Annelik gerçekten ilginç bir his. Bir taraftan çocuğunuzla birlikte kendinizi de eğitmeye, dizginlemeye, geliştirmeye çalışırken bir yandan da içinizden gelen engelleyemediğiniz dürtülerin kurbanı olabiliyorsunuz.
İki tarafın savaşında kim kazanırsa, o yolda gidiyorsunuz. Koskocaman 3 aylık tatil boyunca büyük bir eylemsizlik içinde olan Sinan’ın, kışın Hanya’yı Konya’yı görmesi için sıkı bir program hazırlamaya karar verdim. Sporun yanı sıra müzik, hatta yaratıcı dramayı da devreye sokmaya azmettim. Yakında kendime gelir, bu seçenekleri makul bir hale getiririm.
Okul öncesi yaştaki çocuğunuzla birlikte, onun için yararlı bir takım aktivitelerle zaman geçirmek istiyorsanız, Boyut Yayın Grubu’nun çıkardığı Anaokulu seti yardımcınız olabilir. Çok kolay anlatımlı, her sayıda farklı çıkartmalar ile öğrenmeyi pekiştiren bu program, geleceğini çocukların erken eğitiminde gören dünyanın pek çok ülkesi ile aynı anda Türkiye’deuygulanıyor. 96 dergilik eğitim seti ile çocuğunuzun okuma, yazma, sayma ve mantıksal düşünme yeteneğinin geliştiğini göreceksiniz. Dergileriniz ile birlikte bir Aktivite Gelişim Tablosu’na sahip oluyorsunuz. Çocuğunuzla birlikte hediye çıkartmaları doğru yerlerine yapıştırarak gelişimini bu tablodan izleyebilirsiniz. Bilgi için 0212 444 53 53.
Bir başka ilginç alternatif daha var. O da Pratik Matematik. Nedir bu? İlköğretim öğrencilerine yönelik benzeri olmayan, matematik ve eğlenceyi birleştiren bir aktivite programı. Deneyimli bir ekibin gezici olarak öğrencilere götürdüğü ve öğrencilerin birebir katılımını sağladığı, kısa süreli ve eğlenceli aktiviteler dizisini içeriyor. İlköğretim okullarında da Milli Eğitim Bakanlığı izni ile uygulanıyor. Amacı, matematiği sevdirerek temel eğitimi desteklemek. Matematik derslerinde öğretilen kavramların günlük hayattaki uygulamalarını, grup çalışması ve aktif katılımlarıyla birebir tecrübe etmelerini sağlıyor. Normalde okullara gidilip orada düzenleniyor bu aktivite. Ama bizi ilgilendiren yanı, hafta sonlarında çocuklarımızı bir araya getirerek de yapabilmemiz. Mesela doğum günleri için farklı bir alternatif. 15-20 çocuğun olması yeterli. Bu çocukların oturabileceği masalar olacak. Gerisi ekibe kalmış. Onlar ellerindeki özel setten on matematik oyununu çocuklarla beraber oynuyorlar. Bu oyunlar arasında sayılar, uzay, ölçme, olasılık, mantık, örüntü ve yönerge takibi var. Çocuklar farklı problemler çözerek, örüntüler inceleyerek, geometrik özelliklerin farkına vararak mantık çerçevesinde düşünmeyi öğreniyor ve matematiğe ilgileri artıyor.
Doğrusunu isterseniz bunları bana anlatan Elif Hanım’a dayanamayıp kızlarla erkek çocukların ilgisi arasında fark olup olmadığını sordum. Çünkü erkek çocukların yazmaya üşendiğini, dolayısıyla da matematiği çok daha sevdiğini fark ettim. Ama Elif Hanım, oyun bazlı bu sistemde hiç fark etmediğini, iki cinsin de aynı şekilde ilgilendiğini söyledi. Eğer ilginizi çektiyse 0212 325 79 10’u arayabilir, www.pratikmatematik.com’u inceleyebilirsiniz.
Ona nasıl anlatacaksınız
ÖZÜRLÜ BİRİYLE KARŞILAŞMA
Çocuğunuz gözlük takan bir arkadaşıyla, yolda gördüğü tek bacaklı bir adamla, çok şişman olan arkadaşının annesiyle, cüce biriyle karşılaştığında gaf üstüne gaf yaparak sizi utandırıyor ve karşısındaki kişiyi yaralıyor. Peki çocuğunuzun aslında desteklenmesi gereken bu doğallığını öldürmeden nasıl tepki vermelisiniz?
3-4 yaş arasında, çocuğun dil becerisi ve kişilik yapısının da gelişmesiyle çocuk, sosyalleşmeye ve sosyal ortamda kendini daha çok ifade etmeye başlar. Yaşlılar, özürlüler, kısa boylular, uzun boylular, şişmanlar, çirkinler... Bunları hiç çekinmeden de belirtir, bu her ne kadar anne-baba olarak sizi utandırsa da çok normaldir, üstelik doğal ve meraklı olması için de gereklidir.
Çocuğunuzun size yaşattığı utanç duygusunu ve onun eğitiminde neyi eksik bıraktığınız ile ilgili düşüncelerinizi bir kenara bırakarak, toplum kurallarını hemen tanıyamayacağını, tecrübeyle, sizin vereceğiniz örneklerle, yapacağınız duygusal paylaşımlarla gelişeceğini kabullenmelisiniz. Bunun için üzerinde durulması gereken ise, "ne biçim konuşuyorsun, çok ayıp" diyerek susturmak yerine, zaman içerisinde farkındalığını kaybettirmeden, duyarlı çocuklar haline getirmek olmalıdır. Çocuğunuzu ayıplarla, günahlarla, başkası nasıl ve ne düşünür şeklindeki yüklerle doldurmak; hayret etme yeteneğini ve muhteşem doğallığını zedeler.
á Neler söyleyeceksiniz: 3-7 yaş arasında, çocuk, kendinden farklı biriyle karşılaştığında ve gaf yaptığında; özür diletme çabanızın sebebini anlamaz, direnir. Böyle bir durumda sizin karşı taraftan özür dilemeniz ve yalnız kalabileceğiniz sakin bir ortam yaratmanız yerinde olacaktır. Uygun bir zamanda olayın üzerinde durup; herkesin farklı olduğunu, herkesin kendine ait özellikleri olduğunu açıklamalısınız. Ona (kitaplardan, televizyondan sarışın/esmer, uzun/kısa, zayıf/şişman, beyaz/zenci, sokakta özürlüler gibi...) değişik fizikte insanlar olabileceğini, değişik isim veya soy isimlerin olabileceğini anlatın. Kendini alay ettiği veya alay amacıyla olmasa bile gaf yaptığı kişinin yerine koyarak empatik düşünmesini sağlayabilirsiniz.
AİLEDE EKONOMİK KRİZ
Herkes çok geniş olmasa da alışmış olduğu imkanlar dahilinde çocuğunu yetiştirmek ister. Ne var ki işler her zaman yolunda gitmeyebilir. Dönem dönem aileler maddi açıdan sıkıntıya girebilir. Yapılması gereken değişiklikler, uygulanacak tutumluluklar doğal olarak çocukları da etkiler. Bu durumu ondan saklamak tabii ki mümkün değil, doğru da olmaz. Çünkü çocuğunuz sizin ortamınıza alışmalı, sizin şartlarınıza uyum göstermelidir.
Dört-beşyaşından önce para mevhumunu anlamaması normaldir. "Param yok," dediğinizde, "Bankadan alalım," ya da "Bende var, kumbaramdan getireyim," gibi cevaplar verebilir. Para kavramını bilse de miktarını, neye ne kadar gerektiğini bilemez. Onun için bir para da aynı şeydir bin para da...
á Neler seyleyeceksiniz: Durumu en acı şekilde ona anlatmanıza gerek yok. Özet bir şekilde biraz sıkıntıda olduğunuzu ona söyleyebilirsiniz. Bir daha asla lunaparka gidemeyeceğinizi değil ama her hafta yeni bir oyuncak alamayacağınızı ya da haftada 2-3 gün sokakta yemek yiyemeyeceğinizi söyleyebilirsiniz. Özetle sık yapmış olmaya alıştığı her ne ise onu eski sıklıkta yapamayacağınızı... Ona yavaş yavaş ve aşama aşama durumu anlatmak daha uygun olur. Onu korumak amacıyla hiçbir şey yokmuş gibi davranamazsınız. Zaten bir şekilde sıkıntılı olduğunuzu anlayacaktır. Konuşmazsanız sıkıntınızın sebebinin kendisi olduğunu bile düşünebilir. Bu sıkışıklık babanın durumundan kaynaklanıyor olsa da bunu çocuğa söylemeyin ki babasına tavır almasın.
Ona her şeyi alternatifli sunmanız çok önemli: "Bu yaz tatile Bodrum’a gidemeyeceğiz ama anneannenlerin yazlığına gidebiliriz," ya da "sana bu yaz bisiklet alamayacağız ama yeni bir futbol topu alabiliriz," gibi...
VE ÖLÜM...
Bir çocuğunu ölümü algılaması yaşına çok bağlı olduğundan ölümle ilgili soruları ya da tanıdığı birisinin ölümünü ona yaşına göre anlatmanız gerekir. 2-3 yaşlarında bir çocuk artık bu kelimeyi duymaya başladığından oyunlarında da kullanabilir. Ama ölümü hareketsiz kalmak olarak algılar. Üç yaşından sonra ölümün bir çeşit son olduğunu algılamaya başlasa da kendisine çok uzak görür. 5 yaşlarından itibaren ölümün geri dönülmez bir durum olduğunu, ölenin geri gelmeyeceğini anlamaya başlar. Hangi yaşta olursa olsun daha uzak bir yakınını kaybeden çocuk anne ve babasının da ölebileceğini düşünerek korkar. Danışabileceğiniz bir pedagog varsa ondan da size yardımcı olmasını isteyebilirsiniz. Çocuğunuzu tanıdığı için ona uygun bir yol bulmanıza yardımcı olabilir.
á Neler söyleyeceksiniz: Öncelikle bu konuda konuşmaktan rahatsız olmayın. Ama sorularına çok uzun ve detaylı cevaplar vermekten de kaçının. Sizin ne zaman öleceğiniz gibi sorulara doğru cevap verin: Bunu hiçbirimiz bilemeyiz! Ama şu anda bunun biraz uzak bir ihtimal olduğunu, bu hayatta yapacak pek çok işiniz olduğunu da tatlı bir şekilde ona söyleyebilirsiniz.
Tanıdığı bir yakınınız ölmüşse ve bunu ona da söylemek durumunda iseniz sakin bir ortamı tercih etmelisiniz. Eğer hasta ve ölümü beklenen bir kişi varsa bunun için olayın gerçekleşmesini beklemenize gerek yok. Daha önce de söyleyebilirsiniz. Onun yanına oturup bakışlarınızı kenetleyin. Ona her kimse, o kişinin öldüğünü, artık bizim yanımızda olmayacağını söyleyin. Gökyüzüne, yıldızlara gidiyor gibi gereksiz benzetmeler kullanmayın. Kullanacağınız kelimelerde çocuğun o kişinin geri dönmesini bekleyecek bir durum yaratmayın. Aynı şekilde, çocuğun imrenmesine ya da karşılık beklemesine de sebep olmayın. O yüzden onlar bizi yukarıdan görüyor gibi benzetmeler de doğru olmaz. İlerki dönemlerde çocukta içe kapanma, kabus ya da yatağa işeme gibi belirtiler görürseniz mutlaka bir doktorla iletişime girmelisiniz. Bu durumda çocuğunuzla ölen kişinin hatıraları hakkında konuşabilirsiniz. Böylece onun size içindeki sıkıntıyı açmasını sağlayabilirsiniz. Ölen kişinin yakınlığına göre kelimelerinize dikkat etmenizi öneririz. Örneğin anne veya baba kaybı söz konusu olduğunda çocuk için çok daha ağır bir durum olduğundan daha dikkatli olmalısınız.
Çocuğunuza bazı şeyleri nasıl anlatacağınızı bilemezsiniz: Bir ayrılığı, ya da sokakta karşılaştığı özürlü birini... Ama bunları yok sayıp geçiştirmek, çocuğunuz için daha tehlikeli. Önemli olan ona nasıl anlatacağınızı bilmek...
AYRILIK VE BOŞANMA
Boşanma tabii ki istenilmeyen bir durum. Fakat bazen kaçınılmaz oluyor. Öncelikle söylemek gerekir ki, bir çocuğun annesiyle babasının ayrılmasını kabullenebileceği ideal bir yaş yoktur; alışmış olduğu düzenden ayrılmak bile yeterince yıpratıcıdır. Çocuğunuza yalan söylememeniz gerekir. Evden ayrılan babasını "baban seyahate gitti, yakında gelecek" diye tanımlamak doğru olmaz. Yalan söylememenin yanı sıra çok uzun açıklamalar getirmek de doğru olmaz. Kısa açıklamalar en iyisi: "Şu aralar babanla bazı sorunlarımız var. Başka bir evde yaşıyor şimdi. Yakında beraberce oturup karar vereceğiz. Bunu seninle de konuşacağız," gibi. Bazen çocuğunuzu bir arkadaş, bir dert ortağı gibi görebilirsiniz. Sıkıntınızı, üzüntünüzü onunla paylaşmak isteyebilirsiniz. Ama bu onun kaldırabileceği bir ortaklık olmaz. Ona bu konudaki sıkıntılarınızı anlatmamalı, içinizi dökmemelisiniz. Çünkü bu sorumluluğu henüz kaldıramaz.
Ona boşanma kararını açıklayacağınız gerçek zaman oldukça ağır olacaktır. Ama inanın, boşanmak ne demek bilmese bile aranızdaki sorunların, bazı şeylerin yolunda gitmediğinin o da farkındadır. Zaten olmasını da sağlamalısınız. Her şey tozpembeyken birden onunla konuşmanız, onu epey sarsar... Bu durumu kararın kesinleştiği hatta işlemlerin başladığı zaman ona açıklayın. Düşünme aşaması bitmiş olsun yani. Ama bu arada bu durumu başkalarından duymamasına dikkat edin. Mümkünse anne baba beraber konuşmalı. Eşinizle aranızdaki bütün gerginliği bir kenara bırakıp sakin sakin onunla konuşmak gerçekten önemli. Bir psikologdan yardım almanız da son derece akıllıca olur
Neler söyleyeceksiniz: Artık karı koca olarak birbirinizi sevmediğinizi, beraber yaşayamayacağınızı, kavga ederek hiçbirinizin mutlu olamayacağını söyleyebilirsiniz. Artık iki evi olacağını, ikisinde de bir odası, oyuncakları, bir hayatı olacağını, iki evde de önemli bir yeri olacağını açıklayabilirsiniz. Ve her ne olursa olsun onu hálá çok sevdiğinizi, bu ayrılığın ona olan sevginizde ve bağınızda hiçbir değişiklik yaratmayacağını, her zaman annesi ve babası olarak kalacağınızı anlatın. Bir önemli nokta da bu boşanmada onun hiçbir suçunun olmadığını bilmesi olacaktır. Sorunların tamamen sizinle alakası olduğunu, onun hiçbir hatası olmadığını belirtmeniz çok doğru bir davranış olur.