Kış aylarını geride bırakmak, hele hele bu soğuk kışı geride bırakmak pek çok anneyi sevindirdi. Zira bu kış, çoğu anne için hastalıklarla boğuşmakla geçti. Neyse ki yaz ayları anneleri rahatlatacak gibi...
Fakat yazın da kendince hastalıkları var. Bu yüzden Genel Pediatri ve Neonatoloji uzmanı Profesör Nüvit Altınkaya ile görüşerek sizi yaz tehlikelerine karşı uyarmak istedik.
SIVI KAYBETMEYE DİKKAT
Sıcak havalarda, özellikle sıvı alımına dikkat etmek gerekir. Erişkine kıyasla çocukların vücut yüzeyleri görece daha fazladır, ortam ısısına daha güç adapte olurlar, üstelik terleme kapasiteleri de daha azdır. Oyun, koşu gibi aktiviteler sırasında daha çok metabolik ısı oluştururlar. Dolayısıyla vücut ısıları yükselir, susama duygusu da her zaman belirgin olmayabileceği için, sıvı kayıpları artar ve yeterli sıvı alınmazsa ciddi boyutlarda susuzluk (dehidratasyon) meydana gelir. Kayıpları en iyi karşılayan sıvılar; su, soda (büyük çocuklar için) ve ayrandır.
HAYVAN ISIRMALARI
Sinek, böcek ısırmalarında soğuk uygulama, antihistaminik içeren krem veya jeller kullanılabilir. Alerjik kişilerde anafilaksi olarak adlandırılan, solunum yolu girişini kapatabilecek ödeme de neden olabilen bir dizi reaksiyon ortaya çıkabilir, böyle durumlarda ilkyardımın ardından hemen bir sağlık kuruluşuna gitmek gerekir.
Köpek, kemirgen, vb. ısırmalarında ısırık bölgesinin bol sabunlu su ile yıkanması yaşam kurtarıcı olabilir. Daha sonra hemen gerekli aşılamanın yapılacağı sağlık birimine başvurulmalıdır.
Kirli yaralanmalarda tetanos olasılığı her zaman vardır, yine sabunlu su ile yıkama ve gerekli görülürse aşı ve serum uygulanır. Kuduz ve tetanos şüphesi olan durumlarda dakikalar mühimdir. Ayrıca havalar güzelleştikçe sokaklarda daha sık rastladığımız köpeklere de biraz dikkat etmekte fayda vardır. Kene gibi bazı parazitler bulaşmasa da çocuklara hastalık taşırlar.
İSHAL VE ZEHİRLENMELER
İshal nedeni olan virüs, bakteri ve parazitler, insan veya hayvan dışkısı ile bulaşmış yiyecekler ve sularla alınarak hastalık oluştururlar. Yaz aylarında ishal yapan mikroplar daha rahat çoğalma ve taşınma olanağı buldukları için genel sağlık kurallarına daha fazla dikkat edilmesi gerekir. El yıkama, tüm bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi ishallerde de en önemli koruyucu önlemdir. Açıkta satılan yiyeceklerin ve sağlıklı olmayan suların kesinlikle kullanılmaması, ambalajlı yiyeceklerin son kullanma tarihlerine dikkat edilmesi, sebze ve meyvelerin bol su ile yıkanması, yeşilliklerin bir süre sirkeli suda bekletildikten sonra tüketilmesi, gerektiğinde suların 10 dakika kaynatılarak içilmesi koruyucu önlemlerdendir.
İshal ve kusma nedeniyle, çocuklar erişkinlere göre vücut ağırlığına oranla çok daha önemli miktarlarda sıvı ve tuz kaybederler, bu durumlarda hazır rehidratasyon sıvıları veya tozları kullanılarak sıvı kayıpları karşılanabilir. Pek az ishal etkeni antibiyotik ile tedaviyi gerektirir, doktora danışmadan kullanılacak antibiyotikler ishalin ağırlaşmasına neden olabileceği için, kesinlikle çocuklara verilmemelidir.
Aynı şekilde, ishal durdurucu olarak bilinen ilaçların da çocuk ishallerinin tedavisinde yeri yoktur. Bol su içirilmesi ve gerekirse çocuğa kaybettiği mineralleri tamamlayacak solüsyonlar içirilmesi yararlı olur. Yabancı madde zehirlenmelerinde alınan maddenin ne olduğunu bilmek önemlidir. Çünkü her durumda çocuk kusturulmaz. Örneğin gazyağı, çamaşır suyu gibi maddelerin içilmesi durumunda bol su içirilmesi uygundur.
DÜŞME, YARALANMA, YANIK
Yazın çocukların oyun alanı genişlediği için kazalar da daha fazla olur. Yanık durumunda ufak bir yanıkla karşılaştığınızda suyla soğutmak gerekir. Kirli bölge temizlenmeli ve bezle kapatılmalıdır.
Düşme durumunda yaralanan yeri su ve sabunla temizlemeli, alkol, kolonya, tentürdiyot gibi faydalı olduğu zannedilen ürünlerden uzak durmalısınız. Yarayı temiz bir bezle kapatmanız yeterlidir. Burkulma durumunda da hemen buz uygulayın ve kısa aralıklarla buz tedavisini sürdürün.
Oğlumla ilk müze gezimiz
Artık oğlumun yeterince büyüdüğüne inanıp onun kültürlü ve birikimli bir insan olması için müze gezme sezonumu da açmış bulunuyorum. Haydi hayırlısı...
Oğlum için uygun gördüğüm ilk müze Rahmi M. Koç'un sanayi müzesi oldu. Hani koca koca arabaların, trenlerin, birçok mekanik ya da teknolojik aletin nasıl çalıştığının gösterildiği, Hasköy'deki nefis müze.
Hayır Sinan, füze değil müze!!!
Turumuz pek zor geçmedi. Bir araba delisi olan oğlum onların arasında dolaşırken kendinden geçti. Hele hele motosikletin, bisikletin ve bulaşık makinesi, çamaşır makinesi gibi beyaz eşyaların düğmeye basar basmaz çalışır duruma geçmeleri epey eğlendirdi onu. Bütün düğmelere teker teker basıp seyretti. Babam da bu sırada büyük bir inatla teknik bilgiler anlatmaya çalışıyordu torununa.
Tren vagonlarından biraz ürktü benim temkinli oğlum. ‘‘Füzeye bineceğim!’’ diye tutturdu.
'Oğlum, dedim ya, füzeye binmiyoruz, müzeyi geziyoruz!!!'
ONLAR NE İSTİYORSA
Saatler ilerledikçe bizim gibi pek çok çocuklu ailenin de müzeyi gezmeye geldiğini gördük. Açıkçası bu çok hoşuma gitti. Çocukla Bebek Sahili'nde gezmekten, Nişantaşı'nı turlamaktan farklı bir şeyler yapmak çok güzel. Ama gezinizi, tamamen onların istekleri doğrultusunda sürdüreceğinizi de unutmayın. Yani sizin ilginizi çok çeken bir şey olsa da o ilgilenmediyse sizin tadını çıkartmanız biraz zor. Demek istediğim oraya bir kez daha, yalnız başıma gideceğim.
Bu arada, enformatif bir yaklaşım sergileyip, orada ayın 15'ine kadar ekstradan görebileceğiniz önemli ve hayrete düşürücü bir etkinlik daha olduğunu söyleyeyim.
'Yeşeren, Büyüyen, Süren, Kültür ve Uygarlık IV' projesi kapsamında bu yıl 36 okulun katılımı ile düzenlenen 'Düş Araçları' sergisi...
1995 yılında başlatılan okullar arası etkinlikler arasında, çocuk makine, sanayi ve teknoloji ilişkisini irdeleyen 'Düş Araçları' etkinliğinde, plastik sanatlar, heykel ve enstelasyon çalışmaları sergilenirken, müzik, dans ve drama sunumları da oluyor.
Çocukların neler yaptıklarını görmek, okul öncesi bir çocuk sahibi olarak beni çok heyecanlandırdı. Acaba benimki neler yapacak diye düşünmeden edemedim. Ayrıca birkaç arkadaşımın çocuğunun yaptıklarını görmek epey hoşuma gitti... Hemen onları aradım... Güzel şeyler söyledim.
4 MİLYON KUVER
Bütün bu güzel şeylerin yanı sıra, bana tek fazla gelen deniz kenarındaki püfür püfür lokantada yediğimiz yemekte karşılaştığım birkaç fazlalık oldu.
Cafe du Levant'nın yemekleri gayet güzel. Çocuklar için köfte, sosis, pilav ve patates kızartmasından oluşan güzel bir tabak da hazırlamışlar ama 2,5 yaşındaki çocuktan bile 4 milyon kuver parası alınması beni biraz aştı. Ayrıca dikkat etmeyenler için belirtelim, servis parası da yüzde 10 oranında hesaba dahil.
Buranın özel bir müze olduğunu da hesaba katarak, fiyatları diledikleri şekilde ayarlamaları son derece doğal. Ben burada bütçesi daha kısıtlı olan insanları bilgilendirmek istiyorum. Sandviç olayına takılmak fena olmayabilir. Bu da imkánlar dahilinde yani...
Sonuçta Rahmi Koç Müzesi, gerçekten sadece çocuklar ya da meraklıları için değil, herkes için mutlaka görülmesi gereken bir yer. Oluşumunda emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ve mutlaka çocuklarınızla gezmenizi öneririm. Onların gördükleri şeyler karşısındaki yorumlarından siz de ilginç şeyler öğreneceksiniz.
ANNEMİN KÖŞESİ
Doktorum annem
Kimse beni uyarmadı. Son iki haftadır burada hep anneme benzemek, benzememek üzerine yazılar yazmışım. Sanırım beni buna, teknik yönden doğru olmamakla birlikte, şakaklarımda ve kafamın muhtelif bölümlerinde gördüğüm beyaz saç telleri yüzünden içinde bulunduğum, gizli yaşlanma korkusu yöneltti. Evet, saçlara aklar düşmeye başladı. Ve ben bu yüzden 30 yaş sendromu içine giriyor olabilirim. Hemen annem adresli bir sağaltıcı tedaviye başlanmasını uygun görüyorum.
Nedir annemin uyguladığı bu tedavi?
Oğlan birisine bırakılır. (Herhangi biri değil tabii!) Anne ile kız, bir lokantada öğle yemeği için buluşurlar. Salata dışında bir şeyler yerler. Dedikodu yapıp yan masadakileri süzerler. Sonra alışveriş başlar. Ucuz mağazalardan beğenilenleri kız öder. Ama pahalı mağazalarda mümkünse anneye de bir şey beğenilir ve ödeme kısmı, çaktırmadan anneye yıkılır.
Sonra bir kahve molası alınır ve bir tatlı paylaşılır. Tabii ki anneler daha az yiyip kızlarının tatlıyla boğulmasını sağlarlar.
Eve dönüldüğünde mutlu hissedilir. Bol torbalı tedavi sonuç vermiştir.