Artık çocuklar, hatta bebekler için kitapların basıldığı bir dönemdeyiz. Günümüzde pek çok anne, çocuğuna oyuncak araba ya da bebek yerine kitap almayı tercih ediyor. Bebek dinlese de dinlemese de ona düzenli okumak gerekiyor, zira insanın yetişkinlikte erişeceği zeka düzeyinin yüzde 70'i, ilk 6 sene içinde gelişiyor.
Minikleri kitapla ne kadar erken tanıştırırsak, o kadar iyi; mesela beş-altı aylıkken. ailem.com sitesinin yaptığı bir araştırmada, ‘‘Çocuğunuza en çok hangisinden alırsınız?’’ sorusuna verilen toplam 602 oy şöyle gruplanıyor: 258 giyim, 147 oyuncak, 113 kitap, 65 şekerleme ve 19 DVD-VCD.
Artık pek çok anne, bebeği daha yaşına bile girmeden eline kitap tutuşturuyor. İçinde çocuklar için özel hazırlanan sözlük, resim, hatta oyuncakların bulunduğu bu kalın baskılı kitaplar, çocuğu oyalamakla kalmıyor, zamanla kelimeleri sökmesine de yardımcı oluyor. Yedinci aydan sonra iplik, düğme, boncuk, kumaş çeşitleri gibi farklı materyallerle hazırlanan kitaplar -ki bunları evde kendiniz bile yapabilirsiniz- çocukların dokunma hissinin gelişmesine yardımcı oluyor.
Günün belli saatlerinde ya da uykudan hemen önce birlikte kitap okumak, kitapların resimleri üzerine konuşmak, aynı zamanda anne ve çocuğun paylaşabileceği eğlenceli bir aktivite. Yeşim Demir adlı bir anne, Ya-Pa'nın '2 Yaş İçin İlk Kitaplarım' dizisinin 'Sağlığım' kitabı sayesinde çocuğunun artık aşıdan korkmadığını ve her gün dişlerini fırçalamaya başladığını gururla anlatıyor.
BENDEN İYİ OKUSUN
Pek çok yayınevi, çocukların ilgisini çekecek türden kitaplara yönelmiş durumda. Annelerin en çok tercih ettikleri kitapların başında Ya-Pa'nın yayınları, Net Yayıncılık'ın sözlükleri, Esin Yayınevi'nin üç boyutlu hikayeleri, Tübitak'ın Okul Öncesi Kitapları Serisi, Doğan-Egmont, Hürriyet ve Milliyet Yayınlarının kitapları geliyor. Annelerin çok dikkat ettiği özelliklerden biri de, kitapların resimlerinin de güzel ve gerçekçi olması. Beyaz Atlı Prens ya da iyiliksever bilmem kim hikayelerinden sıkılan anneler, daha gerçekçi, çocukların özdeşlik kurabilecekleri hikayeleri tercih ediyorlar.
KİTAPLAR PAHALI MI?
Ama pek çok kişi, kitapları hálá pahalı buluyor. Fakat, şimdiye dek çocuklarla ilgili 800 çeşit kitap yayınlayan Ya-Pa Yayıncılık'tan Turhan Özüduru, bu tespite katılmıyor ve orta sınıftan bile pek çok annenin, ‘‘Çocuğum benden iyi okusun,’’ niyetiyle kitaplara yöneldiğini söylüyor.
Ona okurken
Ya-Pa'nın yayınları arasında, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı Ayşe Gülay Dokuzoğuz tarafından hazırlanmış, çocuklara nasıl kitap okunması gerektiğini anlatan bir broşür yer alıyor. Buna göre:
6. aydan üç yaşa kadar sağlam, karton, bez ya da plastikten, sivri uçlu olmayan, az yazılı bol resimli kitaplar alınmalı.
Kitaptaki resimler hakkında çocuğa somut ve doğru bilgiler verilmeli.
Çocuğa kitap okumak için huzurlu bir zaman dilimi ve ortam tercih edilmeli.
Okunacak kitabı ana-baba önceden incelemeli. Çocuğa kitabı serbestçe incelemesi için izin verilmeli.
Çocuklar büyüdükçe, dinlenmeyi de isterler. Kitabı onlar okumaya, anlatmaya kalkarlar. Onlara izin verin.
Sorulan sorulara sabırla cevap verin. Tekrar tekrar okuma taleplerini karşılıksız bırakmayın.
Yeni bir kitap okurken karşılaşılan yabancı sözcüklerin anlamını açıklayın.
Çocuğun yaratıcılığını ve el becerilerini geliştiren yapıştırma, boyama, yap-boz türü kitapları ihmal etmeyin.
‘‘Sayın Doç. Dr. Zete Tompişpare, yeni bir karar aldım. Artık sizin Amerikan patentli, yaşamdan, kültürden, sevgiden, merhametten uzak kurallarınıza göre büyütmeyeceğim Kayra'mı... Sırf onlar istiyor diye, yatağına yatırıp öylece bırakmayacağım. Göğsümde uyutup, dünyanın en kaliteli parfümünden bile güzel bebek kokusunu içime çekeceğim.
Kusura bakmayın ama okuduğunuz İngilizce kitaplarda yazmıyor diye, faydasına inandığım ısırgan otu ve rezeneyi içmekten de vazgeçemem.
Çok üzdünüz, çok yordunuz ikimizi. 'Hayati önemi var, sakın 3 saatten önce emzirme!' dediğiniz için, saat başı acıkan yavruma az eziyet etmedim. 'En fazla 7-8 dakika emsin, 8'i geçerse emzik ver,' diyen size inanmak gibi bir gaflete düştüm işte. Neden en fazla 7-8 dakika emecekmiş? Belki benim çocuğum o kadar kısa sürede doymuyor? Belki kollarımda olmak istiyor?
Ya o telefondaki meymenetsizliğinize ne demeli? Muayenehanenize geldiğimde yerlere kapanan siz, telefonda zerre kadar bilgi vermiyor, kasıldıkça kasılıyorsunuz. Bebeği kabız olmuş bir anneye iki çift öneride, minik bir telkinde bulunmak bu kadar mı zor? Ücret ödenmeyen bir şey yapamaz mısınız siz? Bu kadar mı insanlığınız? Hele o, gece-gündüz farkını öğrensin diye 3 gece ağlatma kuralınız yok mu!
Artık yeter! Sizin ve o saçmasapan kurallarınızın canı cehenneme! Nasıl derler; sen yoluna, ben yoluma... Elbet bir gün devran döner tersine!’’
Yazı böyle... Gerçekten de, çocuğu düzene sokmak için kaynağı belirsiz, üstelik her doktor tarafından farklı yorumlanan bu gibi önerileri körü körüne benimsemek ne kadar doğru? Ona 7-8 dakika emmekten bahsetmişler ama bana başlangıçta 20'şer dakika dendiğini hatırlıyorum. Hangisi doğru, kime göre doğru?! Benim çocuğum hızlı emer, 3 dakikada bitirir beni; seninki yavaş emer, yarım saat beklersin!
Sanırım en doğrusu, güvendiğiniz bir doktorun denetiminde, ama çocuğunuzun talepleri doğrultusunda düzenlemek her şeyi... Sonuçta onların kendi karakterleri ve tercihleri var. Hiç düşündünüz mü; tatil köylerindeki turistlerin çocukları güzel güzel takılırken, bizimkiler sürekli ağlayıp bağırarak ortalıkta dolanırlar. Neden dersiniz?
Not: Geçen hafta sözünü ettiğimiz oyun grubu ile ilgili bazı detaylar anlaşılmamış. Grup bütün İstanbul için geçerlidir. www.oyungrubu.com sitesine girdiğinizde size yakın semtte bulunan oyun gruplarına ulaşabilir ya da kendi bölgeniz için bir grup kurabilirsiniz.
ANNEMİN KÖŞESİ
Zamane masalı
Annem, oğlum ve ben, bir kafede kahve molası vermiştik. Sinan annemin kucağında; ikisi birlikte dışarıyı, arabaları seyrediyorlar. Ben kahve derdindeyim, onları dinlemiyorum. Annem car car konuşuyor. Bir ara kulak kabarttım: 'Bak sana masal anlatayım istiyordun, anlatıyorum işte... Anneannen cip alacak, seni gezdirecek...' Gerçekten de annemin araba kullanması, cip alması falan, olsa olsa, masal olabilir. Sonra şöyle devam etti: 'Masal dediğin böyle olur. Bu zamanda çocuklara Peter Pan'lar, nine yiyen kurtlar mı anlatılırmış!' Bu arada Sinan, büyük bir ciddiyetle onu dinlemekle kalmıyor; 'Anneanne bak, Mercedes... Ben de ondan alacağım,' diye havaya giriyor! İyi, inşallah alır. Ben alamadım, alabilecek gibi de değilim. Belki de bunun sebebi bana küçükken; 'Araba al, yat al, kat al!' telkinlerinde bulunan birinin olmamasıydı.
ANLATIN BERABER GÜLELİM
Dedeler de çimdiklenir!
Oğlum Sarp 1.5 yaşında. Nereden öğrendi bilmiyorum ama çimdik atmaya bayılıyor. Oyun oynarken gelip eline, koluna, gıdına çimdik atıp gidiyor. Biz kışları (4 ay) babaanne ve dedemizle oturuyoruz. Dedemiz 5 vakit namazını asla kaçırmaz. Abdest almak için de çoraplarını salonda çıkarıp, pantolonunun paçalarını kıvırarak banyoya gider. Ee, dedenin bacakları açık ya; dede önde, Sarp arkada başlıyor bir koşuşturmaca! Dede; 'Alın şunu!' diye, Sarp; 'Çimdikleyeceğim!' diye bağırıyor! Pimpirikli bir anne olarak hemen psikoloğa danıştım. Normalmiş! Babası; 'Benim oğlum erkek' diyor; 'sadece kadınlarla erkekleri henüz ayırt edemedi!'