Şimdi bu, benim yazdığım ve bu hafta piyasaya çıkan kitabımın adı.
Hayat Yayınları'ndan çıktı ve sıkı durun 400 küsur sayfa. Ama roman gibi akmıyor, merak etmeyin, küçük küçük yazılardan oluşuyor.
Peki ne tür yazılar? Tahmin etmesi zor olmamalı. Tabii ki benim son dört yıla yayılan hikáyem. Daha doğrusu Sinan'ın karnıma düşmesiyle, hatta düşmesi için yapılan çalışmalarla başlayan hikayem.
Şöyle anlatayım: Hamile kalmaya çalıştığım dönemlerde ve kalmayı becerdiğim dönemlerde resmen kafayı yedim. Yalnızdım, sıkkındım.
Yakın çevremde hiç doğuran yoktu; annem kendi hamilelik dönemini unutmuştu. Elimde bir takım bilimsel kitaplar, içimi kararta kararta, her konuda paranoya yapa yapa günlerimi geçirmeye çalışıyordum.
Sonra kendimi rahatlatmak ve hiç olmazsa yakında hamile kalacak arkadaşlarıma vermek üzere o günleri, yaşadıklarımı, hissettiklerimi, becerdiklerimi, beceremediklerimi yazmaya başladım.
İnsanın o dönemde en büyük ihtiyacı içinde bulunduğu ve kendisini bekleyen durumu oturup uzun uzun konuşabileceği yakın birileri...
İNTERNETTEN KASIK AĞRILARI ARADIM
Ama bende yoktu bu. O yüzden de çok sıkıntısını çektim. Kasığımda ağrı var diye, doktoru aramaktan çekinip internetten kasık ağrısı yazıları araştırmaya kadar götürdüm işi. Tabii ki bir sonuca varamıyordum. Doktoru arıyor, abuk sorularıma, onun kahkahaları eşliğinde düzgün cevaplar alıyordum. Ve dediğim gibi, utana sıkıla yazmaya başladım. Çok da eğlendim yazarken...
Sonraki iki sene bilgisayarı açmadım bile... Çok istedim hamilelik sonrası depresyonumu yazmayı, günde üç öğün emzireceğimi sanırken iki saatte bir emzireceğimi öğrendiğimde neler hissettiğimi, tam kafamı yastığa koymuşken bebek ağlamasının nasıl nefret uyandıran bir ses olabildiğini...
Ama zamanım yoktu. Bulamadım, yazamadım...
Ne var ki iki sene sonra Hürriyet'ten Neyyire Özkan'ın 'Nora kendine gel!' nidaları ile küçük bir adım atmış oldum. Bir sene boyunca da, aha, işte burada (evet, bu hafta 52. haftamızı da kutluyoruz arada) yazmaya başladım Sinan'ın bana yaşattıklarını... Bütün annelere çocuklarının yaşattığı gibi...
Sonra Hayat Yayınları'ndan Adem Özbay ile e-mail vasıtasıyla yazışmaya başladık. Gazete yazıları için başlayan bilgi alışverişimiz, 'Hadi sizin yazılarınızı toparlayalım' aşamasına geldi ve ben yaz tatilimde boş durmayarak aradaki iki seneyi de oturup yazdım.
EVDE AZGIN YARAMAZLA SATIR SATIR YAZDIM
Kolay oldu sanmayın. 45 derece sıcaklıkta, evde uyumayan, azgın bir yaramazla baş ederek, satır satır yazdım o günleri.
Madem bir işe baş koyduk, adamakıllı devamını getirelim, öyle değil mi?..
Ajandalar indirerek, o günkü notlarımı, küçük karalamalarımı derleyerek, fotoğraflara bakarak, videoları izleyerek, çevremdekilerle konuşarak o eksiği de kapattım ve ortaya her anne ve anne adayının arkadaşı olacak bir kitap çıkarttım. Özetle kitapta hamilelikten başlayıp, gazete yazıları dahil olmak üzere bütün maceram var.
Sonra da benden daha cesur davranarak üç oğlan büyüten ve oğullarımız sayesinde yıllar sonra tekrar görüşmeye başladığım arkadaşım Bennu Gerede'den bana 'kapak fotoğrafı' çekmesini rica ettim.
Onun elinden bambaşka bir Nora ve Sinan gördüm.
Ve heyecanlanmaya başladım.
Ama bunun sakın bir bilgi kitabı olduğunu, size katı mamaya geçiş için neler yapmanız gerektiğini falan anlattığımı sanmayın. O işi yapan pek çok kitap var zaten.
Ben sizin de yaşadıklarınızı yazdım. İçinizden geçenleri, dışa vurduklarınızı ya da vuramadıklarınızı, bunalımlarınızı, çocuğunuzun ilk dişini görünce nasıl ağladığınızı yazdım.
İÇİNİZİ RAHATLATACAK BİR KİTAP YAZDIM
Elinize alıp içinizi rahatlatacak bir kitap hazırladım. Güleceğiniz, tabii ki ağlayacağınız ama yalnız olmadığınızı hatırlayacağınız bir kitap...
Daha fazla dramatize etmeyeceğim. Hatta bugün saat 14.00'te TÜYAP Kitap Fuarı'nda imza günüm olduğundan sadece bir cümle ile bahsedeceğim.
Bir dahaki kitabımın da Sinan'ın ergenliğinde yazacağım ciddi bir macera romanı olacağına inanıyorum. Öyle zart zurt başınıza ekşimeye, içinizi baymaya niyetim yok.
Ama bu kitapla eğlendireceğime inanıyorum...
Akrep burcu bebeği
Dobra ve alaycı
Ona asla söylemeyin:
Küstüm!
Ona hep söyleyin:
‘‘Seni çok seviyorum!’’
Ona hediye alırken:
Bilimkurgu ve hayalet masalları kitabı ya da çarpıcı renklerde oyuncaklar. Kapaklı, kilitli kutular...
O ne gözler öyle... İnsanın lafını ağzına tıkayacak bakışlar... Şimdiden flört edercesine hem de... O bakışların etkisinden kurtulup işe başlarsanız yırtarsınız, yoksa vay hálinize... Güçlü bir vücuda sahip olan Akrep bebekler diğer bebeklere nazaran daha sakin dururlar. Ama büyümeye başladıkça gerçekler ortaya çıkacaktır.
Bir kere onlar sıkı savaşlardan hoşlanır ve kesinlikle kazanmak isterler. Teslim oluyormuş gibi davransalar da kanmayın, esasta taktik değiştirmek adına zaman kazanıyorlardır.
Patronun siz olduğunu bilmesi lazım. Yoksa tepenize çıkacaktır. Ona her şeyi açık açık izah ettiğiniz zaman inadını biraz kırma şansınız da var. Sıkı ve sürekli disiplin ister. Ona daha güçsüz olan insanları düşünmenin, kaybettiği zaman bunu olgunlukla karşılamasının, otoriteye saygı göstermesinin ve affetmenin erdemlerini öğretmeniz gerekecektir. Müthiş algılaması ve hafızası çok kolay öğrenmesini sağladığı için bu çok da zor olmayacaktır.
Bir şeye dokunmasını yasakladığınız zaman size müthiş öfkeli bakışlar fırlatacaktır ama bu numaraya gelmeyin ve siz ona daha da ciddi bakışlar fırlatın. Bakışlarınızda şefkati de esirgemeyin bu arada. Ona gösterdiğiniz direnç, size daha da hayranlık duymasını sağlayacaktır. Bu yüzden de yaşı ilerledikçe size olan hayranlığı ve bağlılığı artacaktır. Çünkü o ancak kendisinden daha güçlü birinden ders alır. Sizi geçeceği güne kadar öncelik sizde!
Tekrar etmekte fayda var: Onun korkular içinde kıvranan içe kapanık biri olmaması için uyguladığınız disiplin yönteminin mutlaka bol sevgi ve şefkat içermesi gerekir.
GİZLİLİK SEVERLER
Açıksözlü, dobra ve hafif de alaycı konuşurlar. Gizliliği sever ve ona ihtiyaç duyarlar. Ona sadece kendisine ait olacak anahtarlı bir kutu ya da çekmece verebilirsiniz.
Bu çocuklar kendi düşüncelerini saklasalar bile başkalarının dünyalarına karşı çok meraklı olurlar. Bu yüzden yüz kızartıcı aile sırlarınızı iyi saklayın!
Kıskançlığı ile meşhur olan Akrep çocuğu, diğer çocuklar gibi kıskandığı küçük bebeğe zarar vermek yerine kendini çekmeyi tercih eder. İlgiyi tekrar kendi üzerine yoğunlaştırmaya çalışır.
Şaşırtıcı bir şekilde acıya dayanma yetenekleri vardır. Bir de yaşlarının ilerisinde bir zekaları... Keskin ve kolay kavramalarını sağlayan bir zeka. İhtiraslı öğrenme meraklarını bilime, edebiyata, tıbba veya spora yönlendirmenizi öneririz. Onun çocukça hayallerini destekleyin. Meslek tercihini ona bırakın, en azından önceliği ve sebeplerini iyi dinleyin, haklı olabilir. Ona dürüst davranın ve asla sözünüzden dönmeyin.
İçindeki enerjiyi dışarı atacağı 'azma' fırsatlarına ihtiyacı vardır. (Bu arada ilaçlara meraklı olurlar ve ateşten hoşlanırlar; uyaralım!) Çok rüya görürler çünkü gündüz yaşadıklarından çok etkilenirler.
Üzgün olan anne veya babasının durumunu hissedecek ve onun yanına gidip yanağını okşayacak bir evlattır. İleride düzgün, harbi biri olacaklardır ama kolay kolay değil!!!
AKREP BURCU ANNESİ
Çocuklarını çok severler ama sevgi ve şefkatlerini asla belli etmezler. Yine de çocukları bir şekilde onların sevgisini hissederek güven duygusuna sahip olacaklardır. Bu hırslı anneler, çocuklarının iyi ve yüksek yerlerde olmasını ister ve onları yüksek amaçlara yönlendirmek için ellerinden geleni yaparlar. Gerçekçi ve direkt olduklarından küçük yaştan itibaren uzun ve detaylı açıklamaları ile çocuklarına doğruları anlatmayı görev bilirler. Zorluklar karşısında ise müthiş bir annedir. Çocuklarına da zor durumda ayakta kalmayı öğretir. Çocuklarının yeteneklerinin körelmesine izin vermez. Ama çocuklarının kusurlarını görmeyecektir. Onların mutlu olmasını engelleyen kim olursa olsun eşi bile olsa hakkından gelecektir.
Ünlü Akrep anneleri: Jodie Foster, Demi Moore, Hillary Clinton, Muazzez Abacı ve ben!
ANNEMİN KÖŞESİ
Annenizi anlama kılavuzu
Önemli bir not. Şimdi sizlere annelerinize karşı daha anlayışlı olmanın yollarını özetleyeceğim:
Onun çok sevdiği ve sizin nefret ettiğiniz bir renk varsa, diyelim pembe, o renk bir şey alın ve başta üç dakika gözlerinizi kaçırmadan ona bakın. İlerleyen günlerde bu süreyi yavaş yavaş yarım saate kadar artırın.
Bir gün annenizin kılıklarından giyin ve bütün günü öyle geçirin. Bakalım insanların size tepkisi nasıl olacak?
Bir geceliğine evleri değişin, en azından siz onun evinde kalın. Bakalım akşamları babalara dayanmak kolay mıymış!!!
Arada bir onun arkadaşlarını arayın, telefonda siz dedikodu yapın hatta buluşma gününe mümkünse siz katılın. (Bakalım sizi isteyecekler mi!)
Şimdi de mutfağa girin. En meşhur yemeğini yapmayı deneyin. Bakalım yiyen olacak mı!!!
Sonra da annenizle geçinemediğinizden yakınmayın e mi...