Paylaş
Nefes alışkanlığını değiştirmenin zihinsel ve duygusal durumunu da değiştirdiğini keşfeden bilimadamları, böylelikle yaşantımızı dramatik şekilde iyileştirebilmenin mümkün olduğunu söylüyor.
Bilinçli nefes almanın faydaları
Son yapılan araştırmalar her gün aldığımız toksinlerin yüzde yetmişinin nefes ile atıldığını ortaya koyuyor.
Derin, tam nefes aynı zamanda iç organlar ve karın kaslarına masaj yapıyor ve güçlendiriyor.
Yine araştırmalar gösteriyor ki, diyafram nefesini öğrenen kalp hastaları kalp sağlıklarını önemli ölçüde iyileştirebiliyor.
Yüksek tansiyon bilinçli nefes alma ile hafifletilebiliyor.
Olumsuzluklardan arının
Nefes tekniğiyle yaşamınızın olumsuz yanlarını törpülemeniz mümkün. Üstelik kazanacağınız çok şey var:
Daha fazla enerji
Daha az eleştiri
Ne olursa olsun mutlu olabilme
Mental açıklık ve netlik
Tanrı ve evren enerjisi ile kuvvetli bağlantı
Bol neşe: neşe ve sevgiyi bol bol alabilme ve verebilme
Duygusal ve fiziksel acıların tamamen yok olması
Kötü alışkanlıkların tamamen ortadan kalkması
Hayatla ilgili zor sorulara cevap bulunması
Nefes eğitmeni ve yaşam koçu Nevşah Fidan, nefes terapisinin şu anda dünyada en hızlı yayılan arınma tekniği olduğunu söylüyor: “Nefes kapasitenizin yüzde 100’ünü kullanabildiğiniz zaman ömür boyu genç, canlı, ışıl ışıl, sağlıklı, neşeli kalabilmek mümkün.”
Türkler nefeslerini kısıtlıyor
Nevşah Fidan, ‘nefes tutma’ ile ilgili şunları söyledi: “Grup ve bireysel seanslarda Amerikalıların yüzde 90’ının, Türklerin ise yüzde 80’inin nefeslerini kısıtladıklarını gözlemledik. Kısıtlama, hoşumuza gitmeyen bir duyguyu kabullenmekten kaçınmak için nefesimizi tuttuğumuz zaman ortaya çıkıyor. Nefesimizi tutarak duygularımızı deaktive ediyoruz, böylelikle bu duygular baskılanıyor ve bilinçaltımızda saklı kalıyor. Bu duyguları baskılamaya devam etmek (yani hepsini içimizde tutmak) korkunç bir enerji gerektiriyor ve bedenimizde kronik gerginliğe yol açıyor. İşte bu yüzden sabahları yataktan kalkmak için enerjimiz yok. İşte bu yüzden hastalanıyoruz, yaşlanıyoruz.”
Vücudunuz yaza hazır mı
Düzgün hatlara, ince ve bronz bir tene sahip olmak için Lancaster’ın Sunslim Body Programme’ı size hayalinizi yaşatmayı vaat ediyor. Yeni uygulaması kolay üç aşamalı programın her aşamasında incelmek ve bronzlaşmak mümkün.
Bu trendler cesaretinizi sınıyor
Sürekli aynı şeyleri tekrarlayarak canınızı sıkmak istemiyoruz elbette ama iç karartıcı krizin etkilerini ekonomi yaparak atlatmanın mükün olacağını hepimiz biliyoruz. Tasarımcıların da bu yaz ‘krizden’ etkilendikleri apaçık ortada. Bu yüzden yeni sezonda daha pratik koleksiyonlara imza atıyorlar. Ancak makyaj ve staç tasarımcıları için aynı şeyleri söylemek zor. Çünkü onlara göre kadınların fantezilere ihtiyaçları var. Dolayısıyla saçlar ve makyaj renkleri hiç olmadıkları kadar güçlü.
Makyajdaki dinamizm öncelikle dudaklarda öne çıkıyor. Kırmızı tonlar dudaklara enerji veriyor. Belirgin kaşlar karakteristik yüzler yaratıyor. Ve hayatımıza renk katmak için makyajın binbir tonu kullanılıyor.
KIRMIZI DUDAKLAR: Koyu kırmızı güçlü duruşu simgeliyor. Zaman zaman parlak ve aydınlık tonları kullanılsa da genelde koyu ve kadifemsi dokuları tercih ediliyor.
ÇILGIN FARLAR: David Bowie’nin 80’li yıllardaki göz makyajından esinlenen farlar, sezonda turuncu, mor, kırmızı ve sarı gölgeler olarak göz kırpıyor.
KOYU GÖZLER: İşte sezonun en cesur makyajı, siyah far ve göz kalemi, parlak mavi far, metalik tonlar...
GÜL RENGİ YANAKLAR: Fondöten ve pudra tamamen hayatımızdan çıktığı andan itibaren devreye enerjik görünümlü pembe dokunuşlar giriyor. Mat cildinize -özellikle elmacık kemikleri bölgesine- küçük bir fırça darbesiyle sağlıklı bir görünüme kavuşabilirsiniz.
30 ve 40’lı yaşlarda cilt bakımı
30’lu yaşların sonlarına doğru ciltte ortaya çıkmaya başlayan kırışıklıklar, kadınların korkulu rüyası. Amerikan Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Dr. Buket Pençe, “Bu kırışıklıkları önlemek için cilt bakımı kadar doğru beslenmek ve düzenli bir hayat da önemli” diyor.
30’lu yaşlarda ciltte ne gibi değişimler görülüyor?
- 30’ların sonuna doğru mimiklerle oluşan ve çok derin olmayan kırışıklıklar yüzde görülmeye başlıyor. Ciltte lekelenmeler ve kalınlaşmalar olabiliyor. Foto yaşlanma bu dönemde orta şiddetli olarak görülebiliyor. Ağız kenarlarında gülmeye bağlı çizgilenme oluşuyor. Tabii eğer cilt güneşten korunmamış, solaryum gibi cilt için zararlı olan işlemlere maruz kalmışsa bu belirtiler daha ileri derecede görülebiliyor.
40’larda en çok ciltle ilgili nelerden şikayet ediliyor?
- 30’ların sonu ve 40’larda en çok ince çizgiler, porların açık gözükmesi, elastikiyet kaybı, nem azalması ve ciltteki düzgün renk tonunun kaybından şikayet ediliyor.
Her iki yaş grubunda da farklı bakım uygulamaları mı gerçekleştirmek gerekiyor?
- Genel olarak her iki yaş dönümü arasında aşırı bir fark yok. Ancak kişisel farklar varsa tedaviler buna göre düzenlenmeli. Örneğin erken menopoza girme, güneş hasarının çok olması, ruhsal sıkıntılar, yanlış kozmetik kullanımı, dahili hastalıklar, yanlış uygulanan diyetler, kansızlık, cinsel hayatın olmaması, stres, spor yapmamak, sigara ve alkol kullanımı ile kişisel yaşlanma genetiğinin rolü insanların ciltlerinde önemli etkiler yapıyor. Bu nedenle kişi 40 yaş civarında olup cilt açısından son derece sağlıklı görünebildiği gibi, tersi de mümkün.
Cilt için nasıl bir bakım önerirsiniz?
- Her iki yaş grubu ve tüm yaşlar için güneşten korunmak ön planda olmalı. Bakım ise sağlıklı beslenme, spor, uyku düzeninin sağlanması ve stresle baş ederek yapılıyor. Dahili herhangi bir hastalık varsa tedavi edilmeli. Örneğin vitamin, mineral eksiklikleri, tiroit hastalıkları, deriyi bozan sağlık sorunları arasında yer alıyor.
Hangi besin cildi nasıl etkiliyor?
Yumurta, peynir, süt, balık ve tahıllar dışında, ceviz, fındık, kara üzüm, kayısı ve renkli meyveler (antioksidan açısından zengin), sağlıklı cilt için gereken besinler. Son yapılan çalışmalarda C vitamini ve yeşilçayın çok üstünde duruluyor.
Güzel bir cilt için en önemli nokta, sağlıklı yaşam. Uyku, güneşten kaçınmak ve her şeyden önce mutlu olmayı öğrenmek cilt güzelliğinin birinci kuralı.
Ruhsal durum ciltteki kan dolaşımı, endorfin salınımı ve erken yaşlanma ile yakından ilgili. İç organların sağlığını korumadan, kolesterol dengenize dikkat etmeden, kansızlığı tedavi ettirmeden ve ruhsal çalkantıları düzenlemeden güzel bir cilde sahip olunamaz.
Paylaş