bende çene bol, biliyorsunuz. Ayrıca, çocuklarınız için dergimizin standında yenebilir kocaman bir ev hazırladık. Masal misali! Bekliyoruz hepinizi.
Çocuklar sınır ister
Çocuklar bebeklik süreçlerinden itibaren düzen ve rutin içinde olmaktan hoşlanırlar. Bazı istisnai bebekler olsa da çoğu böyledir. Bu düzen ihtiyacı, çocuk büyümeye başladığında da devam eder. Her ne kadar yeni aileler olarak çocuklarımızı esnek yetiştirmeye çalışsak da onların ihtiyacı olan otorite mekanizmasını çalıştırmamız gerek. Her kararı onlara bırakmamak, bazı şeylerde ebeveynlerinin lafının geçtiğini görmeleri, itiraz etseler bile onlar için gerekli. Sınırlarını bilen çocuk, arada bir sizi bu sınırları değiştirmeye zorlayabilir. Ama bilin ki bu talep onun gelişiminin bir parçası.
NEDEN KONSANTRE OLAMIYORLAR?
Çocuklar büyürken sürekli değişik şeyler yapma isteği duyarlar. Bu, anne-babalar için ne kadar sinir bozucu olursa olsun, onların normal öğrenme sürecinin bir parçası. Her şeyi bir anda yapmak isterler, ancak siz yardım ederseniz tek bir şeye odaklanabilirler. Uzmanlara göre, okul öncesi çocuklar seçici değiller ve bir şeyleri en iyi şekilde, çevreleriyle ilgilendikleri sırada öğreniyorlar. Tecrübelerin çeşitliliği, beyindeki sinirsel bağlantıların kurulmasına yardımcı oluyor ve küçük çocuklar bu yüzden sürekli yeni bilgiler bulmaya çalışıyorlar. Yani, ilk anda gösterdikleri heyecanın bir anda kaybolmasının nedeni bu.
Bu yüzden, küçük çocuğunuzun herhangi bir şeye 10 veya 15 dakikadan fazla ilgi göstermesini beklemeyin. Kendilerini çok dağılmış hissettiklerinde ve bir şeye odaklanamadıklarında dikkatini toplamasını ve gerektiğinde sakin davranmasını düzen ve disiplinle sağlayabilirsiniz. Çünkü çocuğunuz kendini kontrol etme ya da sınırlama yetisine sahip değil. Zaman zaman etrafındaki bir sürü değişik oyuncak ve ilgi çekici şey içinde kendini dağılmış hissedebilir.
DİKKATİNİ TOPLAMASI İÇİN BUNLARI YAPIN
Çocuğunuzun dikkatinin dağıldığı anlarda aşağıdakileri uygulayarak ona yardımcı olabilirsiniz:
Ona çok seçenek sunmayın. Sadece sevdiği birkaç oyuncağını çıkarın ortaya. Mevcut seçenekleri değiştirerek oynatın, böylece dikkati bir anda kaybolup gitmez.
Yaşına uygun oyuncak alın. Çocuğunuzun becerisinin üzerindeki oyuncaklar başka bir şeyle ilgilenmesine sebep olabilir. Süslü ve çekici oyuncakların her zaman en iyi olmadığını aklınızda tutmaya çalışın. Önemli olan, aldığınız oyuncağın çocuğunuz için uygun olup olmadığı.
Oyunların devamını sağlayın. Şarkılar eşliğinde dans etmek veya top oynamak okul öncesi çocuğunuzun dikkatini çeker. Bu şekilde oyunların devamını getirebilirsiniz.
Çocuğunuzun sağlıklı beslendiğinden ve yeteri kadar uyuduğundan emin olun. Az uyku ve zayıf beslenme problemlere sebep olabilir.
Televizyon zamanını sınırlayın. 1-3 yaş arasındaki bir çocuğun televizyon başında geçirdiği her saat, yedi yaşına geldiğinde dikkat sorunu yaşama ihtimalini yüzde 10 arttırabiliyor.
Çocuğunuzun dikkatini bir aktivite üzerinde odaklamak istiyorsanız, bir süre ölçücü koyun ve onu bu sürede aynı şeyle oynamaya devam etmesi için teşvik edin. Bu işe yaramazsa ısrar edin. Sonunda sabırlı olmayı öğrenecek ve ne seçerse seçsin onunla oyalanacaktır.
ONU HAYATADAHİL EDİN
Lokantada yanınıza bir oyuncak veya boyama kitabı almak yerine, çocuğunuzu konuşmaların içine katın. Sohbetiniz sırasında ona çevrede olan bitenler hakkında basit sorular sorun
Markette onu alışverişe dahil edin. Kırılmayacak küçük şeyleri market arabasına koyması için ondan yardım isteyin. Kasada sıra beklerken onunla küçük oyunlar oynayın veya ona bir şarkı söyleyin.
Oyuncakçıya gittiğinizde zaman konusunda onu kısıtlamayın. Seçim yapma özgürlüğü tanıyın. Sadece yaşına uygun olan oyuncaklara yönlendirin.
Bazen oyun oynamak isterler ama ne oynayacaklarınıbilemezler. Bu durumda onlara yardımcı olun. Güzel bir oyun planı çizin. Bir süre sonra kendi kendilerine plan yapabildiğini göreceksiniz.
Çocuğunuz ne kadaritiraz etse de banyo ve uyku zamanı gibi konularda esnek olmayın. Akşam yemeğisofrada hep birlikte yeniyorsa, bu böyle gitmeli. Bunları değiştirmeyin ki o da sınırlarını bilsin. Ama akşamüstü kahvaltısını tepsiyle istediği bir yerde yemesine izin verin.
ANNEMİN KÖŞESİ
Anneannem 80 oldu ama annem yaşlanmıyor
Bir haftadır annem deli gibi hazırlık içindeydi. Kendi annesinin, yani anneannemin 80. doğum günü vardı ve ona 35 kadının davetli olduğu sürpriz bir parti hazırlıyordu. Annem deli... Çoğu kadın evde davet yapsa bile yemeği hazır alır. Ama benimki yemek ve sunum delisi olduğu için her şeyi kendi başına hazırladı. Yemekler, tatlılar, süslemeler...
Ne var ki pazartesi günü kalktığımızda karşılaştığımız hava annemi yıkmaya yetti. Yağan karla birlikte bütün organizasyon ertelendi.
Ben işe iyi tarafından baktım. Ne güzel, dedim kendi kendime. Annesi için nasıl da hazırlandı böyle. Üç gün boyunca mutfaktan çıkmadı. Çiçek süslemelerini bile kendisi yaptı. Eski fotoğrafları buldu.
Şimdi bu tip bir şeyi, gün gelince aynı özen ve beceriyle kendisi de bekler haklı olarak. Ama benim annemin yaşı ilerlemiyor. Olduğu yerde durduğu için neyi kutlayabilirim ki ben onun adına? Benim de tesellim bu tabii!