Paylaş
Araştırmalar, kremlerdeki doğal ve kimyasal etkinin neredeyse aynı başarı oranını yakaladığını gösteriyor.
TEKNOLOJİK
Hyalüronik asit: Transparan, jel benzeri madde, bağ dokusunun doğal yapıtaşlarından... Ortopedide bir tür eklem yağlama maddesi olarak kullanılıyor. Hyalüronik asit aynı zamanda yüksek oranda suyu tutabildiği ve kırışıklıkların içlerini doldurduğu için cildin gerginliğinde de önemli rol oynuyor.
Cildin doğal yollardan hyalüronik asit üretimi yaşlılıkla birlikte azalıyor, ama neyse ki kozmetik ürünlerde kullanılmak üzere laboratuvarda bio sentetik tekstür olarak üretilebiliyor. Suyu tıpkı sünger gibi emebildiği için ciltte gerginleştirici bir etki yaratıyor. Özellikle ilk kırışıklıkların erken dönemde görüldüğü kuru ciltler için ideal.
Peptid: Anti-aging araştırmaları, bu maddeyi yeni umut ışığı olarak tanımlıyor. Peptid, cilt hücrelerinin yenilenmesini sağlayan, vücudun kendi ürettiği protein yapıtaşları... Kozmetikler için sentetik olarak üretilebiliyor ya da doğal yollarla süt ve soyadan kazanılabiliyor.
Peptid, vücuda cildin yenilenme mekanizmasını harekete geçirmesi için sinyal gönderiyor ve yüzeydeki hücre yenilenmesinin iki kat hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlıyor. Ayrıca aktif olarak kolajen üretimini destekliyor. 40 yaşından itibaren, incelmeye başlayan cildin gergin ve pürüzsüz bir yüz kontürüne sahip olması için kullanmak gerekiyor.
Retinol: Kozmetik biliminde retinol (A vitaminin en saf hali), en uzun savunma ve en iyi araştırma imkanı veren anti-aging maddesi olarak tanımlanıyor. Etkisi zaten yapılan sayısız araştırmayla kanıtlanmış. Yeni nesil retinol aynı zamanda hassas ciltlerde tahrişe de neden olmuyor.
Retinol içeren ürünler, bağ dokusunun vücudun ürettiği enzimlerle zarar görmesini engelliyor ve yeni cilt hücrelerinin üretimini sağlıyor. Ayrıca A vitamini UV ışınlarının zararlarını azaltırken, pigment lekelerinin rengini açıyor ve cildin bariyer tabakasını güçlendiriyor. Kırışıklıklar, güneşin verdiği zararlar ya da dengesiz cilt tonu gibi sorunlar için ideal. Ayrıca A vitamini sivilcelerle savaşta da son derece etkili bir silah...
Gece uyurken cildiniz gençleşsin
Christian Breton’un hyalüronik asit içeren “Night Recovery Treatment” gece bakım ürünü, sıkılık ve elastikiyet kaybı, kuruluk ve belirgin kırışıklıklar gibi yaşlanma işaretleriyle savaşmak için tasarlanmış. Özel içerikleri sayesinde erken yaşlanmayı önlüyor, cildi yeniden yapılandırıyor ve D3 vitamininin üretimiyle birlikte kolajenin de artmasını sağlıyor.
BİYOLOJİK
Nar: Çin’de en etkili afrodizyak, Amerika’da ise sağlık içeceği olarak öne çıkan bu meyveden bilim adamları, kozmetik laboratuvarlarında narın tohumlarından ve kabuğundan cilt yaşlanmasını önleyen etkin maddeler üretiyor.
İçeriğindeki polifenoller narı yaşlılığın en güçlü silahı haline getiriyor. Kabuğundaki “ellagtannin” hücreler arası yoğunlaşmayı ve vücudun kendi kolajen üretimini artırıyor. Ayrıca içeriğinde kırmızı şarap ve yeşilçaydaki kadar antioksidatif var.
Zeytin: Zeytinin, yaprağından çekirdeğine kadar tam anlamıyla güzellik ve sağlık kaynağı olduğu yadsınamaz. Yüksek miktardaki ikincil bitki bileşenleri, esansiyel yağ asitleri ve E vitamini, dıştan içe pürüzsüz bir cilt sağlıyor. Suyundan yapraklarına kadar epidermis ve cilt için güçlü bir koruyucu.
Araştırmalar, bir zeytin ağacı yaprağından elde edilen konsantrenin cildin kolajen sentezini artırdığını, “oleuropein” ve “tyrosol” gibi antioksidanların etki gücünü ikiye katladığını ortaya koyuyor.
Melisa: Ortaçağ’da manastırların bahçelerinde şifalı bitki çeşidi olarak yetiştirilen melisa, yüzyıllardır huzursuzluk, soğuk algınlığı ve kas gerginliğine karşı kullanılıyor. Bu arada bu bitkinin cildin stres yükünü etkili bir şekilde azalttığı da biliniyor.
Araştırmacılar, organik olarak yetiştirilen melisa yağının ciddi bir anti-aging etkisi olduğunu keşfettiler. C vitaminine yakın bu ilk biyolojik antioksidatif etkinin adı “sanoflore”...
Kuru ciltlere özel
Kırışıklık karşıtı krem, dermisi koruyan matriksin onarımına ve hücrelerin oksijen tüketiminin artmasına yardımcı oluyor. Esansiyel yağ asitleri bakımından zengin zembil çiçeği yağı, misket üzümü ve gül ağacı yağı sayesinde “Cellular Rich Matrix Cream” cilt kuruluğu ile savaşıyor, gerginlik hissini azaltıyor.
EDİTÖRDEN...
Arzuları uyandırın
Moda dünyasına yön veren önemli markalardan biri de Costume National... şüphesiz yaratıcısı Ennio Capasa’nın da keskin çizgileri ve sert hatları ile Costume National’ın çağdaş ve kendine güvenen kadınların markası olmasında payı büyük. Tasarımcının giyim sektöründen sonra yarattığı parfümleri de doğal olarak aynı konsepti taşıyor. Costume National 21, duyulara hitap eden, arzu uyandıran bir parfüm. Notalar, tenlerde doğallığı vurguladığı kadar sıcaklık hissi de yaratıyor.
Sezonun oje renkleri
Gri ya da mor tonların modası çoktan geçti. Bakır, nane, kahve ve neonlar, 2010 baharında tırnaklara sıra dışı bir tarz kazandıracak. Hollywood yıldızlarının öncülük ettiği bu tonlara şimdiden alışmaya çalışmak gerek. Örneğin Beyonce ve Kim Kardashian’ın yeni oje rengi bakır. Onu kış başında Chanel’in lanse ettiği nane yeşili izliyor. 80’li yılların vazgeçilmez rengi neon da yeni sezonun öne çıkan trendlerinden. Öte yandan lacivert ve turuncunun cazibesine kapılmamak elde değil.
Jennifer Aniston
Yaş 41 Vücut yaşı 20
Hollywood’un en dikkat çekici kadınlarından Jennifer Aniston, geçtiğimiz günlerde 41 yaşına girdi. Ama yıllar onu yıpratacağı yerde güzelliğine güzellik katmış görünüyor.
Aslında tam da şimdi Brad Pitt’in düşüncelerini okumak isterdim. Acaba eski eşi Jennifer Aniston’ın bu fotoğrafını gördüğünde aklından neler geçiyordur?
Sanatçının Florida sahillerinde rahatça sergilediği vücudu, gerçekten de 20 yaşındakilere taş çıkartacak kadar kusursuz. Her ne kadar o 40’lı yaşlarını sürse de bedeni seksapelinden hiçbir şey kaybetmiş değil. Onun bu kusursuz görüntüsü sadece Angeline Jolie’yi değil bizimkileri de kıskançlıktan çatlatacak gibi görünüyor.
Vücutlarda yaz desenleri
Geçici ya da kalıcı; dövme özellikle gençlerin tutkusu... Yaza doğru bu tutku iyice alevleniyor. Dünyaca ünlü markaların da yüz ve vücut makyajlarında bu süslemelere ağırlık verdikleri gözlerden kaçmıyor.
Ünlü markalar, yeni sezona girerken sadece kıyafetlerin formlarına değil vücut makyajlarına da odaklanmış gibi görünüyor. Dolayısıyla defilelerinde ortaya güçlü şov malzemesi çıkarmayı başarıyorlar. Tabii bunda özellikle birlikte çalıştıkları makyaj artistlerinin payı büyük.
Neredeyse kıyafetlerin önüne geçen dövme desenleri daha çok kollar, boyun ve enseye uygulanıyor. Defilelerde göze çarpan ve sokak çetelerinin tehditkâr kızlarına, Maori kabilesinin asi kadınlarına öykünen desenleri bir süre sonra yakın çevremizde de göreceğiz anlaşılan...
Ayça’ya sıfır puan
Onu ilk kez bu kadar bakımsız görüyorum. Ayça Tekindor genellikle abartılı makyajıyla hatırımda kalmış. Sanırım o yüzden şaşırttı beni. Ama gece bir yere gidiyorsanız ve bu bir arkadaş, buluşması değil de bir davetse daha dikkatli davranmak zorundasınız.
Anladığım kadarıyla Ayça Hanım, evde televizyon karşısında çekirdek çitlerken son anda birileri kanına girmiş o da aynaya bile bakmadan belki de saçlarının fönüne güvenerek evden fırlayıvermiş. Ne diyeyim, benden özene sıfır puan...
Paylaş